HAYVAN VE SEVGİ

Gökten Ulugergerli

Kahvaaltı ediyorum beş yeni doğmuş kedi yavrularıyla beraber.

Yavru kediler sabah sabah saldırmışlar analarının memelerine. Şapur şupur sesleri masama kadar geliyor ben de sessizce onları izliyorum.

Belli ki ana, yavrularının süt emerken ızdırap çekiyor, her açı çektiğinde kendisini de bir karış geriye çekiyor. Her halde memelerini istemeselerde yavrular incitiyor.

Bir iki üç kez acılara dayanamayan ana kedi bir anda ayağa kalkıyor, dut silkeler gibi yavrular yerlerde. Ana kedi yaptığının farkında ne olduklarını şaşıran yavrular dikilmiş kulaklarıyla şaşkoloz.

Ana kedi başlıyor yavrularını yalamaya, adeta özür dilercesine. Yalamadığı hç bir yavrusu kalmıyor ve gene uzanıyor çalılıklara, yavrular meme emip süt içmeye seferber.

İşte bir ana kedinin bir kahvaaltıda anlık kısacık serüveni, acı çekse bile yavrularını ne aç bırakıyor ne de sevgisiz. Karınları doyan yavrular ise bir birlerinin kuyruklarıyla ara sıra da analarının kafasının üstüne çıkarak oyunlarını sürdürüyor.

Kim bilir kaç kez bu acılı – sevgi, günde - ayda hatta birbirlerinden ayrılıncaya kadar tekrarlanıyor?

Hayvan sevgisi bu ya insanların?

İnsanların acıya tahammülleri yok, can almak bir yudum su içmek kadar basit.

Bir hayvan sevgisine bak bir de insanın güdüsüne.

Hayvanları uyutmak özür, öldürmek ACABA sevgi yoksunluğun bir sonucu mu?