Gündüz: "Bugün 4 Aralık ve tüm dünyada “Madenciler Günü” olarak kutlanmaktadır. Ancak özellikle son bir yıl içinde Soma ve Ermenek’te yaşanan iki büyük felaket nedeniyle, kutlama yerine tam bir yas havası hâkimdir. Bu günün doğuşuna neden olan vakıanın yaşandığı coğrafya olan Anadolu’da madencilik sektörü ve madencilerin çalışma koşulları ise içler acısıdır.
Resmi verilere göre son 70 yılda, ülkemizdeki maden kazalarında üç binden fazla insan hayatını kaybetmiş ve bu acı tablo bizi, ölümlü maden kazaları bakımından dünyada ilk sıraya oturtmuştur. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak madenlerin daha güvenli hale gelmesi beklenirken, ülkemizde son dönemde maden facialarında büyük bir artış gözlemlenmektedir. Dolayısıyla mesele teknoloji veya imkânla değil; insan hayatına verilen önemle alakalıdır.
Madenciliğin devlet eliyle yapılmasının yerine tamamına yakınının özel sektöre devredilmesi, bununla birlikte denetimlerin de yetersiz olmasının bedelini işçi kardeşlerimiz canlarıyla ödemektedir. Maden sektöründe faaliyet gösteren şirketler, işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin yükümlülüklerini ihlal etmekte; kurmaları gereken yaşam odaları ve güvenli çalışma alanlarını, “maliyeti düşürmek” adına göz ardı etmektedirler. Dünya’nın her yerinde maden kazaları ve yaşanan can kayıpları asgari düzeye indirilmişken ülkemizde aksinin yaşanmasının temel gerekçesi bu şirketlerin yönetimi ve denetimi noktasındaki başıboşluktur.
Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere devletin yetkili organlarına ve siyasi iktidarın temsilcilerine hatırlatmak isteriz ki;
Türk Milleti, “İşçilerin hakkını alın teri kurumadan veriniz” diyen yüce bir peygamberin ümmetidir. Kömürün isini alın teriyle temizleyen maden emekçilerinin uğradığı haksızlığın temel etkeni olan taşeronluk sistemi, kamu faydası yerine yandaş faydası gözetilerek yapılan özelleştirmeler ve ihaleler doğrudan doğruya Allah’ın emirleriyle ve Peygamberin ölçüsüyle ters düşmektedir.
Maden işçileri modern köleye dönüştürülmüş, hakları ellerinden alınmış, yandaş sendikaların karşısında adeta kaderine terk edilerek susturulmaya çalışılmıştır. Hakkını arayan madencilerimiz ise şikâyetlerinden vazgeçmeleri için devletin de baskısıyla üç kuruş paraya razı edilmeye çalışılmıştır.
Ülkemizde bugüne kadar 3 bin kişi maden kazasında ölmüş, 100 binden fazla insan yaralanmışken “bu işlerin fıtratında bu var” diyenler, kendi fıtratlarını ortaya koymuşlardır. Hatta görevi işçinin-emekçinin hakkını korumak olan sözde bakan, madencilerimizin ölümü için “güzel öldüler” nitelemesinde bulunarak kamuoyunu şaşırtan, ancak kendisinden beklenen açıklamayı hiç utanmadan, sıkılmadan yapmıştır.
Devletin ve milletin imkânlarını şahsi menfaatleri ve zevkleri için kullananlar, yolsuzluk batağına düşüp fani dünyada lüks içinde yaşamayı marifet zannedip dünyalığı ahirete tercih edenler, bu sorumsuzluklarının hesabını iki cihanda da veremeyeceklerdir. Evlerine bir lokma ekmek götürebilmek için Ermenek’te, Soma’da ve daha nice maden ocaklarında can veren işçilerin vebalini hiç kimse ödeyemeyecektir.
120 yıl öncesinde gerçekleşmiş olan kazaları, bugün, orada da olmuştu diyerek karşımıza çıkarmak Yüce Türk Milleti’ne yapılan büyük bir saygısızlıktır. AKP Hükümeti kısa sürede iş güvenliği ile ilgili ciddi tedbirler almak zorundadır. Taşeronluk gibi çağdışı sistemler derhal yok edilmeli, çok acil bir şekilde kamu vicdanının rahatlatılması ve yaşanan acıların tekrarlanmaması adına Meclis’te İş Güvenliği Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. Bu süreçte, maden işçilerinin can güvenliği sağlanana dek üretim durdurulmalıdır.
Bizler, zalimin karşısında mazlumun yanında olmayı kendine düstur edinmiş Ülkücü Türk Gençleri olarak, Dünya Madenciler Günü olarak kabul edilen bugünde, yakın zamanda kaybetmiş olduğumuz Soma ve Ermenek maden şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, onların emanetleri olan kıymetli ailelerinin her dem yanlarında olacağımızı bir kez daha belirtmek istiyoruz. Ülkücü Hareket olarak hâlihazırda maden ocaklarında görev yapmakta olan tüm işçi vatandaşlarımızın da gerekli insani koşullarda çalıştırılmaları için elimizden geleni yapmaktan çekinmeyecek, her fırsat ve koşulda onların haklarını savunmaktan asla geri durmayacağız.
Ülkücü Hareket olarak sosyal manada sorumluluğumuzu yerine getirmek için tüm vatandaşlarımızı maden facialarının önüne geçilebilmesi, milletimizin bir daha böyle acılar yaşamaması için bizlere destek vermeye ve karanlığa ışık tutmaya davet ediyoruz"dedi.