Eğer proje konvansiyonel bir otomobil projesi olsaydı bu kadar umut ve heyecan besleyemezdik çünkü bu alanda otomobil dünyasında yüz yılı aşan onlarca firma varken bu teknolojide onlarla rekabet etmek kolay değil. TOGG, oyun değiştirici bir girişim olmasının yanında kendi klasmanında çıtayı yüksek bir yere koyarak yeni ligde biz de varız diyor. Hatta koyduğu nitelik ve kattığı değerle de bir adımda öne olduğunu da söylemek mümkün.
Rekabet piyasasında oyun değiştirici olmak çok önemli. Bu yaklaşımdan hareketle Togg adeta oyun değiştirici rolü taşıyor. Bölge coğrafyaları ve hatta bir adım ötesinde küresel bir oyuncu olmak için teknolojik bir ürün sunma hedefini ilkeselleştiriyor.
Projeyi, çıktıları ve katma değerleri ile bu alandaki diğer proje ve girişimlere de örnek olması yönünden çok değerli bir açılım olarak görüyorum. Öte yandan projeye yaptığımız bir yatırımları ve verdiğimiz emekleri tamamını bizim teknik ve milli birikimimize sarf ettiğimiz değerler görüyorum. Kurulan ortaklık ve konsorsiyumlar zamanla millileştirilerek milli menfaatlerimize hizmet edecektir.
"TOGG’un Hedeflerini Gerçekleştirmesi Tüm Otomotiv Ekosistemi İçin Kritik"
TOGG, 2030’a kadar tek bir platformdan 5 farklı model ile toplam 1 milyon adetlik üretim hedefini koruyor. Eğer hedef gerçekleşirse otomotivde ülkemiz adına ciddi bir devrim olabilir. 5 senelik bir dönemde sektör ciddi mesafe kat edebilir. Proje satış sonrası hizmetler, altyapı ve tedarik sanayinde ciddi ivme katabilir. Bunun yanında bu alanların gereksinim ve standartlarını da yeniden belirleyebilir. Tedarik sanayi ve yedek parça sektörü olarak ekonomimizin lokomotifi olarak ifade edilen otomotiv ekosisteminin sacayağından biriyiz ve bu değişim bizleri de önemli ölçüde etkileyecektir.
Mevcut durumda 8 bin elektrikli araçlık bir elektrikli otomobil parkuru olduğu ifade ediliyor fakat 2019’dan beri sürekli bir artış grafiği izliyor. TOGG ile birlikte bu grafik daha da artacaktır. Sektör olarak hazırlıklı olmamız ve stratejilerimizi buna göre konumlandırmamız gerekiyor.
"Batarya Tamam Fakat Şarj İstasyonları Artırılmazsa Girişim Sağlıklı İlerleyemez"
TOGG’un özellikle batarya teknolojileri alanında yaptığı iş birlikleri kapsamında yerli otomobil'de bataryalar TOGG ve Farasis Energy ortaklığında Silk Road Temiz Enerji Depolama Teknolojileri (Siro) tarafından üretilecek. TOGG’un da etkisi ile süreç hızlandırılarak altyapının inşa edilmesi adına teşvikler sürüyor. Açıklanan tahminlere göre TOGG 2023 için 17-18 bin adetlik bir üretim hedefinden bahsediyor. Bu nedenle 2023 yılı şarj altyapısı çalışmaları açısından bir diğer kritik eşik olabilir.
Ülkemizde yaklaşık 3,500 Elektrikli şarj istasyonu bulunurken bunların 2,639 tanesi halka açık olarak hizmet vermektedir. Tüm bu istasyonların da yalnızca %15’i DC denilen hızlı şarj fonksiyonunu desteklemektedir. Geçtiğimiz Nisan ayında duyurulan 300 milyon TL bütçeli elektrikli şarj istasyonu hibe programı ile ilk etapta Türkiye genelinde 1.560 noktada şarj istasyonu kurulması hedefleniyor. Buna ek olarak Shell ve Turcas işbirliği sayesinde 81 ilde 1000 adet şarj istasyonu daha kurulması için anlaşmalar yapıldı. Trafik yoğunluğuna ve lokasyona bakılarak stratejik noktalar belirlendi.
"Teknik Servisler Şimdiden Pozisyon Almalı"
Türkiye genelinde 20 binden fazla araç onarımı yapan tamirhane ve servis merkezi bulunuyor. Bu girişim onların işlevselliğini ve yeterliliklerini geliştirmesi yönünden kaçınılmaz olacaktır. Daha kompakt ve hassas bir tasarıma sahip olan yeni araçlar bataryasındaki yüksek elektrik enerjisi ve bünyesindeki yeni parçalarla daha özenli ve dikkatli bir bakımı gerektirecektir. Bu nedenle teknik servislerin yeni standartlara ulaştırılması hem sektör için hem de elektrikli araçların geleceği için önem taşımaktadır.
TOGG’un Elektrikli Araç Dönüşümü İle Yedek Parçada Ürün Pastası Daralabilir
Geleneksel bir otomobilde 2000 hareketli parça varken bu sayının elektrikli araçlarda yalnızca 20 olduğu ifade ediliyor. Konvansiyonel motorlu bir araç yanma işlevi ile ortaya çıkan enerjinin mekanik enerjiye dönüştürülmesi esasına dayalı olarak çalıştığından; hareketli parçalar zamanla yıpranabilir fakat elektrikli bir araç daha az hareketli parça ve elektrikli motordan oluştuğundan daha uzun parça ömrü sunmaktadır.
Bir diğer veriye göre elektrikli araçlarda bulunan toplam parça sayısı konvansiyonel bir araca kıyasla %50 azalıyor, bu nedenle sektör olarak parçanın niceliğinden çok niteliğinin ön planda olduğu bir anlayışa geçebiliriz. Satış sonrası pazarı bu dönüşüm nedeniyle ürün geliştirme alanlarında yapacağı AR-GE çalışmalarıyla önemli kazanımlar elde edebilir. Gelecekte daha az çeşit olan fakat nitelikli ve daha kompakt parçalar sattığımız bir ürün portföyüne geçebiliriz. Tabii ki bu durum orta vadede gerçekleşebilecek bir konjonktürü kapsıyor; çünkü 2030’a kadar klasik otomobil üretimi sürecek bu nedenle ülkemizi etkileyecek dönüşüm için 5-10 sene sonrasını adresleyebiliriz.