MUHALEFETİN CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM OLMALI?

Zeki SARIHAN

İktidar çevreleri de, muhalefette olanlar da önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerde muhalefetin kimi aday çıkarması gerektiği üzerinde sabah akşam kelam ediyor.

İktidarın adayı belli. Muhalefetin adayı için ise rivayet muhtelif.

Nerdeyse ortak hale gelen bir görüş, muhalefetin bu kez seçimlerin ilk turunda ortak bir aday çıkarması güç kazanıyor.

Tek adam rejimine son verip parlamenter sisteme dönülmesi için olmazsa olmaz iki koşul var:

Birincisi: Ayrı baş çekilmeyerek ortak bir adayda karar kılmak. Basiretin gerektirdiği budur. Mızıkçılık yaparak ayrı aday çıkarmak doğrudan doğruya iktidarın amaçlarına hizmet etmekten başka bir şey değildir. Böyleleri için tarih “gafiller” notunu düşecektir.

İkincisi: Ortak adayı belirlerken partilerin dayatmaları yerine ortak akılla hareket etmektir. Her partinin gönlünden bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmak geçebilir. Ancak bu konuda her parti özveri göstermesi, kamuoyu yoklamalarında en önde görünen adayda karar kılmak gerekir. Cumhurbaşkanı, halkın cumhurbaşkanı olacağına göre, güvenilir anket şirketlerinin yaptığı anketlerden başka bir önseçime veya partilerin dar gruplarına sormaya gerek yoktur.

KILIÇDAROĞLU ADAY OLMALI MI?

Bu bağlamda CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun partisi tarafından aday gösterilip gösterilmeyeceği tartışılıyor. Birkaç seçimdir AKP çevreleri Kılıçdaroğlu’na “Hodri Meydan” demekteydiler. Kılıçdaroğlu ise yenileceği kesin olan böyle bir serüvene kalkışmadı, gerekçe olarak da bir parti başkanının cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini ileri sürdü. İlk seçimde MHP ile birlikte gösterdiği adayı bazı CHP’liler beğenmediler ama işin asıl eksik yönü, bu adayın kitlelere danışmadan bir emrivaki olarak ileri sürülmesiydi. İkinci seçimde Kılıçdaroğlu gene aday olmadı ve “Mademki çok istiyorsun, adayımız sen ol bari” diyerek Muharrem İnce’yi ileri sürdü. Böylece İnce ister istemez harcanmış oldu. Saray sözcüleri de dikkat çekicidir ki, Kılıçdaroğlu’nun aday olmasında ısrar edip duruyorlardı. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağı açıktı. Ona bir tuzak kuruyorlardı.

Aradan geçen üç yıl içinde durum bir hayli değişmiştir. Kamuoyu yoklamalarının hemen tümünde Muhalefetin aday göstermesi ihtimali olan bazı isimler Erdoğan’ın önüne geçmişler, Cumhur İttifakının oyları erime sürecine girmiştir.

CHP ileri gelenlerinden bazıları “Partimizin adayı Kılıçdaroğlu’dur” derken neyse ki Kılıçdaroğlu bunu düzelterek adayın kim olacağına Millet İttifakının bileşenleri ile birlikte karar verileceğini açıklamıştır.

Kılıçdaroğlu da aday gösterilmez değildir. Ancak bunu anketlerin Kılıçdaroğlu’nu Erdoğan’dan önde gösterdiği zaman dile getirmek gerekir. Böyle bir güvenceye yaslanmadan, gerek iktidarın kurduğu tuzağa kapılarak gerek bazı CHP kurmaylarının kendi genel başkanlarını onurlandırmak için Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklamak yanlıştır.

HDP’NİN TUTUMU

HDP’nin seçimlere ne biçimde katılacaktır? Bu henüz netlik kazanmamıştır. HDP’nin siyaset sahnesinde oynayacağı rolün Millet İttifakı içinde bazı tereddütler doğurduğu anlaşılıyor.

HDP’nin oylarını istememek, “Bize yanaşmasın, ne yaparsa yapsın” diye düşünmek seçim sonuçlarını AKP’nin adayına teslim etmekten başka bir anlama gelmez. Çünkü anketlerin gösterdiği matematik, CHP, İyi Parti gibi HDP oyları olmaksızın Cumhur İttifakına karşı başarı gösterilemeyeceğini gösteriyor. Hükümetin suçlamalarından korunmak için HDP, Millet İttifakının bileşenlerinden sayılmıyor. HDP’nin bunu sorun etmemesi gerekiyor. Millet İttifakının adayına oylarıyla destek vermelidir. Tabii bu aday Kürt düşmanı ve ırkçılıkla malul biri olmamak kaydıyla.

Tek Parti rejiminden kurtulmak için sosyalistler nasıl kendi programlarına çok uzak bulunan insanların da içinde olduğu Millet İttifakı’nı destekliyorlarsa veya destekleyecekse, bu zorunluluk HDP için de vardır. Herhalde İstanbul Büyükşehir Belediye Seçimlerinde TKP’nin sandığa gitmeme tutumu tekrarlanabilecek bir anlayış olamaz.

Önümüzdeki seçimlerde iktidarı bırakmamak için AKP’nin başvurmayacağı yöntemin olmayacağını geçirdiğimiz deneyimler de gösteriyor, dışa vuran niyetler de. Bu badireyi atlatabilmek için büyük bir sağduyuya ve siyasi maharete sahip olmak şarttır.