105 yıl öncesine, yine bu topraklara dönelim. 57. Alay’ın sabah içtimaının alındığı Kanlısırt’ta bir hareketlilik var. 628 asker cepheye çıkmadan son hazırlıklarını yapıyor. Kimi silahını temizliyor, kimi baba ocağına mektup yazıyor, kimi de yağlı kırık buğday çorbasıyla şekersiz kuru üzüm hoşafını kaşıklıyor... Karargâhta ise 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal’in sesi yankılanıyor: “Kaymakam (Osmanlı’daki yarbay) bu yürüyüşün dönüşü yok, size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum, Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir. ‘’Ardından Manastırlı Hüseyin Avni’nin gür sesi: “İstikamet Conkbayırı, koşar adım marş marş..” Sonrasında o 6.5 kilometre nasıl bitiyor, anlaşılmıyor bile. Yanlarında Mustafa Kemal ve süvarileri de var. Conkbayırı’na vardıklarında inanılmaz bir kalabalıkla karşılaşıyorlar. 15 bin ile 20 bin arası İngiliz ve Anzak tepelere yürüyor. İşte tam o sırada bir şarapnel parçası isabet ediyor Mustafa Kemal’e; sendeliyor, ancak göğüs cebindeki köstekli saat genç Miralay’ın hayatını değil, Türkiye’nin geleceğini kurtarıyor belki de. Ve artık 58. Alay için şehit olma vakti. Binlerce İngiliz’in üzerine 10’arlı takımlarla gidiyor gencecik Alay. Mitralyöz ateşine göğüsler siper ediliyor, 50,100, 200, 300, 400’üncü kayıp verildiğinde 19. Tümen, yetişiyor, Yarbay Avni ve arkadaşlarının bedenleriyle açtıkları gedikten sahile inen Mehmetçik, Çanakkale Kara Savaşları’nın ilk zaferine imza atıyor. Gayrısı herkes ölüyor o gün 57. Alay’dan. Mustafa Kemal biraz önce hücum emri verdiği Hüseyin Avni’nin delik deşik edilen na’şının yanına geliyor: “Artık rütbesi Miralaydır (Albay), şehidimizi defnedin..” diyor. Bu kahramanların anısına o günden beri Türk Ordusu’nda 57. Alay bulunmamaktadır. 57.Alay şehitliği Çanakkale Gelibolu Yarımadası’nda Kanlısırt’ta bulunmaktadır. İşte o kahramanlar, hala oradalar hala o tepeyi bekliyorlar! Sağlıklı kalın huzurlu kalın hoş cakalın…