Adaleti tesis etmek, zulmü yıkmaktan daha zordur

Güney Afrika'nın dün hayatını kaybeden eski Devlet Başkanı Nelson Mandela iki yıl önce Tunus ve Mısır'da başlayan Arap devrimlerini gerçekleştiren devrimcilere yönelik bir mektup kaleme almıştı.

Güney Afrika'daki müslümanların haklarının anayasal güvenceye alınması çabalarıyla da bilinen Mandela, mektubunda devrimcilere adaleti tesis etmek için çalışmalarını, "devr-i sabık" yaratmamalarını, geriye değil ileriye bakarak eski rejimde görev alanlar da dahil bütün vatandaşları kucaklamalarını tavsiye etmişti.

Mandela'nın Hazret-i Peygamber'in Mekke'nin fethi sırasında Kabe'de toplanan Mekkelilere hitaben yaptığı konuşmadan onları affettiği son cümlesini de alıntıladığı mektubu şöyle:

"Arap ülkelerindeki kardeşlerim,

Tunus ve Mısır'daki kardeşlerim,

Öncelikle özel işlerinize karıştığım için sizden özür dilerim. Haddim olmayarak ilgisiz bir konuya burnumu soktuysam affınızı dilerim. Ancak öncelikle nasihat etmenin bir görev olduğunu düşündüm, sonra da 'apartheid' döneminde bize verdiğiniz desteğe karşı vefa duygusuyla hareket ettim. Benim gayem hayatın bana öğrettiklerini ve hapishane tecrübelerimi aktarmaktır.

Devrimci Arap Kardeşlerim!

O günü halen çok net bir şekilde hatırlıyorum. 10 bin gün geçirdiğim hapishane duvarları arasından dışarıya çıktığımda Cape Town’da güneşli bir gün vardı.

Yirmi yedi yıldır ülkemi zulümden, kahır ve despotluktan uzak bir şekilde hayal ettikten sonra tekrar gün ışığına çıkmıştım. Victor Faster hapishanesinin önünde yoğun bir kalabalık olmasına ve bunca zamandır ilk defa çocuklarımı ve annelerini görecek olmama rağmen kafamı asıl kurcalayan soru şuydu:

Peki, yerine adaleti ikame etmemiz için zulüm mirasına nasıl davranacağız?

Bu sorunun bugün sizi endişelendirdiğini hissediyorum. Siz büyük hapishanenizden çıktınız. Bu sorunun cevabı devrimlerinizin hangi yönde son bulacağına bağlıdır.

Adaleti tesis etmek zulmü yıkmaktan daha zordur.

Yıkmak negatif bir eylem, yapmak ise pozitif bir eylemdir.

Sizin bir düşünürünüz Hasan et-Turabi’nin deyişiyle "İhkak-ı hak, ibtal-i batıldan daha zordur."

Maalesef Arapça konuşamıyorum, ancak bana ulaşan tercümelerden bugün Mısır ve Tunus’ta cereyan eden siyasi polemik detaylarına bakılırsa insanlar, zamanlarının çoğunu eski rejimlerle ilişkisi olan kişilere sövmek ya da hakaret etmekle geçiriyorlar. Sanki devrim, sövgü ve yergi olmadan tamamlanamazmış gibi. Gördüğüm kadarıyla halkın geneli eski rejimlerle uzaktan yakından ilişkisi olan herkesi yok etme ve kınama eğilimindedir.

Bu bana göre yanlıştır.

Ben kalbinizde hissettiğiniz acıyı anlıyorum. Zulmün yüreklerinizde ne kadar derin acıları bıraktığını biliyorum. Ancak toplumun bu kadar geniş bir kesimini karşınıza almak devrim için tehlikeli sıkıntılar doğurabilir. Eski rejim destekçileri kamu mallarını, emniyet birimleriyle ülkenin dışarıyla olan bağlantılarını kontrol ediyorlardı. Bu kişileri karşınıza almanız, güvenliğin sarsıldığı ve dengesizliğin kol gezdiği bu aşamada kendilerini, en büyük hedef olarak devrimi boğmaya sevkedebilir ki bu sizin hiç istediğiniz bir şey değildir.

Birçok ekonomik kurum eski rejim taraftarlarının elinde bulunuyor. Bu kurumları hedef seçmek, yok etmek ya da etkisiz hale getirmek şu an da hiç de istemediğiniz büyük bir ekonomik felaket ya da bir dengesizlik meydana getirebilir.

Şunu unutmayın, eski rejim taraftarları nihayetinde bu ülkenin vatandaşları, bunları affetmek, bunları bağışlamak şu aşamada ülkeye yapılacak en büyük hediyedir. Sonra bunları toplayıp denize atmak ya da nihai olarak bunları yok etmek mümkün değildir. Kaldı ki bu insanların da kendilerini ifade etme hakkı vardır, bu hak devrim sonrası terminolojisinde saygı gösterilmesi gereken hakların başında geliyor.

Biliyorum eskiden, eski rejimde görev alan aynı yüzlerin bugün devrime övgüler düzmesini görmek sizi rahatsız ediyor. Ancak en sağlıklısı devrime övgüler yağdırırken onları kınamayın, aksine onları tarafsız oluncaya ve toplumun ancak özgürlüğün doğuşunda katkıda bulunanları seçtiğine inanıncaya kadar bunu yapmaya teşvik edin.

Unutmayın! Geleceğe bakmak ve gelecekle ilgili gerçekçi davranmak acı geçmişin detaylarına takılmaktan daha iyidir.

Hapishaneden çıktığımda beni bekleyen en büyük tehdidin siyahî insanların oluşturduğu toplumun büyük bir kesiminin eski sistemle ilişkisi olan herkesi yargılamak istemeleriydi.

Ancak ben bunun önüne geçtim. Zaman da bunun en iyi seçenek olduğunu gösterdi. Eğer böyle olmasaydı Güney Afrika ya bir iç savaşa sürüklenirdi ya da yeni bir diktatörlüğe. Bunun için saldırganla saldırıya uğrayanın bir araya geldiği “Hakikat ve Barışma Komisyonu” oluşturdum. Herkes birbirini dinledi, birbirini bağışladı.

Biliyorum bu acı bir siyaset ama etkili bir siyasettir.

Ben bunu bu şekilde görüyorum. Ancak nihayetinde siz daha iyi biliyorsunuz. Öteki diktatörlüklerin etrafında toplanan topluma şu mesajı vereceksiniz: Demokrasi ve devrim ışığında geleceğinizden korkmayın. Böylece çıkarını düşünen birçok kişinin değişime meylettiklerini görürsünüz. Aynı şekilde ayakta kalan birçok diktatörlüğe, kendilerini nelerin beklediğine dair korku ve endişe vereceksiniz.

Düşünün ki -birçok kişinin temenni ettiği gibi- Güney Afrika’da beyazlarla alay ediyoruz, onları kınıyoruz, onları yok sayıyoruz ve tırnaklarını çekiyoruz? Eğer böyle olsaydı Güney Afrika insanlık tarihinin en başarılı hikâyelerinden birini nasıl gerçekleştirirdi? 

Peygamberiniz Hz. Muhammed’in şu sözünü hatırlamanızı tavsiye ederim: “Gidiniz, hepiniz serbestsiniz..!”

Nelson Rolihlahla Mandela 

Huwanton- Johannesburg"

Hazret-i Peygamber Mekke'nin fethinden sonra Kabe'de toplanan Mekkelilere "Yusuf'un kardeşlerine davrandığı gibi davranacağını" bildirmiş ve endişeli kalabalığa hitabını şu sözleriyle tamamlamıştı: "Bugün size kınama yok! Gidiniz hepiniz serbestsiniz!"

DURALİ ÇETİN UNUTULMADI
SELÇUK ÖZDAĞ: 'LAİKLİK SİYASETİN DEĞİL, VİCDANIN KONUSUDUR'
MİLLETVEKİLLERİ METE VE OTGÖZ: ENERJİ YATIRIMLARIMIZA DEVAM EDİYORUZ
BAŞKAN ÜNLÜ MİNİK MİSAFİLERİNİ AĞIRLADI
Muzaffer Aravi Mazbatayı Aldı
ReBirth, denge “SİZ” siniz!
Oğuz Akarfırat: “Ağır bir karalama ile karşı karşıyayım”
EKİM GEÇİDİ 14. KEZ KAPILARINI AÇTI
Selçuk Özdağ: Hazır, “at yalanı döveriz inanmayanı”
BİR KİTAP BİLETİN OLSUN”