DESTAN GİBİ BİR HAYATINIZ OLSUN…

Zeki SARIHAN

Genç arkadaş!

Cumhuriyet 94. yaşına bastı.  Yıllardır yapıldığı gibi Cumhuriyet’in bu yıldönümünde de resmî açıklamalar dinleyecek, baştan savma törenlere tanık olacaksın. Senden yöneticilerine itaat eden, düzeni sorgulamayan, verilenle yetinen bir genç olman isteniyor.

Bir anıtın önünde, bir anma töreninde saygı duruşuna geçtiğin zaman, bu ülke için toprağa düşmüş olanları, yaralananları düşün.  Bağımsız Türkiye’nin yüzyıllarca süren kölelik, yoksulluk, zulüm ve savaşlardan sonra kurulduğunu hatırla.  Vatanımızı, gururumuzu, kazanabildiğimiz hakları, milyonlarca insanın kanına, emeğine, alın terine, gözyaşına borçluyuz. Onlara minnet duygularını ifade et ve yarının daha özgür bir Türkiye’sini kurmak için onlara söz ver.

Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanının 1927’de sana seslenişi geçerliliğini hâlâ koruyor.  Milletin yüzyıllar içinde çektiği acı deneyimlerinden damıtılmış bu görev, en kötü koşullar altında bile ülkenin bağımsızlığını gözün gibi koruman ve savunmandır. Çünkü ancak bağımsız bir milletin bireyi olarak onurlu yaşayabilirsin. Çünkü insanlığın en büyük baş belası olan emperyalizm bugün de milletleri birbirine düşürmeye, onların servetlerine el koymaya, bağımsızlıklarını ayaklar altına almaya çalışıyor. Gençlere, zulüm makinelerine kafa tutmak yakışır.

Unutma ki, cumhuriyet, halkın kaderini bizzat ele aldığı yönetim demektir. Emir ve tavsiyeleri dışarıdan alanların yönettiği, emekçilerin söz sahibi olmadığı cumhuriyet, sahte bir cumhuriyettir. Millî servetin emeğe göre adilce bölüşülmediği, bazılarının karnını zor doyurduğu, bir küçük azınlığın ise har vurup harman savurduğu bir cumhuriyet, saygıya layık değildir.

Türkiye yaklaşık yüz elli yıldır, gençliğin zincire vurulamaz mücadelesine sahne oldu. Cumhuriyete ulaşan engebeli yolda Yeni Osmanlıların, Tıbbiyelilerin, Harbiyelilerin, Mülkiyelilerin, Genç Türklerin, Darülfünunluların, cepheye gönüllü yazılan okullu yedek subayların silinmez izleri var. Bunlar sana örnek olmalı ve cesaret vermelidir.  Sizler de bugünkü Türkiye halkının genç öncüleri olmalısınız.

Yarınki tam bağımsız, başı dik, özgür, bayındır bir ülkeyi kurabilmek için kendini bilimle, sanatla donatmalısın. Bilim ve teknikte geri kalırsak, zengin ulusların kölesi olmaya mahkûm olacağımızı unutma. Kendini halk için, halkın iktidarı için yetiştirme yolunda kaybedilecek bir saatin bile yoktur.

Zengin-yoksul, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, köylü-kentli, laik-muhafazakâr gibi ayrımlara uğramış, ruhen parça parça olmuş Türkiye halkını, bağımsızlık, demokrasi ve insan hakları temelinde, emeği en yüce değer sayarak birleştirmek, üzüntüleri ve sevinçleri ortak bir millet haline getirmek başta gelen görevindir.

Kendini üniversite yerleşkelerine, yaşadığın semtlere hapsetme. Bir yandan bilim yuvalarının dokunulmazlığını, gençliğin haklarını savunurken, diğer yandan işçilerin, köylülerin, her kesimden halkın içine girip onların yaşamlarını gözlemeye, onlardan öğrenmeye ve kendi geleceğini onların geleceğine bağlamaya çalış. Unutma ki makam, servet, unvan kazanmak sana kurtuluş sağlamaz. Seni mutlu edecek tek şey halka hizmet olmalıdır. Bu konuda hiçbir zaman umutsuzluğa kapılma. Kendine güven, halkına güven.

Geçmiş yüzyılların uyuşturucu anlayışları, uygarlık ve halk egemenliği yolundaki yürüyüşünde sana ancak ayak bağı olabilir. Kılavuzun akıl ve bilim olsun. Ancak bu yolla sen, senin halkın, bütün dünya halkları özgürleşebilir, refaha ulaşabilir.

Başarılarla dolu mutlu bir ömür sürmeye hakkın var. Sağlığını bozacak alışkanlıklardan uzak dur.

Genç arkadaş!

94 yıllık Cumhuriyet tarihi, büyük derslerle doludur.  Bu geçmişin atılım heyecanını, başarılarını, onurunu sahiplenmek, eksik ve hatalarından, başarısızlıklarından, aymazlıklarından ders alarak daha ileri bir Cumhuriyeti kuracak olanlara katılmak gibi bir görevin var.

Yetmiş yaşına bastığın zaman, geriye dönüp baktığında, mücadele dolu geçmişin sana mutluluk versin. Herkesin gururla dinleyeceği bir destanın olsun… (26.10.2013)

NOT: Bu yazı Cumhuriyet Gazetesinin 29 Ekim 2013 günkü Özel Eki’nde “70 Yaşında Bir Devrimciden Geçlere” üst başlığı ile yayımlanmıştır. Aradan dört yıl geçti, sorunlar derinleşti, devrimcilerin heyecanı eksilmedi.