Sayın Yavaş,
Ankara Belediye Başkanlığınızı kutlamakla sözlerime başlayayım. Sizi zorlu görevlerin beklediğini, bunları başaracak azim ve deneyime sahip olduğunuzu herkes biliyor. Önceki dönemlerde Ankara Büyükşehir Belediyesinde yapılan yolsuzluk ve israfı ortaya çıkarmakla işe başlamanızı takdirle karşılamayan yoktur. Çalışmalarınızda güç alacağınız biricik kuvvetin Başkent halkı olduğunu takdir etmeniz, başarınızın güvencesidir.
Sayın Başkan, önceki seçimde Belediye Başkan adaylığınız sırasında neden size oy vereceğimi böyle bir yazıyla ilan etmiş ve sizinle olan ilişkimizi de anlatmıştım. 0 tarihlerde genel başkanı olduğum Ulusal Eğim Derneğinin kentlerimizin caddelerinde dil kirliliği yaratan yabancı dilden işyeri levhalarına karşı bir kampanya açmış, bildiriler yayımlamış, imza kampanyaları düzenlemiş, hatta Ankara’da birkaç semti gezip işyerleriyle görüşerek levhaları Türkçe olanlara birer teşekkür plaketi bırakmış, ötekileri de uyarmıştık.
Siz o tarihlerde Beypazarı Belediye başkanı idiniz. Aynı çabayı Beypazarı’nda gösterdiğiniz için hem Türk Dil Kurumundan hem Dil Derneğinden ödüller almıştınız. Ulusal Eğitim Derneği’nden üç arkadaş, sizi ziyaret ederek hem kutladık, hem de Beypazarı’ndaki başarınızı yerinde görmek istedik. Makamınızda bize gösterdiğiniz belgeselle Beypazarı’nın çehresini nasıl değiştirdiğinizi anlattınız. Yabancı dilden işyeri levhası asan esnafı da tek tek ziyaret ederek onları nasıl ikna ettiğinizi de öğrendik. Sonra yanımıza meslek yüksek okulundan bir rehber vererek Beypazarı’nı gezmemizi sağladınız.
Daha sonra sizi derneğimizin bir cumartesi konferansında konuk ettik. İzleyiciler de Beypazarı’ndaki başarılarınızın sırrını öğrendiler. Bu toplantıda derneğimize de üye olmuştunuz. Bu üyelik sürseydi şimdi Büyükşehir Belediye Başkanı olan bir üyeye sahip olacaktık. Her neyse…
Bu açık mektubu yayımlamamın nedeni, Beypazarı’nda yabancı dilden işyerleri için yaptığınız çalışmayı Ankara’da yapmanızdır. Seçimi kazanmanızdan sonra derneğimizin Nazım Mutlu başkanlığındaki yönetim kurulu, sizden bir görüşme isteğinde bulundu. Görüşebilselerdi bu talebi içeren bir dosyayı da sunacaklardı. Zamanınız o kadar dolu olacak ki, bir yanıt bile veremediniz. Gene de vakit çok geçmiş değil. Geç olsun da güç olmasın.
Sayın Yavaş,
Ankara esnaf ve tüccarını ikna etmenin Beypazarı kadar kolay olmadığını tahmin ediyorum. Ancak dil kirliliği, büyük kentlerimizde millî değerlere bağlı insanlar için dayanılamaz bir durum almıştır. Bu önemli işin altından kalkabilmek için kamuoyu desteği şarttır. Bu desteği en geniş kesimlerden alacağınızdan emin olunuz. Sizin Ankara’da işyerlerini tek tek gezmeye zamanınız yetmeyeceği için Belediye adına bunu gönüllü yapacak ekipler kurulabilir. Esasında işyeri açma izni Belediye’den onay almaya bağlı olduğundan bundan sonra açılacak işyerlerinin adları konusunda Belediye’nin izin verip vermeme yetkisi vardır.
Bu hizmeti, İstanbul, İzmir, Mersin, Adana, Antalya gibi belediyelerden önce sizden istememin nedeni konuya olan yakınlığınızı bildiğimdendir. Sizin açacağınız kampanya kuşkusuz bütün belediyeleri etkileyecektir.
İşyeri levhalarının Türkçe olmasını isterken şunu da belirtmek isterim ki, istediğimiz Göktürk veya Çağatay Türkçesi değildir. Halk dilinde kullanılan, halkın anlayacağı, konuşulan Türkçedir. Ne yazık ki yabancı markaların adını değiştirmek elimizde değildir. Bir de yabancıların nüfus yoğunluğunu oluşturan yerleşim yerlerinde Türkçeleri ile birlikte yazılmak şartıyla o dili konuşanların anlayacağı levhalara da izin verilmelidir ki Ankara’da böyle bir yabancı nüfus kitlesi zaten yoktur.
Sayın Yavaş, bu bir halklaşma, halkın değerlerini koruma hareketi olacaktır. Dillerini güvence altına almayan topluluklar, dağılmaya ve yok olmaya mahkûmdur.
Selam ve saygılarımla.