Covid-19 nedeniyle pandemi ilan edilmesi ve uzaktan eğitim sistemine geçişin ardından velilerin ve öğrencilerin günlük hayatlarında da oldukça önemli değişimler yaşandı. Bu değişimlerin psikolojik etkilerini görmek amacıyla, Uğur Okulları Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü’nün 2036 veli ve 2025 öğrenci ile gerçekleştirdiği araştırmaya Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özlem Karaırmak başkanlık yaptı. “Salgın Döneminde Ebeveynlerin ve Ergenlerin Psikolojik Sağlamlık ve Yaşamdaki Denge Durumları Araştırması” çarpıcı sonuçlar içeriyor.
Uğur Okulları Psikolojik Danışmanlık Rehberlik ve AR-GE’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Sezgin araştırmanın katılımcıları ile ilgili bilgileri paylaştı. Sezgin; "Araştırma uzaktan eğitim döneminin ilk ayı içerisinde, İstanbul, Bursa, İzmir, Ankara ve Antalya illerinde yaşayan Uğur Okulları’nın 2036 veli ve 2025 öğrenci ile çevrimiçi yöntemle yapıldı. Gönüllülük esasına bağlı olarak yaklaşık iki hafta içerisinde ölçeklerin yanıtlanma süreci tamamlandı. Araştırmaya katılanların 446’sını ilkokul, 886’sını ortaokul, 704’ünü lise grubu velileri oluşturuyor. Çevrimiçi yöntem ile araştırmaya katılan velilerin 430’u erkek, 1606’sı ise kadın. Öte yandan aynı araştırmaya yaşları 11-18 arası değişen 2025 (759 erkek, 1266 kız) kişilik bir öğrenci grubu katıldı” dedi.
“Salgın anneler üzerinde daha fazla duygusal yük ve sorumluluk yaratıyor”
Elde edilen sonuçlara göre, kadınlar koruyucu, kollayıcı anne rolleri nedeniyle çocukları ve aileleri için daha fazla endişe hissediyor. Dolayısıyla salgın, anneler üzerinde daha fazla duygusal yük ve sorumluluk yaratıyor. Ebeveynlerin eğitim düzeyi düştükçe pandemi döneminde ebeveyn olmaya bağlı stresler artıyor.
Kronik hastalığı olan ebeveynlerin kaygı düzeyleri de daha yüksek oluyor. Covid-19 için risk faktörü olan kronik hastalık, salgın döneminde ruh sağlığı ile ilgili olarak da risk faktörü oluşturuyor. Egzersiz yapan ebeveynler ise daha mutlu ve neşeliyken daha az korku ve kızgınlık yaşıyor. Ayrıca ebeveynliğe bağlı stresi ve olumsuz duyguları da daha az hissediyorlar. Fiziksel egzersiz yapan veliler, hem kendilerinin hem de çocuklarının ruh sağlığını daha kolay koruyor ve salgından olumsuz olarak daha az etkileniyor. Duygusal desteği olan ebeveynler daha az korku ve kızgınlık yaşıyor.
Ebeveynlerin %87,2’si sokağa çıkma yasağı gelmesi gerektiğini düşünürken %12,8’i sokağa çıkma yasağının gelmesi gerekmediğini düşünüyor. Sokağa çıkma yasağı gelmesi gerektiğini düşünen ebeveynler, ebeveynlik stresi ve korku, kızgınlık gibi olumsuz duyguları daha fazla taşıyor.
“Her dört ebeveynden biri işini kaybetme kaygısı taşıyor”
Salgının başka bir boyutu olan ekonomiye bakıldığında ebeveynlerin %74,1’i işini kaybetme korkusu yaşamıyorken %25,9’u işini kaybetme korkusu yaşıyor. Ayrıca, araştırmaya katılan ebeveynlerin %77,9’u iş nedeniyle her gün dışarı çıkıyorken %22,1’i iş nedeniyle her gün dışarı çıkmıyor. Her dört ebeveynden biri işini kaybetme korkusu nedeniyle daha fazla olumsuz duygu yaşıyor. Bu durumda işini kaybetme korkusu yaşayan ebeveynlerin kaygı düzeyleri yüksek olması beklendik bir sonuç olarak nitelendiriliyor.
“Egzersiz yapan çocuklar daha mutlu”
Öğrenciler açısından da raporda dikkat çekici veriler yer alıyor. Rapora göre kız öğrenciler, erkeklere göre salgın dönemine uyum sağlamakta daha fazla zorlandıklarını ve daha fazla olumsuz duygu yaşadıklarını belirtiyor. Kronik hastalığı olan çocuklar korku, kızgınlık gibi olumsuz duyguları daha fazla yaşıyor ve psikolojik olarak daha kırılgan durumda oluyor. Ayrıca çocuklar, pandemi dönemi için belirtilen kurallara uymayan kişilere de öfkeliler.
Egzersiz yapan çocukların ise daha mutlu ve neşeli olduğu, daha az korku, kaygı ve kızgınlık yaşadığı raporda yer alıyor. Ayrıca fiziksel egzersiz yapan çocuklar, ebeveynlerinden daha özerk olduklarını düşünüyor ve ebeveyn kontrolünü daha az hissediyor.
Ortaokul kademesindeki çocuklar, bu dönemi lise kademesindeki çocuklara kıyasla daha olumlu duygular içerisinde geçiriyor. Lise öğrencileri ise korku, kızgınlık gibi olumsuz duyguları daha fazla yaşıyor ve yüksek oranda da kaygı hissediyor. Dolayısıyla ortaokul öğrencilerinin salgın döneminde yaşanan olumsuzluklar karşısında psikolojik olarak daha sağlam; lise öğrencilerinin ise psikolojik sağlamlıklarının daha kırılgan oldukları belirtiliyor.
Lise öğrencileri ebeveynlerinin davranışlarından şikayetçi görünüyor. Ergenlik dönemine bağlı olarak anne ve babalarının kısıtlayıcı ve müdahaleci davrandıklarını düşünüyorlar ve ebeveynlerinin aşırı beklenti içinde olmalarından dolayı baskı altında hissediyorlar.
“Çocukların %47’si evde kalmaktan rahatsız”
Raporda öğrencilerin evde olması ve okula gidememesi süreci ile ilgili de veriler alıyor. Bu verilere göre çocukların %47’si (952 kişi) evde kalmaktan çoğunlukla rahatsız ve bu sonuç sokağa çıkma yasağı sebebiyle çocukların evde kalmaktan fazlasıyla sıkıldıklarını gösteriyor. Çocukların %46,4’ü (939 kişi) ise okula gidememekten dolayı oldukça üzgün.
Çocukların %12,8’i (260 ergen) ebeveynleriyle hiç zaman geçirmezken, 71,8’i (1454 ergen) 1-4 saat zaman geçirmektedir. Buna ek olarak %10,8’i (219 ergen) 4-6 saat, %4,5’i (92 ergen) ise 6 saatten fazla ebeveynleriyle zaman geçiriyor.
“En çok sosyal medyada zaman geçiriliyor”
Ayrıca çocukların evde kaldıkları dönemde zamanlarını nasıl geçirdiklerine dair sonuçların da yer aldığı araştırma raporunda, ilk sırayı teknoloji ve internet kullanımı alıyor. Öğrenciler en çok sosyal medyada vakit geçiriyor.
Sosyal medyayı, Uğur Okullarının online eğitim platformu Metodbox kullanımı takip ediyor. Vakit geçirilen diğer alanlar sırasıyla; arkadaşlarla ve aile ile geçirdikleri zaman, kitap okumak, kendilerine zaman ayırmak, ev içerisindeki sorumluluklarını yerine getirmek, yeni uğraşlar edinmek ve videolar çekmek olarak devam ediyor.
“En çok gezmek, sarılmak, tatile gitmek isteniyor”
Çocuklar en çok “ailem, yakınlarım, sevdiklerime bulaşmasından, ölmekten ve yakınlarımın ölmesinden, hastalığın bulaşmasından ve daha fazla yayılmasından, özellikle büyükanne ve büyükbabama hastalığın bulaşmasından” kelimelerini tekrarlayarak bunlardan korktuklarını dile getiriyor. En çok “dışarı çıkmak, gezmek, dolaşmak; sevdiğim arkadaşlarımı ve göremediğim aile üyelerimi görmek, özlem gidermek, sarılmak ve birlikte eğlenmek, dışarıda yapılacak sporlar yapmak ve oyun oynamak; alışverişe gitmek, tatile gitmek ve yüzmek” kelimelerini tekrarlıyor.