80 baro başkanı, iktidarın baroların yapısını ve seçim sistemini değiştirme planında geri adım atmaması üzerine “eylemlilik sürecini başlatma” kararı aldı. Baro başkanları, bulundukları illerden Ankara’ya “Savunma Yürüyüşü” başlattı. Baroların eylemlilik süreci, eş zamanlı yapılan açıklamalarla başladı. Muğla Çevre Platformu da bileşenleri ve destekçileri arasında bulunan baroların içinde bulunduğu süreci, “ ekoloji savunmasından ayrı tutulamaz” diyerek basın açıklamalarını kamuoyu ile paylaştılar:
“BAROLARI BÖLMEK SAVUNMA HAKKINA SALDIRIDIR”
Çoklu baro sistemine geçilerek, baroların bölünmesini ve aynı çevrede birden çok baro kurulmasını mümkün kılarak işlevsizleştiren yasa taslağı karşısında birden çok baronun bulundukları yerden yürüyüşe başlamasını ülke gündeminde önemli bir yer tutan bir toplumsal tepki olarak değerlendiriyoruz.
Baroların bölünmesi, meslek kuruluşlarının özellikle de en temel haklardan biri olan savunma hakkının kurumsal ifadesi olan baroların gerçekleştirdiği işlevlerin toplumsal karakterinin yok sayılması anlamına gelmektedir. Meslek kuruluşlarının ilişkili oldukları toplumsal alanla ilgili kurumlar olmadığı, sadece meslek içi görevleri yerine getirdikleri kabulü, hepimizi doğrudan ilgilendiren kamusal alanın daraltılması, ortadan kaldırılması eğiliminin bir parçasıdır.
Bu yaklaşım, aynı zamanda savunma hakkının demokratik toplumsal hayat ve kültür açısından önemini, bu anlamda evrensel hukukun ve demokratik toplumsal hayatın vazgeçilmez unsuru oluşunu reddeden otoriter bir yaklaşımdır.
İçinde yaşadığımız otoriter dönemde, savunma hakkının vazgeçilmez unsurlarından olan hakim bağımsızlığının fiilen ortadan kalkmasından sonra avukatlığın/baroların özerklik ve bağımsızlığını ortadan kaldırma niteliğinde olan girişimin, en çok zarar gören toplumsal kurum olarak hukukun ortadan kalkmasına hizmet edeceğini biliyoruz. Hukukun beğenilmeyene, farklı düşünceye ve düşünene yaşama hakkı tanımayan anlayışın aracı olarak kullanılmasının, demokratik toplumsal ortam açısından kabul edilemez vahim bir duruma işaret ettiğini düşünüyoruz.
Bir ekoloji örgütü olarak, hak savunuculuğunun ekoloji mücadelesiyle yakın ilişkisini ve ondan ayrı sayılamayacağını, halen içinde yaşadığımız pandemi döneminde önümüze gelen doğa talanı projeleri ile çok daha yakından, somut olarak gördük. Ekoloji mücadelesi ile demokratik toplumsal ortam ve onun kurucu unsurlarından biri olan bağımsız yargı ve savunma hakkı arasında sıkı bir ilişki olduğunun bilinci içindeyiz.
Baroların bölünmesine karşı çıkışı bu anlayışla destekliyor, baroların ve benzer tehditlerle karşı karşıya olan meslek örgütlerinin yanında yer aldığımızı kamuoyuna duyuruyoruz.