Bilgin, Türk basınından sansürün ilk kez kaldırılmasının108’inci yıldönümü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, sansürün “resmen kaldırılmasının” üzerinden 108 yıl sonra sansürün devam etmesinin, oto-sansürün gelenekselleşmesinin ve basın özgürlüğü sorunlarının varlığının kabul edilemeyeceğini söyledi.
“Düşünce ve ifade özgürlüğünün en önemli araçlarından birisi olanmedyanın özgürlüğü demokrasi için yaşamsal önemdedir. Gazetecilerin haberlerini, düşünce ve değerlendirmelerini serbestçe, cezalandırılma, işsiz kalma veya hürriyetinden yoksun kalma gibi endişeler olmadan yerine getirmesi gerekir” diyen Bilgin hapiste gazetecilerin olmasının üzüntü kaynağı olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana özel günlerden geçtiğini, Olağanüstü Hal ilanıyla başta ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere bazı özgürlüklerin kısıtlanacağı, baskılanacağı endişeleri olduğunu belirten Bilgin, “Türkiye bu sıkıntılı dönemi de birlik, bütünlük içerisinde aşıp esenliğe ulaşacaktır,” dedi.
Gazeteciler Cemiyeti başkanı Olağanüstü Hal yasasının ve yayınlanan ilk Kanun Hükmünde Kararnamenin gözaltı süresinin bir aya uzatılmasına izin vermekle birlikte bu gibi olağanüstü uygulamaların istisnai olacağına inandığını söyledi. Bilgin, ifade ve basının baskı altına alınmasının, hak ve hürriyetlerin çeşitli sebeplerle kısıtlanması veya tümden ilgasının çağdaş Türkiye imajıyla ve demokratik ülke kavramıyla ciddi çelişki oluşturacağına dikkat çekti.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin geçici olarak askıya alındığı açıklamasında amaç aşımı olduğuna inandığını belirten Bilgin, sözleşmenin sadece belli hükümlerinin askıya alınabileceğini hatırlattı. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Bilgin 15 Temmuz sonrasında çok sayıda haber portalının erişime kapatılmasının, 30’a yakın TV ve radyonun frekanslarının iptal edilmesinin, hapistekiler veya gözetim altındakiler hariç onlarca gazeteci için yakalama emri çıkarıldığı haberlerinin “özgür basın” kavramıyla bağdaştırılmasının mümkün olmadığını savundu.
Bilgin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 1925’de yaptığı bir konuşmada “Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru ve en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır” dediğini hatırlatarak, “Yaşadıklarımız Atatürk laiklik ilkesi üzerinde niye o kadar önem verdiğini anlatmaktadır,” dedi.
Gazeteciler Cemiyeti başkanı Türk basınının tüm sorunlara rağmen ulusun tüm katmanlarının gözü, kulağı ve sesi olmaya, halkın ülke ve dünya gelişmelerinden haberdar olmasına katkıda bulunmaya ilkeli ve tarafsız gazetecilik anlayışı içerisinde devam edeceğini söyledi.