Gündem Gazetesi

VEFASIZLIK…

08 Aralık 2009 23:11

Bugünlerde gerek ülkemizde yaşanan olaylar gerekse çevremizde yaşadığımız durumlardan dolayı biraz kırgın, birazda üzgün haldeyim. Kimseyi dinleyecek ve çekecek durumda değilim. Çünkü bende bir insanım sevinçlerim olduğu gibi hüzünlerimde oluyor. Yine de kimseyi kırmadan, üzmeden işimizi yapmaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz gün Oya hanım (Dirikcan) ofise geldi. Şuan gazetemizde devam eden yazı dizisi “Alnımda kar, başımda duman”. Bu yazı dizisi , askerliğini Güneydoğu'da yapan Mehmetçik'lerin Öyküsünden oluşuyor. Oya hanımın kalemini severim. Harika röportajlar ortaya çıkarmıştır. Ona keza habercilikte de, başarılı bir isim olan Ender Türkkan'dır. Bu iki isim “Gündem Gazetesi”nde olmalarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Her iki isim bizim gazete de olmadıklarında da asla onlarla görüşmeyi kesmedim. Dostluğumuz hep süre durdu. Başta Oya hanım ofise geldi diye yazmıştım ya, asıl konuya şimdi geleceğim. “Mehmetçiklerle ilgili yaptığım röportaj bitince yeni bir yazı dizisine başlayacağım”dedi. Ne röportajı diye sordum. “Mutlu çiftler” dedi. Oya hanıma dönüp; “Marmaris'te kim mutlu. Etrafına bir var, sen mi, ben mi, memleketi yönetenler mi, zenginler mi ve fakirler mi. Kim mutlu söyle deyince. Oya hanım kendine geldi. “Evet hiç kimse mutlu değil” dedi. Oya hanıma başka bir röportaja başlamasını söyledim. O da şimdi, bi heyecanla araştırma içinde. 2010'un ses getirecek bir yazı dizisini yazmakta meşgul şuan kendileri. Geçtiğimiz günlerde yolum icra müdürlüğüne düştü. Nasıl icra işleri dediğimde, “yedi bin dosya var” şeklinde cevapla karşılaştım. O yedi bin dosya sadece bir icra müdürlüğünde, diğerinde de bi o kadar varsa yani Marmaris'te yaklaşık 14 bin kişi icralık durumda. Şimdi soruyorum kim mutlu… İnsanlık günden güne yok oluyor. Bunu biz yaşıyoruz. Daha dün dost bildiklerimiz yüzünden davalık olduk, dava kaybettim, ceza ödedik ve hala da cezalar ödemeye devam ediyoruz. Acaba bizim dost olarak gördüğümüz insanlar bizi ne olarak gördüler. Neyse gün ola harman ola güvenmeyin varlığa demişler. Biz hala “gönül dostuyuz” köşemin ismi 1996 yılından beri değişmedi. Biz dostlarımızı satmadık. Ama çok satıldık. Evet Oya hanım kim mutlu acaba?. Biz mi mutluyuz, bizi kullandıklarını sananlar mı?... Vicdanım rahat, mahşer-i huzura çıktığımızda bizimde soracak hesabımız olsun. Onlar güçlü şuan bizler Yaradana sığınıyoruz. Hakkımı helal etmiyorum.

İsmet Çalık

İsmet abi derdik biz ona. Uzun yıllar oldu, onu tanıyalı. Bizim gazete ofisi Murathan iş merkezindeyken, bi heyecanla yazdığı makalesini getirirdi. Yazdıklarını okur, görüşümü sorardı. Günler geldi geçti. Amansız bir hastalığına yakalandı. Sık sık telefonla görüştük. Durumu iyi değil. Bazı insanlara el uzatın dedik. Ama olmadı, vefasızlık onu da yakaladı. İyi gününde yanında olanlar, hastalılığında kapısını bile çalmadılar. Aramızdan sessizce ayrılıp gitti. Renkli bir kişiliğe sahipti. Saadet Partisi'nin ilçe başkanlığını yaptı. Dava insanıydı. Artık aramızda yok. Allah'tan rahmet dilemekten başka yapacağımız bir şey yok. Vefa, vefasızlık sadece az sayıdaki, ayrıcalıklı insanların muaf olduğunu düşündüğüm duygu, durum, hal. Vefasızlık, yok saymak demektir. İşinize gelmediği zaman bir insanı sıfırla çarpmak demektir. Nankörlüktür demektir.Birinden yüz tane iyilik görüp, o insan yüzbirinci seferde bir hata yaptığı zaman, onu toptan kötü ilan etmektir. Son günlerde bunu çok yaşıyoruz. Allah sağlık versin! Amin. “Allah'a Emanet Olunuz!”