BİR ÖNERİM VAR ÇOCUKLAR!

Zeki SARIHAN

“Bir önerim var arkadaşlar” diyorum.  Merakla “Haydi söyle söyle!” dediğinizi duyar gibiyim. Güney sınırlarımızın dibinde toplar patlar, uçaklar bomba yağdırırken eften püften konularda kalem oynatmak biraz garip ise de buna mecburuz, çünkü şu günlerde düşünce özgürlüğü yalnız ve hatta fazlasıyla savaşı destekleyenler için var. Sosyal medyada savaş aleyhtarı paylaşımda bulunan 59 kişi hakkında savcılar soruşturma başlatmış! Savaşı alkışlayan arkadaşlar istedikleri paylaşımlarda bulunabilirler ama karşı olanların sayfalarına penguen fotoğrafları koymaları iyi olur. Yazı yazacakların ise belediyelerin hizmetleri hakkında yazmalarını tavsiye ederim. Adettendir, siyaset yazmak istemeyenler rahmetli Refi Cevat Ulunay gibi hep belediye işleri hakkında yazarlardı. Fakat eğer eleştirecekseniz bunun AKP’li bir belediye olmamasına dikkat edin. CHP’li belediyeler ne güne duruyor? Benim de kedilerim var ama onlardan epey söz ettim.

Önerime gelince, tabii bu savaşla ilgili bir konu değil. Suriye’deki Kürtlerin kendilerini nasıl yönettiği hakkında bilgi edinmemizdir. Malum olduğu üzere oradaki Kürtlerin çeşitli halleri hakkında gereğinden fazla bilgimiz var ama onların kurdukları siyasi ve sosyal düzen, yani kendilerini nasıl yönettikleri hakkında hemen hiçbir bilgimiz yok. Buralar krallıkla mı yönetiliyor? Başlarında bir şeyh mi var? Yoksa bazı Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi bir kabile tarafından mı yönetiliyorlar?

Hemen hiç kimse bu konuda Türkiye halkına bilgi vermiyor.

Benim “güvenilir kaynaklar”dan edindiğim bilgiye göre, Kuzey Suriye’deki halk, dünyada 25-30 yıldır başka bir ülkede benzeri görülmeyen bir düzen kurmuş. Eski sosyalist ülkeler kapitalist sisteme geçerken burada tersine bir gidiş var. Komünler kurmuşlar. Her şey halk meclislerinin elinde. Bunun anayasasını da yapmışlar. Bugünkü tehlikeli durum geçince sahaya gidip gözümle görmek isterim.

Kürtler neden böyle yapıyorlar? Herkes Mersin’e giderken onlar neden tersine bir yol tutturmuşlar. Sosyalizmin ölmediğini, dünyanın bu köşesinde yeniden hayat bulduğunu neden kanıtlamak istiyorlar?

Buna mecbur oldukları anlaşılıyor. Yeni bir yaşam arayışı bu yoksul halkı eşitlikçi bir toplum düzeni kurmaya götürmüş olmalı. Şüphesiz Kürt coğrafyasında da çeşitli siyasi anlayışlar var. Kimisi Kuzey Irak’ta olduğu gibi aşiret yönetiminden çıkamamış, kimisi de Suriye Kürtleri gibi eşitlikçi ve modern bir hayat kurmaya çalışıyor. Bölge halk meclislerinde her milliyet temsil ediliyor. Kadın-erkek eşitliğine ve bunun siyasetteki yansımasına özen gösteriliyor. Eğitim her kademede parasız. İlk ve ortaöğretim zorunlu. Bütün diller özgür, eğitimde her dil kendini bulabilmekte.

Suriye Kürtlerine karşı duyulan düşmanlığı ve onların çeşitli pazarlıklar sonrasında yalnız bırakılmasını bir de bu açıdan düşünmekte yarar var. Onların kurdukları bu komün sisteminin başka halklara da ilham kaynağı olacağından korkuluyor olmasın? Sermaye her şeye tahammül edebilir ama buna asla!  

Bu nedenle modern çağların 1871’de kurulan ilk sosyalist toplumu Paris Komününün başına gelen Kuzey Suriye’deki komünal sistemin başına da gelmesin! Fransız burjuvazisi onu yıkmak için komşu devletleri yardıma çağırmıştı da hep birlik olup 70 günde bu ışığı 1917’e kadar 46 yıl söndürmüşlerdi. Paris Komüncülerinden 20 bin kişi öldürüldü, 38 bin kişi tutuklandı, 7 binden çok kişi sınır dışı edildi.

Şüphesiz komüncülerin deneyimsizlikleri, hataları vardı ama Karl Marks onları kayıtsız şartsız destekledi. O, şimdi Kürtler tarafından gerçekleştirildiği için buna burun kıvıran “sosyalist”lerden değildi ki…