AVRUPA SANAT TARİHİNİN BİR YAKIN DÖNEM HADİSESİ: 'ARASCAN DÖNMEZ;BİR PERFORMANS PROJESİ!'
GÜNDEM GAZETESİ ÇAĞDAŞ SANAT ÖZEL DOSYASI: ARASCAN İLK BÖLÜM!
İlklerin öncüsü olan bir performans sanatçısı ile taşıdı bundan tam 10 sene önce Türkiye. Beş senelik bir izlek sundu Bağımsız Performans Sanatçısı Arascan Dönmez kendisi ve yaptığı işler ile bu coğrafyaya ve insanına.
Görsel: Arascan Dönmez, Cihangir/Kafe Kahvedan.
Fotoğraf: Cenk Alyanak
NOT: Bağımsız Performans Sanatçısı Arascan Dönmez'in ölmeden önceki son fotoğraflarından bir tanesi.
'Arascan Dönmez;Bir Performans Projesi' kapsamında projenin mimarı Ares Kıvanç Dönmez tarafından yaratılan bir proje karakter olan Arascan Dönmez beş seneyi devirdiği sanat yaşamına 'Ağustosta Karla Dans', 'Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım', 'Sessiz/Sekssiz', 'İyi Geceler James Dean', Sokağın Adı:Ben!' ve 'Milk(er)' adlı performansları sığdırdı. Beklenenden erken gelen ölümü nedeniyle 'Dün Gece Ben Kimdim Doktor' adlı performansın metnini yazdı ama hayata geçirecek zamana sahip olamadı.
Görsel: Arascan Dönmez' in hayata geçmeyen performansı 'Dün Gece Ben Kimdim Doktor' un ana 1. görsel çalışması.
Çalışma: Ares Kıvanç Dönmez, Cenk Alyanak.
Bir 'yaratımsal' ve 'yatırımsal zeka' örneği olan Bağımsız Performans Sanatçısı Arascan Dönmez, alternatif gösteri mekanlarında sunduğu işlerin yanı sıra kendisinin de bir performans olması nedeniyle çağdaş sanatta kazanılmış 'inovatif bir kimlik' olarak düşüncenin sınırlarını epeyi zorladı ve zorlamaya devam ediyor.
Görsel: 'Arascan Dönmez; Bir Performans Projesi'nin ana süreç görsellerinden bir tanesi.
İmajinasyon: Cenk Alyanak/ İlüstürasyon: Ares Kıvanç Dönmez.
İlk işi 'Ağustosta Karla Dans'ta 'ensest'i ele aldı ve hem Türkiye hem de Avrupa'da 'baba-erkek çocuk ensest'i üzerine bir iş çıkarma fikri ile daha iş ortaya çıkmadan dikkat çekti ve tüm odaklar bir anda onun üzerindeydi.
Çok önemli bir gazeteciye bu performans için verdiği röportajı aynı gazetede bozarak 'bu röportaj diğer tüm performanslarım gibi yarın öbür gün bir müzeye iş. En olmadı bir işe hizmet edecek sıradan ama işe yarar bir sanat nesnesi' diyerek iletişimde çok önemli bir kavram olan 'medium is the massage' ı kendisi üzerinden evriltti.
Görsel: Arascan Dönmez'in 'baba-erkek çocuk ensesti'ni konu alan 'Ağustosta Karla Dans' adlı performansının ana 1.görsel çalışması.
Fotoğraf: Tolga Karel/Çalışma: Tolga Karel Çukurcuma Stüdyoları.
Gelecek on sene boyunca erkek performans sanatçısı olarak sadece o konuşulacak ve yapmak istediği şey öldüğü takdirde anlaşılacaktı! 'Arascan Dönmez; Bir Performans Projesi' mimarı Ares Kıvanç Dönmez tarafından alana ilgili kitle dinamiklerini ölçmek amacıyla sürece aldatmacı bir yaklaşım sunduğu için en başında konu 'bir kimlik arayışı' gibi algılandı. Oysa dikkat edilerek olaya derinlemesine bakıldığında, Bergson Felsefesi'nden izler barındırıyordu tabanında.
Çağdaş sanatçı Ares Kıvanç Dönmez, bu felsefeden haberdar olarak mı yoksa hiç olmayarak mı soyunmuştu buna bilinmez ama söz konusu işle sağladığı şey çağdaş sanatta, adını 'Arascan Dönmez' koyduğu proje karakter ile topluma ve sanata karşı bir kimlik ortaya koymaktı. Ortaya koymak ve sonra bunun bir güzel inşasında bulunmak.
Bu inşaya yapılacak her türlü denetim, bunu esas kılan bağlam noktaları üzerinden olmadıkça bir yanı hep eksik kalacak ve belki de Arascan Dönmez ölmeden puzzle asla tamamlanamayacaktı. Ölümün performansa dönüştüğü noktada ise sanat uyaranları yeni bir izin peşini sürecek ya da Arascan sürdüğü izle yeni bir uyarana dönüşecekti!
Görsel: Arascan Dönmez'in, 'Umut Çocukları Derneği' tarafından bir seneliğine derneğin 'resmi umut yüzü' olmasını sağlayan,125 hafta süren 'Ağustosta Karla Dans' adlı performansının karanlıkta oynanan versiyonu için yapılan görseli.
Fotoğraf: Emre Yunusoğulları.
Görsel imajinasyon: Nuri Kaya/Galata Karanlık İşler Gösteri Merkezi.
Rus asıllı performans sanatçısı Oleg Kulik'e gönderme yaptığı bir sonraki işi 'Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım'da sahneye canlı olarak kaka yaptı ve sahneye ilk kez kaka yapan erkek performansçı olarak yeni bir ünvan daha kazandı. İki işinde de sertlik ve rahatsız edicilik bir arada ve hat safhadaydı.
Zira ilk performansı olan 'Ağustosta Karla Dans'ta da dansın önemli isimlerinden Zeynep Tanbay ve Mehmet Sander'i çarpıcı bir sahne ile yerinden oynatmış ve dakikalarca ayakta alkışlatmıştı.
Performansın ana objelerinden biri olan biberonla çırılçıplak bir şekilde tavandan sarkan tuvalet kağıtlarına uzanarak dans ettiği ve bu esnada transa geçerek bedeninin akıbetini seyirciye bıraktığı dans sahnesi için bazı çevreler 'dans mı bu' derken, Tanbay ve Sander, 'bayağı ve doğrudan çağdaş sanat' demiş ve eklemişti: 'Oldukça sert ve kışkırtıcı.'
Performans sanatında yeni bir dönemin kapısı söz konusu iki performansta yaşanan ilklerle çağdaş sanat için 2000'li yılların ilk çeyreğinde onunla aralandı.
Görsel: Arascan Dönmez'in 105 hafta süren ve bir patrikhane tarafından finanse edilen yasaklı ikinci çağdaş işi 'Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım'ın ana 1.görseli.
Çalışma: Cenk Alyanak.
Gezi Olayları'nda tuttuğu 'özgürlük nöbeti' ile Duran Adam'ın başlattığı eylemi takip etti ve 'özgürlük suyu' adlı performansı ile insanları pembe bir gül suyu şişesine koyduğu su ile korkutarak Gezi Psiskolojisi'ne yeni bir okuma getirdi. Ulusal Kanal'ın Gezi Parkı'ndan yaptığı canlı yayını basarak havladı ve o günden sonra 'havlayan adam' olarak anılıp mizahı yapılan tek performans sanatçısı oldu.
Fotoğraf: Arascan Dönmez; Bir Performans Projesi'nin mimarı, çağdaş sanatçı Ares Kıvanç Dönmez'in arşivinden. (Fotoğraf, Ares Kıvanç Dönmez tarafından sulu boya tekniği kullanılarak orjinalinden bozulmuştur.)
Ne yazık ki ünvanların ve etiketlerin peşinde koşan, popüler kültür ile sentezlenip harmanlanan bir tanınırlılığı yeğ tutan sanat piyasası bunun tersine bir istikamette iş yapanları tanıma konusunda yaşadığı sıkıntıyı Arascan Dönmez 'de de sürdürdü.
Bu ilklerden çok daha fazlasını içeren iki iş en başta bir kimlik sorununu önceleyerek olmayan bir kişiyi 'Arascan Dönmez' ile oldurarak sahne üzerinde bu karakterin sundukları ile paralel olarak bu karakterin olmuş olma halini de performanslaştırıyordu.
Ne var ki bunun farkına ancak, doğması muhtemel bir karaktere ölmesi de muhtemel diye bakan yaratıcısı, tıpkı doğumda olduğu gibi ölümde de bu hakkı tanır olursa varılacaktı.
Se(k)ssiz bir dünya ütopyası!
Mersin Devlet Üniversitesi'nde sahneye diktiği devasa penis ve vajinalarla sahnede patinaj çektiği 'Ses-siz/Seks-siz' adlı performans bir üniversite sahnesinde, 2'si üniformalı 4'ü sivil olmak üzere toplam 6 polis ve 3'ü de üniversite güvenliği olmak üzere tam 9 kişilik bir koruma ekibi tarafından gerçekleştiğinde henüz 22 yaşındaydı.
Büyük Hollywood ikonu, aktör James Dean ile ruhsal olarak bütünleştiği dönem bu süreci performansa dökerek döneminin en büyük patlamasını yaşadı ama 'İyi Geceler James Dean' adlı bu performans bir sürecin aslında devamı değil sonu ve sonucu demekti.
İçlerinde 'Afife Jale Jürisi' nden, 'Direklerarası Seyirci Topluluğu' ndan ve 'Tiyatro Pera' dan gelen büyük bir topluluk performans sırasında üstlerine dökülen 'süt' nedeniyle duydukları büyük rahatsızlık sonucu performansı durdurdular ve böylece Dönmez'in ölümüne giden süreci o ya da bu şekilde başlatan oldular.
Görsel: Arascan Dönmez'in Türkiye Rotary Clup adı gizli tutulan bir işa adamının özel sponsorluğunda, Mersin Devlet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri ile altı ay süren bir laboratuvar sonucu hazırladığı 'Sessiz-Sekssiz' adlı tek gösterim düşünülen, yoğun güvenlik önlemleri alınmasına sebep olan üçüncü işinin ana görseli.
Görsel çalışma: Cenk Alyanak.
Yüksek sanat otoriteleri tarafından performans hayatının sonu gelse de yasaklı performansı kabul eden bir gösteri mekanı kısa süre içinde bulundu ama bu mekan başka bir komploydu ve kendi hayatının da biteceği geceye mekanın teklifini kabul ederek ister istemez soyunmuş oldu.
Ölümün performansı; 'süt'!
Kendisinin belgeselini yapmak için yola çıkan idealist 3 belgesel öğrencisinin kameraları ile içeride rehin alındığı, seyirci ile mekan sahipleri arasında çıkan arbede sonucunda emekli bir eski bankacı ile yeni hamile bir kadının bayıldığı, ambulansın, iki işinin ehli avukatın ve bir de polis aracının eşlik ettiği geceye dair tüm görüntüler mekan sahipleri tarafından silinerek yok edildi.
Görsel: Aktör James Dean.
Foto: İnstagram/jamesdean.legacy
5 sene sonra 'gundemgazetesi.net'e anlattı!
Türkiye'de vücut bulup Avusturya'da final yapan 'Arascan Dönmez;Bir Performans Projesi!' şimdi yeniden Avrupa yolcusu. Yolculuğundan önce projenin mimarı Ares Kıvanç Dönmez, hala bir mezarı bulunmayan Arsacan Dönmez'i, işlerini ve ölüme giden sürecini ilk kez tüm çıplaklığıyla, sanatçının meşhum ölümünden tam beş yıl sonra 'gundemgazetesi.net'e anlattı.
Sadece 'gundemgazetesi.net'e özel bu çok önemli röportaj haberi okurken okuyucuya yapmamız gereken küçük bir uyarı var. Arascan Dönmez ile Ares Kıvanç Dönmez'i en başından ayırmak gerekecek.
Arascan Dönmez, Ares Kıvanç Dönmez'in yarattığı bir performans karakteri ve kendisi tam beş sene boyunca Ares Kıvanç Dönmez'in ruhunda beden, bedeninde ruh buldu. Onun duygusal olarak zekasını yapay yollarla da dokusunu kullanarak bir performans karakteri olarak projenin ona buyurduğu şekilde yaşadı, hareket etti, görev aldı ve ilgili komutlara uyarak süreci tamamladı.
Arascan Dönmez, beş senelik bir çağdaş sanat ürünüydü ve bunun için Ares Kıvanç Dönmez tarafından söz konusu performansların gerçekleşebilmesi projeye uygun bir şekilde için modüle edilerek sanat piyasasına sürüldü!
Görsel: Ares Kıvanç Dönmez Fotoğraf: Cenk Alyanak
Yaratılmış bir kimlikken, mite dönüşen 'Arascan Dönmez'!
Görsel: Arascan Dönmez'in ilk işi 'Ağustosta Karla Dans'ın, New York Türk Günü Yürüyüşleri davetli gösterimi için tasarlanan görseli.
Görsel çalışma: Merih Özkan.
Önce Ares Kıvanç Dönmez kim'e bir ön giriş: 'Ares Kıvanç Dönmez ve kafası!'
Dahi çocuk özellikleri her çocukta aynı olmasa da çoğunda seyreden ayrıcalıklar ve başkalıklar onda da aynıymış aslında. Derin tefekkür kapasitesi, farklılıklara uyum sağlama, belli bir eğitim almadan güzel sanatlara ilgi duyma, beklenen yaştan önce özgüven ve özsaygı sahibi olma, korkusuzca riske girme ve bir şeyleri kolay riziko edebilme, ileri seviyede anlayış kabiliyeti, alışılmadık seviyede farklı konularda ilgi ve merak, çok soru sorma, soyut düşünme, sonuçları çok çabuk hissetme, alternatif çözümler üretme konusunda erken ve hızlı gelişme, fizikötesi olayları düşünme konusunda yaşıtlarına göre daha erken ilgilenme, felsefi tavırlar, garip düşünceler, zihni egzersizlerle esnek düşünme kabiliyetini geliştirme, olmayacak bir senaryo ile ilgili olarak çok sayıda çözüm üretme becerisi (buna kendini mecbur hissetme) ve zor durumda olan herhangi bir kimseye karşı o anda destek görevi görecek gücü ve direnci kendisinde hiç olmasa da görebilme gibi...
Görsel: Ares Kıvanç Dönmez/5.5 yaş fotosu.(İstanbul.Gölcük.)
Bunun gibi daha pek çok özelliğini fark ederek ona ilkokul birinci sınıf öğret meni Münire Dabakoğlu ona 'süper çocuk' demiş ama ailesi yaşamın rutini içinde bunun üstünde çok durmamıştı.
'Biraz akıllı' olması belki de büyütülecek bir durum değildi, ne de olsa büyüyecekti, diğer tüm çocuklar gibi.
Ta ki çok küçük yaşta gerçekleştirdiği performanslar ile bir performans sanatçısı olarak büyük toplulukların karşısına çıkıp bir dönüşüme imzasını atana kadar...
O zaman dahi çizgisine yakın olduğu anlaşılacak ve toplum içinde adaptasyon sağlayamadığı şeylerin 'dahi çocuk sendromu' ile yakından olan ilgisi onu profesyonel yardım almaya zorlayacaktı.
Her ne kadar yaşamın bazı alanlarına nüfus etmekte zorlansa ve bugün kendisini 'sosyal bir yalnız' olarak tanımlasa da, 'Arascan Dönmez; Bir Performans Projesi'nin fikir babası ve mimarı, 28 yaşındaki Çağdaş Sanatçı Ares Kıvanç Dönmez çok genç yaşta çağdaş sanatta bir okuma konusu.
Görsel: Türk Tiyatrosu'nun duayen ismi, Genco Erkal.
Fotoğraf: Ntv Haber Web/Arşiv.
Eğitim hayatının temel taşını da Coşkunsoy atıyor onun adına. Mustafa Ruhi Şirin önderliğinde gerçekleşen 1.İstanbul Çocuk Kurultayı'nda divan sözcüsü olup 'ensest' hakkında konuşmaya kalktığında bunu yapabileceğine dair ilk desteği ondan alıyor.
Not: Bu dosya için Coşkunsoy'u özel olarak bulduk ve zorlu bir mesainin ardından kendisi ile buluşup konuştuk. Finalde kendisinin de anlatacakları olacak size.
Görsel: Arascan Dönmez'in Avusturya-Viyana'da cenaze merasimi sırasında akıbeti kaybedilen tabutu.
Not: Ölümüne sebep olan performans 'süt' olduğu ve vasiyetnamesinde merasime 'anne sütü' ile gelinmesini istediği için bağlam noktalarından yola çıkılarak ve son performansında kullandığı Nükhet Duru'nun 'Büyüme Çocuk' şarkısına vurgu yapılarak, yetişkin değil çocuk tabutu olarak düşünüldü.
Tabut Viyana'da!
Görsel: Arascan Dönmez'in tüm geliri Umut Çocukları Derneği'ne bağışlanmak üzere Muammer Karaca Tiyatro Salonu'nda iki gece üst üste gerçekleştirdiği 'Sokağın Adı;Ben' adlı performansının ana 1. görseli.
Çalışma: Merih Özkan, Tasarım: Arascan Dönmez.
Bu röportajın yayına girdiği şu günlerde özel bir fonla eğitim ve kariyer hayatı için psikoloji ve yapay zeka okumaya gideceği Kanada'da onu bekleyen hayattan henüz habersiz ama süreç nasıl ilerleyecek olursa olsun, ilk işi 'yaratımsal' ve 'yatırımsal zeka' ile hayata geçirdiği performatif karakter Arascan Dönmez için bir mezar yaptırmak ve Avusturya Teknik Üniversitesi'nde saklandığı bilinen tabutu oradan mezar için bu dijital bile olsa nakledileceği ülkeye getirtmek.
Finali yarattığı karakterin ölümü ile sonuçlanan ve mezarı değil ama tabutu Viyana'da bulunan Bağımsız Performans Sanatçısı Arascan Dönmez'i ve hayatının ondan sonrasını bir de çok açık olmamakla birlikte bundan sonrasını konuştuk. Hazırsanız, başlıyoruz. Bir kaç gün sürecek olan bu röportajın bugün için yer verebileceğimiz kısmı sadece girişi ve kısacası 'merhaba'sı.
Görsel: Arascan Dönmez'in Şermola Performans Sahnesi'nde, 'Ağustosta Karla Dans' adlı performansın gösterimlerinden birinde, performans sırasında çekilen fotoğrafı.
Fotoğraf: Mustafa Sütlaş, Bağımsız Haber Portalı Bianet.
Her ne kadar haber ve giriş kısmını kısa tutmaya çalışsak da, içeriğin yan yollara sapması ve esas olandan uzaklaşması adına gazetemizin kültür sanat birimi olarak taşıdığımız kaygı nedeniyle anca bu kadar başarabildik. Konunun çok katmanlılığı ve içeriği oluşturan sanatçıya, daha önce kendisi ne hiç rast gelmemiş bir kitlenin ilk kez bu dosyada rast gelecek olma ihtimalini de göz önünde bulundurarak, ilk bölümü sunarız.
Soran: Size yaptığınız sanatın adı gibi çağdaş bir merhaba. Nasılsınız?
Ares Kıvanç: 'Çağdaş merhaba' lar bu tip buluşmalar dışında günün toplumlarında çok ama çok az. Bende aynıyla merhaba diyorum size. Zaten bugün 'çağdaş' dediğimiz şeyi de ayrıca tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Vurucu diyebileceğimiz işlerin 'çağdaş sanat' adına doğru düzgün örnekler bulup da göstererek 'işte budur' diyebileceğimiz ürünlerden ibaret olduğunu pek az düşünüyorum.
Ares Kıvanç: Gelişmesini ivme kazanmış sömürüye borçlu bence kendisi. Bedavaya çalışan, görünen ama görünmeyen bir sürü kültür ve sanat işçisi sayesinde, stajyer öğrencisinden tutun da, alt ve üst düzey bilmem kimine/kimsesine kadar, karşılıksız emeğin ne olduğunu bu denli salt görebileceğiniz tek sektör çağdaş sanat sektörüdür.
Özellikle 'sanat sektörü'dür demiyorum çünkü sanat ve sektör kelimeleri bir araya gelince anladığımız şey bir pop müzik şarkıcısının açık hava konseri ve/ya da bir make-up artistin sosyal medya hesabına yüklediği videoyu da içine alabiliyor.
Görsel: 16.İstanbul Bienali Ana Görseli-Yedinci Kıta. (Kıvanç Dönmez'in instagram hesabının story bölümünden alındığı için üstünde oynanmış olup, orjinalin bozulmuş halidir.
Soran: Dolusunuz bu konuda. Çağdaş sanat hak ettiği yerde değil mi bugün?
Görsel: Arascan Dönmez, Ağustosta Karla Dans adlı performansın sokak temsili. Performansın 'muz' ve 'dans' bölümlerinin temsili sırasında/İstanbul, Cihangir.
Fotoğraf: İstanbul Bilgi Üniversitesi Eksi Yirmi Dört Dergisi Basın Ekibi.
'Google translate' aracılığıyla sanatın çevirisini eviren ve çeviren bir lümpen grubun çağdaş'dan ne anladığını bugün anlayacağımız yer sadece Bienal mi sizce? Bence tam olarak değil, çağdaş 'çağdaş' olarak durduğu yerde zaten, almaya çalıştığı bir hak yok ama onunla iddia edilen hak çok. Sorun tam olarak bu bence!
Soran: Gerekli vurguyu yaptık haberin başında ama yine de bir yanılgı olmasın diye, siz kimsiniz? Arascan siz değilsiniz bu açık ama Kıvanç Dönmez kim?
Ares Kıvanç: Yani Ares Kıvanç Dönmez. Bir de Ares var kimlikte Kıvanç'ın başında. Başın dan beri burslu okuyan, parçalanmış bir aileden gelen ama aileyi bir arada tutmak için çok çaba sarf eden, pedagojik açıdan öngörülene göre çok erken yaşta olgunlaşan, uygulanan IQ ve EQ testlerinin verdiği sonuçlar baz alınarak söylemek doğru olursa dahi çizgisine yakın bir çocuk.15 yaşında hazırlanmaya başladığı 'Arascan Dönmez;Bir Performans Projesi!' bunun bir sonucu aslında.
Görsel: Detay Yapım tarafından Atv kanalı için çekilen 1998 yapımı 'Sıcak Saatler' adlı dizinin görseli.
NOT: Görsel, üzerinde kişisel görüş beyan edilmiş haliyle Ares Kıvanç Dönmez'in resmi instagram hesabının 'story' bölümünden alınmıştır.
Soran: Doksanların mükemmel sayılabilecek işlerinden. Baş karakter bir belgesel habercisi olmalı o dizide. Bu muydu tek sebep?
Ares Kıvanç: O dizide Sedat Yalçın adında bir haberciyi canlandırıyor Mehmet Aslantuğ. Bu karakter Ares Kıvanç D. için idol ama sadece bir dizi karakteri bunu tek başına yapmış olamazdı değil mi? Bir dönemim atv'si hemen hemen tüm yayıncıları ile onun gözdesi. 'Haberci' adlı belgesel programı ile Coşun Aral , 'Kahvaltı Haberleri' ile Murat Atıl, Zeynep Kasımlıoğlu, 'Bir Yudum İnsan' ile 'Nebil Özgentürk', 'Bamteli' ile Tayfun Taliboğlu ve bir de...
Soran: Ayrıca Özel Marmara Koleji'ni kazanmanızda da Esra Ceyhan'ın payı var, doğru mu?
Ares Kıvanç: Valilik ve kaymakamlıktan sonra son rötuşlarda onunda etkisi oldu, doğru. Ortaokul Edebiyat öğretmenim ve bugün geldiğim yeri borçlu olduğum ilk insan Nazan Coskunsoy' un kendisine çektiği bir fax sonucu bağlantıya geçmesi ve benimde bir 23 Nisan günü ortaokuldayken, kendisini ziyaret etmem sonucu tanışmış olmamızla başlayan bir süreç bu.
Yazdığım yazılardan çok etkilenerek, başarı dosyalarımı inceleyerek, benim için bölüm müdürü Metin Gökyokuş'a ve kurucu Hüseyin Şimşek'e telefon açmış ve 'geleceğin büyük ismi olacak Kıvanç. Az gençte rastlanacak bir zekaya ve donanıma sahip. Sizin için bir şans olduğunu düşünüyorum. Umarım bana yansıttığı duygusallığı ve duyarlılığı asla değişmez. Tek kötü şey, eğer değişirse bu olur. Kurumunuzda burslu okumayı fazlasıyla hak ediyor. Onun yanındayım' demişti.
Görsel: Sanatçı Hülya Avşar'ın babası Celal Avşar adına yaptırdığı ilk okulla ilgili olarak resmi instagram hesabında yaptığı paylaşımlardan bir tanesi.
NOT: 'Arascan Dönmez Bir Performans Projesi!'nin proje mimarı Ares Kıvanç Dönmez, ortaokulu sahip olduğu özel yetenekler nedeniyle, okul için gerekli olan tüm masraflardan muaf tutularak, hak kazandığı tam bursla Celal Avşar İlköğretim Okulu'nda okudu.
Büyük uğraşı veren edebiyat öğretmenim Nazan Coskunsoy' du. Gerekenden çok ama çok daha fazlasını yaparak nefer olmuştu benim için. Üzerine birde gelecekte yapmak istediğim bir işi benden çok önce yapmış ve alacağı yolu almış olan bir televizyoncu, onun sözleriyle ifade etmem gerekirse üstün başarıma karşılık olarak çok küçük yaşta büyük bir referans olunca bana, kendimi sığdıracak yer bulamadım uzunca bir süre. Programının adı olan A'dan Z'ye 'den yola çıkarak söylemek isterim ki alfabede 'E' harfi uzun zaman ona karşılık geldi hayatımda.
Fotoğraf: Arascan Dönmez/Arşiv.
Soran: İletişiminiz devam ediyor mu Ceyhan ile?
Ares Kıvanç: Evet, sisteme, siyasete, ülkeye ve insana dair konuşuyoruz sıklıkla. Hala beni ve başarılarımı takip ediyor, yazılarımı okuyor ve bana kardeşim diye hitap ediyor. Atv' ye ilk gittiğimde bana bir fotoğrafının arkasına 'çalış, yardımcı olmaya çalışayım' diye yazmıştı.
Marmara Koleji'nin Radyo-TV Gazetecilik Bölümü'nü yüzde yüz üstün yetenek bursu ile kazanıp, UNESCO'nun düzenlediği Güneydoğu Akdeniz Ülkeleri Çevre Projesi'ne röportaj kategorisinde katılmak için Cezmi Ersöz ve Aydın Boysan'dan sonra Ceyhan'ı da ikna etmek, bir anlaşmayı hayata geçirmek demekti benim için.
Bir kere en başta, ekran başında oturup izlerken çocuk yaşta inandığım bir televizyon yıldızının bu inancı boşa çıkarmaması büyük bir şeydi benim için. Uzun yıllar neden onu izlediğimle ilgili kendisinin yer yer samimiyetini sorgulayanlara bu gelişme bir ders niteliğindeydi.
Çünkü henüz seyircisiz yayın yaptığı bir dönem gitmiştim atv' ye ve içeriye onun izni sayesinde girebilmiştim. O gün kendimi her gün içinde gördüğüm o stüdyoyu ve onu gördüğüm için ölebilirdim. Sonra, çalışmıştım ve o da yardımcı olmuştu.
23 Nisan 2003 günü Beşiktaş Balmumcu' daki ATV binasında yayın bittikten sonra anlaştığımız gibi. O da ben de birbirimize verdiğimiz sözü tutmuş ve uymuştuk karşılıklı olarak bu anlaşmaya.
Görsel: Televizyoncu ve sunucu Esra Ceyhan. Fotoğraf: Zeynel Abidin Ağgül.
Nitekim o röportajların hepsi ile birinci oldum. Lisedeyken stajımın haber kanalı dışında olan bir kısmını kendisi ile yaptım. Mesut Yar ve Taner Dileklen ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Akademi Neo Eğitim Kurumları'nda 'TV Yapımclığı ve Habercilik' üzerine eğitim verdiği derslerde ön sıralarda yerini alan 6 öğrenciden birisiydim.
Soran: Nasıl bir çocukluktu sizinkisi? Ailenizdeki iletişimsizliği net bir şekilde tüm performanslarınız ve aile içi iletişim konuşmalarınızda gördük, dinledik. Sırf bu nedenle uluslar arası düzeyde koçluk eğitimi aldınız ve şimdi ikinci lisans eğitiminiz psikoloji üzerine olacak. Arascan Dönmez'i bir kenara bırakacak olursak sizin çocukluğunuz?
Ares Kıvanç: Bence bu röportaj çok iyi olacak, en azından Ares Kıvanç Dönmez olarak benim için çünkü daha başında çok esaslı bir yerden yürüyoruz. Bana kendimi ve işlerimi bu kadar geniş çapta açıklama fırsatı verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim çünkü dijital basın, sermaye getirmeyecek işler için artık dayanaksız ve bu geniş sütunları yakını için bile olsa vermiyor ne yazık ki.
Sorunun cevabına gelince...Bir büyük düzeltme ile başlamak istiyorum sözlerime...
Görsel: 'Arascan Dönmez; Bir Performans Projesi!' nin mimarı, çağdaş sanatçı Ares Kıvanç Dönmez, Cihangir Roma Merdivenleri.
Fotoğraf: Cenk Alyanak.
Ben, 'Arascan Dönmez:Bir Peformans Projesi!' kapsamında gösterime giren tüm performanslarda değil, sadece ilk performans olan 'Ağustosta Karla Dans' ta, performans başlamadan video ekranına 'yarısı otobiyografik yarısı kurgu ama kesinlikle bu işin duygusal bir dürüstlüğü var' ı bir bilgi olarak geçip, iş gerçekleşmeden önce tanıklık edecekler tarafından bu bilinsin istedim. Ne var ki bu bilgi de benimle ilgili değil, Arascan' ın kendisi ile ilgili. Performansı yapan kim; Arascan. Hangi performansta veriliyor bu bilgi; 'Ağustosta Karla Dans' da. Bu kimin performansı; Arascan' ın. Kendi hayatından kesitler taşıdığı imasında bulunan kişi Arascan, ben değilim.
Görsel: Arascan Dönmez' in ilk performans çalışması 'Ağustosta Karla Dans' a gelen katılımcı kitleye, performans bittikten sonra birer parça marshmallow ile birlikte verdiği hatıra kartpostalı.
İmajinasyon: Ares Kıvanç Dönmez, Cenk Alyanak.
Çalışma: Ares Kıvanç Dönmez.
Bu açıklama olmadan da çıkıp aynı performansı yapsa ve 'ensest yaşamış tüm çocuklar adına' dese, iş başarıyı hak ederdi ama buna ilerleyen dakikalarda ayrıca değineceğim. Bu şekilde olmasının başka bir matematiği vardı, o yüzden ilgili açıklama son derece gerekliydi.
Çocukluğumu sordunuz ama 'ailenizdeki iletişimsizliği net bir şekilde tüm performanslarınız ve aile içi iletişim konuşmalarınızda gördük, dinledik' diye girdiğiniz için soruya, bunu açmam gerek önce. Şu anda Ares Kıvanç Dönmez olarak benimle yani 'Arascan Dönmez; Bir Perfromans Projesi!' nin mimarı olan kişiyle konuşuyorsunuz.
Gayet tabi bunu sizde biliyorsunuz ama okuyucu da kopmasın diye ara ara gard alıyorum. Hepimiz adına kolay olması için haber yayına hazır olduğunda. Bugüne kadarki tüm performans sonrası 'soru-cevap' lar ve hafta sonları ekstra yapılan 'Arascan' la öylesine konuşmalar' adını taşıyan buluşmalar bunu içeren performans projesinin uzantılarıydılar.
Görsel: Arascan Dönmez'in alternatif gösteri mekanlarında hedef kitle ile düzenli olarak ayda iki kere haftasonları gerçekleştirdiği 'Arascanla Haftasonu Buluş- maları' adlı etkinliğin tekli ana görseli.
Çalışma: Ares Kıvanç Dönmez.
Bu buluşmalarda topluluklara yönelik olarak yapışan konuşmalar, bir proje karakter olarak Arascan Dönmez tarafından gerçekleştirildi, Ares Kıvanç Dönmez olarak benim tarafımdan değil. Aile içi iletişimsizlik, Ares Kıvanç olarak benim de büyük bir sorunum ama hiçbir performansta bunu kendim üzerinden dökmedim. Bunu yapacak olduğumda kendi adım ve soyadımla yapmalıyım.
Görsel: Arascan Dönmez'in koç kimliği ile belirli zaman aralıklarında İstanbul'da alternatif gösteri mekanlarında ama sıklıkla Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde gerçekleştirdiği topluluklara yönelik konuşma etkinliğinin ana 1.görseli.
Çalışma: Merih Özkan, Ares Kıvanç Dönmez.
Bir tek 'Ağustosta Karla Dans'ta babası ile iletişimi kopuk bir performans karakteri gördüğümüz için Ares Kıvanç olarak bunu itiraf ettiğim taktirde, benimde babamla aramdaki bir sorun olarak görebiliriz. Bu ülkedeki her erkek çocuğun sorunu bu babasıyla. Gelin gürün ki performans, babasıyla iletişim sorunu yaşayan bir genç bireye odaklanmıyor da özelinde. O nedenle Ares Kıvanç olarak benden bir şey bütün bu süreçte olsa olsa bir performans içinde bu olabilir ama benim öz hikayem çok başka ve bunu zaten bir kitap yazarak anlatacağım sonrasında. Arascan' dan kurtulmam lazım evvela.
Soran: 'Uluslararası koçluk eğitimi aldınız ve ikinci lisans eğitiminiz psikoloji üzerine olacak' a bağladığımız için soruyu bundan kaynaklı olarak karıştı biraz da. Arascan' da koçluk eğitimi almıştı ve bunu kullanıyordu... Orada bir ortak nokta var galiba. Bir de Ares Kıvanç olarak aile içi yaşadığınız iletişimsizliklerin Arascan' la aynı olduğunu söylediğiniz bir başka röportajı referans alarak sormak istedik aslında ama 'Arascan eşittir Ares Kıvanç Dönmez' gibi bir önermeye gittik.
Ares Kıvanç: Aslında çok iyi oldu. Buraları olduğu gibi yayınlayın isterim. Arascan ile beni iyi ayırmamız için bu yanılgılar şart. Ben sizden önce daha kısa olan bir başka röportajda ben Arascan'ın yaşadığı aile içi iletişimsizliği çok şiddetli bir şekilde yaşayanlardanım dedim ama o soru 'ensesti yaşamamış olsanız da hiç ihmal edilmediniz mi bir bu ülke çocuğu olarak hayatta' şeklinde geldi. Arascan duygusal zeka kullanılarak benden kopyalandığı için şimdi onu bırakıp beni ve bana dair şeyleri merak edenleri anlayışla karşılıyorum.
Sizden önce soranları da, sizi de. Fakat benim Ares Kıvanç Dönmez olarak bu konuda verdiğim ne bir seminer, ne de koç kimliğimle organize ettiğim ne ücretli ne de ücretsiz, topluluklara yönelik bir konuşma oldu bugüne kadar.
Görsel: 'Arascan Dönmez;Bir Performans Projesi!' nin mimarı Ares Kıvanç Dönmez, bir dönem satışını da yaptığı, Arascan'dan ona kalan ve çok sevdiği 'amigurumi bebek'lerden biri ile.
Fotoğraf: Ares Kıvanç Dönmez. (Kendisi tarafından 'selfie' tekniği ile çekilmiştir.)
Bunları yapan, projelendirildiği dönemde ona biçilen süre zarfında performanslarla eş zamanlı olarak Arascan Dönmez'di. Bunu ayırarak çocukluluğuma yeni baştan girersek hem daha sağlıklı hem de bu yanıyla okuyucu için temiz olur.
Soran: Çocukluğunuza yeniden girelim evet. Söyleşinin hızını aldığı yerden iyi bir viraj yaparak soralım. 'Ağustosta Karla Dans' hem Avrupa'da hem Türkiye'de bir ilk değil mi? Sizin hali hazırda kendinizi izah etmek zorunda kalışınız başta olmak üzere, başka birçok sorunu, tartışmayı beraberinde getirdi. Sizce işin büyüklüğü nedeniyle mi, sizden önce olmadığı gibi sizden sonra da cesaret gösterip bu konuyu alıp işleyen olmadı?
Ares Kıvanç: Evet. 'Ensest' o güne kadar bir sorun olarak Türkiye sınırları içinde hiçbir işte değerlendirilmemişti. Proje biteli, Arascan'ı ne yazık ki kaybedeli beş sene oldu. Beş sene de geriye gidelim, projeyi içine alan süreyi de işin içine katarak. Tam 10 sene oluyor. Dolu dolu bir 10 sene.
Hazırlık süreci, evveliyatı vs, derken. Bugün tam şu anda bu röportaj olurken 'tü, kaka' diyor herkes. Çocuğa şiddetin en büyük kolu bu ve sadece kadın programlarında, gazete üçüncü sayfalarında gördüklerimiz kusmak için yeterli. Bu performans şu an yapılsa parçalarlar yapanı. Geçen her bir gün çok daha karanlık hale getirdi ülkeyi ve sanat benim öngördüğüm şekli ile bitti gitti.
Görsel: Yönetmen İlksen Başarır'ın 2010 yapımı 'Atlıkarınca' adlı filminin sinema afişi.
Afiş: İMDB.
O zaman yapılması da bir cesaret işiydi ve Arascan bu cesareti her onun gibi düşünen adına çıkıp gösterdi. İlksen Başarır'a ve 'Atlıkarınca' adlı sinema filmine selam olsun ama o da bizden sonraki bir projeydi. 'Ağustosta Karla Dans' tan sonra 'ensest' i konu olan ve bunu sinemaya yapan bir iş olarak ülkedeki yerini edindi. İlk izleyenlerdendim ve bir daha kim bilir kim çıkar da çeker diye ilk ben dedim. Bir ikinci örneği yok hali hazırda.
Avrupa'da da bir performans içinde biçim olarak bizimkisi gibi değerlendirilmiş değil henüz. Bu yüzden Arascan'ın ilk ilki yaşadığı dönem içinde 'ensest' üzerine çalışarak çıkardığı bu iş oldu. İlk ilki lafı bana ait değil, bir kaç yerde altı bu şekilde çizilmişti, sevdiğim için kullanmak istedim.
Benden önceyi bilemem ama benden sonra bir tane konuyu genel olarak çocuk istismarı üzerinden ele alan ama alıcı bulamayan bir iş oldu. 'Ağustosta Karla Dans' gibi vurucu olduğunu düşünüp giden ama söylem hatalarına takılıp, ayırdığı zamanın boşa gittiğini düşünen bir küçük gruptan biliyorum. Ben izlemedim.
O işle ilgili olarak daha sonra yapanların 'şu karla dansı yapan danscı bir yapsın, bitirsin, sonra bakalım. Bu dönem bu iş için yanlış' dediklerini ve bıraktıklarını biliyorum ama bekledikleri dönem hangi dönem onu bilmiyorum çünkü hali hazırda gösterimde bu içerikte bir işleri yok.
Görsel: Ares Kıvanç Dönmez,İstanbul/Cihangir. Fotoğraf: Cenk Alyanak.
Soran: Hiçbir şeyin sizinle ilgili olmadığını ne zaman açıklayacaktınız? Arascan Dönmez yaşarken adı hiç ortalıkta olmayan bir Ares Kıvanç Dönmez var ve şimdi Arascan Dönmez yok ama o var!
Ares Kıvanç: Çok sonranın işiydi bu açıklama. Arascan Dönmez' in ölümü ve ona bir proje karakter olarak gerekli kurulumu yapan, yarattığı karakterin ölüm anına kadar da geri planda duran Ares Kıvanç Dönmez' in ortaya çıkışı ile açığa çıkacaktı her şey. Şu anda bu haber dosyasında çıkıyor olduğu gibi işte... Sadece bu hemen olamazdı, biraz beklemek gerekti. Arascan öldükten beş sene sonra konuşma hakkı, proje mimarı Ares Kıvanç olarak olarak bana sayenizde anca verilebildi.
Sıram yeni geldi! O varken ben yoktum çünkü o benim ruhumda hayat bulan bir beden ve duyguydu. O ortadan kalkana kadar benim aktive olmam mümkün olamazdı. Her şey buna göre ayarlandı, yazılımlandı.
Soran: Peki, 'Arascan Dönmez; Bir Performans Projesi' boyunca süreç içerisinde başa çıkmakta en zorlandığınız şey ne oldu ve/ya da yer değiştiren/değiştirmesi muhtemel gözüken dinamiklerle ilgili olarak sizi yönlendiren, başka bir yere kaydıran, yoran, yeni bir pozisyon aldıran vb?
Ares Kıvanç: 'Ağustosta Karla Dans' a 'duygusal bir dürüstlüğü var' dediği için ve 'Arascan Dönmez' in 'muz' ve 'biberon' la ilişkiye girdiği ve dönüşümlü olarak bazen üstündeki röpteşambırla bazen de çıplak bir şekilde dans ettiği sahneleri görmek için gelen kitle beni bunalttı. Bana kalsa bunu yapan Arascan da olsa 'hayatımdan kesitler var vb...' dememeliydi çünkü Türkiye'nin utancı olan bir meseleyi yüklenmiş bir sanatçının buna kendinden yüklü olup olmadığını merak eden kitle zaten ona gerekli değildi.
Üstelik 'bir meselem var' demek için sanatta o meselenin ilgili taraflarından biri olmanız hangi kanunca gerekli? Bu Arascan'ın 'aile' ye eğildiği ilk işiydi ve 'aile' yi perişan eden bir konu olarak 'ensest' zaten diğer hiç kimsenin değil diye onun meselesiydi. Edindiği mesele önemli olmalıydı neden edindiği değil.
Fotoğraf: Mustafa Sütlaş, Bağımsız Haber Portalı Bianet.
Mutlaka 'yarısı otobiyogrofik yani gerçek' bilgisi geçince bir farkındalık da geliştirdi ve şimdi detayıma gireceğim ama kalkıp da bir sanat krtisyeninin bir gösterimde, gösterim sona erdikten sonra acayip derecede etkilenip, salya sümük ağlarken 'ama sen yaşamamışsın ki bunu... İçeri girerken verilen bilgi senden izler taşıdığıydı. Ama şimdi çıkarken performans kapsamında gerekli bir uyarandı deniyor buna. Yani sen bir karakter olarak tüm yaşayanlar adına performe ettin bunu şu anda.
Tatlım söyler misin ben ne yazacağım bu durumda Allah aşkına' demesi olacak iş değildi. Ama Arascan bu şekilde yapmasaydı da, 'Umut Çocukları Derneği' gibi bir derneğin 'resmi yüzü' de olamazdı daha sonra. O kritisyenin o yazıyı yazmaması başka bir ödülün habercisi oldu Arascan'a.
Görsel: Umut Çocukları Derneği'nin resmi logosu. (Orjinalinden bozularak üzerinde oynama yapılmıştır.)
Fotoğraf: Özge Ersu Web/ozge.ersu.net
Kendini ateşe atacak, yakacak ve bir proje karakter olmaktan çıkıp 'ensest mağduru bir genç' olarak nam salacak kadar meselesi edinmişti bunu artık. Ne kadar yaşayan ben değilim, benimle ilgili şu sahne gerçek bu sahne böyle dese de dinleyen yoktu ve onunla ilgili olmadığını anlayıp yaşadığı hayal kırıklığı ile orayı terk eden kadar onun yaşadığına inanıp bir daha bir daha gelen ve bu acıda hep yanındayım diyen de bir o kadar çoktu.
Bir gün çıkıp Umut Çocukları Derneği tarafından tüm çocukların 'umut yüzü' seçilecek ve 'hepsi çocuklar içindi' diyecekti.
Görsel: Amerikan Kültür Derneği'nde Eric Morris Teknikleri'nin New York Resmi Temsilcisi Anthony Vincent Bova ile çalışırken Performans Sanatçısı Arascan Dönmez.
NOT: Sağ arkada objektife bakan: Arascan Dönmez, sol en önde oturan ve uygulamalı eğitimde olan: Eğitmen Anthony Vincent Bova.
Fotoğraf: Aktör Studio/Arşiv.
İzleyici dinamiklerini takip etmek ve bize verdiğini kabul etmek beni yordu. Proje bittikten sonra bile en çok sorulan soru 'Arascan ve bütün bu sahnede olup biten şey sen değil, seninle ilgili değil anladık ama bize doğruyu söyle, sen hiç yaşamadın mı' gibi ve benzeri oldu. Dikkatinizi çekerim Ares Kıvanç olarak bilinçli bir şekilde bana soruluyor.
Yani o kadar yaşanır hani hayatta en az bir kere yaşanır bir şey ki bu, bu ülkede 'ben hiç mi yaşamadım' a geldi konu. Ben de 'babamla olan iletişimsizliğim ve/ya da sıkıntılı baba-çocuk ilişkim performansta bu ülkedeki her erkek çocuğunki gibi bire bir ve ben de babası tarafından adına şartla ya da başka şeyle diyelim ihmal edilmiş bir çocuğum.
Bu ihmalim üstümde yarattığı etki ise bazen düşündüğümde bir iğfal gibi' dedim. Baktım herkes sustu. O gün bugündür de konuşan olmadı. Arascan'dan çok daha sert bir yaşanmışlık susturabilirdi onları ve bu cevap ciddi başardı. Gerek var mıydı? Karşınızda yaşadığınız ülke ve onun güzelim insanı!
Görsel: Arascan Dönmez'in ikinci işi 'Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım'a omurga olan Rus asıllı Performans Sanatçısı Oleg Kulik ve 'Geleceğin Ailesi' adlı çalışması,1997.
Soran: Babanız bu durumu nasıl karşıladı? Konu babanız değil ama aldığınız risk bunu Avrupa'da bile yapsanız büyük. Kaldı ki ataerkil bir toplumda yaşıyoruz. Sanat mı üstün geldi bir noktadan sonra?
Ares Kıvanç: Elbette iyice işi net'e döküp bir alt yazı vermek gerekirse, proje mimarı Ares Kıvanç Dönmez olarak devreye vaktinden önce girer ve bertaraf ederdim ama kaos yaratsa da yapılan iş, sona erene kadar baş edilemeyecek bir şey en azından bu konuda olmadı. Üstelik benim başımı da babam değil yüksek sanat otoriteleri yaktı, ilgili yerde oraya ayrıca geleceğiz.
Babam performansı ben esas kimliğimle yapmış olacak olsaydım da, gecenin bir vakti kapıyı açıp üstüme çullanmadığını bildiği için bu sorun olmazdı ve dayanak noktası eğer yüksek sanatsa ancak ve ancak alkışlardı. Bu konuda onun duyduğu büyük saygıya aynıyla karşılık veriyorum.
Kaldı ki performansın son gösterimlerinden birine arkadaşları ile gelip biterken ilk ayağa kalkıp alkışlayanlardandı. Süreç yönetiminde 'sen sanatçısın, gereğini yap' diyen iki, üç insandan biriydi o.
Görsel: Devlet tiyatrosu oyuncusu, duayen Suna Selen.
Yanında Devlet Tiyatrosu Oyuncusu Suna Selen'de vardı, birlikte uzun uzun konuştular, performansı kritize ettiler. Bana 'baba bir iş çıkarmışsın ortaya, alkışlama hakkım vardı değil mi, içeride alkışladım ama...'dedi, kulise gelerek yanıma. Onu yarı yarıya affettiğim andı o an. Ayrıca 'sitem sevgiden doğar.' Duygunun yoğun olduğu insan durur merkezinde.
Yokluğunu bütün bir çocukluk boyunca hissettiğim babamın, 'Arascan kim, ben kimim, bu olup biten onca şeyin adı neden performans, performansta ne...' gibi bir ton şeyi anlamaya çalışıp, en nihayetinde gelip anlayıp gösteri mekanından ayrılırken 'gerekirse beni kullan. Yeter ki çocuklar için değişsin bir şeyler' demesi büyük takdirlikti. Yıllarca kuramadığı iletişimi yarı yarıya o gün kurdu ve diyetini bir bakıma kendi kadar ödedi! Sanat da üstün geldi, onun yüksek görüsü de.
Soran: Ne zaman babanız ve onunla ilgili olan kodlardan tam olarak sıyrıldınız?
Ares Kıvanç: Merkezimde babam vardı çok uzun süre. Kendi kendimin babası olduğum gün 'merkez bir iki üç, yer, koordinat ve düzlem değişikliği' dedim hayali bir telsizle kendime.
Görsel: 'Arascan Dönmez; Bir Performans Projesi'nin mimarı Ares Kıvanç Dönmez.
Fotoğraf: Ares Kıvanç Dönmez. (Kendisi tarafından 'selfie' tekniği ile çekilmiştir.)
Soran: İhmalinden kaynaklı yaşadığınız boşlukların üzerinizdeki etkisi için 'bir iğfal gibi' dediniz. Arascan Dönmez'in yaşadığından çok daha facia bir şey bu. Az önce ilgili yerde akış nedeniyle giremedim ama aklım bir kaç dakikadır sadece orada. İnsanlar elbette bir daha sormazlar, siz yaşadınız mı yaşamadınız mı diye ama ben tamamen başka bir şeyi şu anda çok ama merak ediyorum. Babanızı ne zaman affettiniz?
Ares Kıvanç: Onun da bir insan olduğunu idrak ettiğimde ve elinden gelenin o kadar olduğunu anlayıp onun çapını tam anlamıyla fark ettiğimde. Yüksek sesle 'babamın elinden gelen bu kadardı, istese de daha fazlasını yapamazdı. Çapı o kadardı' demek, yaşam içinde beni ondan özgürleştirdi. Onun benden benim de ondan beklediğim saygıyı birbirimize göstermekte geç kalmamış olmak ayrıca çok güzel. Kendine göre bildiği o 'en iyi' ne ve ne kadar ise, onu yerine getirdi.
Seneler geçti ve ben bir sabah uyandığımda 'bildiğinin en iyisi oydu, yapabildiğinin en iyisi o kadardı' dediğimde büyüdü. O ana kadar cebelleştiğim o babayı tek hamlede yere serip bir de öldürdüm. Ne var ki kan akmadı, katil değilim; içeri falan tıkılmadan babalar gibi serbestim!
Fotoğraf: Mustafa Sütlaş, Bağımsız Haber Portalı Bianet.
Spiritüel yaklaşımda bulunmam ve öğretiye teslim olmam ilk performansım 'Ağustosta Karla Dans'tan biraz sonraya dayansa da, tam da anlattığım şekilde gelişti süreç içinde. O da bir insan sonuçta ve 'eksik/yanlış bir rol model olma' nın, ondan gelmesine ihtiyaç duyduğum sevgiden bir şekilde şartlar da izin vermediği için mahrum kalmış olmanın beni bu kadar kötü etkileyeceğini bilemezdi. Eğer bilmiş ve umursamamışsa o başka ama bu niyet okumaya girer ve bunu yapmak bana düşmez. Düşmemeli bence.
NOT 1: Bu görsel için proje ortaya bir kimlik koyma ve sonra onu pratikte kuşatacak aktif ve pasif her türlü dinamikle bir tanılama isteği sunduğu için Dönmez'in önce stüdyo ortamında fotoğrafı çekilip ardından dijitalize edildi. Fotoğrafta hem Arascan Dönmez hem de Ares Kıvanç Dönmez var.
NOT 2: Yaratılmış bir kimlik olarak Arascan Dönmez, sağ dirseği ile yüzünü kapatmak isterken, mimarı Ares Kıvanç Dönmez sol eliyle onu görünür kılmak için kolundan yakalıyor. Görselde dikkat çeken bir başka detay ise, yüzün üstüne oturtulan kafa.
NOT 3: Dokusal olarak Ares Kıvanç Dönmez'in bedenine yapışık durumda olan Arascan Dönmez, deneysel olarak içi önceden doldurulmuş ve yaratımsal zeka ile gerçekleşen nakil sonucu kıvrımlarını oluşturmuş olan beyni, bunu saran kafa tası ile Ares Kıvanç'ın gövdesine oturtuyor.
Fotoğraf: Stefan Loeber.
Kaldı ki hepimizin bu dünyaya gözlerimizi açmadan önceki seçimlerimizde ilk onlar var; annemiz ve babamız. Melekler fısıldıyor kulağımıza, 'bak bu olacak' yaşayacakların diye, bizde onaylıyoruz. Ama gözümüzü açtıktan sonra unutuyoruz. Şikayet edemem!
Fotoğraf: Cenk Alyanak.
Soran: 'Babamla yaşadığım iletişim sıkıntısının ve ihmalin bende yarattığı tahribat ensest yaşamış bir çocuğunki gibi' açıklaması doğru okunmadığı takdirde yeni bir sıkıntı yaratabilir mi sizce? Ortalama insan model üzerinden gidersek ve üstün körü de olsa bir toplum okuması yaparak değerlendirirsek?
Ares Kıvanç: Bu açıklamanın alt, üst ve ara metinleri doğru bir okuma ile aranıp, taranıp nihayet bulunursa, temiz haliyle anlaşılır olur. Kaldı ki ihmalden kaynaklı birçok boşluk doğru dolmadığında psişik evrede az biraz iğfal gibi. Kelimelere takılmanın hiçbir anlamı yok.
Ben bu ülkenin bir yüz karası olarak birinci sıralarda başı çektiği bir konuda iş yaptım ve başıma gelmesi gerekmezdi değil mi duyarlı olmam için? Gerekir miydi yoksa? Benliği oturmamış, gelişimi az bir insan prototipinin tatmini için gerekir, evet! Ben performansa duyulacak ilginin bu coğrafyada ancak ve ancak 'yapan da yaşayan' olduğu takdirde büyüyeceğini bildiğimden, bir proje karakter olan Arascan'ı yaşamış olarak gösterdim.
Bu şekilde takdiri çok oldu ilk iş 'Ağustosta Karla Dans'ın. 'İş gerçekten şimdi iş yaptı' dediğimiz klişeyi yaşattı bize.
Kendini 'ensest yaşamış bir birey' olarak görüp gösteren Arascan, sahnede kendisi ile birlikte ensest yaşamış nicesini sağalttı ve 'çocuk ne yaşamış be' dedirterek sıradan kesim için bundan bir fantazi yarattı.
Oysa...Ülkenin yarısı bu sorunla boğuşurken Arascan'ın kendisini ayrı bir yere koyup, duruma sevinmesi beklenemezdi. Ben işin medya ayağı, performanslar gibi çok uzun bir sürece yayılacak olduğundan, hiçbir zaman bunun rahatsızlığını hissetmedim. Hissedecek olsam bunun yerine başka bir konuda yükselirdim. Her ne olacak olursa olsun biliyordum ki, sanat kazanacaktı eninde sonunda.
Görsel: 'Arascan Dönmez: Bir Performans Projesi!' nin mimarı, çağdaş sanatçı Ares Kıvanç Dönmez.
NOT: Ares Kıvanç Dönmez'i, instagramda '@kvncdnmzofficial' kullanıcı adıyla takip edebilirsiniz.
Benim hayatım reelde karşılık geldiği ve/ya da geleceği şeyle ne olabilirdi ki yanında. Umursamadım. Üstelik duygusal zeka ile kopyaladığım bir karakterdi bunu yapan, ben değil! Sadece o halde bile performansı izlemeye değer kılan şey bu olsun istemezdim. İzleyici okuması yapmayı gerektiren büyük bir şey bu. Arascan ve işlerinin bir yazın bilimci/sanat kuramcı tarafından okuması yapıldığında, detayda buralara da bakılacaktır kanımca.
Ben Türkiye'de yarası kendi çocukluğundan açık kalma her babanın o yarayı sarmakla bir hayli meşgulken zamanı geldi klişesi ile önce nasıl olduğunu hiç öğrenmeden önce bir hız evlenip usulden baba olan erkeklerin dünyaya getirdikleri çocuklarda açtıkları yaraya dikkat çekiyorum ilgili açıklamamla.
Diyorum ki... Ares Kıvanç olarak bende o çocuklardandım ve kendi babasından, çocukluğundan yaralı babam özellikle bir şey yapmadı. Buna gerek kalmadı. İletişimde yaşadığımız sorun bu ülkedeki her 'baba-erkek çocuk' arasındaki kadardı ve ihmalleri bende iğfal etkisi yarattı!
Bu açıklamam eğer birilerinin algı fantazisini hareket geçirip onları, kontrol edemedikleri dürtüleri ile ayartacaksa hemen şimdi yükselebilirler buna da ama bu vasatın altında birinde olur. Öyle birinin bu haberi, röportajı okuyacak olduğunu bile sanmam. Okumaya başlamış olsa bile üçüncü paragrafta bıraktı ve buraya kadar gelmedi zaten.
Görsel: Gelirini, Umut Çocukları Derneği'ne bağışlamak üzere, evsiz ve kimsesiz çocuklarla bire bir çalışarak projelendirdiği, yaklaşık olarak dört ay süren bir saha çalışmasının ardından hayata geçen, 'Sokağın Adı Ben' adlı performansı sırasında, Arascan Dönmez.
Fotoğraf: Bulut Dönmez-Arascan Dönmez'in babası.
Soran: Arascan Dönmez, performans yaşamı boyunca her iki konuşmasından birinde, bunu bir düzene oturtmuş şekilde, ‘Ben Joesph Buys'un oğluyum' dedi. Ayrıca hem 'Ağustosta Karla Dans' hem de ‘Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım'ın künyesinde danışman olarak Beuys'u gösterdi.
Bir sanatçı kendisinin haberi olmadan (öldüğü için zaten haberdar olamaz) bir işe danışmanlık verdi ve bu sanat tarihinde Arascan'la başka bir ilki getirdi. Bununla ilgili olarak Arascan'ın mantığı tam olarak neydi?
Ares Kıvanç: Ölen bir sanatçı ilk kez bir işin künyesinde danışman olarak gösterildi, evet. Bu şekilde olması uygundu çünkü 60' larda ilk adımları atılan performansın sanatının, Arascan sadece şöyle bir içinden geçmek istedi ve Beuys demek 'çağdaş' da (sanat) 60’ lar demekti hep.
Tek başına bu değildi tabi sadece. Arascan mümkün olabildiği ölçüde bozuk ne kadar yapı varsa, kişisinden kurumuna, performansı delici bir alete dönüştürerek tamamına geçirmek istedi bir de. Kendisinden çok önce geçmiş ve geçirmiş birisi vardı ama önce onu tanıması lazımdı. Tanıdı, anladı, alacağı bir gard varsa çağdaş sanatta bunu önce Beuys' la aldı.
Görsel: Joseph Beuys, Fotoğraf: İnstagram/m.arndt.
Düzenleme: Ares Kıvanç Dönmez.
Gördü ki Beuys ve kuşağını içine alan dönemde, sanat hareketlerinin diğer tümünden farklı olarak Beuys' un kendisi bir hareketti. Hem sanatta tavrı olan hem de o sanata bir tavır olan çok az sanatçı var dünyada. Beuys her ikisiydi Arascan için.
Buna emin olduğunda Beuys'la kurduğu ilişkiyi tam anlamıyla biçimlendirebildi. Aralarında gönüllülük esasına dayanan bir ‘baba-oğul' ilişkisi başladı, büyüdü ve Arascan' ın beş sene süren performans kariyeri süresince gelişti.
Arascan, Beuys'u doğru okuyarak ve kafasında oturtarak, ondan aldığı, onunla kazandığı her duruş ve sunuş için 'ben ilk kimden öğrendim ki' diyerek yaptı bunu. İlk danıştığı kişi Beuys'du. Her şeyi yaşamış ve bitirmiş bir Beuys. Akademide de bir danışmanı vardı Arascan'ın ama ders seçimlerini onaylatmak dışında işe yaramadığını düşünerek adını hiç anmadı.
Baş danışmanı kabul ettiği kişiyi sunduğu işlerin künyesine koyması, bunu resmiyette de geçmesi oldu sadece. O dönem Arascan'ın üniversitede iş sergileyen arkadaşları her sene gerçekleşen düzenli bir performans festivalinin başındaki kişi de olduğu için kendi kişisel bloglarına vs., o akademik danışmanın adını yazarken, Arascan bundan kaçınıyor.
İlle de birilerine daha havalı duracak diye olmayan payların verilmesi gerekmiyor diye düşünüyor ama akademide onun dışında herkes bunu yapıyor. O ise, eğer ille de bir pay vereceksem ben bu payı, daha yüksek not almak ya da 'gözde öğrenci' olmak için akademideki koltuğunu korumak dışında başka hiçbir işe yaramayana, danışsam da danışmanlık alamadığıma değil, danışmadan danışmanlık aldığıma veririm diyor.
Beuys'un adını ilgili işlerin künyelerinde parlattıkça parlatıyor. Arascan'ın gerçek gibi duran gerçekle değildi işi. Gerçek olan gerçekleydi!
Görsel: Arascan Dönmez, Fotoğraf: Emre Yunusoğulları.
Soran: Akademideki danışmanının Arascan Dönmez'e işlerin çalışma sürecinde fazladan bir katkısı olmadı peki ama yaptığı işler ülke geneline yayılmaya başladığında bir desteği de mi olmadı?
Ares Kıvanç: Hayır. Mezun olurken Arascan' ın odasına giderek, okuduğu bölümle ilgili olarak seneler içinde not aldığı şeyleri sunduğu bir konuşması var. Kapıdan çıkarken ‘daha çok görmeniz gerekiyor' diyor: ‘Öğrencileri pasif durumda olan ve sadece bilgiyi tüketen kişiler olarak görmeniz doğru değil sayın danışman. Aktif durumda olan ve aldığını anında veren, üreten bir öğrenci kümesi de var. Sizinse bunu görmeye ihtiyacınız var.’ Bu konuşmadan da yola çıkarak söylemek esas olursa ne katkısı ne de desteği var.
Bir katkısı ve desteği yok çünkü Arascan protest, erkle sorunlu ve mülksüz. Danışanı ise tan tersi. Ortak müşterekte nasıl buluşabilirler? Hiçbir şekilde. Bir de manipülatif bir tavır var. Arascan kapıdan çıkarken duyduğu şu oluyor: ‘Sana kendini istemeden değersiz ve yalnız mı hissettirdik?’
Söyleyecek çok şeyi olan Arascan, elinde o an okumaya devam ettiği için tesadüfen bulunan, aynı üniversitede dersine girdiği ve kendisini gösterebildiği tek kişi olan Prof.Dr.Zeynep Sayın'ın ‘İmgenin Pornogrofisi' adlı kitabını danışmanının masasına bırakıyor. Birkaç bakışma anından sonra gayet vurucu bir biçimde, ‘Beuys'tan sonra yanımda olan tek kişiydi o’ diyor ve ekliyor:
‘Görmem gereken bir değer varsa bunu bana kendileri sakınmadan verdi ama bir sorum var şimdi size sayın danışman. Akademiye dışarıdan saatlik ücretle gelen bir profesör bunu net görürken, içeride ve başından beri benimle mesai içinde olan, üstelikte bana danışman olarak atanan öğretim görevlisinin görmemesi, aradaki kıdem farkından ya da başka bir şeyden olsun, eğer finalde bir değersizlikse, bu hikayedeki değersiz gerçekten kim oluyor sizce?’ Bir daha bir araya gelmiyorlar bu konuşmadan sonra.
Görsel: 2014 Onur Yürüyüşü, İstanbul- Taksim, İstiklal Caddesi.
Fotoğraf: 'Arascan Dönmez;Bir Performans Projesi'nin mimarı, çağdaş sanatçı Ares Kıvanç Dönmez.
NOT: Çağdaş sanatçı Ares Kıvanç Dönmez, Bağımsız Performans Sanatçısı Arascan Dönmez öldükten sonra da 'LGBTTİ' hareketine destek vermeye devam etti. Bunun Arascan'la değili, kendi aktivist yönüyle ilgisi olduğunu savundu.
Soran: Bunu ilk kez açıklamış bulundunuz galiba. Çok sarsıcı ve akademik ortamın şeffaflığı açısından bakınca yıpratıcı. Arascan'ın akademideki yaşamı da başkaldırılarla ve mücadelelerle geçmiş. Peki yaratıcısı olarak size gelirsek. Siz Ares Kıvanç Dönmez olarak kimin oğlusunuz?
Ares Kıvanç: Bana gelince' den önce... Arascan' ın akademideki yaşamı başkaldırı ve mücadele içinde geçmiş dediniz. Doğru ama bu haliyle aktarılırsa eksik. Geçmiş çünkü geçmesi gerekmiş. Öyle ya, bu şekilde geçmesi gerekmeye de bilirdi. Neden gereksindi? Bana gelince... Ben kendi kendimin oğluyum. Güç ama çok sağlıklı gerçekleşen bir ikinci doğumum. Biliyorsunuz spiritüalizm alanlarımdan biri ve buradaki öğretiye tamamen teslimim. Dayanağımı bu yaparak baktığımda ilk doğum hepimiz için biyolojik anne ve babamızın bir araya gelişiyle gerçekleşen ilki oluyor.
Buna müdahale etme şansımız yok. Ana rahmindeki psişik kodlardan, göbek bağımız koptuktan sonra yetişkin evreye kadar geçen sürede bize o veya bu şekilde aktarımı yapılanlara kadar. Ama ikinci bir doğum var birde. Merkezinde sadece bizim olduğumuz bir doğum...
Görsel: 'Arascan Dönmez Bir Performans Projesi!' nin mimarı, çağdaş sanatçı Ares Kıvanç Dönmez, Spiritüel Terapist Çift Swami Anand Premartha ve Ma Satyam Svarup' un 'İkinci Doğum' adlı kitabı ile kendini etüt ettiği bir sırada.
Fotoğraf: Kartal Coffee Moule, Anonim.
Kendi kendimizi doğuruyoruz burada ve şans o ki nasıl istersek öyle gerçekleştire- biliyoruz. Bu kararı almak ve bu doğumu en sağlıklı şekilde atlatmak için önce, ilk doğumdaki hasarları ortadan kaldırmak gerekiyor. Aktarımsal yanlış yargı ve yaklaşımların kalıtımsal özellikleri de içine alarak şekil verdiği ilk doğumun doğurduğu tüm kusurlar ikinci de silinip gidiyor şükür ki. Sadece sandığınızdan zor oluyor ilki ile ilgili kazı.
Ebeveynliğinizi üstlenebilme aşamasına geldiğinizde kendinizin karşısına geçiyor ve ‘annen de baban da sensin evlat’ diyorsunuz. Bunu derken sesiniz ne kadar tam ve netse o kadar ailesiniz kendinizle. Kendi kendinizin ailesi olduğunuz an zaten biyolojik olanı unutuyorsunuz. Herhangi bir kadın ve erkekten olabilirdiniz ama siz nüfus kağıdınızda yazan o ikisinden oldunuz. Swami Anand Premartha ve Ma Satyam Svarup'un 'İkinci Doğum' adlı kitabı ile durumu sağlam bir mesai ile etüt etmiş birisi olarak söylüyorum.
Soran: Kitap sizi bir gömlek büyüten ve topyekün değiştiren mi yoksa doğru bildikleriniz için sadece bir onay, yeni bir kredi mi? Sosyal medyada bir paylaşımınız olmuştu bununla ilgili. Çalıştık bayağı sizi, merak etmeyin.
Ares Kıvanç: Kendimi gerçekten mükemmel hissettim şu an. Gün içinde mükemmel hissettim diyebileceğiniz ender anlar olur. Bu an işte o anlardan bir tanesi. Bu büyük takip için teşekkür ederim. Dediğiniz doğru ama kitap beni koçluk akademisinde aldığım büyük eğitimden sonra bir ikinci okul okumuş kadar büyüttü.
İkinci lisans eğitimimi psikiloji üzerine alma kararımda beni netleştirdi. Hiç bilmediğim ve çok temel olabilecek birkaç teknik vardı ki, bunun için minnettarım yazan Swami Anand Premartha ve Ma Satyam Svarup'a.
Görsel: Aile terapisti, Sipiritüel Koç Swami Anand Premartha ve Ma Satyam Svarup çiftinin ortak kaleme aldığı 'İkinci Doğum' adlı kitaplarının kapağı.
Ek bilgi: Butik Yayınları, İstanbul, 2011, 287 s.
Düzeltmek ve doğrusunu bulup yerine koymak için öğrenmesi seneler alacak yanlış ebeveyn kodlarımı 10 gün içerisinde yerle bir ettim. Bu kitap bugün yaşadığı acı verici her türlü deneyimde eğer pay sahibi ise anne ve babasını sorumlu tutan her bireyin edinmesi gereken bir hazine.
Esas armağan kendim üzerinde çalıştığım şeylerle ilgili olarak her bir sayfada aldığım onay oldu tabi o ayrı. Sosyal medya paylaşımım da bununla ilgiliydi ama çok daha fazlası kesinlikle. Temizlediğim tüm yerler şimdi parlıyor üzerine bu kitabın koyduklarıyla. Eğer okumasaydım eksik yaşayacak ve kendimi 'aidiyet', 'kimlik' ve 'kişilik' gibi konularda düzenlemeye ne zaman kalksam bunu yapmaya çalışacak ama asla tam anlamıyla başaramayacaktım kesinlikle.
Kitabı yazan çift, ruhsal eğitmen Osho' nun uzun seneler öğrencisi olduktan sonra eğitmenlik katına çıkıyorlar ve zaten bambaşka bir reform getiriyorlar. Önemli bir ayrıntı da şu ki, ben kendilerinden ve kitaplarından haberim olmadan sezgilerim yoluyla yapmaya başlamışım meğer birçok şeyi. Kitap bana karnemi veriyor şimdi.
Görsel: 'Arascan Dönmez Bir Performans Projesi!' nin mimarı, çağdaş sanatçı Ares Kıvanç Dönmez, kendi doğumunu gerçekleştirdiği gecenin sabahında, yeni hayatına gözlerini açarken.
Fotoğraf: Cenk Alyanak.
Tamamen bu şekilde giriyorsunuz konuya ve bu noktada onları onlar olarak orada bırakıp sizi esir alan her ne varsa yavaş yavaş özgürleşmeye başlıyorsunuz. Onlar da milyarlarcası içinde herhangi ikisi. Sizi yaptılar sadece bir araya gelerek ve birleşerek. Kısıtlıydınız çünkü siz olun diye size atanan o ikiydi onlar.
Şimdi ise sonsuzsunuz ve tamamen özgür bir sizin doğumu içinsiniz. Üstelik bu doğumun gerçekleşebilmesi için göreve atananda direkt sizsiniz, tanımadığınız bir kadın ve erkek değil. Fiziki doğum için iki enerji gerekli ama ruhani doğum için tek sizin olmanız yeterli. Kendime sürekli çalışan biriyim ve gururla söyleyebilirim ki ben sadece kendi kendimin oğluyum, başka kimseninki değilim.
Soran: Röportajın zirve yeri olabilir bu kısım biliyor musunuz? Peki sizin gibi doğacak olanlara ne dersiniz?
Ares Kıvanç: Şimdiden doğun ve nüfus cüzdanınızda yazan ilk doğumunuza bu yenisi ile ölümü verip biyolojik yolla size bulaşan ne kadar yanlış, eksik, fazla, yargı ve hata tabanlı tutum ve davranış varsa, hepsini defedin gitsin başınızdan.
NOT: Fotoğraf, performanstan sonra Arascan Dönmez'in, 'kimsesiz çocukların kişisel gelişimi ve değişimi' üzerine yaptığı konuşma sırasında çekilmiştir.
Fotoğraf: Umut Çocukları Derneği/Arşiv.
'Yüksen benlik' dediğimiz şeye geçmenin temel aldığı esaslardan birisi doğum yeniliği. İlk doğum ile yetinen ve oradaki psikotik sürecin sonucu olarak ortada gezinen bireyler, yaklaşan yeni dünya düzeninin ihtiyaç duyduğu şey kesinlikle değiller.
Yeni düzenin savunduğu 'özsaygı' ve 'öz benlik', insan için kendini kendinden bilmek demek, bir başkasından değil. Oysa sorulan sorulara annelerinin ve babalarının ağızlarıyla cevap veren tonlarca yetişkin var ve bu kötü bir ezber.
Görsel: Arascan Dönmez'in hayata geçmeyen performansı 'Dün Gece Ben Kimdim Doktor'un ana 2. görsel çalışması. (Bu görsel 2 ayrı versiyona daha sahip.)
Fotoğraf: Cenk Alyanak, Çalışma: Ares Kıvanç Dönmez, Emre Zal.
Alt benliğinde anne ve babasını yaşatan üst benliğinde kendi olamaz. Benim ayrıca söyleyebileceği bir şaman gibi olmaları bunu yaparken. 'Şamanik bir inanç' tan az buz da olsa bir payımız olmalı bu hayatta. Yeni doğumunu mümkün kılanlar, not alıp bir kenara tarihi ile yazsınlar. Her sene eşe, dosta duyurup onu kutlasınlar bundan böyle! Ola ki Arascan, 'Dün Gece Ben Kimdim Doktor' u hayata geçirmiş olsaydı, o performansta bunlara dikkat çekici bir şekilde girilmiş olacaktı. Ama ben size gelecek kısımda ondan da bahsederim. İşaret ediyorlar, bitti sanırım.
Soran: Evet, ilk bölümü burada tamamladık. Masa başında çalışarak tam 1,5 günümüzü aldığını söyleyerek kapatıyorum. Sizden önce size çalışmak 1,5 ayımızı aldı. Fotoğraflara ulaşmak, arşiv çalışmak ve her şeyi bir araya getirip sizin onayınıza sunmak bizim içinde bir işti. Hepsi sizinle bu çok özel buluşma içindi. Kaldığımız yerden devam etmek üzere.
Ares Kıvanç: Sanata kazanması için tanıdığınız bu ilk halk nedeniyle ben çok teşekkür ederim. Çok özeldi ve bittiğinde de öyle olacak. Heyecanla ve çağdaş bir şekilde ikinci buluşmamızı bekleyeceğim.
DEVAM EDİYORUZ!
'Ares Kıvanç Dönmez; Bir Performans Projesi!'nin mimarı, çağdaş sanatçı Ares Kıvanç Dönmez'in çocukluğunu anlattığı kısım ve daha fazlasıyla yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz.
NOT: Bu röportaj/haber Gündem Gazetesi tarafından kültür ve sanata katkı getirmek amacıyla gazetenin izlediği temel politikadan bağımsız bir şekilde çağdaş sanata katkı getirmek amacıyla özel olarak hazırlanmıştır.
Fotoğraf: Cenk Alyanak.
ÖZEL TEŞEKKÜR: Taksim Şermola Performans Sahnesi'ne, Mirza Metin'e, Kooperatif Art&Performance Hall'a, Şafak Velioğlu'na, İstanbul Bilgi Üniversitesi'ne, 'mimesis-dergi.org'a, Nuri Kaya'ya, Samiye Nilüfer Ünsalan'a, Mersin Üniversitesi'ne, Badegül Uçan'a ve Cenk Alyanak'a bu dosyaya getirdikleri katkı nedeniyle teşekkür ederiz.
DEVAM EDECEK!