HARBİYE AÇIKHAVA'DA BİR RÜTBE:KENAN DOĞULU!

Ares Kıvanç D.- Sahneden Biraz!

HARBİYE AÇIKHAVA’DA BİR RÜTBE: ‘KENAN DOĞULU!’

Ares Kıvanç Dönmez’le Sahneden Biraz;

 ‘nin katkılarıyla yayına hazırlanmıştır.

Bağımsız ve alternatif köşe, ‘Sahneden Biraz’, her türlü ‘baskı-şiddet-taciz-zorbalık ve ötekileştirme’ye karşıdır!

‘SAHNEDEN BİRAZ’ UYARISI: Yazıya geçmeden önce bilin, LÜTFEN! Bu köşe Green Peace’i (Yeşil Barış), WWF’yi (Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı)’nı, Amnesty International’ı (Uluslararası Af Örgütü), Human Rights Watch’u (İnsan Hakları İzleme Örgütü) ve Save The Children’ı (Çocukları Koruma Vakfı), görece ‘daha iyi bir dünya’ desteklemektedir!

 

Bu desteğin karşılığı hiçir şart ve koşulda kesinlikle ‘maddi’ değil, mümkün olursa ‘manevi’dir.‘ Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra...Ancak ondan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız.’ (Marlo Margon-Bir Çift Yürek)

TEMA VAKFI’NI VE BİR TANE BİLE OLSA FİDAN BAĞIŞI YAPMAYI SAKIN UNUTMA!BİL Kİ: ‘BİR CAN BİR CANDIR!’ https://www.instagram.com/bircanbircandir/

İLETİŞİM: kiracdonmez@gmail.com

Süreç işleyişi: -Tüm mailler aynı gün cevapladırılır ve bekletilmez.

-Mail süreci uzatılmadan, telefonla sesli iletişime geçilir.

Kıvanç İlkesi: Söz veriyorum: Size doğru olmayan bir şeyi, o an doğru onu gerektiriyor ya da kendi doğruma “doğru” geliyor diye doğru gibi yazıp göster(e)mem. Bir tek şey için söz ver(e)mem:

Taraf tutmamamı istemeyin benden. En tarafsız anımda, farkında bile olmadan bir tarafa geçmiş olabilirim. Kişilerin ve yerlerin asla ama ‘düşünce’ ve ‘fikir’ lerin daima.

‘Sahneden Biraz’ dan Okuyucusuna Teşekkür

Ares Kıvanç Dönmez, bir önceki ‘Sahnede Biraz’da, Uniq Açıkaha- vada gerçekleşen ‘Çakal&Lvbel C5’, konser eventi ile ilgili olarak kaleme aldığı değerlendirme yazısı, Prom(f)ili Yüksek Kimliksizlere; Çakal&Lvbel C5!’ in sahip olduğu yüksek okunma oranları nedeniyle ‘teşekkür’ eder.

MOTTO: ‘Sahneden Biraz’, sahnede gerçek olan ve gerçeğin kendisi ile ilgili olan şeylerin tamamı ile ilgilenir ve ‘gerçek sanat’ ile çok gerçek bir alışveriş içerisindedir.

 

Bir performans, sahnede başlar ve biter ama ‘Sahneden Biraz’ a girerse çok uzun süre devam eder.

19-20 Haziran 2024, saat 21:00 ’de, ‘Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde gerçekleşen ‘Kenan Doğulu’ konserinin 19 Haziran tarihli olanı için kaleme alınan ana değerlendirme yazısıdır. 

ALANA GİRİŞ İÇİN, HERHANGİ BİR ORGANİZSAYON ŞİRKETİ İLE İŞ- BİRLİĞİ SAĞLANMADI VE İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ’, SAHNEDEN BİRAZIN ÖZEL TEŞEKKÜRÜNDE YER ALDI!

Doğulu’nun, ‘Kahve’ adlı teklisinin ‘pr’ çalışmaları için sosyal medya danışmanlığı görevini üstlenen ilgili kişi ile ‘basın akreditasyonu’ için telefonda sesli iletişim kurmuş, uzun bir görüşme yapmış ama konser günü kendisine ulaşamadığı için alana bilet alarak giriş sağlamıştır.

 

Yaşanan daha doğrusu ekip olarak, bağımsız ve alternatif köşe ‘Sahneden Biraz’a yaşatılan durumun, Kenan Doğulu ve sahnesinin önüne geçerek yazıyı dağıtmaması için, köşe sınırları içerisinde size iletmeyi uygun buldu- ğumuz kısım bu kadarla sınırlıdır.

‘İletişim çağında yaşanan iletişimsizlik’ üzerine ilgili gün konu alınarak asla isim zikredilmeden ve kimse rencide edilmeden başka bir yazı sek- tör adına yazılacaktır. Sahneyi en iyi açıdan verdiği teknik olarak bilir kişilerce seneler önce tespit edilen ve sürekli izleyici tarafından ‘Haldun Dormen koltuğu’ diye de bilinen ‘C Sağ Blok-2. sıra’ dan aldığımız kalan son biletlerle, (büyük şanstı) alana girişimizi sağladık.

‘Değiştirilemez bilet’ seçeneği ile toplamda 3 bin beşer yüz liradan, 7 bin lira ödedik. İlk Kenan Doğulu konser yazısını, sound check’e bile girerek, -birazdan yazıda okuyacak ve tüm detaylara vakıf olacaksınız- bun- dan tam on üç sene önce kaleme almış birisi olarak, geceyi takip edip kapsamlı bir şekilde değerlendirmesinde bulunmak üzere, alana bu şekilde girmek, ilk aşamada tercih edeceğim birşey elbette değildi.

Ne var ki, başka bir şekilde ekiple uzlaşmak ve birinci doğru yoldan organize olmakta kati surette mümkün değildi. Gerekeni değil, gerekli görüleni kabul ettik, çünkü bu ‘Kenan Doğulu’ için değerdi.

ÖNEMLİ BİLGİ: Kendi kendimizi bu yazının kaleme alınabilmesi için finanse ettik. Doğulu’ nun ekibine biletler alanda ibraz edilmiş ve akredi- tasyon bölümünde kurulan ilk yüz yüze iletişimin ardından, alanda ikinci kez iletişim sağlanmış, selamlaşılmış, el sıkışılmış ve alandan ayrılırken üçüncü kez yanlarına giderek bir kez daha ulaşılmış ve sahnede bize sunulan muhteşem gece adına, Doğulu’ nun performansından ayrı olarak gecede taşıdıkları imza ile birer emekci olarak kendilerine de teşekkür edilmiştir.

 

Hayattan Biraz’ ın yardımcı event koordinatörlerinden Aylin Kırhan, sürecin tanığı ve gördüğü uzlaşmacı görevle, parçasıdır.

Alanda doğabilecek, önceden kestirilemeyen ihtiyaçlar noktasında ‘acil destek’ görevi gören İstanbul Bilgi Üniversitesi; bu yazı seninle var!

‘Sahneden Biraz’ Gösteri Puanlaması:

Bağımsız ve alternatif köşe, ‘Sahneden Biraz’ ın puanlama sistemi konser ve ses icrasına dayanan sahne performansları için 8 kriter baz alınarak işlemektedir.

Bu kriterler köşe standardı olup, içeriğin duygu ve hissiyatın dan bağımsız olarak ilkin teknik unsurlara dayanmaktadır.

Puanlama net bir şekilde ilgili değerlendirme yazısı öncesi aşağıda dikkatinize sunulmaktadır.

Not: ‘Alan Ekip Çalışması ve İletişim Başarısı’ sanatçının perfor- mans ve sahne başarısından ayrı tutularak sadece belirtilir ama diğer 8 ka- tegori ile ilişkilendirilmez ve yapılacak puanlamayı değiştirmez. Sanatçı tek ve yeganedir; ‘değişmez’  ama ekipler sürekli değişir ve yer değiştirir.

‘Sahneden Biraz’, iyi okumalar diler. Değerlendirme yazısı,‘Harbiye’de Bir Rütbe: Kenan Doğulu’, bu noktada başlıyor! 

ÖNCE DİNLE: https://www.youtube.com/watch?v=vl85xsabHFI

SEN BU YOLLARA YENİ GİRMEK İSTERKEN
BİZ GERİ DÖNÜYORDUK
MÜTEVAZİ OL BİRAZ EKSİLTİP SÖYLE
EN MUHTEŞEM SEN OLAMAZSIN

KÜÇÜK DAĞLARI SEN YARATTIN
SANKİ İNSANLIĞI SEN KURTARDIN
KAHRAMANSAN HANİ NEREDESİN

NEYDİM DEMEYİP NE OLDUMCULAR
HEP TEPETAKLAK SAVRULDULAR
NANKÖRLÜK HAİN HUY YANDILAR

USTAN EYVAH DİYECEK
RÜZGAR ÇOK SERT ESECEK
İYİLİKTEN VAZGEÇECEK
ACI BİBERİ DİLİNE KAŞIK İLE SÜRECEK

SEN HEP KENDİNİ BİLECEKSİN
GEÇME SINIRINI ÇİZECEKSİN
ÖNCE RÜTBENİ BİLECEKSİN

HERKES KENDİNİ BİLECEK
DURMA SINIRINI ÇİZECEK
KENDİ RESTİNİ ÇEKECEK

BU ALEMDE KENDİNİ BİLECEKSİN
GEÇME SINIRINI ÇİZECEKSİN
ÖNCE RÜTBENİ BİLECEKSİN

HAK ARARKEN YİNE HADDİNİ AŞTIN
BU CESARET BARDAKTAN TAŞTI
SAYGILI OL BİRAZ ÇAMURSUZ GÜREŞ
EMEĞE SAYGI BU KADAR MI

KÜÇÜK DAĞLARI SEN YARATTIN
SANKİ İNSANLIĞI SEN KURTARDIN
KAHRAMANSAN HANİ NEREDESİN

NEYDİM DEMEYİP NE OLDUMCULAR
HEP TEPETAKLAK SAVRULDULAR
NANKÖRLÜK HAİN HUY YANDILAR

USTAN EYVAH DİYECEK
RÜZGAR ÇOK SERT ESECEK
İYİLİKTEN VAZGEÇECEK
ACI BİBERİ DİLİNE KAŞIK İLE SÜRECEK

SEN HEP KENDİNİ BİLECEKSİN
GEÇME SINIRINI ÇİZECEKSİN
ÖNCE RÜTBENİ BİLECEKSİN

HERKES KENDİNİ BİLECEK
DURMA SINIRINI ÇİZECEK
KENDİ RESTİNİ ÇEKECEK

BU ALEMDE KENDİNİ BİLECEKSİN
GEÇME SINIRINI ÇİZECEKSİN
ÖNCE RÜTBENİ BİLECEKSİN

HERKES KENDİNİ BİLECEK
DURMA SINIRINI ÇİZECEK
KENDİ RESTİNİ ÇEKECEK

EYVALLAH…

Kenan Doğulu’nun, 2009 senesinde sözleri kendisine, müziği kendisi ile birlite Coşkun Turan’a ait olan,‘Patron’ adlı albümününün çıkış parçası olan ‘Rürtbeni Bileceksin’ in sözleridir. Parçaya omurga olması nedeniy- le sözlerin tamamı yazıya giriş olarak verilmiştir.

“(...)‘Rütbe’, genel kabul gören anlamı ile, herhangi bir güvenlik gücünde görevli personelin hiyerarşik mevkisini belirten unvan ve bu unvanı simge- leyen işaretlerler demek.

 

Bizim gibi ‘ulus-devlet’ olma ülküsü büyük olan toplumlarda bir ‘ast-üst ilişkisi’ ile temellendirilmesi ve daha çok ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ gibi yapılar içinde büyük önem arz etmesi muhtemel!

 

Ne var ki geldiği yer daha çok bu ve benzeri kurum yapıları özelinde olsa da, yeni bir Kenan Doğulu parçası olan ‘Rütbeni Bileceksin!’ şimdi bunu bildiğimiz ve bilmediğimiz yerlerden güne vuruyor…

 

Zaten içinden geçtiği- miz konjonktürel dönem yeterince rütbe bilmeyenle dönerken, en azından bu parça içerdiği uyarı ile tıpkı facebookta aldığımız ‘bugün şu seni dürttü’ bildirimi gibi günün sonunda bi ‘rütbe dürter’ görevi görüyor ve nerede çalarsa, duyan için onu rütbesinden dürtüyor…(...)”

Yazı hayatıma başladığımda, kaleme almak için görev başına geçtiğim Har- biye Açıkhava’da, bana büyük yazma şansı veren 5 sanatçıdan biriydi Ke- nan Doğulu. Diğer isimler sırasıyla Candan Erçetin, Ajda Pekkan, Tarkan ve Sertab Erener olmuştu.

 

Zaten 2011 Harbiye Açıkhava Yaz Konserleri açılışını bu dört önemli isimden ikisi olan Doğulu ve Erçetin’le açtığı için de, özellikle açılış konserlerine imza atan bu iki ismin değerlendirme yazısı o dönem farklı kategorilerde yazsam da,‘kültür-sanat’ merkezli bakıldığında bağlı oldu- ğum gazete için büyük önem taşımıştı.

 

Bugünkü gibi sadece gösteri dünyasına ışık tutan yazılar kaleme almadı- ğımdan ve hemen herşeyle ilgili ola- rak yazdığımdan dolayı, ilk açıkhava takip yazımın nasıl olacağı, benimle birlikte ekipteki herkeste büyük bir heyecan yaratmıştı.

18 yaşında hayatta aldığım en büyük hediye, stajer olarak başladığım Ger- çek Medya Kuruluşlarında bana bir köşe verilmiş olmasıydı. Ne mutlu bana ki, bir konserin takibi ve sahip olduğum köşede biter bitmez ifadesi Kenan Doğulu ile taçlanmıştı.

 

İlk kez tarihi Harbiye Cemil Topuzlu Sahnesi’ne girecek, alanı deneyimleyecek, tatbik edecek ve bir deneyimi dönemimin starı Doğulu ile elde edecektim. Bunun heyecanı büyüktü. Hepsi bir ‘ilk’ti çünkü ve bu ilk ‘Kenan Doğulu’ demekti.

 

Alışıla gelmemiş her durumun kişinin bünyesinde yarattığı klişe duygu ‘he- can’ bende kat kattı ve beni Harbiye Açıkhava’nın merdivenlerine, ‘basın-akreditasyon’ bölümünü geçip de girince, kat kat yapıp bırakmıştı.

 

‘Sound-check’de orada olmak, bloklarda bana söylenen yerde oturmak ve sanatçı orkestraya ‘tamamdır’ deyip sahneden ayrılına kadar kalkmamak gibi bir çok dikkat etmem gereken şeyi aklımda tutarken, heyecandan bir Doğulu şarkısı gibi o tutamadığım zaman ve kendim beni konser bitince ben kalacak mıyım endişesi ile yiyip bitiriyordu adeta.

Bu koskoca Harbiye Cemil Topuzlu’da, ya da kısa adıyla söyleyen çoğunluk gibi söylersem ben de, Harbiye Açıkhavada konser daha başlamadan böyleysem, başlayınca ne olacaktım, buna çok büyük bir meraktım. Basın konseri, 2011 senesinde yayınladığı ‘Aşka Türlü Şeyler’ le ele alırken, ben bunun tersine 2009 Kenan’ında ve ‘Patron’ unda kalmıştım.

‘Aşka Türlü Şeyler’ le de deli gibi ilgili olmama ve içine girdikce, içerdiği ‘aşk’ la büyüyüp büyüyüp durmama rağmen, yazıyı ‘Patron’ üzerinden temellemiştim resmen. Müzik direktörlüğünü ağabeyi Ozan Doğulu ile yaptığı bu albümde tüm şarkıların söz ve müzikleri her zaman olduğu gibi yine Kenan Doğulu imzası taşımıştı. Coşku Turan, Bora Uzer ve Devrim Karaoğlu’nun da aranjör olarak katkıda bulunduğu albüm beni Doğulu’nun yakaladığı albümün adı gibi ‘patron’ işlerden biriydi.

Basında o zaman yer alan, ‘albüm süreci 54 kişilik dev bir ekiple yü- rütüldü’ ler vs’ler de beni acayip etkilemiş ve ne geliyor böyle dedirtmiş- ti...İşte bu ve benzer pek çok şey nedeniyle, 2011 Harbiye Açıkhava Ke- nan Doğulu konser yazısında, ‘Patron’ adlı albümden, beni saran ve hiç bırakmayan ‘Rütbeni Bileceksin’ ilgili yazıya ruhunu katandı.

 

Şu an okumakta olduğunuz bu yazının başında tırnak içinde size sunduğum kısmı bizzat o yazıdan alıntıladım. Alıntıladığım yerle ilgili olarak editöryal çalışmada, seneler öncesine, (...bu kadar çok öncesine) gerekip de geri dönünce, sahip olduğum bugünkü gözle gördüğüm bir iki yer üzerinde çok küçük oynadım ama emin olun isterim, aynısına çok yakın bu haliyle dikka- tinize sundum.

 

Bu yazın yeni hiti ‘Kahve’ üzerinden bir yazı taslağı hazırlamıştım ama ka- lem beni ilk geceki sahnesinde ‘Rütbeni Bileceksin’ i okuyup birazdan detayına inecek olduğum bir iki çok önemli sebeple, seneler önce kaleme aldığım yazıya ötürünce bundan vazgeçtim.

‘Kahve’ içerek okuma zorunluluğu tanıyan ‘Harbiye’de Kenan’la Bir Kahve’ adlı bu yazımı, iki gece üst üste ‘sold out’ sold out olarak gerçek- leştirdiği konser dizisinin ikincisine (20 Haziran 2024) ilişkin olarak oku- yabileceksiniz. ‘Patron’ adlı albümde bana müzik adına kendimi bilinçli kabul ettiğim yaşta, ilk büyük dokunuşu yapan Doğulu, o zaman bu parça ile, herkesin kendi kendisinin patronu olduğunu düşündürtmüştü.

 

Kişiye kendiyle farkında bir biçimde pencere açması için eğer parçayı dinler de bu şekilde alırsa ‘âlâ ama bugün bakınca bunun yanında, kendini sadece patron olarak gören ama faaliyetine girmeyen nicesine hakikaten yaklaşıp da bir ‘patron’ çeksen, ‘ha ben mi?’ şeklinde bir şaşkınlıktan başka ne çe- ker cidden. Kenan Doğulu’dan geçmek, zaman içinde sana geçen parça- ları yeniden parçalarına ayırarak, ne zaman ne demek istemişti demek.

Örnekse aynı parçanın, albümden aldığı isimle yayın tarihi olan 2009’da, en çok kim ben patronum diye geziniyordu ortalıkta? Bugün ilgili albüme bakıp bir incelemeye patron olarak ya da olmayarak sorunca…Bunu sormayı müzikte Doğulu gibi patron olmuş (her ne kadar tavrı bununla işi yokmuş gibi olsa da) bir adamın yaptığı işe duyduğun saygıyı ortaya koymak için görev alınca okuması başka oluyor ister istemez.

O zamanlar ‘kadın ve erkek ilişkilerinde de patron kim diye soru- yor Kenan?’ başlıkları atıp parçayı ilgili mecralarda ele alanlar düşünün neye nasıl kayanlar? Kenan Doğulu ama bu, kaydırır bir parça yaparak verdiği ile ama alır gider zamanı, o zamana sürdüğü ile. ‘Patron’ la paralel- dir işte aynı albüm de ‘Rütbeni Bileceksin’ adlı diğer işi de ve ‘Patron’- un bir yerinde;


‘Saçmalarsam susturun beni/Anlat gelince hiç duramam/Geveze bir lider gibi/Olaylara bihaber gibi/Suçlu gibi/Borçlu gibi deyip hemen ar-dından, ‘Rütbeni Bileceksin’ e geçerek:                                                                 

‘Sen hep kendini bilicen/Geçme sınırını çizicen/Önce rütbeni bilicen/Bilicen...’ diyerek bildiği rütbeden vererek gazı mevzuya, az önce gazını aldığı borçtan ve suçtan ve borcu ve suçu olanlara nereden rütbeli olurlarsa olsunlar, geçilmeyecek sınırları bilecekleri ve artık bilmek gerekecekleri kendileri ile veriyor.

 

Albümde sıralamaya bu iki parçanın arka arkaya girdiğini görünce, zaten sekizinci stüdyo albümünün neden bu tavrı esas alan, üç sene aranın ardın- dan bu bakış açısı ile satış noktalarında yerini alan olduğu da, içinden geçti- ği dönemin bir ödevi niteliğinde dinleyicisi (tüketicisi) ne.

 

O dinleyicilerden(tüketicilerden) birisi olarak seneler sonra, farkındalığı o günle aynı seviyesiyle bir kez daha iyi vermek istemiş olabilirim 19 Hazi- ran 2024 Harbiye Açıkhava Konseri’nde patron Doğulu’nun şahsen kendisine. 

360 derece entertainment yaklaşımıyla, Türkiye ve İngiltere başta olmak üzere global çapta hizmet veren, faaliyetlerini sanatın ve toplumsal yaşamın zenginleşmesine katkı sağlamak için yürüten Atlantis Yapım organizasyo- nuyla gerçekleşen konser, Kurban Bayramının son gününe denk gelmiş olmasıyla bir risk değil avantajdı.

 

Öyle ki tek bir koltuğun bile boş kalmadığı Harbiye Açıkhava’da, ‘sold out’ yapan Doğulu, bilet satış trafiğine de bakarak ifade etmek gerekirse, ‘rütbe’ nin bu yaz Harbiyesi içinde adıydı.

 

İstanbul’un tatil için başka şehirlerde olduğunu, dönüş yolu için, henüz davrandığını ya da bunu bayram ertesine bıraktığını düşünerek, bayram haftasını içeren tüm konserler, bilet satışı noktasında ucundan kıyısından bir handikap havası yaşadı.

Geçmiş senelerde bayrama denk gelen nice konserde de yaşanan akışın geti- risi bir şeydi bu ama yine o yıllardan da deneyimlenildiği üzere bilinmesi ge- reken bazı isimlerin hangi gün çıkarsa çıksın, talep edilirliğinin mili felaket, yas vb durumlar dışında değişmeyeceğiydi. Bununla birlikte ve bundan ayrı olarak, hatta özellikle ‘bayram’ gibi günleri içeren haftalarda verdikleri konserlerin daha çok tercih edileceği de. Tıpkı Kenan Doğulu gibi.

 

İstanbul’un yarısı il dışında ise kalanı da, Kurban Bayramı Özel Kon- seri’nde, Kenan Doğulu ile Harbiye’deydi o gece. Ben değerlendirmesini yapmak üzere gittiğim bundan tam on üç sene önceki ilk Kenan Doğu- lu konserimi hatırlayarak ve bugün yine aynı değerlendirmede bulunmak üzere konserde bulunup gördüğüme bakarak, baktığımı gördüğüm olarak direkt ifadesinde bulunmadan hemen önce ikisi arasında değişen ve aynı giden ne var, onunla ilgili kaldım bir süre.

Yine aşk’tı,aşık’ tı Kenan Doğulu, işine, sahnesine, dinleyicisine, proje bazında bakarak ifade etmek gerektiğinde tüketicisine. Özellikle açık hava konserlerine, Harbiye’ye ve bu kültüre…İki Kenan arasında aynı olan, değişime uğramayan ve sabit duran buydu.

 

Yaşamın içinde bir yaşayan olarak ‘aşk’ olan aşk’la ilişkisi, buna ilişkin ola- rak edindiği referanslarla, sadece onun bilebileceği birşey. Ama ‘müzik’ ve ‘Doğulu’ bir arada o ‘aşk’la üretip piyasaya sunduklarıyla, bunları tükete- cek olan biz potansiyel tüketiciler tarafında, hepimizce bilebilinecek olan bir şey.

 

O bildiklerimizden birisi, Doğulu’nun, İstanbul’un her yaz müzisyen- ler için prestij noktası kabul ettiği İstanbul’da Harbiye Açıkhava, diğer illerde ise malum sahneler için yaz daha gelmeden içinde bunun için bir aşk’ ı büyütmesi ve o büyüyen aşkla, canlı performans yapacağı büyük bir geceye atacağı imza için çok büyük yükselmesi.

Bu on seneler önce de böyleydi, şimdi de böyle; değişmedi! ‘Aşk’ın Kenan Doğulu’su, Atlantis Yapım organizasyonuyla, Kurban Bayramı’nın son günü olan 19 Haziran 2024 Çarşamba gecesi verdiği Harbiye Açık hava Konseri’nde, müzik yaptıkça yaptığı müziği içine alan senelerin biri- kip, bir araya gelip bir konserde daha onu nasıl yükselttiğini ve ‘pop mü- zik’ bunun taleplisi için sadece bir müzik türü değil, aynı zamanda ‘aşk’ demekse, o aşkta ‘patron’ seneler önceki bir albümüne de verdiği isimle nasıl yine o, bunu ispat etti bütün bir Harbiye’ye.

 

Bayramda da yalnız bırakılmadığı için alandaki kitleye teşekkür ederken, o kitle de Doğulu’ya teşekkür etti. Çünkü bayramlar artık bayram gibi değildi ve sahnesi bir zamanlar bayram havasında olanlar bugün o havadan adına zaman diyerek olmuştular. Sarf edeceği eforu, bir de ‘bayram özel Kenan’ konsepti ile birse iki, ikiyse üç, üçse dört yaparak bir ‘açıkhava buluşma sı’ sını, çarpı ikilerle sağladı. Performansında bulunduğu parçalarla, tadı yerinde olanların tadına tat kattı, tadından olanlar varsa, onları da geceden tat alması için ne yapıp edip geceye kattı. 

Müziğin bendeki tanımı ile ilgili olarak bu yazının başında yer verdiğim ba- na ait olan, ‘sesler aracılığıyla duygulara yapılan ansal yatırımlar-dır’ sözü, aralarında on üç sene olan iki konseri bir arada ve ayrı ayrı ele alırken geceyi bana yeniden verdi! Müzik, Doğulu için sesler aracılığıyla yaptığı bir ‘yatırım’ dı ve müziği varlık olarak alıyor, bu varlığı biriktiriyor ve/ya da miktarını her biten bir açıkhava konserinde, bir sonraki için arttırıyordu.

 

Bu da, ondan hiç haber alamadığımız zamanlarda bile yaptığı olduğundan, gündem kendisi için bitse de, müziği için bitmiyor ve müzik bir ara sesini kesse de, Kenan ses olup müziğe devam ediyordu. On üç sene önceki Doğu- lu konserinde bana bu yatırımı iki buçuk saat süren bir performans ortaya koyarak nasıl ‘kanlı-canlı’ verdiyse, on üç sene sonra bu konserinde de, ayı şekilde verdi işte!

 

Şarkılar yine umut verdi, umuttan etti, sabrettirdi, sabırsız hissettirdi, bek- letti, ilerletti, yakınlaştırdı, bir araya getirdi, uzaklaştırdı ve savurdu!

 

Duygulardınız ve duygulanımlardınız Kenan’da. Ne de olsa yeni teklisi ve bu yazın hiti ‘Kahve’ ye gelince sıra hepsinin üzerine bir fincan kahve içecek ve ‘bunca yılın hatrına be Kenan diyecektiniz’ hep birlikte.

Bence benden iki çok uzun ara ile verilmiş konser arasında istemsizce gidip geldiğim bu yazıda, vokal performans ve genel hakimiyet dışında, iki ayrı seneye ilişkin sahnenin görsel unsurlarını da karşılaştıracak olmam bekle- diğiniz. Her ikisinin ne olup olmadığı ve hangisinin daha az ya da çok iyi olduğu konusunda yüksek dikkatinize somut birer veri sunmam.

 

2012 Harbiye Açıkhava Yaz Konserleri’nde, hazırladığı güçlü ve din- leyiciden tam not alan repertuar dışında, Madonna, Rihanna gibi dünya- ca ünlü isimlerin koreografı Nathalie Marrable’ın hazırladığı görsel şov- lar geceyi yukarı çıkarmış, ve sahneye bu ayağında da yaptığı yatırım en az sesi ve kadar bedenindeki performatiflik de işin içinde olunca çok konuşul- muştu. Hani ‘muhteşem bir geceye imza attı’ demenin yavan kalacağı, geceyi anlatmaya yetmeyeceği ölçüde bir sahne ve Harbiye diyelim bugün gözüyle o güne bakınca, 2012’den kalan geriye!

Yaklaşık 2.5 saat sahnede kalmıştı ve tek bir kelime ile ifade etmek gerekse, her dönemin parçası olan ama o günlerde dinleyiciye ilk merhabası’nı su- nan ‘Bal’ la ifade etmek ve bitirmek gerekirse, onu dinlemeye gelen binler- ce kişiye ‘bal’ gibi bir gece yaşamıştı baldan bir ifadeyle...On üç sene sonra kahve tadında bir gece gelecekmiş meğerse. Belki acı olur tadı ülke gibi ara ara diye, önce bal vermiş ve önlem almış olabilir bu nedenle. 

Arada geçen tüm yıllar içinde sayısız konser verdi ve hepsine büyük özenliy- di. Bende en az 4 kere daha yazdım kendisini ama on üç sene önceki ilk kon- serinden sonra, bugün on üç sene sonra gerçekleşmiş olana bakarak senele- lerin ödevini iyi verebilmek için aradaki mesafeyi en uzağa çekerek, ‘19 Ha- ziran 2024 Çarşamba, saat 21:00’ tarihli Harbiye’ye çeviriyorum sahnedeki unsurlara çekecek olmanın heyecanı ile ibreyi.

 

Konserin kıyafetleri, Henri Prost’un 1930’lardaki ‘İstanbul Projesi’ kapsamında inşasını teklif ettiği, sayısız sanatçının konser verdiği ve birçok temsil ile eserin sahnelediği Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nin tarihinden ilham alınarak tasarlandı bu kez. Modacı Özlem Kaya’- nın tasarımlarının Cahit Ogun Onat tarafından 3 boyutlu model tekniği ile birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan kostümler, Harbiye’nin tarihine kelimenin tam anlamıyla saygı duruşu niteliğindeydi.

Dünyadaki bütün kültürler için geçerli olan tekil bir ‘müzik’ tanımı yapmak çok mümkün gözükmese de, müziği bazı toplumlar için sadece sese bir tem- sil, bazı toplumlar için de bir ritüel olarak verilebiliyor. ‘Müzik’ kültürel olarak göreli bir kavram ve her kültür hattâ her kişi müzik olarak adlandıra- cağı şeyi neredeyse kendisi belirliyor.

 

Popüler ve müzik kelimeleri tüm bu sahneyi de işin içine alan süreçleriyle Kenan Doğulu üzerinde, bazen çok bazense az popüler olsun onun belirle- diği tür bir müzik seyri sunuyor dinleyiciye. Çok ‘popüler’ bir isim olsa da müzik ile eşleştiğinde popülere göre popüler olmayan işlerin de ortaya çıkması şaşırtıcı değil bu nedenle. Bugün spotify’da son bilmem kaç yılın en çok dinlenen 10 popüler’ine girmeyebilir ama en çok sold out konser veren hali hazırda kendisidir ve Doğulu’ya konser organize eden firma için o konserin biletlerini falanca hafta, falanca gün demeden satacak ve bitire- cek olmak garantidir.

Dans Fabrikası Dansçıları’ndan oluşan 10 kişilik bir dans ekibini yanına alarak, vokal performanslarını, konser süresince belli bir hareket düzeni içinde gerçekleştiren Doğulu, dansçıların desteği ile bedenindeki değişkenleri anı anına verdi sahnede. Ekip ile birbirlerine olan uyumlarının sadece bedensel değil ruhsal bir güç birlikteliği de sunduğu, konsere bir seneyi bulan bir çalışma sürecine tabi olmaları ile yakın ilgiliydi.

 

On iki sene önce kendisini ilk kez izleyen ve yazan ben, tam on iki sene sonra -aradaki diğer konserleri kendi içlerinde ayrı tutarak ama bu yazı için bir kenara bırakarak-, tekrar izlediğimde ‘popüler’ in müzikte Harbiye Açıkhava gibi bir canlı performans noktası için bunu kültürel bir kodla belirlememiz gerektiğinde erkek bir müzisyen üzerinden dönemi içerisinde baz almayı Kenan Doğulu ile ‘yerinde’ buldum yine.

Dolayısıyla ‘popüler müzik’ çalışmalarında en belirgin yönelim ‘kimler- in, ‘neyi’, ‘nasıl’, ‘neden’, popüler olarak kabul ettiği ve etmediği soruları- nı yanıtlamaya çalışmak ya mesela, popüler pop müzikte bu, Kenan Doğu- lu’yu kimlerin neyiyle nasıl ve neden dinlediği bunca yıla dayanan süreç içe- risinde. ‘İlk Adımı Sen At’, ‘Yüzsüz Yürek’, ‘Doktor’, ‘Yedi Harika’, ‘Bal Gibi’, ‘Kurşun Adres Sormaz ki’, ‘Tencere-Kapak’, ‘Aşk ile Yap’, ‘Ada’, ‘Yaparım Bilirsin’, bu yazıya da temel oluşturan ‘Rütbeni Bileceksin’ ve şimdi bu yaz ‘Kahve.’

 

‘Kahve’ son hit parçası olması, ve bu yılki Harbiye Açıkhava Büyük İs- tanbul Konseri öncesi çıkış yapması nedeniyle, bir konserin ana teması olarak yarın sizlerle buluşacak olan yazının starı. Konserin başında sahnede oynatılan konser açılış videosu içeriğinde sunduğu Kenan Doğulularla onu dijitalleştirilmiş ve az sonra başlayacak olan Kenan Doğulu konseri için, alacağı gerçek sahnenin hemen öncesinde, bir sürü başka Kenan’la dijitalize ederek sahnelemişti.

Dijital Dünya’nın, ‘uzay-zaman aralığı’ ndaki Kenan, videonun ba- şında, Müzik Tanrısı’nın onu salmasıyla dünyaya nasıl bugünkü olduğu Kenan formunda düşüyorsa, az sonra ‘kulis-sahne’ aralığında Atlantis Yapım’ın ona telsizden vereceği komutla, Harbiye Cemil Topuzlu A- çıkhava Sahnesi’ne düşecekti aldığı son formda. Düştü…

 

Doğulu’nun müzikle olan bağlantısı, fiziki boyuttaki Doğulu’ya geçme- den, imgesel olanıyla, bu açılış videosunda kuruldu ilk önce. Dijital bo- yutta, imgeler yoluyla, lazer gösteri tekniğini farklı başka bileşenlerle video- ya kanalize eden yeni nesil yazılımcı ve art designer Cahit Ogün Onat, Kenan Doğulu’yu sahneye bu teknikle sunma ve izleyiciye bir konserin sürecine ilişkin olarak hazırlama biçimiyle, gece bittiğinde anısı olacak bir ana yapmış olduğu yatırımla gecenin yaratıcısı olarak görülmesi gereken bir isimdi kesinlikle.

Bir istemci sunucu mimarisi ile kurulan bu iletişim modeli, Doğulu’nun görüntü olarak eş zamanlı bir şekilde, video art aracısı ile bize ve geceye yansıtılmasıydı bir ilüzyon içerisinde.

 

İlüzyon sona erip, soyut Doğulu bitince, somut olan başladı ve Doğulu sahneye fiziken adımını attı. ‘İlk Adımı Sen At’ parçasıyla sahnede somut bir, iki buçuk saatlik sürece bu sürecin anahtar ve karakteristik özelliklerini vererek imza attı.

 

Bu imzayı atarken onu tam on üç sene önce canlı’da ilk kez dinlemiş ve izlemiş birisi olarak, dakika dakika dikkat kesildiğim her bir davranışının canlı bir performansın gereklerini, görsel unsurların da fonksiyonlarıyla birleştirerek bir arada verdiğinde onun on üç sene sonra bugünde ‘pop’, ‘popüler’, ve ‘popüler pop’ şeklinde ayırmadan ‘Türkçe Müzik’te aynı ‘yüksek rütbe’ olduğunu gördüm.

Saygı duydum, ve ‘saygın olmak’ la ‘yaygın olmak’ arasındaki farkın ne demek olduğunu müzik piyasası ayağında onunla anladım. Dün buysa, bu- gün de bu olan birşeydi bu: ‘Bir ürün olarak ele alındığında hem saygındı hem de yaygındı Kenan Doğulu.

 

Doğulu ile benzer iş yapan ve sektör süresi Doğulu’nun başladığı yıllara dayanan rakip adamlara bakınca, 19 Haziran 2024 konseri’ndeki Ke- nan Doğulu bu versiyonunda, ‘dün’ün değil ‘gün’ün dinamiğiydi. Buna neden ‘update’ edilmişliği ve yeniden sürümlenmişliğiydi.

 

Harbiye Cemil Topuzlu özelinde konuşmak ve noktalamak gerekirse, ‘canlı performans’ için daimiydi,  ‘değişmez’ bir isimdi ve Türkçe Mü- zik Tutukunlarına Doğulu, 2024 yazı için de, bir Harbiye ‘vazgeçil- mez’iydi.  İşe yeni başlamış ve ama o ve ya bu sebeple iddiası da kendisin- den büyük olmaya çalışmış, bir kere Harbiye Açıkhava’da çıkabildi diye, değme starları solda sıfır bırakmış gibi bir tavra sahipler yine çoktu. Kenan Doğulu, ‘Rütbeni Bileceksin’ i onlar için de okudu:

 

‘Sen bu yollara yeni girmek isterken                                                                    Biz geri dönüyorduk                                                                                          Mütevazı ol biraz eksiltip söyle                                                                                En muhteşem sen olamazsın...

Bir emeğe saygının yazısıdır bu. Protokol’ün, 6000, bloklorda en ekonomik bölümün ise 2500 tl’den satıldığı bir konserde, bilet fiyatını belirleyen Atlantis’in sanatçıya duyduğu saygıyı sadece bilet fiyatlandırmasıyla bile nasıl ortaya koyduğu ortada.

 

Bir müzik adamının müzikle bugün olduğu şeyi ortaya koymak için bunun değerlendirmesini yapmak üzere yazıya otururken, 2 gün üst üste verilmiş olan bir konseri, ‘ikisi de aynıydı. ikincisi birincisine gelemeyenler içindi’ sağlamalsıyla bir güne sığdırmak çok konforlu olurdu.

 

Ama sanatçıya duyduğumu iddia ettiğim saygı ortadan kaybolurdu. Bu nedenle, ‘Kenan Doğulu 19-20 Haziran 2024 Harbiye Açıkhava Yaz Konserleri’ değerlendirmesi için iki büyük bölüm açan ‘Sahneden Biraz’ın bu yaptığı, bildiği rütbeden ve Doğulu’ya duyduğu o çok büyük saygının hakkını vermek istemesinden.

Kahveler içilerek okunucaksa her iki yazı da, Kenan’a ısmarlatmak için o kahveleri sahnede içtiği özel kupayla, rotanız yarın için bir kez daha Harbi- ye bu durumda. İçmek için Kenan’ la bir kahve, yarın burada benimle olun yine! 

YAZI BİTTİ VE ÇOK İYİ BİL Kİ: Bu yazı için hiçbir pr ajansından, sosyal medya danışmanlık ve/ya da menajerlik hizmeti şirketin- den para alınmamış, yine bu yazı,yazıda bahsi geçen sanatçı ile köşe ara- sında direkt bağlantı kurabilecek kişi ya da kişiler aracılığıyla, sanatçının ilgili event öncesi oluşan veyahut da oluşacak olan isteği sonucu karşılıklı bir anlaşma sonucu kaleme alınmamıştır.

 

Aksini düşünen ya da bir nedenle bu şekilde düşünmeyi kolayı haline  geti- ren, bunu ispat etmediği takdirde bulunduğu iddiayı ‘ben öyle düşünü- yorum ama tatlım’ dan öteye götüremeyeceği için, Sahneden Biraz’ın, ‘bağımsız’ ve ‘alternatif’ yapısı altında hukuktan önce kalmış ve böylece ilk cezayı almış olur!

!: Bu çalışma, sanatçı Emma Connoly’nin, Sahneden Biraz’ın, ‘köşe kapanış duvarı’ için yaptığı özel çalışmasıdır.

SAHNEDEN BİRAZ VEDASI:

 

“Hayata dil çıkar ve dilin içeride değil dışarıda ver ayar. Yer, zaman, mekan ve durum her ne olursa olsun, motton bu olsun. Kafana da benim gibi, ‘şapka’ dışında başka hiçbir şey takma!” Bir sonraki yazıda buluşana kadar geçecek olan süre zarfında, ‘az öl-çok yaşa’ ve sanatı kafala!

                                                                                                  Ares Kıvanç D.