Akbulut: “Gazetecilik mesleği mesafe mesleğidir. Muğla Gazeteciler Cemiyeti, hiçbir siyasi partiye ve siyasi görüşe, diğerlerinden daha yakın ya da uzak değildir. Muğla Gazeteciler Cemiyeti temsiliyet hakkına inanır. Bu noktada hiç kimse özgürlük ve bağımsızlık karakteri üzerine inşa edilmiş cemiyetimizi, arka bahçe olarak çözüm ve partner göremez.” diyerek 2015 yılında çıktığımız yolda, 2 dönemdir liyakat esasıyla görev yapmanın gururunu yaşarken, bir genel kurul sürecine daha ulaşmış bulunmaktayız.
Görev yaptığımız geçtiğimiz iki dönemde, kurumsal kimliği ön planda tutmuş, cemiyetimizin kamuoyunda farkındalığını oluşturmak amacıyla eğitsel, sosyal, kültürel ve sportif alanda pek çok çalışmaya imza attık. Klasikleşmiş rutinleşmiş sivil toplum örgütü olmaktan ziyade, daha aktif, daha sorumlu, soran sorgulayan ve bunu kamuoyuyla paylaşan bir konuma geldiğimizi söyleyebiliriz.
2015 ve 2018 yıllarındaki genel kurullarımıza tek listeyle gidilmiş ve bu genel kurullarda birlik ve dayanışma ruhu ön plana çıkmıştı. Bugün içinde bulunduğumuz 2021 yılı genel kurul süreci ise, cemiyetimizin ne denli işlerliğe sahip olduğunu gözler önüne serer nitelikte olup, şahsımla birlikte 2 arkadaşımızın daha adaylığıyla taçlandı. Bu adaylıkları cemiyetimizin birer zenginliği olarak görüp değerlendirirken, bu çok adaylı genel kurulların aynı zamanda bir demokrasi şöleni olduğunu da bu süreçte defaten dile getirdik.
Ancak herkesin bu yarışa bizim gibi bakıp, değerlendirmediğini gördük. Cemiyetin bir yönetimden ibaret olduğu unutulup, sadece şahsımın hedef alındığı bir süreç yaşamaktayız. Şahsıma yönelik gerek özel hayatım, gerek meslek yaşantım, gerek görev yaptığım alanlar ve birçok yalan, yanlış ve seviyesiz ifadeler, şahsımı, arkadaşlarımı ve 32 yıllık bir geçmişi olan Muğla Gazeteciler Cemiyeti’ni kamuoyu önünde rencide etmiştir.
Göreve başladığımız günden bu yana, her bir arkadaşımızla diyalog içinde tüm yaptığımız çalışmaları hakkımda iddia edildiği gibi ‘tek adam’ benzetmesinin aksine, çoğulcu ve katılımcılığı benimseyerek yaptık. İlçelerimizdeki üyelerimizin kendi temsilcilerini seçimle belirlemesi bile bu katılımcılığın en büyük kanıtıdır.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Yaptıklarımızı genel kurul ortamlarında ve kamuoyunda birçok kez paylaştık. Kamuoyunu ilgilendirmeyen ve konuşmak için yeri-zamanı sadece genel kurullar olan birçok içyapımızı ilgilendiren durum ve şahsi konuların, sosyal medya mecralarında aslı astarı olmayan yalan beyanlarla paylaşıldığına ve bunun üzerine konuşulduğuna şahitlik ettik.
Hatta özel hayatımıza kadar varan yine gerçek dışı olaylarla ilgili telefon görüşmeleri yapılıp, bu görüşmeler izinsiz, yasal olmayan yöntemlerle kaydedilip, bu maksatlı yapılan görüşmeler meslektaşlarımıza ve çevremize servis edildi. Bununla da kalmadı, söylemediklerimiz söylenmiş gibi, yapmadıklarımız yapılmış gibi yazılıp, çizilirken, cemiyetimiz oluşumuyla ilgisi olmayan kalemsörlere de suflelerle köşe yazıları yazdırıldı.
“Edepli edebinden susar, edepsiz ben susturdum sanar” sözünü hepimiz biliriz. Bugüne kadar edebimizden sustuk ancak edepsizlik edenler hiç susmadı.
“Kazanmak için her yol mubahtır” diyerek çirkinliği tercih edenlerin ortaya çıktığı bu süreçte, bu kişilere karşı seviyemizi hiç düşürmeyip, kendilerini muhatap almamayı tercih ettik. Yapılan seviyesiz ve çirkin saldırıların Türk Ceza Kanunu’nda da bir karşılığı olduğu için bu çirkinliklerin sahibi hakkında hukuki süreci başlattık. Bu çirkinliklerin sahibi ve akıl hocalarıyla yargı önünde elbet hesaplaşacağız.
Yine bu süreçte, hiçbir şekilde bizleri aramak suretiyle, bilgi edinme yoluna başvurmadan, üye sayımızın fazlalığı konusunda, “Cemiyetimizin 400 üyesinin olduğu, Muğla’da bu kadar gazeteci mi var?” üslubuyla alaya edilir tarzda yazılar yazılıp, paylaşımlar yapıldı.
Şahsım ve yönetim kurulunda bulunan bazı arkadaşlarımla beraber cemiyet içerisinde geçtiğimiz dönemlerde de görevlerde bulunduk. Cemiyetimizin üye sayısı o dönemlerde 180 ila 200 kişi bandında yer aldı. Başkanlığını yaptığım yönetimin görevi devraldığı 2015 yılında, üye sayımız yine bu aralıktaydı. Görev aldığımız ilk dönemde, ülkemizin köklü basın-yayın kuruluşlarında uzun yıllar görev yaptıktan sonra emekliye ayrılarak, ilimize yerleşen meslek büyüklerimize tek tek ulaştık ve kendilerini cemiyetimize üye yaptık. Sosyal ağlar üzerinden oluşturduğumuz ‘Meslek Büyüklerimiz’ adı altındaki grupla, hem birbirleriyle hem de yönetimimizle iletişim halinde olmalarını sağladık.
Bodrum, Datça, Marmaris, Fethiye, Köyceğiz gibi ilçelerimizde yaşamlarını sürdüren ve çoğunluğu sürekli basın kartı sahibi olan meslek büyüklerimizle birlikte üye sayımız doğal olarak artış gösterdi. Önceki üye sayımız ve meslek büyüklerimiz ile birlikte toplam 377 kayıtlı üyemizle bugüne ulaştık.
Kaldı ki, 1 milyonun üzerinde nüfusu ve 4’ü bir il potansiyeli olan, 13 ilçeye sahip bir il de, yaklaşık 200 basın çalışanının bulunması da gayet olağandır.
Bir diğer konu olan yeni üye kaydetme ve üye çıkarma iddialarıyla ilgili olarak da, şunları belirtmek isterim. Yönetim olarak dönem dönem istifa eden, vefat eden, başka meslek alanlarına geçiş yapan üyelerle ilgili güncelleme yapıyoruz. Bu dönemde de güncelleme yaptık. Bu güncellemeleri genel kurul sürecinde oy endişesiyle yapmıyoruz. Kaldı ki, cemiyet bünyesindeki üyeler, ‘simitçi, kahveci, gazozcu’ şeklindeki itibarsızlaştırma söylemlerine maruz kalırken, bu güncellemelerin ne denli önemli olduğunun altını da çizmek isteriz.
Karalama ve “çamur at izi kalsın” mantığıyla hareket eden cephenin iddiaları bunlarla da sınırlı kalmadı. Hiçbir siyasi partiye üyeliğim bulunmamasına rağmen, şahsımı bir ideolojik sıfatla itham ettiler. İnsanların dünya görüşü, hayata bakışı ve ideolojileri kendilerine aittir. Biz insanları; ideolojik ve dünya görüşleriyle değil, icra ettikleri mesleklerindeki liyakatleriyle değerlendiriyoruz. Bu yüzdendir ki, yönetim kurulu başkanlığı yaptığım iki dönemde her görüşten arkadaşlarımla birlikte çalıştık. Siyaset, cemiyetimizin kapısından içeri giremedi. O anlayış eski dönemde vardı, biz o dönemi sonlandırmak için yola çıktık ve sonlandırdık da. Görev yaptığımız her iki dönemde de hiçbir siyasi parti ve hiçbir yapı ile anılmadık. Herkese eşit mesafede durduk.
Oysa işin kolayı, ya ülkeyi yöneten genel siyasete, ya da ili yöneten yerel siyasete sırtını dayayıp, cemiyetçilik yapmaktan geçiyor olmalı ki, yönetime aday olan arkadaşların bu anlamdaki çalışmalarını takip ediyoruz. Biz zoru seçtik. Ne ülkeyi yöneten genel siyasete, ne de ili yöneten yerel iktidara değil, meslek dayanışmasının gücüne inandık ve gücümüzü üyelerimizden aldık.
Şu hususa da atlamadan değinmek isterim. İki arkadaşımızın adaylığıyla ilgili konular haberleştirilirken ya da köşelerde kaleme alınırken, şahsımın aday olup olmadığı defaten dillendirildi. “Mevcut başkanın aday olup olmadığını bilmiyoruz, adaylık açıklaması yaparsa kaleme alırız” gibi ifadelere yer verildi. Bu düşünce yapısındaki insanlar şunu bilmeli ki, mevcut başkan; adaylığının aksine bir açıklama yapmadığı müddetçe veya herhangi bir yasal ve tüzük gereği sınırlama olmadığı sürece doğal olarak adaydır.
Yine bu mantıkla yazı kaleme alanlar, şahsımın seçilme ihtimalime yönelik öngörülerini kaymakamlık, belediyeler ve ticaret odalarındaki üyelerle kazanacağım yönünde yorumladılar. Oysaki birçok belediye ve kaymakamlık basın birimlerinde çalışan üyelerimizin bizimle değil, diğer aday arkadaşlarla hareket ettiklerini net bir şekilde biliyoruz. Bunu yadırgamıyoruz da. Bu tercihlerini saygıyla karşılıyoruz. Ancak, “Faal gazetecilerin oylarını alamıyor, belediye, kamu ve sivil toplum kuruluşlarındaki üyelerin oylarıyla seçimi kazanacak” şeklindeki yorumlara sadece gülüp geçiyoruz. Bu türdeki yazılar kaleme alanları da bu vesileyle doğru bilgilendirmiş olalım.
Haberciliğin genel yapısında objektif olmak vardır. İddia edilen konulara ilişkin konunun muhatabından da görüş alınması, haberciliğin en temel ilkesidir. Bu ilkeye bağlı kalmadan haber yapıp, köşe yazarak suyu bulandırmaya çalışmak ve bu yönde tek taraflı yazılarla kamuoyunu manipüle etmek, cemiyetimizi kamuoyu önünde küçük düşürmeye çalışmaktan öte bir durum değildir.
Bu ilkeyi öncelikle cemiyetimizi yönetmeye talip olan başkan adaylarının bilmesi ve buna bağlı kalması elzemdir. Sürekli basın kartı sahibi ve 26 yıllık meslek geçmişimle bu ilkeye hep bağlı kalarak çalıştım. Cemiyet başkanlığımda da bu duruşumu hep korudum. Bu nedenledir ki, bizlere atılmaya çalışılan iftiraların, üzerimizde durmayacağının bilinmesini isteriz.
Bu yazımız seçim sürecinde hakkımızda yürütülen karalama kampanyasına karşı ortaya atılan iddialara yanıt vermeyi kapsadı. İki dönemdir yaptığımız ve önümüzdeki dönem için planladıklarımızı bir başka yazımızda ya da genel kurulumuzda paylaşırız.
Bu düşüncelerle, önümüzdeki genel kurul sürecinin Cemiyetimize ve üyelerimize hayırlı olmasını diler, tüm meslektaşlarıma işlerinde kolaylıklar temenni ederim. Sağlıcakla kalın.”dedi.