30 Mart seçimlerine katılım oranındaki rekora baktığımızda insanlarımızın özellikle son dönemlerde çok daha siyasallaştığını tespit etmek mümkün. Sosyal medya, ister istemez dünyada ve ülkemizde olup bitenler hakkında bizlere bir fikir veriyor, bizler de farkında olarak ya da olmayarak tarafımızı seçiyoruz.
Böylesi bir durum ve netice bana göre siyasi geleceğimiz açısından umut vericidir. Çünkü iradeyi temsil eden makam sahipleri; her icraat ve projelerinde daha evvel hiç olmadığı kadar insanlarımızı, onun ihtiyaçlarını, fikir ve inançlarını, önceliklerini, beklentilerini hesaba katmak zorunda kalmaktadırlar.
Yani insan için siyaset ön plana çıkmakta ve bu cumhuriyet tarihimiz boyunca yaşadığımız krizlerin doğuracağı çocuk olacaktır. Bu güzel bir şey…
Fakat bir de siyaset içinde insan var… O nasıl bir şey?
Bu parantezde sağlam bir karakter ortaya koymak çok mühim ama çok da zor. Her defasında değişen hedefler ve şartlar sebebiyle bukalemun gibi şekilden şekle girmeyi siyaset olarak benimseyenler çekirgelerden farksızdırlar fikrimce.
Bütün bunları şimdi ne diye sayıklıyorum?
Çünkü siyaset yelpazesinde doğrudan veya dolaylı olarak rol kapan kişi ya da tarafları yeni yeni çehrelerle tanımaya başlıyor oluşumuz, bu hal siyaseti adeta turnusol kâğıdı kıvamına dönüştürmüş durumda.
Daha düne kadar Gülen cemaati ile ilgili efkar-ı umumi neydi, bugün ne? Laikliğin garantörlüğünü kendi kurumsal kimliği ile özdeşleştiren CHP ile ilgili efkar-ı umumi dün neydi, bugün ne? AK Parti'nin vitrinindeki kimi isimler hakkında makam sahibi olduklarında efkar-ı umumi neydi, kadro dışında kaldıklarında ne?
Ve Haşim Kılıç… Hakkında efkar-ı umumi dün neydi, bugün ne?
Her kişinin içini dışa vuracağı bir sarhoşluk anı vardır ki perdeler iner, maskeler düşer gerçek er ya da geç ortaya çıkar.
Haşim Kılıç'ı herkes kadar tanırım, çok yakından bilmem. Lakin konjektürü okuduğumuzda elimizdeki az buçuk bilgiler epeyce iş görür oluyor. Bugün bir sonuç ise, bu sonucu destekleyen sebepler de mevcuttur. Bu bağlamda bazı varsayımlar üzerinden hareket etmek gerekecek… Olasılıklara göre Haşim Kılıç’ın durduğu noktayı tespite çalışalım…
Cemaat mensubudur; bu yüzden 17 Aralık sonrası tarafını belli etme ihtiyacı duymuştur.
Şantaj meyve vermiştir; Başbakan bu konuda daha evvel net bir ifade ile Anayasa Başkanı hakkında dinlemelerin olduğunu vurgulamıştı. Kılıç, yaptığı konuşmadan sonra verdiği demeçte "Başka bir şey aramayın, bunlar benim samimi düşüncelerim" deme ihtiyacı duymuş. Bütün bu gelişmeler şantajın sonucu olabilir.
Emeklilik sonrası siyasi gelecek beklentisi vardır; 8-9 ay sonra emekli olacak. Twitter sebebiyle Başbakan ile karşı karşıya geldiği için AK Parti'de bir gelecek bulamayacağını anlamıştır. Pekâlâ, AK Parti karşıtlığı sağdan adaylar göstermeye meyilli CHP'den destek bulabilir, Erdoğan olmasın da yargısına saplanmış MHP'ye de sempatik görünebilir. Böylece zimmetleri gibi gördükleri %55’lik pastanın sahibi neden Sayın Kılıç olmasın?
Ordudan köşke, yargıdan köşke bir yol… Bir dönem köşke giden yol ordudan geçiyordu. Sezer ile yargıdan da geçer oldu. Özellikle Anayasa Mahkemesi Başkanı iseniz yol biraz daha cazip görünüyor. Sayın Kılıç’da son manevraları ile yolcu olduğu izlenimi veriyor.
Cemaat merkezli yeni bir siyasi partinin lideri olabilir; Sayın Kılıç, siyaseten çok ön planda bir isim değil. Fakat daha evvel bazı kriz dönemlerinde aldığı pozisyon sebebiyle siyasete yön verme imkânı bulmuş biri. Son çıkışı pasif bir gelecek hayal etmediğinin açık işareti oldu. Adeta muhalefet liderliğine soyunmuş gibiydi. Belki de cemaat eksenli siyasi bir oluşumda muhalefete hazırlanıyordur.
İktidara dost acı söyler babında salık vermiştir; bardakta su var, fakat boş tarafından bahsetmekle, dikkati o yöne çekmekle en üst perdeden hükümetin kulağını çekmek istemiştir. Ne de olsa üç büyük gücün birini temsil ettiği özgüven çatık kaşlardan belli.
Başbakan'ın karakteri ve halet-i ruhiyesinin cumhurbaşkanlığını temsil edemeyeceğini anlatmak istemiştir. O makama kendisi gibi çok daha demokratik, tatlı dilli, kuşatıcı, hukukun üstünlüğüne inanan, tecrübeli ve donanımlı birinin layık olduğunu işaret ederek Başbakan’ın köşke pek uygun olmadığını dolaylı olarak anlatmak istemiştir.
Takdir okurlarımındır…