“Cinayetler veya şiddet bir sonuçtur, sürecin iyileştirilmesi gerekir” diyen Gülkökü, psikososyal süreç üzerinden GAYANNA isimli sosyal sorumluluk projesiyle seminerler vererek bu farkındalığı yaratmak için çalışmalarını gönüllü kadınlarla sürdürmektedir.
Psikososyal süreç deyince ne anlamalıyız? sorusunu Nimet Erenler Gülkökü şöyle açıklıyor: “Psikososyal süreç, bir insanın doğduğu andan bugüne kadar geçirdiği evreyi kapsamaktadır. Ailemizden, çevremizden öğrendiğimiz doğru sandığımız yanlışlar var. Duygusal kırgınlıklar ve buna bağlı yüklerimiz var. Özgüven eksikliği veya korkularımız var. Bu yükleri üzerimizden attığımızda ancak o zaman benlik bütünlüğüne ulaşmış oluruz. Ve bu bizi anlamaya ve anlaşmaya taşıyacak bir yoldur. İnsan ancak kendini anladığı kadar karşısındakini de o ölçüde anlayabilecektir...”
Gelelim şiddet meselesine...
“Şiddetin nedeni tek bir şey değildir, pek çok neden sıralayabiliriz” diyen Sosyolog sözlerine şöyle devam ediyor: “Değişen dünya, kültürlerin hızlı bir şekilde komünikasyon ağı üzerinden hızlı değişimi, nüfusun çok olması, değerlerin çöküşü, maddenin aşırı öne çıkarılması, ekonomik ölçeklerin tüketim çılgınlığına yetmemesi. Beklentilerimizle olanaklarımızın birbirini dengeleyememesi, sosyal devlet anlayışındaki yetersizlikler, kanunlardaki açık alanlar, geleneksel yargı kalıplarının çağımıza uymaması, liberalizmin bireyselciliği empoze etmesi, dayanışmanın zayıflatılması, kent stresi, sağlıklı beslenememe, işsizlik gibi pek çok sorun şiddet olaylarına kaynaklık edebilmektedir.