Ülkemizden geçen 3 adet DEPREM kuşağında olmamıza ve gerçekleşen onca depremle yıkılıp mahvolmamıza rağmen, yeterince ibret ve gerekli önlemleri aldık mı?
Almadık, beceremedik ki hâlâ ufak ölçekli depremlerle bile binaların enkazı altında can veriyoruz. Bundan dolayıdır ki, Dünya’yı yeniden keşfetmemize gerek yok, işin nasıl yapılacağının yolu yöntemi belli, yeter ki onlara harfiyen uyalım, uygulayalım ve gerekli denetimi yapalım. Merkezi yönetim Türkiye genelinde bu çalışmayı yaptı ve hazırladığı raporları 81 ilin valiliklerine ve belediye başkanlıklarına gönderdi.
Ülkemizden geçen 3 adet deprem fay hattı olmasına rağmen ama gelin görün ki bir kısım vatandaşımız, yapılması elzem olan bu kentsel dönüşüme direniyor. Yapıların plan ve projelerinin olması bir zorunluluk ama kâfi değil, zira burada yazılıp çizilenler uygulanmadıktan sonra ne ifade eder?
İşte işin sırrı da burasıdır, yapılardaki tüm uygulamaların kamu (belediye) tarafından anında denetlenip raporlanması ve sorumlu imza ile yapıma müsaade edilmesi gerekir.
Belediyelerin kontrol mühendisleri öyle masa başında imza atmamalı, şantiye şefiyle birlikte inşaatın başında bulunup, gözlem yapıp numune almalı ve gerekli incelemeleri yaptırdıktan sonra, uygunsa imza atıp yapıma devam ettirmeli. Oturulması sakıncalı binalar için acil eylem planları uygulamaya konulmalı. Duyarsız vatandaşlarımızı da kendi hallerine bırakıp ölüme terk etmemeliyiz. Bunlar için gerekirse kanuni zorunluluk getirmeliyiz.
Belediyeler, küçüklük ve büyüklüklerine göre hazırlayacakları master planlarla beldelerini, kısa, orta ve uzun vadede yeniden depreme göre yapılandırmalıdır. Özellikle deprem fay hatları üzerinde bulunan beldelerimizin birinci önceliği bu olmalıdır.
Sağlık kalın huzurlu kalın hoş cakalın…
