Özdağ, "Neden Bay Kemal, neden Millet İttifakı?
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim:
Anamdan/babamdan, eşim ve çocuklarımdan, kardeşlerimden bile çok sevdiğim bu vatan için, bu topraklar için hasılı kalbimde kah acısı kah sevgisi hiç dinmeyen benim yalnız ve güzel ülkem için…
Herkes gibi bizde gençtik, heyecanlıydık yerinde duramayan bıçkın çocuklardık. Tüm gençlik yıllarımız kaos, karmaşa ve kavga ile geçti. Çünkü dönemin “devletluları,”toplum önderleri, güya akil insan bildiklerimiz bize başka bir yol öğretmedi ve de göstermedi.
Ülkemiz derin bir beka sorunu yaşıyor, parçalanıyor, bölünüyor dediler. Bunun sorumluları aha şunlar diye işaret ettiler. Aynı “devletlular” başkalarına da bizi hedef gösterdiler. Onlar ve bizler yani Anadolu’nun saf ve temiz asil evlatlarını birbirine düşman ettirdiler.
Kimi sağdan, kimi soldandı, kimi de hiçbir yerden değildi ama hepsinin heyecanı ve derdi vardı. Derdi ülkem diyenleri birbirine düşman edip kırdıranların tek gayesi bu ülkenin saf, ve civanmert çocuklarının omuzlarına basarak ikbal devşirmekmiş.
Evet onlar ikbal devşirdi, makam sahibi oldu, apoletlerine yeni yıldızlar, şaşalı teşrifatcılar eklediler. Peki biz, yani bu ülke için ölen, vurulan, sakat kalan, koca bir vatan toprağını paylaşamayan bizler ne mi olduk? 5-10 metrekarelik koğuşlarda vatan toprağını paylaştık.
Sabıkalı yapıldık, terörist ilan edildik, hain diye yaftaladık, iş vermediler, yok sayıldık ve şairin dediği gibi:
Mekteplerinde okuduk
Bir rivayete göre adam olduk
Bir rivayete göre de kaybolduk.
Evet kaybolduk ama suçlu olan bizler miydik? Siyasi ve maddi ikballeri için bizi kaybettirenlerdi asıl suçlular. İşte biz bu şerden bir değil bin hayır çıkaracağız. Çocuklarımızı, geçmişte bize yaptıkları gibi birilerinin siyasi ikbal ve menfaatlerine kurban vermeyeceğiz.
Bu vatanın çocuklarını, hırsı aklının önünde, sadece egosunu tatmin edip goygoy yapan demagogların eline de bırakmayacağız. Evladına, istediği pantolonu alamadığı için gururuna yediremeyip intihar eden babanın çaresizliğine teslim etmeyeceğiz.
Okula giden çocuğuna harçlık veremediği için sabah sessizce evden ayrılan gözü yaşlı anne babaların yoksunluğuna bırakmayacağız. Selde, depremde, yangında reklam ve laf üretmekten başka bir iş yapmayan göz boyayıcıların kibrine düçar etmeyeceğiz.
Sabah akşam ekranlarda, meydanlarda küfreden, hakaret eden, hedef gösteren, hain/terörist diye iftira atıp gençleri birbirine düşman eden bu gürûhu bizler iyi tanıyoruz. Bunlar, gençlik yıllarımızda bu ülkenin çocuklarını birbirine kırdıran güruhun yeni yetme mirasçılarıdır.
İstiyorlar ki vatan evlatları birbirini tanımasın, konuşmasın, herkes kendi mahallesinde kalsın, bir araya gelmesin. İnsan bilmediğinin tanımadığının düşmanıdır. Aynı trenin içinde, farklı kompartmanlardaki insanlara trenin farklı yöne gittiği anlatılıyor.
Türkiye treni rayından çıkartılmış uçuruma giderken, sahte cennet biletleri ile kendi taraftarlarına Anka kuşu masalları anlatılıyor. Bu treni rayına oturtacak bir insiyatifin alınmasını ise asla istemiyorlar. Farklı odadakilerin birbirlerine yaklaşmasından çok korkuyorlar.
Ülkemin siyasetçileri, önderleri, aydınları bir araya gelmez ise toplum nasıl gelip kaynaşacak? Düşmanlıkları körükleyen, devamlı fitne fesat üreten bu zehirli iktidar dilinden kurtulmak için herkesin ve özellikle de siyasetçilerin elini taşın altına koyma zamanı gelmedi mi?
Geldi gelmesine de toplumun herbir kesimi sırayla bir gurup despot politikacının sopasını yemesi, hakaretletine maruz kalması, saldırılarına uğraması, cezaevlerine atılması, hain ve terörist ilan edilmesi gerekiyormuş. Maalesef başımıza gelmeden idrak edemeyen bir halkız.
Ve bu ucube başkanlık sistemiyle birlikte devletimiz yüzüncü yılında büyük bir beka sorunu ile karşı karşıyadır. Kemal Tahir’den mülhem; yaşadığımız bu dönem bir çöküntü dönemidir. At izi it izine karışmış durumdadır. Maalesef ülkemiz devletsiz, devletimiz de sahipsizdir.
Gasp edilerek milletimizin elinden alınan devletimizi halkımıza geri vereceğiz diyoruz. Peki bu nasıl olacak? İktidar, çıkar ve menfaat birlikteliğinde bir kara bulut gibi ülkemizin üzerine çökmüşken, bizler ideolojik tartışmalarla kavga ederek mi yapacağız bunu.
Elbette öyle olmayacak, aklımızı ve tecrübelerimizi halkımız için, çocuklarımızın barış, zenginlik, huzur ve kardeşlik içinde yasaması için seferber edeceğiz. Bir araya geleceğiz. Barışacağız ve bunu aracılar, simsarlar eliyle değil bizzat kendimiz yapacağız.
Sıkılan yumruklarla barış ve dostluk olmuyor. Ellerimizi açtığımız gibi gönlümüzü de açacağız. Büyük bir samimiyetle helalleşeceğiz. Helalleşme çağrıları için yükselen sesleri kısmayacağız. O seslere karşılık vereceğiz. Herkesin hatası da oldu, günahı da.
Ve ben/bizler bunları yıllardır yazıyoruz, söylüyoruz. Bir insan için en zor şey karşı mahalleye yanlışlarını söylemek değil, kendi mahallesinin yanlışlarını/ hatalarını haykırmaktır. Bu yüzden kendi mahalleniz sizi hain ilan eder, dönek diye yaftalar ve dışlanırsınız.
Zor olan budur ve bizler zor olanı seçtik. Ülkemiz ve milletimiz için yapılması gereken de budur. Bunu yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Artık bu yoldan dönmek yok. Biz bir ahit yaptık. Geçmişte öyle ya da böyle karşı karşıya gelmiş bizler aynı çatı altında bir aileyiz artık.
Bütün bu parti ve ideolojilerin aslında farklı yollardan aynı yere çıktığını, yaşadığımız tecrübelerden sonra öğrendik ki o yol bu ülke ve halkımıza hizmet etme düşüncesinden başka bir şey değilmiş. Bunun için ayrılık gayrılık bütün tartışmaları artık geride bırakma zamanıdır.
Seçime az bir süre kaldı. Her parti ittifak ettiği blok içinde vaatlerini dile getiriyor. Bu seçimde ülkeyi yönetecek bir kadro ve onu temsil eden bir cumhurbaşkanı seçeceğiz.Ülkemizin vicdanlı, demokrat, hasbi bir devlet başkanı olsun diye gece gündüz gayret ettik.
Bunun bir boş hayal olmadığını gösterdik. Nihayet insan odaklı, vatandaşına öfke duymayan, ayrımcılığa düşman, milletine dost hatta kardeş ve sen ben demeden biz diyebilen, ülkemizin tüm demokratlarını birleştirmiş olan bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz.
Saygıdeğer adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı, ekibini de elbirliğiyle iktidar yapacağız. Bu seçim, demokrasi yanlıları ile otokrasi sevdalıları arasında bir seçimdir. Aksini iddia edenler ise ülke gerçeklerinden bihaber kimselerdir. Gün ola harman ola." Dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.