Terzi Fikri olarak tanınan Fatsa Belediye başkanı Fikri Sönmez, cezaevinde öldü. Ölüm yıl dönümlerinde köyü Kabakdağı’ndaki mezarı başında anılıyordu. Bu yıl Fatsa Belediyesi Kültür Merkezinde de bir anma toplantısı düzenleniyor. Devlet tarafından 1980’li yıllarda Fatsa ile birlikte bir felaket simgesi olarak anılan Fikri Sönmez hakkında yoldaşlarının bu değerbilirliliğini takdirle karşılamak gerekir. Bugün Tunceli’nin Ovacık ilçesi gibi 1979-1980 yıllarında Fatsa, sosyalistlerin başında bulunduğu bir Belediyeye sahipti Kuşkusuz sosyalistlerin başında bulunduğu belediyeler bu ikisinden ibaret de değildir. Önceki gün kaybettiğimiz İstanbul’da Ahmet İsvan ve Ankara’da Vedat Dalokay gibi belediye başkanları vardır. Bu durum, Türkiye’nin sömürücü ve zalimler için hiç de tekin bir yer olmadığını gösterir.
FATSA’DA SOSYALİZMİN KAYNAKLARI
Fatsalı olmak benim de kimliğime yapışmıştır. Bununla övünç de duyuyorum. Bu vesile ile Fatsa’da devrimci mücadelenin tarihi hakkında, bir denemede bulunmak istiyorum. Bunu yayımlamak mümkün olursa “İleri Köy Peşinde” adlı kitabımda genişçe anlatacağım.
Fatsa’ya devrimcilik 27 Mayıs 1960 devriminden sonra İstanbul Üniversitesi’nde okuyan sosyalist öğrenciler tarafından getirilmiştir. Fatsa eşrafının çocukları olan bu gençler, 1962 veya en geç 1963’te, Fatsa Fikir Kulübünü kurdular. Akılda kalan çalışmaları, o dönemde yurdun her yanında oynanmakta olan Pusu’da gibi tiyatro oyunlarını hazırlayıp sunmalarıydı.
Aynı tarihlerde Akpınar İlköğretmen Okulunda okuyan öğrenciler de Fatsa’nın Beyceli köyüne yenilikler getirmeye çalışıyorlardı. Onlar da köyde duvar gazetesi çıkarıyor, bir okuma odası açıyor ve 1963’te Beyceli Kalkındırma Derneğini kuruyorlardı. Yani Fatsa’ya sosyalizm, İstanbul üniversitelerinde okuyanlar ve Akpınar’da okuyanlar olmak üzere iki kanaldan gelmiştir.
1965’te bu iki kanal birleşti. Bunun somut kanıtı, 1965 sonbaharında planlanıp Ocak 1966’da yayın hayatına başlayan İleri Köy gazetesinin sahipliğini Fikir Kulübü adına Ertan Sarıhan’ın, sorumlu müdürlüğünü ise Beyceli Kalkındırma Derneği’nin başkanı ve Yassıtaş Köyü öğretmeni Zeki Sarıhan’ın üstlenmesidir. Fatsa’da devrimci mücadele artık bu gazete tarafından temsil ediliyordu. Köylerde açık oturumlar yapan, köy kitaplıkları açan ve köylülerin sorunlarını işleyen bu gazeteyi sosyalizme doğru evrilen bir köycülük hareketi saymak yerinde olur.
1966 yazında Ertan askere gidince gazetenin sahipliğini de Zeki Sarıhan üstlenmek zorunda kaldı. 1967’de de artık dağılmış olan Fikir Kulübünün yerini Fatsa Köycülük Dermeği aldı. İleri köy onun yayın organı oldu ve köycülük çalışmalarını yürüttü.
1967’de önemli gelişmeler oldu. Beyceli Köylüleri, yol sorunu yüzünden Ordu’ya kadar iki günlük bir yürüyüş yaptılar. Ardından Fatsa’da bir yoksulluk yürüyüşü düzenlediler. Tefeciliğe ve Amerikan emperyalizmine karşı köylü önderleri bildiri yayımladılar. 1966’da ve 1967’de Okullar arası Kültür Şenliği düzenlenerek oynanan oyunlarda tefeciliğe tavır alındı. Mücadele gitgide sınıfsal bir karakter kazandı. Bu gelişmeler sonucu Adalet Partililer Zeki Sarıhan’ı Siirt iline sürdürdüler. İleri Köy de çıkamaz oldu.
O tarihlerde Fatsa lokantacılık yapan Zeki Şahin’in başkanlığındaki Türkiye İşçi Partisi bir araya getiriyordu. Üniversiteyi bitirip Fatsa’ya yerleşen Ziya Yılmaz da partinin önderliğine katıldı. Ziya, 1963’ten beri yayımlanmakta olan Yeşil Fatsa gazetesini devralarak TİP’in yayın organı yaptı.
Fatsa’da ilk fındık mitingi 1968’de yapıldı. Bundan sonraki yıllarda TİP’in üye sayısı hızla çoğaldı. Fikri Sönmez bu tarihlerde TİP’e üye olmuş olmalıdır.
Ben 1967 sonbaharında sürgün edildiğim Siirt yerine Gazi Eğitim Enstitüsü’ne gittiğimden ve mezun olunca Muğla’ya atanıp burada bir yıl çalıştıktan sonra tutuklanıp üç yıl da Mamak’ta kaldığımdan Fatsa’ndan uzak kaldım. Ancak 1974’te Af yasasıyla tahliye olunca Fatsa Ortaokulu’na atandım.
KÜLLERİNDEN DİRİLEN FATSA
Köprülerin altından çok sular akmıştı. TİP devreden çıkmış, onun yerini Ertan’ın başını çektiği Mahir Çayan hareketi almıştı. 1972’deki Kızıldere katliamı Fatsalılar için büyük bir yıkım olmakla birlikte devrimciliğin tortusu yerinde duruyordu. 1974’te Fatsa’da devrimci mücadelenin merkezi bu kez TÖB-DER’di. TÖD-DER haftalık seminerler düzenliyor, haftalık bir de bülten çıkararak eğitim başta olmak üzere çevre ve ülke sorunları hakkında yayın yapıyorduk. Kızıldere olayları nedeniyle suçlanıp iki yıl hapis yatan Fikri Sönmez de Fatsa’da işinin başına dönmüştü. TÖB-DER gibi onun dükkânı da devrimcilerin buluşma yeri olmaya başladı. Fikri’nin esnaf olmak gibi bir avantajı vardı.
O tarihlerde Fatsa’da solun iki fraksiyonu vardı. Biri benim de içinde bulunduğum ve bir kısım öğretmenler arasında kabul gören Aydınlıkçılar (O tarihlerde haftalık Halkın Sesi dergisini yayımlıyorlardı), diğeri, önce TSİP’e eğilim duyan ve çok geçmeden Dev-Yol’culukta karar kılan öğretmenler ve Fikri Sönmez. Dev-Yolculuk bütün Karadeniz’de hızla yayılıyordu. 1975’te TÖB-DER kongresinde Aydınlıkçılar azınlığa düştüler. Gülsüm Özakın başkanlığındaki Dev-Yolcular kazandılar. Bu ekip Halkevi’nin bir şubesini de açarak çalışmalarını buradan da yürütmeye çalıştılar.
1975 yazında beni Fatsa’dan bir kez daha sürdüler. İkinci kez bu ilçe ile somut bağım koptu. Fatsa’da daha o tarihlerde başlayan ülkücü-devrimci çatışması hızlandı. Ölenler oldu. 1979’da yapılan Belediye başkanlığı seçimini Fikri Sönmez açık ara kazandı. Fatsa’da mahalle komitelerine dayanan yeni bir yerel yönetim anlayışı uygulanmaya başlandı.
FATSA DEYİNCE BEŞ DAKİKA DÜŞÜNECEKSİN!
Günümüzde Fatsa Belediyesi AKP’lilerin elinde olmakla birlikte Fatsalılar Fikri Sönmez’ı hayırla anıyorlar. O devrimci Fatsa’nın bir simgesi haline geldi.
Adımı ve Fatsalı olduğumu yeni öğrenenlerden soran çok olmuştur: “Ertan Sarıhan neyin olur?” “Fikri Sönmez’i tanıyor musun?” Soranlara onlarla ilgimi söyledikten sonra memleketimi övmek için “Fatsa denince beş dakika düşüneceksin!” derim.
1980’den sonra Fatsa ve Fatsalı devrimciler çok zulüm gördüler. Sorgulamada ağır işkencelere uğradılar. O yıllarda Fatsa’da olmadığım için bu zulümden kurtulmuş sayılırdım. 1986’da Ordu Polisi eşimle beni Ankara’da gözaltına aldırıp yargılanmak üzere Ordu’ya götürünceye kadar. Polis, bizi Fatsa’da devrimi mücadeleyi başlatanlardan olmakla suçluyordu. Artık çok gerilerde kaldığı için 1965-1967 yıllarındaki çalışmalarımı bilmiyorlar, Fatsa Ortaokulunda 1974-1975 yıllarındaki TÖB-DER çalışmalarımızı sorguluyorlardı.
Tabii “suç”umuzu inkâr ettik! (Gizli bir gurur duyduğumu da itiraf edeyim…) çalışmalarımızın suçlanamayacağını, daha da önemlisi aradan on yıl geçtiği için bunların zaman aşımına uğradığını anlattık da bir ay cezaevinde tutulduktan sonra Ünye Ağır Ceza Mahkemesinin insaflı yargıcı sayesinde “zaman aşımından” dava düştü.
Fikri Sönmez’i saygı ve sevgiyle anıyorum. Fatsa denilince beş dakika düşüneceksin arkadaş. (5 Mayıs 2017)