2020 yılında hayatımıza girdiği günden bu yana covid yaşamımızda epeyce değişikliklere sebep oldu. Sokağa korkuyla çıkıyor, zırh gibi sığındığımız maskelerimizin yedeklerini ceplerimizde, antiviral solüsyonları çantalarımızda bulundurmadığımızda kendimizi eksik hissediyoruz. Bu süreçte zor olan değişen günlük yaşamımıza ayak uydurmak, maddi manevi kayıplarımızın yasını tutmak ve onlarsız devam etmeyi öğrenmek; bir diğeri ise sürecin seyri. Bizler yetişkinler olarak zorlanırken pandemi de çocukların başına neler geliyor? Bu önemli sorunun cevabını İstanbul Rumeli Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Elif EROL şöyle cevaplıyor:
‘’Bu süreçte çocukların hayatlarında okul ev, sanal gerçek oldu. Ellerinden aldığımız tabletleri zorla tutuşturur olduk. Zevk araçları eziyet araçlarına dönüştü. Temel sorunsal, çocukların covid korkusundan ziyade eğitime endekslenmiş, sıkıştırılmış hayatlarında alamadıkları nefes. Elbette, özellikle bu yıl birinci sınıfta olan ailelerin, çocukları için duydukları akademik endişeleri nispeten fazla ve bu durum anlaşılabilir, değişen eğitim platformları da endişe yaratabilir, sanal eğitim yeterli bulunmayabilir ve ek destek arzusu doğabilir. Ancak tüm bunlar karşısında gösterilen ebeveyn tutumunun, çocuğun hayatındaki kayıplarla ilişkisi gözden kaçırılmamalıdır. Üzerlerindeki eğitim baskısını, kaldırabileceğinden daha fazla hisseden çocuklar ailelerine karşı sevgi, şefkat, güven yerine korku, kaçınma, öfke duyguları geliştirmeye başladılar’’ dedi.
Çocuklar ruhsal olarak çok yıprandılar
Pandemiden çocukların da fazlasıyla etkilendiğine değinen Erol, sözlerine şöyle devam etti:’’Ebeveynlerin bazıları kontrol edemedikleri dış dünyadaki hakimiyetlerini, çocukları üzerindeki kontroller ile sağlamaya çalışıyorlar gibi görünmekte. Şüphesiz bunu istemeden ve zarar verebildiklerini algılamadan yapıyorlar. Çocuklarının pandemide kaybolan sosyal yaşamlarını ve diğer gelişim alan becerilerini, akademik başarıya tutunarak dengelemeye çalışıyorlar. Eğitim elbette elzem ancak sağlık olmadan eğitimden bahsedebilmekte mümkün değil. Sağlık, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ruhsal ve bedensel olarak tam bir iyilik hali olarak tanımlanır. Bedensel olarak belki bir sorunları yok çocukların ama ruhsal olarak onlarda en az bizler kadar hırpalanmaktadırlar. Birçok bilimsel yayın, ruhsal olarak huzurlu olunamayan bir ortamda bilişsel öğrenmenin sekteye uğrayabileceğini ortaya koymuştur. Yani bir çocuğun kaygıları, korkuları, öfkesi yüksekse, okuduğunu anlamama, öğrenmeye isteksizlik, dikkat ve konsantrasyon bozuklukları gibi öğrenme sorunları gösterebilir. Bu açıdan düşünüldüğünde ebeveynlerin mevcut tutumlarını değerlendirmeleri ve gerekli esnekliği göstermelerinde çocukları ve ilişkileri açısından sayısız faydalar vardır’’ ifadelerini kullandı.
Çocukları hastalık korkusu sardı
Eğitim baskısının dışındaki bir diğer önemli konunun da çocuklarda hastalık korkusu olduğunun altını çizen İstanbul Rumeli Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Elif EROL; ’’Çocuklarda oluşan bu korku aslında ebeveynlerine ait. Pek çok çocuk ebeveynlerinin hastalık korkusunu ikame alıyor. Sınırlı zamanda dışarı çıktıklarında maskesini takmayanları uyaran, bir yere dokunmaya çekinen, yaşıtlarına
dahi yaklaşmak istemeyen bu tür çocuklar genellikle 10- 12 yaş altından oluşuyor; yani tek başına bir sosyal ortama sahip olamayan, aileleriyle birlikte sosyalleşebilen çocuklardan. Dolayısıyla onlar, ebeveynlerinin duygularını bazen taklit ediyorla,r bazen de içselleştirerek kendi duyguları gibi algılıyor ve ebeveynleri gibi onlarda korkuyorlar. Bu çocuklara yaklaşımda da düşünülmesi gereken temel konu, ebeveynin kendisinin covidle ilişkisi olmalı. Çocuklar kendi ruhsallıkları yeterince oluşana kadar ve tehlikeli ortamlarda, ebeveynlerinin ruhsallıklarını ödünç alırlar. Bir ebeveynin bu bağlamda çocuğuna neyi ödünç verdiğini düşünmesi, anlamlandırması ona yardımcı olması için çoğu zaman yeterli ve gerekli bir koşuldur’’ açıklamalarında bulundu.
Çocuklardan önce aileler kendilerini iyi hissetmeli
Bu sürecinde geçici olduğunu belirten Erol sözlerini şöyle tamamladı: ’’Pandemi de çocuklarımızın daha iyi hissetmelerine yardımcı olmak için önce kendimizin iyi hissetmesine destek olmalıyız. Hangi yöntem bize iyi gelirse onu bulmalı ve baş ucumuza koymalıyız, bir iki kere değil, her defasında ona başvurmalıyız: Kitap, müzik, resim, sinema, yürüyüş, yazmak, okumak, dinlemek, zıplamak, meditasyon, terapi, spor, yoga, eğitim, dans gibi.’’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.