Müzik eğitimcilerimizin önde gelen ustalarından Profesör Muammer Sun’u 89 yaşında kaybettik. Başta müzik eğitimcilerimiz olmak üzere halkımızın başı sağ olsun.
Yetkiyle kullanabileceğim bir alan olmadığı için onun müzik anlayışı üzerinde yazacak değilim. Şu kadarını söylemem mümkün ki, onun müzikteki anlayışının “Türk kalarak çağdaşlaşmak” sözü, kültür ve sanat hayatımız alanında hepimiz için bir kılavuz niteliğindedir.
Muammer Sun’la ilk karşılaşmamız, 1968’de Gazi Eğitim Enstitüsünde oldu. O müzik bölümünde öğretmen, bense Türkçe bölümünün ikinci sınıf öğrencisiydim.
ÖĞRETMENLER KURULUNDAKİ KONUŞMAM
1968 yılı Kasımında Okulumuzun özerkliği başta olmak üzere bazı isteklerimiz için 17 gün süren zorlu bir boykot yaptık. Okul idaresiyle öğrencilerin arası oldukça gergindi. Hükümetin şimdi tepeden atanmış rektöre karşı gösteriler yapan Boğaziçi öğrencilerine hangi gözle bakıyorsa Bakanlık ve okul idaresi bize o gözle bakıyordu.
Bir gün öğretmenler kurulu toplanarak bu boykotu ele aldı. Öğretmenlerimizin çoğunluğu bizi anlıyor ve isteklerimizi haklı buluyordu. Bunlar öğrencileri temsilen bir kişinin kurula gelerek isteklerimizi anlatmasını istemiş. Gerçi biz isteklerimizi açıklamış ve öğretmenlere de ulaştırmıştık ama bir de bizi dinlemek istiyorlarmış.
Ben o tarihte 11 bölümden seçilmiş birer öğrencinin bulunduğu Boykot Komitesinin sözcüsüydüm. Okulun içinde bulunan dernek odasına bu haber gelince hemen toparlandım, ikinci katta bulunan öğretmenlerin toplandığı salona girdim. Salonda çıt çıkmıyordu. Kapıdan kürsüye kadar uzanan yer halısının üzerinden iki taraftaki öğretmenlerin meraklı bakışları altında yürüyerek kürsüye ulaştım.
“Sevgili öğretmenlerim” diye söze başladım. Günlerdir neden direndiğimizi anlattım. İsteklerimizi tane tane sıraladım ve bunları öğretmenlerimiz için de istediklerimizi söyledim. Sonra aynı ağırbaşlılıkla aralarından geçerek salondan çıktım.
GÖZYAŞLARINA HÂKİM OLAMAMIŞ!
Bu konuşma, gönlü öğrencilerden yana olan öğretmenler arasında büyük bir rahatlama yaratmış olduğunu birkaç saat sonra derneğe gelen öğretmenlerimizden biri beni candan kutlayarak dile getirdi. “Öğrencilerin burada ne işi var. Onlar konuşursa biz burayı terk ederiz” diyen öğretmenlere karşı kendilerini mahcup etmemiş olduğum anlaşılıyordu. Lise ve öğretmen okulu mezunlarının devam ettiği Gazi Eğitim öğrencilerinin Eğitim Bölümünde okuyanlar dışında hemen hepsi benden gençti. Ben hem ilkokula üç yıl geç başladığım, hem de üç yıl köy öğretmenliği yaptıktan sonra Gazi Eğitim’e kaydolduğum için 24 yaşındaydım, hem de “İleri Köy Peşinde (Fatsa 1965-1968) ” kitabımda anlattığım toplumsal mücadelenin bana vermiş olduğu sorumluluk duygularını taşıyordum. Daha genç ve deneyimsiz bir arkadaş öğretmenler kurulunda konuşsaydı belki aynı üslubu tutturamayabilirdi. Öğrenci temsilcisini kurula çağırarak isteklerini ondan dinlemeyi öneren öğretmelerimizin böyle bir kaygısı olduğu anlaşılıyor. Onların umutlarını boşa çıkarmadığım için ne kadar gurur duysam azdı!
Bu konuşma Muammer Sun’u ağlatmış! Bunu daha sonraki yıllar kendi ağzından birçok duyduk. Üstelik bu olayı hatırladıkça gene gözünün nemlenişini gizleyemiyordu.
ONU MUAMMER SUN YAPAN İNANÇ
Sevgili öğretmenimiz, derinden bağlı olduğu halkının müziğini nasıl okul müziğine uyarlıyorsa, halk çocuklarının demokratik istekleri karşısında da aynı duyguyu taşıyordu. O günkü ve sonradan her hatırladığında gözlerinin yaşarması halkçılığının bir sonucudur.
Ulusal Eğitim Derneği, her yıl bir eğitimciyi yılın eğitimcisi seçiyordu. 2012’den başlayarak birkaç arkadaş ödüle onu aday gösterdik. Koskoca ülkemizde eğitim hayatımızda olumlu izler bırakan o kadar çok eğitimci vardı ki onun seçici kuruldan en çok oyu alması 2017’yi buldu. Artık dernekte yönetici görevim yoktu. Fakat tören sonunda kendisine sunulacak çiçeği benim vermemi dernek başkanından istediysem de onun telaşına gelmiş olmalı, yapamadık! Fakat akşam bu vesileyle verilen kalabalık yemekte aynı masadaydık. Ona kendisiyle ilgili merak ettiğim sorular sordum ve sosyalist olduğunu kendi ağzından işittim.
Onu Muammer Sun yapanın ne olduğu daha iyi anlaşılmıyor mu? (17 Ocak 2021)
zekisarihan.com