ELEŞTİRİNİN YARARI

Zeki SARIHAN

30 Ocak günü paylaştığım “Tatilde Kayak Keyfi” yazım, sosyal medyada beş gündür tartışılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu’nun Elazığ deprem bölgesine uğradıktan sonra Palandöken’de ailesiyle birlikte kayak yapmaya gitmesini ve bu hareketini savunurken kullandığı cümleleri eleştirmiştim.

 

Beklendiği gibi okurların bir kısmı eleştirimi doğru bulurken, herhalde daha fazlası eleştiriyi yersiz, zamansız, hatta haksız gördü. Doğaldır, görüşlerin çarpışmasından gerçeğin şimşeği doğar demişler. Yazının altına not koyarak düşüncelerini belirten bazılarını benim ilk kez bir yazımı okudukları anlaşılıyor. Benim İstanbul Belediye seçimleri üzerine geçmişte neler yazdığımı, İmamoğlu’na haksız yere hücum edenleri ve onun elinden belediyeyi almak isteyenleri, hatta bu seçimlere ilgisiz kalarak sandığa gitmeyen solcuları nasıl eleştirdiğimi bilmiyorlar olacaklardı. Onları geçiyorum.

 

ELEŞTİRİ KARŞI TARAFTAN DA GELSE

  

Öteki arkadaşlar için bir yöntem önerisinde bulunacağım: İyi niyetle yapılan eleştirilerden ders çıkarmak insanı daha güçlü kılar.

 

Kişilerin peşinde değil, davaların peşinde olmalıyız. Kişiler gelip geçicidir. Davalar kalıcıdır.

 Bazı gruplardan duyduğumuz örneğin “Başkan nerde biz ordayız!” gibi slogan atanlar, Ahmet’in hatalarını eleştiremezler. Türk siyasi hayatı yıllarboyu bu zehri taşıyor. Lider ne derse doğru, ne yapsa doğru! Böyle bir şey olabilir mi? Aksini düşünmek ancak kişisel çıkarları için bir araya gelmiş kişilerin yapacağı şeydir ve bunu en çok iktidar partisi taraftarlarında görüyoruz. İradelerini parti başkanlarına teslim etmiş başka gruplar da var.

 

Bir şey daha var: Karşı taraftan gelen eleştirilere de mutlaka yanlış demek doğru değildir. Gerçi benim eleştirimin iktidar çevresinin eleştirisiyle hiçbir bağı yok. Ben yazımı onların sözcülerini dinlemeden kaleme almıştım. Ama daha sonra bile yazmış olsaydım, kullandığım dille onlarınki arasında bir benzerlik bulunmuyor.

 

ELEŞTİRİ İNSANI YÜCELTİR

 

Benim bir huyum var. Bunu okurlarıma da öneririm. Eğriye eğri, doğruya doğru demek. Bundan hiçbir zarar gelmez. Doğru taraf güçlenir. Amacımız Ekrem İmamoğlu’nu korumaksa, bunu yanlış yaptığında onu eleştirerek koruyabiliriz.

 

Örneğin bir öğretmen öğrencilerine kendisini eleştirme fırsatı verirse, hatta bunu teşvik ederse öğrencilerin gözünde küçülmez. Aksine yücelir. Öğrenci yöntemi kavramışsa, başkaları tarafından kendisinin de eleştirilebileceğini öğrenir.

 

Türkiye, iktidar bloğunun saltanatını sürdürmek için yarattığı bir cepheleşme içindedir. Bu cephenin bu tarafını “Demokrasi Cephesi” olarak adlandırabiliriz. Onun içinde birçok parti, çevre ve insan var. Yazılarımı izleyenler zaman zaman CHP’yi, Kılıçtaroğlu’nu, öteki kuruluşları nasıl eleştirdiğimi bilirler. Bu eleştirilerin amacı, cepheyi ve demokratik kurtuluş davasını güçlendirmektir.

 

İnsanları hatadan arınmış sanmak yanlıştır. Herkes hata yapabilir. Bunlardan ders çıkarmayı bilirse, bu hatalar onun olgunlaşmasına yardım bile eder. Sayın İmamoğlu da göreceksiniz bundan gerekli dersi çıkarmış olacaktır. Biraz terlemiş olmaktan zarar gelmez…

 

Bir de “Sen İmamoğlu’nun kâhyası mısın? Ne yaparsa yapsın, sana mı soracaktı?” anlamında eleştiriler var. Bu mantığa İmamoğlu bile katılmaz. Evet, o hal ve hareketinin bütün millet tarafından gözlendiğini biliyor ve bunu hesaba katıyor. Ona göre geziyor, davranıyor, konuşuyor. Öyle inanıyorum ki, bu kayak tatili nedeniyle kendisini sevenlerden eleştiri geleceğini hesaba katsaydı, o tatile gitmesinin zamansız olduğunu düşünürdü. Toplumun gözü önünde bulunan ve milletin daha büyük bir kesiminin sevgi ve saygısını kazanmak isteyen insanlar bir şey yapacakları ve söyleyecekleri zaman evet, içlerinden bize sorarlar… (4 Şubat 2020)