Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin,"Başbakanın Edirne’de Türk milletinin gözünü boyamak ve kandırmak için bayrak ve şehit edebiyatı yapması, bizzat kendi ağzından telaffuz edilen Kürdistan ihanetini örtemeyecektir. Daha dün Barzani’yle birlikte el ele pozlar verirken, bugün aynı eliyle Türk bayrağı taşıyan Recep Tayyip Erdoğan, oportünizmde çığır açmıştır. Gittiği her şehirde yüzüne bir maske takarak bazen din simsarlığı, bazen milliyetçilik istismarcılığı, bazen etnik ırkçılık yapmaktadır."dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin,"Başbakanın Edirne’de Türk milletinin gözünü boyamak ve kandırmak için bayrak ve şehit edebiyatı yapması, bizzat kendi ağzından telaffuz edilen Kürdistan ihanetini örtemeyecektir. Daha dün Barzani’yle birlikte el ele pozlar verirken, bugün aynı eliyle Türk bayrağı taşıyan Recep Tayyip Erdoğan, oportünizmde çığır açmıştır. Gittiği her şehirde yüzüne bir maske takarak bazen din simsarlığı, bazen milliyetçilik istismarcılığı, bazen etnik ırkçılık yapmaktadır."dedi.
MHP'li Çetin,"Siyaseti insanları aldatmak ve kandırmak için kullanan Tayyip Erdoğan, bugüne kadarki varlığını yaptığı bu sömürü edebiyatına borçludur. Yıllarca başörtülü insanlarımızın mağduriyetini sömüren Erdoğan, teröre teslim olmuş AKP siyasetine şehitlerimizi ve şanlı bayrağımızı alet etmektedir. Yolsuzluk ve kayırmacılıkla zenginleşen yandaş çevrelerini inançlı insanlarımızın türbanıyla, bölücülerle yoldaşlıklarını da ellerinde göstermelik taşıdıkları al bayrağımızla gizlemeye çalışmaktadırlar. Oysaki önce Diyarbakır’da, sonra Yüce Meclis’te Kürdistan ihanetinin hortlatılmasının tek sorumlusu Tayyip Erdoğan ve hükümetidir."
Çetin'in açıklaması şu şekilde:
TBMM’de görüşülen 2014 Bütçe Kanunu Tasarısı’nın içerisine Kürdistan ifadelerini sokan ve bu küstah girişimleri için Meclis’te terör estiren bölücü örgütü uzantıları, AKP hükümetinin ülkeyi getirdiği noktayı ayan beyan ortaya koymuşlardır. Diyarbakır’da Kürdistan, Edirne’de şehit edebiyatı yapan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın siyasi ikbal uğruna harekete geçirdiği fay hatlarının her geçen daha da derinleşmesi ülkemiz açısından tehlike sinyalleri vermektedir. Tayyip Erdoğan ve hükümetine sormak gerekir ki; Diyarbakır’da Barzani’nin elinden tutarak Kürdistan derseniz, Kandil’deki Karayılan, İmralı’daki bebek katili dâhil PKK’nın her birimi ile masaya oturursanız, bölücüler ne yapmaz? Terör örgütünün siyasi uzantılarının TBMM’de Kürdistan deme cüretini bulmalarının müsebbibi Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetidir.
Başbakanın Edirne’de Türk milletinin gözünü boyamak ve kandırmak için bayrak ve şehit edebiyatı yapması, bizzat kendi ağzından telaffuz edilen Kürdistan ihanetini örtemeyecektir. Daha dün Barzani’yle birlikte el ele pozlar verirken, bugün aynı eliyle Türk bayrağı taşıyan Recep Tayyip Erdoğan, oportünizmde çığır açmıştır. Gittiği her şehirde yüzüne bir maske takarak bazen din simsarlığı, bazen milliyetçilik istismarcılığı, bazen etnik ırkçılıkyapmaktadır. Siyaseti insanları aldatmak ve kandırmak için kullanan Tayyip Erdoğan, bugüne kadarki varlığını yaptığı bu sömürü edebiyatına borçludur. Yıllarca başörtülü insanlarımızın mağduriyetini sömüren Erdoğan, teröre teslim olmuş AKP siyasetine şehitlerimizi ve şanlı bayrağımızı alet etmektedir. Yolsuzluk ve kayırmacılıkla zenginleşen yandaş çevrelerini inançlı insanlarımızın türbanıyla, bölücülerle yoldaşlıklarını da ellerinde göstermelik taşıdıkları al bayrağımızla gizlemeye çalışmaktadırlar. Oysaki önce Diyarbakır’da, sonra Yüce Meclis’te Kürdistan ihanetinin hortlatılmasının tek sorumlusu Tayyip Erdoğan ve hükümetidir.
Terörü bitirmek üzere başlatıldığı iddia edilen açılım süreci, PKK’nın toparlanması ve güçlenmesi için kahraman Türk ordusunun elinin kolunun bağlanmasından başka bir sonuç vermemiştir. Ülkemizin bir bölgesinin, AKP hükümetinin talimatlarıyla bölücü terör örgütüne teslim edildiği son yaşanan olaylarla bir kere daha ortaya çıkmıştır. Yol kesen, araç yakan, kimlik kontrolü yapan PKK’lı teröristlerin kaçırdığı askerlerimizi teslim edenlerin terör örgütünün siyasi uzantıları olması devletimiz açısından esef verici, iktidar partisi AKP için ise utanç vesilesidir. Dört askerimizin kaçırıldığı bu terörist saldırının, PKK’nın ilk kuruluş çalışmasının yapıldığı Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Fis köyü olması tesadüf değildir. Terör örgütü yeni bir evreye girmiştir ve bunu sembolleştiren hain eylemlerine devam etmektedir. Nitekim terör elebaşı, AKP hükümetinin izniyle İmralı’da yürüttüğü örgüt çalışmalarının sonuncusunda BDP’li vekillere üç aşamalı planıyla ilgili talimatlarını vermiştir. Tayyip Erdoğan ile birlikte çözüm sürecinin eş başkanlığını yürüten Apo, bu sürecin kendileri için yasal zemin ve statü getireceğini açıkça belirtmektedir. Bölücü başının AKP hükümetinden bir diğer isteği ise, meseleyi uluslararası bir boyuta taşıtacak bir hakem heyeti ya da izleme kurulu talebidir. Bu planın ilk iki aşamasını zaten uygulamaya sokmuş AKP hükümetini uyarıyor, üçüncü aşamaya girilmesine müsaade edilmeden sürecin kesilmesini istiyoruz. AKP çözüm diye diye Türk milletini çözmekte, İmralı’daki misafirleri Apo bile bu planı gizleme gereği duymamaktadır. AKP’nin açılım siyasetinden cesaret bulan bölücü zihniyet artık Kandil’den, Kuzey Irak’tan, Suriye’den gelerek toplandığı Diyarbakır’daki cesareti taşmış ve Ankara’daki Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kadar ulaşmıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak AKP hükümetine devlet yönetme sorumluluğunu hatırlatıyor ve bu tehlikeli oyuna son vermesi çağrısında bulunuyoruz. Milli irade nutukları atan Başbakan Tayyip Erdoğan’a, Barzani’nin ve Apo’nun yol arkadaşlığından vazgeçmesini salık veriyoruz. Hükümet derhal açılım adı altında yürüttüğü politikalardan vazgeçmelidir.Açılım adı altında yürütülen politikalar Türkiye’yi bölünme sürecine götürmektedir.Hem azınlık ırkçılığını kışkırtıp hem de birlik ve bütünlükten bahseden ikiyüzlü AKP politikaları iflas etmiştir. AKP sayesinde bölücüler tarihin hiçbir devrinde görülmedik ölçüde cüretkârlaşmışlardır. Tek bir Türk milletinden 36 farklı millet çıkarmaya çalışan Tayyip Erdoğan’ın zihniyetiyle ortaya dökülenler bu ucube azınlık ırkçılarından başkası değildir. Anadolu’daki bin yılımızın damıtılmış bir sonucu olan Türk milletini yok sayarak, emperyalist planlarla kâğıt üzerinde icat edilen sözde milletlerin dünü olmadığı gibi geleceği de olamaz. Hükümet derhal Türk milletini bir ve bir arada tutacak, tek bayrak ve tek millet gerçeğine uygun bir siyaset izlemeye başlamalıdır. Aksi takdirde bu ihanet sürecinde ısrar ederekbölücüleri sevindirecek, onların davalarına hizmete devam etmiş olacaklardır.
Büyük Türk milletinin milli varlığına ve bölünmez bütünlüğüne yönelik küstahlaşan bölücü meydan okumalar, varlığını bu millete hizmete adamış Milliyetçi Hareket Partisi karşısında her daim ezilmeye mahkûmdur. Barzani’yle kol kola giren AKP’den cesaret bulan bölücülerin TBMM’deki cüretkârlıklarına karşı, hadlerini bildirmek üzere Milliyetçi Hareket tek yürektir. Milliyetçi Hareket Partili vekillere yapılacak hiçbir saldırı karşılıksız kalmayacaktır. AKP’nin izlediği teslimiyetçi siyaset sayesinde pervasızlaşan bölücüler, Türk devletinin AKP’den ibaret olmadığını, karşılarında aşılmaz dağlar gibi dimdik duran Ülkücüleri görünce anlayacaklardır. Türk milletinden hak ettikleri tokadı, bu bölücülere de, onlara yataklık edenlere de Milliyetçi Ülkücü Hareket vuracaktır.