Danıştay; Akdeniz Üniversitesi’nde rektörün seks kasetini çekmekle itham edilen Hüsnü
Gülez’i akladı. Kararla birlikte 2015’teki kaset skandalı ile ilgili olarak bazı isimlere savcılık
yolu gözüktü.
Üniversitede kaset operasyonu
Akdeniz Üniversitesi eski Rektörü İsrafil Kurtcephe’nin , uygunsuz görüntülerini çekip, bunun karşılığında kadro alınması olayına karıştığı iddia edilen üniversite personeli bazı isimler görevleri başında gözaltına alınmıştı.
Bu dosyalarda en çok suçlanan isim ise Hüsnü Gülez oldu. Gülez, “Kurtcephe rektörlük
görevini yürütmekteyken; kadro vaadiyle bir personele fuhuş teklif ettiği iddialarını içeren
video ve ses kayıtlarını çekip, internet üzerinden servis etmek suretiyle şantaj, özel hayata
ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek” iddiasıyla memurluktan men edilmişti.
Sembol isim
O dönem karalanan Hüsnü Gülez, ise aslında FETÖ/PDY mücadelesinin adeta sembol
isimlerinden biriydi. Akdeniz Üniversitesi’nin (AÜ) tutuklu eski Rektörü Prof. Dr. İsrafil
Kurtcephe hakkında hazırlanan 85 sayfalık iddianamede; üniversitenin personel eski daire
başkanı Hüsnü Gülez’in verdiği ifadeler dudak uçuklatmıştı. Gülez 17/25 Aralık 2013’te ve
15 Temmuz 2016’da hain darbe girişiminde bulunan terörist başı Fetullah Gülen’in kurduğu
FETÖ/PDY (Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) isimli silahlı terör örgütü
soruşturmaları ve bu örgütle mücadele davalarında ‘açık tanık olarak’ devletin yanında,
FETÖ’ye karşı bir çok davada tavır almıştı. Gülez’in verdiği bilgilere savcıların iddianamelerde geniş yer ayırdığı görülmüştü.
FETÖ ile Korkusuzca mücadele etmenin bedeli ağır oldu.
Nitekim, Akdeniz Üniversitesi’nde 2012-2015 arasında Personel Daire Başkanlığı yapan Hüsnü Gülez
kendisinin üniversiteden atılmasını, çalıştığı dönemde üniversitede etkin olan FETÖCÜ’lerin
kumpası olarak değerlendirmişti. İddianamede, bugün FETÖ sanığı olarak yargılanan isimler
arasında geçen Bylock yazışmalarında Hüsnü Gülez için “paralel düşmanı” ifadesi geçmesi,
daha o dönemde FETÖ ile irtibatlı kişilerin Gülez’den hazzetmediğini ve Gülez’in FETÖ
kumpasına uğradığı iddialarını destekler nitelikteydi.
Hukuk mücadelesi başlatan Gülez, FETÖ savar lakaplı Avukatı Rıdvan Yıldız ve ekibinin başarılı savunmasıyla üniversiteye dönmeye hak kazanmış ancak konservatuvarda istihdam edilmişti.
Bedeli kim ödeyecek
Yıllardır Akdeniz Üniversitesi’ndeki FETÖ/PDY Terör Örgütü yapılanmasını deşifre eden ve
bu dava uğruna bir dönem mesleğinden de edilen Hüsnü Gülez’in özel hayatı ifşa suçlamasına
karşı haklılığı, nihayet Danıştay tarafından da tescil edildi. Gülez “Kamudan atılmama sebep
olan ‘özel hayatı ifşa’ suçlamasıyla ilgili kumpasın gerçek olmadığı ortaya çıktı. Bu sürede 2
yıl işsiz bırakılmış olmamın ve itibarsızlaştırma operasyonunun hesabını kim verecek merak
ediyorum. Açtıkları tüm soruşturmalardan aklandım. Bana kumpas yapıldığını Danıştay da doğruladı” dedi. FETÖ düzenine biat etmemesi sonrası bir kumpas sonucu kamu görevinden çıkarılan üniversite yöneticisi Gülez, aklanmış olmasına rağmen halen Akdeniz Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı görevine de geri dönemedi. Gülez, şu an üniversitede konservatuar bölümünde görev yapıyor. Gülez, “Özlük haklarımın verilmemesi sadece, Egemenliğimizi ele geçirmeye çalışan mücadele ettiğim hain fetöyü, onun zihniyetini taşıyanları sevindirir, mutlu eder” dedi.
İki mahkeme de kumpası boşa çıkardı
Akdeniz Üniversitesi’nde Personel Daire Başkanlığı görevindeyken FETÖ’nün düzenine
uymak bir yana, uyanları fark edip savaş açtığı için terör örgütünün açık hedefi haline gelen
Gülez için Konya Bölge İdare Mahkemesi, 3. İdari Dava Dairesi bir karar vermişti. Kararda
her türlü şüpheden uzak, somut bir delil niteliğinde herhangi bir veri veya bu yönde verilmiş
bir yargı kararı bulunmadığı; görüntülerin, davacının bilgisi emri ile çekildiği yönünde
yapılmış bir tespitin de olmadığı gerekçesi ile Gülez’in kamudan ihracı işleminin iptaline
karar verilmişti. Danıştay da Konya Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı 3. İdari Dava
Dairesi’nin 2017/2347 Esas, 2017/3145 Karar sayılı 13 Aralık 2017 tarihli bu kararının
benzeri yönünde bir karar verdi. Gülez’in, ‘özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa ettiği’
yönündeki iddiaya son noktayı koydu. Danıştay 1.Dairesinin 2017/56 Esas, 2017/2588 Karar
sayılı ilamında Hüsnü Gülez’in üzerine atılı izinsiz kayıt ifşa eylemlerinden dolayı sorumlu
olmadığını belirtti.
Vatan sevdasıyla geçen bir ömür
Son 12 yılda AK Parti’li yönetim döneminde Antalya Döşemealtı Belediye Başkan
Yardımcılığı, Akdeniz Üniversitesi Personel, Kütüphane Daire Başkanlıkları gibi pek çok üst düzey
yöneticilik görevinde bulunan Gülez, son yerel seçimlerde ise AK Parti’den Marmaris
Belediye Başkan Aday Adayı oldu. Yurt dışında katıldığı birçok etkinlikte de ülkesini başarı
ile temsil etmiş olan Gülez; 17/25 Aralık 2013 sürecinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın çağrısı ile FETÖ/PDY mücadelesine girişti. Cumhurbaşkanı’nın çağrısı sonrası
FETÖ ile mücadeleye giriştiği bir dönemde kumpasa kurban gitmesi kariyerini geçici olarak
sekteye uğrattı. Özel hayatı ifşa suçlamasıyla kurulan kumpasla kamudan ihraç edilen Gülez,
verdiği hukuk mücadelesini büyük oranda kazandı.
FETÖ üyelerini sokak çetesi olarak gördüm. Altından tehlikeli bir örgüt çıktı.
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Hüsnü Gülez mahkeme kararını yorumlayarak
“Hakkımda iftira atıp kumpas kuranlar adalet önünde hesap verecektir” dedi ve şöyle konuştu:
“Hakkımda verilen benzer birçok karar vardır. Bu kararlar, Türkiye’de hukuk devletinin,
talimat almayan, iş ahlakına sahip savcı ve hâkimlerin varlığının en büyük ispatıdır.
Aklandığım soruşturmalardan dolayı Danıştay’da devam eden davalarım var. Sonuçları ne
olursa olsun çıkacak kararlara saygılıyım. Benim için önemli olan kamudan atılmama isnat
konu ‘özel hayatı ifşa’ suçlamasından aklanmak ve özellikle devlet büyüklerine karşı benimle
ilgili oluşturulan bir algıyı kırmaktı. Oluşturulan bu algının yalan olduğu, Danıştay kararı ile
de ortaya çıktı. Bu kumpas ve itibarsızlaştırmayı yaşatarak olumsuz algı oluşturan, bir süre
işsiz kalmama ve ailecek hepimizin yıpranmasına sebep olan, o kararlarda imzası olan tüm
şahıslarla ilgili avukatlarım gerekli suç duyurularını yaptılar. Halen de yapmaktalar, sokak çetesi olarak görüp çoğu zaman odamdan kovduğum iltisaklı fetöşlar, tehlikeli kumpasçı birer örgüt elemanı olarak karşıma çıktılar. Hiç birinden korkmadım ancak bedelini ağır ödettiler. Şuna inanıyorum. Bu kumpasçıların, ömürlerinin sonuna kadar mahkemelerde hesap vereceğine inanıyorum” dedi.
Benim üzerimden parti yıpratılmak istendi
O dönemde hakkında “AK Parti’li” şeklinde çeşitli basın kuruluşlarında haberler yapıldığının
da altını çizen Gülez, “FETÖ’nün emrindeki bazı yayın organlarınca, haksız yere gözaltına
alındığım o dönemde, sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la, Dışişleri
Bakanımız sayın Mevlüt Çavuşoğlu ve diğer devlet büyükleriyle çekilmiş bazı fotoğraflarımız
kamuoyuna servis edildi ve benim üzerimden sayın Cumhurbaşkanımız, AK Parti ve Dışişleri
Bakanımız yıpratılmaya çalışıldı. Bu gazetelerin pek çoğu zaten FETÖ’nün 15 Temmuz 2016
darbe girişimi sonrasında KHK ile kapatıldı. Bu itibarsızlaştırma operasyonlarına imza
atanları asla affetmeyeceğim. Güzel ülkemde FETÖ kumpasına maruz kalmış bir vatandaş
olarak, FETÖ ve kamuda kalan artıklarıyla bu can bu bedende olduğu sürece mücadelem
sonuna kadar devam edecek. Bu mücadelemde bana destek olan Ankara’daki o koca yürekli
değerli insanlara ve hakkımı tescil eden Türk adaletine saygılarımı sunuyorum.” dedi.