Rahmet ve arınma iklimi olarak Rabbimizin insanlığa hediye ettiği, ruhun aşk ve tevekkülle, kalbin iman ve sabırla dolmasına vesile olan mübarek Ramazan-ı Şerifin, sayılı günlerini tamamlamaya adım adım yaklaşmaktayız. İnsan için yenilenme ve diriliş vesilesi olan bu mübarek ayı bitirmeye yaklaşırken, bir yandan da Ramazan’a en büyük anlamını veren mübarek Kadir Gecesi’ne 23 Temmuz 2014 Çarşambayı Perşembeye bağlayan gece bir kez daha kavuşmanın huzur ve sevincini yaşıyoruz.
Kadir Gecesi öyle bir gecedir ki, cahiliyenin zilletine gömülmüş zihinlere Rabbini bildirmeye; varoluş amacından kopmuş, nerden gelip nereye gittiğini unutmuş, yolunu şaşırmış insanlığa unuttuklarını hatırlatmaya gelen yüce kitabımız Kur’an, Ramazanın kalbi olan bu gecede inmeye başlamıştır.
Bu mübarek gece vesilesiyle Allah, bize her yıl tekrar ve tekrar hatırlatıyor ki Kadir Gecesini, ancak Kur’an’ın kadrini bildiğimiz oranda hakiki manada ihya etmiş oluruz. Bu gecenin kadrini gerektiği gibi bilebilmek için evvela, Allah’ın sonsuz lütfu olarak kapımıza kadar gelmiş Kur’an nuruna yüreğimizi sonuna kadar açmamız gerekmektedir. İçimizin karanlıklarını, paslanmış gönül aynamızı hece hece, ayet ayet, sure sure ilahi sözün nurlu kandilleriyle aydınlatmamız gerekmektedir. Her ayeti ahlaki dünyamıza işleyerek, varlığımızı onun üzerinden şekillendirmemiz ve kul olarak yaşantımızı onun üzerinden inşa etmemiz gerekmektedir. İnsanlar olarak bizi hakka, adalete, ahlak ve fazilete çağıran; insana insan olarak yaşayabilme, toplumlara ise medeniyet seviyesine çıkabilme yolunu açan bu rahmet yüklü kitapla olan bağımızı, akıl ve yürek gücümüzle arttırmamız ve kuvvetlendirmemiz gerekmektedir. Ancak bu sayede bin aydan daha hayırlı gecenin kıymetini ona hak ettiği nispette verebiliriz, ömürlerimizi onarabiliriz, ömrümüze bereket katabiliriz. Ancak Kur’an’la irtibatımız ölçüsünde yeryüzüne inen meleklerin getirdikleri barış ve esenlik mesajlarının idrakine varabiliriz.
Zira her sene insanoğlu için bir bağış gibi gelen Kadir Gecesini değerli kılan bu yüce kitap, ne öylece evin duvarında asılı durmak için, ne de sırf mezarlıkta ölülerimizin başında okunup kapatılmak için indirilmiştir. Çünkü o; ayet ayet, üstünde düşünülerek okunmak, öğüt alınmak ve insanın kadrini arttırmak için bütün insanlığa gönderilmiş bir kitaptır. Çünkü o; insanoğluna kâinatı anlamayı ve okumayı öğreten, anlatan, misal veren, öğüt veren, telkin eden yaratılış bilgisinin ders kitabıdır. Unutmayalım ki, kutsal sözlerin ağırlığını taşıyan mübarek Kur’an’dan uzaklaştığımız her an kâinata ve kendimize yabancılaşıyor, Kadir Gecesi gibi hikmeti bol gecelerin idrakinden ve en mühimi de bizi var eden yüce Rabbimizden uzaklaşıyoruz.
Bugün onun rahmet yüklü mesajlarını idrak edemediğimiz için Müslümanlar olarak ateş çukurunun etrafında bulunuyoruz. Bizlere vadedilmiş olan ahsen-i takvim iken esfel-i sâfilîne doğru yol alıyoruz. Ellerimizde kardeş kanı var, dillerimizde acı ağıtlar, hanelerimiz viran... Mabetlerimizin akisleri kan gölüne düşüyor bugün... Ne yazık ki bugün, insanlığın topyekûn kadrini yitirerek zillete duçar olduğu günleri yaşıyoruz. “Bir insanı yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak gibidir.” ilahi sözü, yüzyıllar öncesinden insanlığı yaşatmaya çağırmışken, hâlâ dünyanın dört bir yanında mazlum kanının aktığı, küçücük çocukların katledildiği, anaların elleri sinesinde gözyaşı döktüğü, kardeşin kardeşe gözünü kırpmadan kıydığı bir çağda yaşıyoruz. İstiklal Şairimiz M. Akif’in ifadesiyle din namına dindaş öldüren biçare dindaşları seyrettiğimiz bir zaman diliminde yaşıyoruz.
Bununla birlikte, İslam coğrafyasını bir mazlumiyet coğrafyası haline getirmek isteyenlerin uyguladığı zulüm, şiddet, cinayet ve tüm insanlık dışı eylemler mübarek zamanlarımıza gölge düşürmemelidir. Zira Müslüman ruhu ancak bu zamanlarda gerçek anlamda dirilebilir. Kadir gecesinin şuuruna varan her bir Müslüman, Fatihâ’dan Nâs’a kadar her bir ayetle yıkılan bir tarafını onarabilir. Bizler Müslümanlar olarak kitabımızın mesajlarına verdiğimiz değer nispetinde Allah’ın ve meleklerinin bu gece fecre kadar yeryüzüne indirdikleri barış ve esenliğin şuuruna varabiliriz. Bu şuuru hissedebildiğimiz ölçüde İslam’ın ve Müslümanların fecrine yaklaşabiliriz. Unutmayalım ki ümmetin fecrine yakınlığımız, leyle-i kadrin fecrine yakınlığımız kadardır.
Kadir gecesi vesilesiyle bir kez daha vicdanı olan herkese ve âlem-i İslâm’a bir çağrıda bulunmak istiyorum. Vicdanını kaybetmiş tüm insanlığın gözü önünde vahşice bir katliamla karşı karşıya kalan mazlum ve mağdur Gazze halkına, masum çocuklara, kadınlara ve insanlara dua ederek Kadir gecesini ihya etmeye davet ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslam âleminin mübarek Kadir Gecelerini en güzel dilek ve duygularla tebrik ediyor; Kadir Gecesinin feyz ve bereketinden hepimizin nasiplenmesini, dua ve niyazlarımızın kabul olmasını, topyekûn insanlığın ve bilhassa İslam dünyasının geçmekte olduğu zorlu süreçten bir an evvel kurtulmasını, akan kan ve gözyaşının zaman kaybetmeden durmasını, Ramazan Bayramına sağlık, afiyet içerisinde huzur ve mutlulukla erişebilmeyi Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum.
Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ
Diyanet İşleri Başkanı