HÜSEYİN AĞA VEYA İSİİN AĞA

Güven KARABENLİ
HÜSEYİN AĞA VEYA İSİİN AĞA
Marmaris'in yerlileri "Hey gidi aslanım hey Maşallah yaz kış açık gezer, aç gezer, çıplak ayak gezer, bişiycikler olmaz aslanıma" derler, üç yaşında bir çocuğun zekasına sahipte olsa gizli gizli kıskanırlardı "Hüseyin ağa" larını. Demek ki ecel geldi mi kim olursa olsun alıp gidiveriyormuş.
Dün kaybettik Marmarisin, Marmarislilerin sembolü olan "Hüseyin Ağayı. Marmarislilerin dediği gibi "İsiin ağa"yı.
Yıllar geçti Marmaris tanınmayacak kadar değişti. Ama Hüseyin Ağa değişmedi. Yaşlandı, saçları ağardı ama neşelendiğinde "anaaaa ha ha ha hayyy" diye avaz avaz bağırmasından vazgeçmedi. Neşelenince ellerini birbirine sürtmesinden, çayı ne kadar sıcak olursa olsun höpürdeterek üç yudumda içmesinden vazgeçmedi. Sabah evinden çıktı, hep aynı yerlerde dolaştı, hep aynı yerlerde oturdu, hep aynı adamlara takıldı, hep aynı adamlardan bir sigarar otlandı ve akşam evine döndü Akkadın, anası ona ölene kadar baktı sahip çıktı. Akkadın öldükten sonra ailenin diğer üyeleri Akkadın kadar olmasa da Hüseyin Ağa'ya baktılar ilgilendiler.
Hüseyin ağayı hep sevdim. Sevimliydi, zararsızdı, semboldü, hep vardı. Marmaris'in bir parçasıydı. Çarşıda ellerini carparak yürür, birden durur, boynunu önce sağa sonra sola doğru eğer, sabit sabit bir yerlere bakar "Aha" diye bağırarak yanından geçen kadınların yalancıktan memelerine saldırır, kalçalarına çimdik atardı. Marmaris'in yerli kadınları Hüseyin Ağa'nın bu huyunu bildiklerinden katiyyen yanına yaklaşmazlar, Marmaris'i ziyaret eden yerli ve yabancı turistler bu masum saldırılardan nasiplerini alırlardı.
Yazın millet yer bulamadıklarından Cuma namazlarını Eski cami'nin önündeki meydan da kılarlardı. Namaz başladığında Hüseyin Ağa safların arasında dolaşır tanıdıklarına dürterdi. Bu birileri gelip onu götürene kadar devam ederdi. Çok gülerdim, herkes gülerdi.
Sünnetini amcam yaptığından Hüseyin Ağa Nabi amcamı tanırdı. Amcam çarşıya geldiğinde, hemen koşar amcamın dizinin dibine oturur, elini dizine koyardı. Amcam rahmetli de " Gel bakalım deyyus" der, başını okşar ve çay ısmarlardı.
Altmışlı yıllarda Yüce sinemasının en ön sırasında Hüseyin Ağa otururdu. Bir defasında çok heyecanlı, yabancı bir harp filminde esas oğlan alnında terler birikmiş bir halde önündeki mayının tellerini keserken, çıt çıkmayan sinemada birden Hüseyin Ağa o meşhur kahkahasını atarak alkışlamaya başlamış, bütün sinema birbirine girmişti.
Eski camiden kaldırılan cenazeye gittim. Helal olsun Marmarislilere yağmura rağmen cenaze çok kalabalıktı. Güzel insanlar vefa borçlarını ödediler. Hüseyin Ağalarını hak ettiği şekilde uğurladılar, onunla vedalaştılar. Cenazeye gelenlerin yarısından fazlasının kadın olması çok dikkatimi çekti. Kimbilir hiç kimseye bir zararı olmadığını bildikleri halde onunla karşılaştıklarında abartılı bir şekilde reaksiyon gösterip kaçmaları belki yüreklerine dert olmuş, kendilerini affettirmeye gelmişlerdir diye düşündüm.
Hüseyin Ağa 84 yaşında öldü. Ölüm sebebi çoklu organ yetersizliği. Bizler" Yahu bu adama bir şey olmuyor, bak yaz demiyor, kış demiyor çıplak ayak incecik giysilerle geziyor istediği yere yatıyor derken maalesef iç organları birer birer onu terk ediyorlarmış garibimin.
Marmaris ve Marmarisliler zamanla Hüseyin Ağalarını çok özleyecekler eminim. Allah rahmet etsin. Üzgünüm...