Afetler bu coğrafyanın kaderidir. Türkiye yaşayanların depremlere alışık olmaları zorunludur. Çünkü ülkemizden üç adet büyük deprem fay hattı geçmektedir.(KAF-BAF-DAF). Her deprem sonrası birçok nutuklar atılır, vaatlerde bulunulur, ancak gerçek olan ise ateşin düştüğü yeri yakmasıdır. 17 Ağustos 1999 depreminin akıllarımızdan çıkması imkânsız. Bu deprem Türkiye’yi yasa boğmuştu. Bu depremde yok olan canların, binlerce sakat kalan insanların ve anne babasız kalan çocukların dramlarının akıllardan çıkması mümkün mü?
Toprak altında çıkarılanların durumu da aynıydı. Bir kaç örneğini TV’ler seyrettik. Yavrusunu bağrına basıp ölen annelerin şefkatine, merhametine gözyaşlarımızla tanıklık ettik. Bütün Türkiye’nin acılarımızı dindirmek için koşuşturduğuna şahit olduk. Devlet erkânımızın, çeşitli adlar altında görevli insanımızın yardım için gösterdikleri gayreti, Bize boşuna Türk Milleti dememişler. Kederde, sevinçte bir olduğumuzun örneğini bizi tanımayanlar gördüler.
Devlet erkânımız tüm gücüyle imkânları ile (UMKE-AKUT-AFAD ve GÖNÜLLÜ STK) milletinin haklının yanında oldu. Devlet büyüklerimiz bizzat kendileri Cumhurbaşkanımız ve Bakanlarımız deprem alanından ayrılmadılar ve Bakanlarımız en son ekipler deprem bölgesinden çıkış yapıncaya kadar o bölgede kaldılar devlet halkının yaralarını sarmak için elinden geleni yaptı.
Depremle yaşamayı öğrenelim evlerimizde birer deprem çantası olsun evimizde depremde sığına bileceğimiz yaşam alanları oluşturmaya çalışalım çünkü depremle yaşamayı öğrenebilirsek deprem için binalarımızın önlemlerini yapabilirsek depremden korkmamızın ve kayıp vermemizin önüne geçmiş oluruz. Bunları niye yazıyorum? Afetlerde nasıl davranmamız gerektiğini her vatandaşın mutlaka öğrenmesi gerektiği düşüncesindeyim. İşte Elazığ’da 24.01.2020 tarihinde 20.55’de meydana gelen deprem daha sıcacık gündemimizde... Şiddeti 6.8 idi, deprem sonrasında, can kaybının çok büyük olacağı endişesinde idim. Allah’a şükür bizler bu depremi gerçekten de ucuz atlattık.
Sosyal medyada biz Gakko’ların canını sıkan bir olay daha yaşandı. Elazığlılara küfreden, Elazığlı Kürt mü? Diye tartışmaların yapılmasına neden olan bir mesaja tepkiler çığ gibi büyüdü ve o kişinin anladığı dile kendisine birçok cevap verildi. Elazığlı etnik köken açıdan mozaik bir kimliğe sahiptir. Türk’ü, Kürt’, Alevi’si, Sünni’si ve diğerleri, vatanseverdir. Asla ekmeğini yediği vatanına ihanet etmez. Türk bayrağı altında etnik kimliği ne olursa olsun, bir arada yaşamayı bilir. Ben Türkiye’nin birçok ilini dolaştım. Elazığlı olduğumu duyanların hepsinden övgü dolu sözler duydum. Elazığlı olmaktan da gurur duyuyorum.
Elazığlı merttir, kardeştir, misafirperverdir, asla kalleş değildir. Vatanına ve milletine ihanet etmez. Ahde vefayı bilir. Adam satmaz. Dobradır içinden geleni aynen söyler ve yalpa yapmaz. Yardım severdir. Mazlumun yanındadır. Elazığ Türkiye’nin güvenlik kalelerinden birisidir. Vatanına göz dikenleri de asla affetmez.
Sağlıklı kalın huzurlu kalın hoş cakalın….