Politik ve ekonomik sorunlar yumağına rağmen, mesleğini onuruyla sürdüren tüm gazetecilerin, medya emekçilerinin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor, bugünün mesleğin sorunlarının konuşulmasına ve çözüm adımlarının atılmasına vesile olmasını diliyorum.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ: Uluslararası Basın Kurumu verilerine göre Türkiye’de 116 gazeteci tutuklu, 2016’dan beri 170 medya kuruluşu zorla kapatılmış durumda. Artık ülkemizde gazetecilik suçla beraber anılır oldu. Süregiden yargılamalarda gazetecilerimizin pasaportlarına el konularak seyahat özgürlükleri sınırlanmış, politik davalar mesleğin üzerinde sallanan Demokles’in kılıcına dönüşmüştür. Sadece yargılamalar mı? Gazetecilere fiziksel saldırılar da bir hayli artmış durumda.
BASILI MEDYA AYAKTA DURAMIYOR:TÜİK verilerine göre, Türkiye’deki gazete ve dergi sayısı 2017’ye göre yüzde 2,6 azalarak 2018’de 5 bin 962 oldu.Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “Böyle giderse 2020’de yayımlanacak olan 2019 raporunda ciddi bir kapanma oranı önümüze çıkacak” diyerek hepimizi uyarıyor.
MEDYADA İKTİDAR TEKELİ:Uluslararası Basın Kurumu, ülkemizdeki 170 medya kuruluşunun(ki bunların 40’ını sektörün en büyük kuruluşları oluşturuyor) doğrudan yada dolaylı olarak iktidar tarafından kontrol edildiğini söylüyor. Gazetecilik ilkeleri açısından iktidarı destekleyici bir çizgide olmak ile iktidar tarafından kontrol edilmek arasındaki fark kamu kaynaklarının tahsisinde ve sansür mekanizması açısından belirleyici önemdedir.
KAMU KAYNAKLARI HAVUZ MEDYASI’NA TAHSİS EDİLİYOR: İktidar tarafından doğrudan kontrol edilen kuruluşlar reklam ve başka bazı desteklemelerle kamu kaynaklarından pay alarak ayakta durabiliyorken, sektörün muhalif unsurları ekonomik zorluklar nedeniyle iflas bayrağı çekiyor.
SANSÜR: RTÜK iktidarın sansür mekanizması olarak işliyor. RTÜK’ün nasıl işlediği ise, en son Faruk Bildirici’nin tasfiye sürecinde herkesin malumu oldu. Binlerce gazeteci işini kaybetmemek için oto-sansüre başvururken, bizzat iktidar kontrolündeki medyada en son Yeni Şafak yazarı ve eski Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün yazısının nasıl sansürlendiğini hepimiz gördük. Sansür dijital medyayı da esir almış durumda. Wikipediadahil bir çok web sitesi ülkemizde yasaklı. 2018’de iktidar Twitter’dan 5 binden fazla hesabın kapatılmasını istemiş, Twitter ise sadece 72 sini kapadı. Sansürün hiçbir işe yaramadığını aksine fikirleri özgürce tartışmanın bir arada eşit ve özgür bir toplum kurmak için işlevsel olduğunu dünya demokrasi tarihi gösteriyor.
ÇALIŞMA KOŞULLARI VE İŞSİZLİK: Türkiye Gazeteciler Sendikası’na göre Türkiye’de 10 binden fazla medya emekçisi işsiz. Bu bir utanç tablosu. Eskaza iş bulabilen medya emekçileri de düşük ücretler ve yetersiz sosyal haklar ile yaşamak zorunda. Bir diğer önemli sorun sektördeki yetersiz işçi sağlığı ve iş güvenliği koşulları. Bu yıl medya emekçisi AA çalışanı kardeşimiz 2 çocuk babası 41 yaşındaki Abdülkadir Nişancı’nın ölümüyle bu gerçek yüzümüzde tokat gibi patladı. Ailesine bu vesileyle bir kere daha başsağlığı diliyorum.
NİTELİK KAYBI:İletişim fakültelerinin nitelikli hocaların KHK’larla tasfiye edilmesi sonucu yaşadıkları bozulma, mesleğin geleceğini tehdit ediyor. Zaten emekçilerimiz, dünya standartlarında bir gazetecilik için gerekli ekipmana ulaşmada da, bu bilgi ve donanımı elde edecek kaynaklara ulaşmada da zorluk çekiyor. Türkiye’de medya bu irtifa kaybını telafi etmek için uzun yıllar çabalamak zorunda kalacak.
CHP olarak, bütün demokratik güçlerle birlikte, basın emekçilerinin sorunlarını gündeme getirmeye, çözüm önerileri üretmeye, meslekteki sendika, oda ve cemiyetlerin taleplerini baz alan yeni bir medya yaşamı kurmaya yönelik çabalarımız devam edecektir. Basın emekçilerinin sorunlarının bütün boyutları ile araştırılmasını talep eden araştırma önergemiz 10 Ocak itibariyle TBMM Başkanlığı’na iletilmiştir.Basın emekçilerinin sorunlarının takipçisi olmaya devam edeceğiz