ÖĞRETMENLİK KOLAY DEĞİLMİŞ !

Zeki SARIHAN

         Öğretmen Okulunda dördüncü sınıftan beşinci sınıfa geçmiştim. Öğretmen olabilmem için daha iki yılım vardı ama ben mesleğe adım atmak için acele ediyordum. Yeterdi artık okuduğumuz! Bundan sonrası fazlaydı! Bir an önce köylere dağılıp bizi bekleyen çocuklara ve köylülere kavuşmalı, kutsal vatan görevine başlamalıydık.

            1962-1963 öğretim yılı başladığında Samsun’un Taflan bucağında, burada ebelik yapmakta olan kız kardeşimin yanındaydım. Öğretmen Okulunda derslere başlamamıza daha zaman vardı.

            Önlüklerini giymiş, yakalıklarını takmış öğrencileri okula gider görünce hem geçmişimi hatırladım, hem geleceğimi hayal ettim. O gün herhalde çocuklardan daha heyecanlıydım. 21 Eylül 1962 Cuma günü Taflan İlkokuluna vardım. Okulda yalnız öğretmen Cemal Keşmer var. Birlerle ikiler sınıflarda başıboş, yaramazlık yapıyorlar. Onların dersine girmek istediğimi söyledim Öğretmen kabul edince sınıfa girdim.

            Çocuklara:

—    Ben de öğretmen olacağım, diye söze başladım. Bu ders size öğretmenlik yapacağım.

            Daha önce tasarladığım cümlelerin hiç biri aklıma gelmiyordu. O yumurcakların yanında nefesim tutuluyor, konuşmam boğazımda düğümleniyordu. Konuşacak konu bulamıyordum.

            Başka çare bulamayıp klasik konuya girdim.

—    Siz hiç Atatürk’ü işittiniz mi? Kimdir Atatürk?

Biri:

—    Türk’tür, dedi.

—    Evet, doğru.  Ne yapmıştır?

—    Çeşme.

—    Başka

—    Cami.

—    Daha başka?

—    Okul yapmıştır.  

45 dakikalık dersin 20 dakikasını zor doldurabildim.

Demek öğretmenliğe henüz hazır değildim. Bunun için daha iki yıl öğrenim görmem gerekecekti.

İki yıl sonra staj yapmış, uygulama dersinde birkaç ders vermiş olarak diplomayı elime verip atandığım köye gönderdiklerinde bile ilk derslerde nasıl zorluk çektiğimi hatırlarım. Çocukları çekip çevirmek hiç de kolay değildi. Üstelik bunu, onları dövmeden, azarlamadan yapmak zorundaydınız. Bunu gördüklerinde de şımarıyorlar, sınıfta düzeni sağlamak zorlaşıyordu.

Doğru bir ayar yapmak her babayiğidin harcı değildi.

Fırıncılıktan yapı ustalığına, çöpçülükten doktorluğa kadar her meslek çok önemli ve ehli olmayanlar için çok zordur.

Öğretmenlik de insanın kişiliğini biçimlendirdiği için hem çok önemli hem de teknik bakımdan zor bir meslektir.

Öğretmenlerin yetiştirilmesi için azami dikkat göstermek gerekir. Yetersiz öğretmenlerle sağlıklı kuşaklar yetiştirilemez. Böyle bir eğitimi eksik almışsa, idealist bir öğretmen kısa sürede eksikliklerini tamamlayabilir.

Yeter ki bu yurdun ve halkın yükselmesinde vazgeçilmez bir görevi olduğunun bilincinde olsun. (22 Kasım 2016)

Fotoğraf: Beyceli İlkokulu, 2000