TANGO'NUN DOĞUM YERİ ARJANTİN;2015 YILINI "ATATÜRK " YILI İLÂN EDİYOR
İngilizce yayınlanan bir Gazeteden Arjantin Posta İdaresinin 1858 -2015 yılları arasında basılan 25 Puldan en sonuncusu olarak 1963 yılında Atatürk'ün 25.ölüm yılının anısına bastırdığı Pulu tekrar tedavüle çıkartacağını ve 2015'i ATATÜRK YILI ilân edeceğini öğrendim.Ziyadesiyle mütehassis oldum. Atatürk ile ilgili bu onur verici haberin ardından diğer ülkelerin bastırdığı Atatürk pullarını da tedarik edip Tangonun Doğum yeri Arjantin ile ilgili seyahat yazımı yayınlıyorum: Buenos Aires; Arjantin’in başkenti ve Sao Paulo’dan sonra Güney Amerika’nın ikinci büyük kentidir. 1920’lerde küçük Avrupa diye anılan Arjantin’de yönetim ve ekonomi politikaları hariç her şey Paris ve Londra’nın kopyasıdır. Tango’nun doğum yeri olarak kabul edilen Buenos Aires, dünyanın en geniş deltası olan Parana Nehri Deltası kenarında kurulmuştur.
GÜZEL HAVALAR Buenos Aires’in sakinlerine “Porteños” yani limanlı denir.”Tango”,”Kahve” ve “Futbol” ile tanınan Güney Amerika’nın incisi İspanyolca’da “Güzel Havalar” anlamına gelen Buenos Aires’i keşfedelim: Malûm olduğu üzere bir şehri tanımanın en iyi yolu otobüsle belirli turistik bölgeleri gezmekle olur. Gezeceğimiz yerler ise; Plaza Mayo, San Martin Alanı, Avenida Nueve de Julio, Obelisk, Casa Rozada, Palermo Parkı, San Telmo, Recolata, Anıt Mezar, Eva Peron’un meşhur balkon konuşmasını yaptığı Bina, Belgrano, Retiro, San Nicolas, Puerto Madero, Torre Monumental (Anıt Kule), Florida (Alış veriş Caddesi) ve Teatro Colon bulunuyor.
DESAPARECİDOS ( Kaybolmuş) ÇOCUKLAR ( CUMARTESİ ANNELERİ ) Buenos Aires’i tanımak için önce Plaza de Mayo’dan başlayalım. Plaza de Mayo, Buenos Aires’in en ünlü meydanlarından biri. Ülkenin bağımsızlığının ilan edildiği (25 Mayıs 1810) ve Arjantin cuntasının (1976) 8 yıllık iktidarının başlangıç meydanıdır. Plaza de Mayo, askeri cuntanın yok ettiği 30 bin kayıp evladını arayan annelere de ev sahipliği yapmış ve yapmaktadır. Bu meydanda bizim Galatasaray’da bir araya gelen “Cumartesi Anneleri” gibi Arjantin’de1976-1982 Kirli Harp denilen diktatörlük döneminde kaybolan vatandaşların “Desaparecidos” anneleri ve büyük anneleri toplanıyor. Bu meydana bakan Metropolitan Katedrali 16. yüzyılda yapılmıştır. Ancak bugünkü yapı kubbesi ve nefleriyle 18 yüzyıl, dış cephesi ise 19. yüzyıl Neoklasik üslubuyla inşa edilmiştir. Heykel ve atlar (mihrap) süslemelerinde ise Neo-Renaissance ve Neo-Baroque dekorasyonu hakimdir.
BUONES AIRES : PAPA AZİZ FRANCİS’İN ŞEHRİ Metropolitan Katedrali; Papa Aziz Francis adına adanmıştır. Mütevazı bir din adamı olan Jorge Bergoglio; Papa seçilince Asisi’li Aziz Francis’in ismini alır. Papa 1,2 milyar Roma Katolik Kilisesine mensup insanların dini lideridir. İlk defa Avrupalı olmayan bir Papa; cinsiyet ayırımcılığı, biyolojik sorunlar, kürtaj, eşcinsel evlilikler dahil her konuda hoşnutsuzluğunu belirtebiliyor. Bir bakıyorsunuz bir yerde Papa, tutuklu bir Müslüman kadının ayağını öpüyor; başka bir yerde hastalıktan yüzü yara bere içinde olan birini takdis ediyor. Buenos Aires, müzeleri anıtları parkları ve meydanlarıyla Güney Amerika’nın seyahat destinasyonunda en çok tercih edilen baş kentlerden biridir. Buenos Aires, müze bakımından da zengin bir şehir: Ulusal Tarih Müzesi, Şehir Müzesi, Museo de Bellas Artes (Güzel Sanatlar Müzesi)-Buones Aires Design ve Biblioteca Nacional (Milli Kütüphane).
CAMİNOTO-AÇIK HAVA MÜZESİ İtalyan göçmenlerin 1751’de ilk yerleştikleri renkli liman bölgesi La Boca. Burada 19. yüzyıl ambiyansını yaşayabilirsiniz. La Boca, İspanyolca’da ağız demektir; yani Riachuelo ırmağının girişi. 19. yüzyılın ortalarına kadar çok hareketli bir limanmış. Tuz evleri, yiyecek depoları, tavernaları ve ahşap direklerin üzerine kurulmuş evleriyle ilginç bir manzara arzediyor. La Boca’nın ana Caddesi “Caminito” da bir çeşit açık hava müzesi: Bir zamanlar limandaki gemilerden alınan boyalarla sokaklardaki evler canlı renklerle boyanmış. Doklarda çalışan İtalyan göçmen işçiler, evlerini boyamak için gelen gemilerden bağış toplamışlar. Tabi belirli renkte fazla boyalar verilmiş, zamanla bunu gelenek haline getirerek evlerini mavi beyaz kırmızı gri renklerle boyamışlar.
BALKONDA : EVA PERON, MARADONA VE CARLOS GARDEL Turistik mağazaların birinin balkonunda Eva Peron, futbol ilahı Maradona ve Tango’nun ikonu Carlos Gardel’in replikalarını görebilirsiniz. La Boca’da Buenos Aires Maradona’nın ilk takımı Boca Juniors Stadyumu da görülecek yerlerden. Calle Florida Caddesinde şık butiklerde alışveriş yapmayı da ihmal etmeyin. Burada Galetias Pacifico’da şehrin en şık giysilerini satın alabilirsiniz. RECOLETA Recoleta; Pariziyen mimari stiliyle, kültürel mekanlarıyla, ismiyle müsemma bir ürün alma yeri. İspanyolca’da “Recoleta” rekolte-ürün almak anlamına geliyor. Tarihi, son sömürgecilik döneme gitse bile Recoleta Mezarlığı; Kolonyal Mimari tarzı Kilisesiyle ve Hz. Meryem’in meleklerinin mermer heykelleri ilk görüşte dikkatimizi çekiyor.
EVİTA “DONT CRY FOR ME, ARGENTİNA” Recoleta’da Arjantin ismiyle özdeşleşmiş EVİTA’nın ebedi istirahatgahı da bulunuyor. Arjantin halkının çok sevdiği Eva Peron, İspanyolca “Küçük Eva” anlamına gelen “Evita” lakabıyla bilinirdi. Arjantin’in eski “First Lady”si, insanların daha iyi yaşamasını isteyen bir sevgi kelebeği Eva Peron; Arjantin’in Los Toldos kentinde, 5 çocuklu fakir bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Eva; aktrist olmak için Buenos Aires’e gider. Bir süre işsiz ve parasız kaldıktan sonra radyolarda çalışmaya başlar. Radyoda şovlar yaparak ve tiyatroda küçük rollerde oynayarak hayatını devam ettiren Evita, 1944 yılında Başbakan Juan Domingo Peron ile tanışıp evlenir. Ancak kansere yakalanarak 1952’de 33 yaşında vefat eder. Evita; kadın hakları için çalıştı ve aktif anlamda siyasetin içinde yer almamasına karşılık, işçi sendikalarının örgütlenmesinde önemli rol üstlendi. Eva'nın yıllar sonra kendi ismini taşıyan Evita Müzikali’nde hüzünlü aşkı dile getirildi. Evita Müzikali’nde: ‘Benim için ağlama Arjantin – Don’t Cry For Me Argentina!’ şarkısı hep kulaklarımızda, uzaklardan seslenir gibi kaldı. Juan Peron -Eva Peron’un hayat hikâyesi işlendiği bu filmi ve müzikali seyrettikten sonra Eva Peron’u daha farklı değerlendirip genç yaşında hayatını kaybetmiş bu güzel kadının yaptıklarına hayran kalıyorsunuz.
TANGONUN DOĞUM YERİ: SAN TELMO Buenos Aires’de 19. yüzyıl mimari stilini en iyi korunduğu yerlerden biri olan San Telmo deyince tango, romantizm ve hüzün aklımıza gelir. Tango; Arjantin kültürünün dünyaca tanınan sembolüdür. Yoksul mahallelerden tabiri caizse Buenos Aires “Genel Ev”lerinden çıkan Afro-Amerikan kökenli Aşk ve Melankoli Dansı Tango; içerisinde hırçınlık, asilik, küstahlık gibi bazı duygular ile kalp kırıklıkları ve paramparça olan hayaller neticesinde melankoliyi taşır. Buenos Aires’deki kadın nüfusunun bu azlığı, beraberinde fahişeliği gelişen bir endüstri haline getirmiştir. Böylelikle genelevler artarak kısa sürede işçi sınıfının eğlence mekanları halini almıştır. Bu mekanlarda da kadın sayısının az olması kapılarda uzun kuyruklar oluşmasına neden olurken, sırada bekleyen erkekleri eğlendirmek için küçük Tango müzik grupları çalıştırılmaya başlanmıştır. Genelev mekanları yoksul kesimin yanı sıra orta ve daha üst kesimin de uğrak yeri olmuş, her iki kültür burada birbirlerini tanımıştır. Böylelikle alt kesimin sokakta yarattığı Tango üst kesim tarafından bu mekanlarda tanınmıştır.
EL TURCO Malûm olduğu üzere Güney Amerika’da 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başında Arjantin, Brezilya, Peru gibi ülkelere Osmanlı İmparatorluğu zamanında Lübnan ve Suriye’den bir hayli Arap, Türk, Ermeni ve Kürt göç etmiştir. Bu insanlar; “El Turco” diye tanınır. Bir Latin Amerikalıya sorduğunuzda burada yaşayan Araplar Türk’tür. El Turco diye bilinen eski Arjantin Devlet Başkanı Carlos Menem’de Suriye’den göç etmiş bir ailenin torunudur. Carlos Menem, Arap kökenli olmasına rağmen Türklüğü kendisine yakıştırmıştır. Sırası gelmişken söyleyeyim: Suriye ve Lübnan’dan gidenlerin torunları da Hasan Rodriguez, Hüsein Hernandez, Abdülkadir Gonzalez gibi isimleri almışlardır. Kıvrak danslarıyla tanınan Shakira Isabel Mebarak Ripoll, Lübnan asıllı Kolombiyalı şarkıcı, söz yazarı, dansçı ve oyuncudur.
HİTLER VE EVA BRAUN ARJANTİN’DE 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Güney Amerika ülkelerine özellikle Arjantin’e birçok Nazi’nin kaçtığı malûmdur. Bu ülkelerde Juan Carlos Müller, Pedro Fischer, Victor Herzog, Gerenimo Schmidt, Luca Schneider, Leandro Hoffmann gibi birtakım acaip isimli kişilerle karşılaşırsınız.Tabi Nazilerin ağababası Hitler’i en uygun yaşatma alanı da elbette savaştan sonra birçok Nazi’nin kaçtığı Güney Amerika ülkeleri olmuştur. Hâlâ içinde faşist Nazi duyguları olan Neo (Yeni) Nazileri aldatmak gayesiyle uyanığın biri bir kitap yazmış. Kitapta anlatılan palavralara göre Hitler 95 yaşına kadar Brezilya’da yaşamış. Üstelik, sıkı durun, bir de siyahi sevgilisi varmış! Evet, o yaşında, hem de “siyahi”… Irkçı olduğunu örtmek gayesiyle kendine zenci sevgili(!) bulmuş. Tabi bundan önce Eva Braun’la birlikte Arjantin’e kaçtığını ve nur topu gibi iki de kız çocukları olduğunu iddia eden daha başka kitaplar da var.