Yalın ama çarpıcı anlatımında ironik bir üsluba ve derinlikli tanıklıklara yer veren yazar, okurla adeta sohbet ediyor. Üstü kapatılmış hafızanın dile geldiği tüm öyküler; bir yanıyla gülümsetirken bir yanıyla da irkilten sorularla dolu.
“İnsanın kendi şiirinden kopması ne acı bir tecrübedir. Önce tek kişilik gösteri başlar ve tüm hayata sunulur. Sonra hayretle görülür ki bu oyunun seyircisi yoktur ondan başka. Melankolik bir ruh halinin eşlik ettiği bu hikâyede sonun başlangıcı, giderek kendi nörotizmine âşık olma durumudur. Bir süre sonra sebep unutulur ve tek kişilik seyircisi de olsa, gösterinin şehvetine kapılır insan.”
Hayatın ve İnsanın Bitmeyen Dilemması Bu Öykülerde
Fuat Uğur, uzun yıllar başarıyla sürdürdüğü gazetecilik mesleğinin etkisiyle öylece yanından geçilip gidilen detaylardan yeni bir yaşam çıkarıyor “Köçek - Herkese Kendi Rengindedir Ölüm”de. “Hak edilen bir ölüm var mıdır? Ya da bir cinayeti hangi sebep haklı kılabilir?” sorusunu okura sorarken aynı zamanda hayatın kendi dilemmasını sorguluyor. Öykülerin kahramanı olan karakterlerin her biri, yeni bir dünyanın kapılarını aralayıp aynı zamanda bir yerlerden tanıyormuş hissini verecek kadar aramızda yaşıyorlar.
“Belki selâmına bile muhtaç olacağım bu insanlar bana neden asırlar kadar uzak geliyor? İkliminden koparılmış serseri kuşlar gibi dolaşıp durduktan sonra geçmişimi doğduğum yerde yıkayıp yeniden başlayabilir miyim?”
Meslek yaşamı süresince birbirinden farklı ödüller alan ve yazarlığa hiç ara vermeyen Fuat Uğur’un Yazardan Direkt Yayınevi’nden yayımlanan eseri “Köçek - Herkese Kendi Rengindedir Ölüm,” öykü türüne yepyeni bir soluk getirdiği eseriyle görmezden gelinen yaşamların yüzüne ışık tutuyor.