Yazar Gökhan Kutluer, 5 günde “Tanrıların Yolu”nu yürüdü
İtalya’ya taşınma sürecini anlattığı “Türkiye’den Gitmek: İtalya’ya Uzanan Bir Göç Hikayesi” adlı kitabın yazarı Gökhan Kutluer, bir sırt çantasına sığabilecek kadar az eşyayla Bolonya’dan Floransa’ya yürüdü. Kutluer, 132 kilometrelik “Tanrıların Yolu”nu (La Via degli Dei) 5 günde tamamladı. Bu yürüyüş sayesinde doğa ve insan öyküleriyle kendi göç hikayemi daha da zenginleştirdim” diyen yazar, yürüyüşüyle daha iyi bir gelecek için yeni ilhamlar yaratmayı hedefliyor.
Doğanın Mucizesi
İtalya’nın Emilia-Romagna bölgesindeki Bolonya şehrinden başlayıp Rönesans’ın başkenti Floransa’da sona eren La Via degli Dei’nin doğal bitki örtüsü, engebeli tırmanış yolları, patikaları ve geniş üzüm bağları ile doğanın mucizesini yansıttığını belirten Kutluer, hislerini “Sadece yürüyerek geçilebilen bu 132 kilometrelik yol boyunca karşılaştığım köy ve kasabaların sunduğu zenginliklerle öykümü derinleştirdim. Epey tırmanışlı bir parkura sahip olan yolda karşılaştığım irili ufaklı zorluklar, bana hayatın kendi içinde bir bütün olarak yaşamımızı şekillendiren ve mücadele etmek zorunda olduğumuz kötü sürprizlerini hatırlattı. Herhangi bir ulaşım aracı kullanmadan ilerlemenin, olumsuzluklarla başa çıkabilmenin, farklı insan öyküleriyle kendi hikayeme yeni notlar düşebilmenin mutluluğunu yaşadım” şeklinde ifade etti.
“Kendi hikayemizin peşinden giderken doğanın hikayesini unutuyoruz"
Farklı rotalar arayan doğa ve yürüyüş tutkunlarını Tanrılar Yolu'na davet eden Kutluer, “Rakım 1200’lere yaklaştığında, ormandaki sık ağaçların gölgesinde doğanın gelecek kaygılarına kafa yordum ve hayat öykümde sürdürülebilir geleceğe de yer açmam gerektiğini anladım. Bu yüzden üçüncü kitabımda bu konuya da değineceğim. Kendi hikayemizin peşinden giderken doğanın hikayesini unutuyoruz. Uzayıp giden dağ yolları, üzüm bağlarıyla çevrili köyleri ve aşılması zor patikalarıyla doğa, hem insanla birlikte hem de insana rağmen kendini geleceğe taşımak için mücadele ediyor. Bu mücadeleye insan üstü bir güçle destek vermemiz gerekiyor” dedi.
Goethe’nin Adımlarını Takip Etti
La Via degli Dei boyunca bölgenin kültürel özelliklerini keşfetme şansına eriştiğini belirten Kutluer, “Geçtiğim her kasaba ve köyde, bizim gibi yürüyenler için hazırlanan küçük sofralarda sadece bölgeye özgü yiyecek ve içecekleri tattım. Bölge insanlarının öykülerini dinlemek çok keyifliydi. Yer yer Goethe’nin İtalya Seyahati kitabında Apeninlerden geçerken yaptığı gözlemleri anımsadım. 1786 yılında onun geçtiği yerlerden yürüyerek geçmek güzel bir deneyimdi. Görüş mesafesinin açık olduğu bir günde Apeninlerin zirvelerinden kuzeyde Tirol ve kuzeybatıda İsviçre ile İtalya arasında sınır oluşturan dağları görmek mümkün. Etrüskler tarafından oluşturulan ve Antik Roma’nın hem askeri hem de ticari sebeplerle geliştirdiği bu yoldan yürümek tüylerimi ürpertti” dedi. “Bolonya’dan Floransa’ya uzanan bu yola neden La Via degli Dei yani Tanrıların Yolu dendiğini de açıklayan yazar, “Bizi Paganizm’e kadar götürüyor. Parkuru geçerken aşmak zorunda olduğumuz dağların isimleri, Pagan tanrılarının isimlerini taşıyor. Monte Adone, Monte Venere ve Monte Luario bunlardan birkaçı.’’
İtalyan Kültürüne Yakın Markaj
Türkiye’de henüz bilinmeyen bir rota olan La Via degli Dei, özellikle bahar dönemlerinde dünyanın pek çok ülkesinden gelen uzun yürüyüş meraklılarını ağırlıyor. Parkur üzerinde konaklama tesisleri de bulunuyor. Yürüyüş sırasında çok sayıda insanla tanışma fırsatını bulduğunu belirten Kutluer, “Yolda ve konakladığım yerlerde karşılaştığım kişiler, Türk olduğumu öğrenince büyük bir şaşkınlık yaşadı. Bu yolda ilk defa bir Türk gördüklerini söylediler. Pandemi sebebiyle çok fazla turistle karşılaşmadım. Bu da bana tüm yolculuğu İtalyanlarla geçirme, onların kültürlerini çok daha yakından gözlemleme fırsatı verdi” diye belirtti.
Yolculuk Notları 3’üncü Kitaba Girecek
Yolda karşılaştığı herkesin birbirine “Bu yolu neden yürüyorsun?” sorusunu sorduğunu söyleyen Kutluer, “Herkesin cevabı elbette ki farklıydı ancak bu cevapların odak noktasında doğanın sunduğu güzelliklerle yaşamın yoğunluğundan biraz uzak kalabilmek yatıyordu. Ben de öyle yaptım ve yürüyüş boyunca bol bol kendimle kalarak sayfalarca not aldım. La Via degli Dei notları yeni kitabımda kendine geniş yer bulacak” diyerek sözlerini bitirdi.