CHP içindeki muhaliflerin çoğu ile CHP dışındaki Kılıçdaroğlu muhalifleri, CHP’nin sağa kaydığını söylüyorlar.
Doğrudur. Ancak sağa kayma olayı CHP ile mi sınırlı? Sağa kaymayan mı var?
Devrimiz sağa kayma devri.
DEVRİM RÜZGÂRLARININ ESTİĞİ ZAMANLAR
Dünya sola kayma devirleri de yaşadı. Neydi o geçen yüzyılın ilk çeyreği ile İkinci Dünya Savaşı ve sonrası yıllar. İmparatorluklar devriliyor, taçlar ve tahtlar sokaklarda sürükleniyordu. Milletler bağımsızlık, halklar devrim istiyordu. Emek, işçi, köylü sözlerinden geçilmiyordu. Dünyanın her yerinde sosyalist, komünist işçi partileri kuruluyor, bunları bazıları iktidara da geliyorlardı.
Türkiye’nin 1920 başlarındaki duruma bakınız. TBMM’nde kızıl kalpak giymek modaydı. Mustafa Kemal, arkadaşlarına Komünist Partisi kurdurarak Üçüncü Enternasyonale üye olmaları için yöneticilerini Moskova’ya bile gönderiyordu. “Halk Fırkası”ndaki “Halk” sözcüğü bile çalışanların kazanımlarına vurgu yapan dönemin bir kalıntısıdır.
İkinci Dünya Savaşı yılları ve sonrası yıllarında bütün dünyayı sarıp sarmalayan devrim ve demokrasi rüzgârı, 1950’de Türkiye’ye yarım bir “demokrasi” ile geldi. Asıl sosyalizm patlaması 1960’tan sonra oldu. Pıtrak gibi sosyalist örgütler kuruldu, kitleler ayağa kalkmaya başladılar.
Sonra bütün dünyada devrim rüzgârı durdu. Önce Rusya’da sosyalizm, beklenmedik bir biçimde paldır küldür yıkıldı. Doğu Avrupa’daki sosyalist ülkeler kapitalizme dönüştü, Yugoslavya parçalandı, oluşan yeni devletler, rotayı kapitalizme ve Batı’ya kırdı. Çin bile ayakta kalabilmek için Komünist Parti yönetiminde kapitalizmin yöntemlerini uygulamaya başladı.
TÜRKİYE NASIL SAĞA KAYDI?
Ülkemizde esaslı sağa kayma olayı 1980 Askeri darbesiyle başladı. Ordu ve bürokrasiden başlayan sağcılaşma kitleleri de derinden etkiledi. Eski devrimcilerin birçoğu ya mücadeleden çekildiler ve sınıf atlamaya yöneldiler ya da kendilerine “sosyal demokrat” demeye başladılar. Devrimci çağrılar, kitleler içinde yankı bulmaz oldu. Umutsuz kitleler, tarikat üyeliğinden mutluluk bulmaya başladılar.
Türkiye’deki bu sağa kayışın en tipik örneği İşçi Partisidir. Proletarya enternasyonalizmi ve işçi sınıfı diktatörlüğünü savunmakla 1960 sonlarında işe başlayan bu parti, sosyalizmin artık bir getirisi olmadığını düşünerek Kemalist bir parti olduğunu ilan etti. Türk milliyetçiliğinde karar kıldı. Sonra bunun da yetersiz olduğunu düşünerek Cumhur İttifakı’nın yanında yerini aldı. Şüphesiz ki, ülkemizdeki kayak yarışmasının şampiyonu Vatan Partisidir.
Solcu çevrelerdeki sağa kayış İşçi Partisi kadar olmasa da keskin söylemlerin yumuşatıldığı, taleplerin nerdeyse “demokratik taleplerle” sınırlandığı görülüyor.
CHP’deki bu sağa kayış, iktidara gelmek için sağ kesimden de oy almanın şart olduğu gerekçesiyle, eski sağcı politikacılardan bazılarını partiye kazanmak biçiminde görüldü. CHP’nin bu koşullarda da iktidara gelmek için yeterli oyu alamayacağını anlayan Kılıçdaroğlu yönetimi, sağ ve milliyetçi kesimin bazı partileriyle İttifak kurarak bir merkez-sağ koalisyon kurmayı denedi. Bu kadar sağa kayış bile seçimi almaya yetmedi. Çünkü sağ kesimi AKP kapmış ve kavramış bulunuyordu. İslamcı bir partiden koparak siyaset sahnesine atılan AKP, 2000’li yılların başlarındaki koşullara uyum sağlayarak Orduya ve Batı’ya “muhafazakâr demokrat” bir parti olduğu sözünü verdiği halde, iktidara geldikten sonra bu sağcılaşmadan payını isteyerek siyasi İslamcı bir parti oldu.
Sol-sosyal demokrat partiler, solculuk yaparak kitlelerden yeterli oyu alamıyorlar. Sağa kayıyorlar, kendi çizgilerinden ayrılmakla eleştiriliyorlar. Acaba ne yapmak gerekir?
VERMEMİŞ MAMUT NE YAPSIN MAHMUT?
“Vermemiş Mabut, ne yapsın Mahmut” sözünün de anlattığı gibi, partilerin sağa kaymaları, kitlelerin kayışıyla ilgilidir. Bu durum yalnız Türkiye ile ilgili de değildir. İslam toplumları radikalleşiyor, Avrupa’da ırkçılık yükseliyor. Dünya önüne geçilemez bir sağa kayma dönemi yaşıyor. Yerküremiz, on binlerce, hatta milyonlarca yıl aralıklarla iklim değişikliği yaşadı. Son buzul dönemi binlerce yıl sürdü.
Siyasi ortamın değişmesi için tabii binlerce yıl beklemek gerekmiyor. Kim bilir devrimin ve demokrasinin önü ne zaman açılacak. “Onlar” nasırlı ellerini toprağa basıp ne zaman doğrulacak. Kimse bilmiyor.
CHP’nin sağa kayması ve diğer toplumsal kesimlerle birlikte iktidarı ele alması için yapılan öneriler sürecek. Bu konuda epeydir paylaşmakta olduğum yazılarda savunduğum görüş, AKP’nin kazanma nedeninin yoksullar için uyguladığı sosyal devlet politikaları olduğudur. Tek Parti Dönemi’nin partisi olan CHP, artık epey değişim uğramış olsa da kendisi hakkında eski yargıları silememiştir. Yani, kitlelerin oy verme davranışını belirleyen ekonomik kazançlarıdır. CHP’de değişim isteyenler, bu değişimin niteliğini da açıklasalar iyi olur. Yapılacak iş, bütün çalışanları ve demokrasi isteyen orta sınıfları birleştirerek iktidara taşımaktır. CHP’de değişim isteyen bazı kesimlerin hayal ettiği 1930’ların koşullarına dönmek ise hem yanlıştır hem imkânsızdır. Böyle bir parti seçimlerde yüzde 10 bile oy alamaz. (12 Temmuz 2023)