Orman Haftası (21 – 26 Mart) Dünyanın Ciğerleri Estetik Ve Sanatın Perisi, Marmaris’in İnicisi Gündem Gazetesi İle Kutlarım !
Orman Haftası, Türkiye'de okullarda kutlanan bir hafta. Orman haftası ve ağaç bayramı adıyla da adlandırılır. 21 - 26 Mart tarihleri arasında kutlanılır. Amacı çocuklara ormanların önemini öğretmektir. Hafta boyunca fidan dikilir fakat COVİD-19 salgını dolayısıyla etkinliklerimiz biraz kısıtlanmıştır, bu sebepten biz daha çok çocuklarımıza ağaç ile ormanların doğa için öneminden bahsederiz. Bu haftamızı oyun ile pekiştirmek amaçlı iki, altı yaş arası çocuklarımıza alanım sebebiyle kendi hazırladığım oyunu bilmeceler tekniği ile hediye ediyorum, linki tıklayarak oyuna başlayabilirsiniz. https://quizizz.com/join?gc=31665890
Orman’ın en sade tanımı hayvanların barındığı, çeşitli bitkilerin bulunduğu sık ağaç topluluklarıdır. Ormanda büyük ağaçlar, ağaççıklar, mantarlar, otlar, yüzlerce, binlerce bitki bir arada bulunur. Çam, sedir, köknar, ladin, ardıç, meşe, dişbudak, kayın, gürgen belli başlı orman ağaçlarıdır. Ağaçlar ya kendiliğinden yetişir, ya da insanların ormana diktiği fidanlardan oluşur. Fidan elde edebilmek için küçük tohumlarımızı saksılara ekmekle de işe başlayabiliriz.
Ormanın küçüğüne, ağaçların seyrek olduğu yerlere koru denir, bizler bu konuda oldukça şanslıyız fakat eskiden yeryüzünün hatta şehrimizin büyük bir bölümü ormanlarla kaplıydı, insanların bilgisizlikleri nedeniyle yok edilen ormanların yerini bozkırlar, çoraklaşan topraklar, çöller aldı yada lüks oteller, apartlar, siteler.Lüks oteller, apartlar, siteler demişken aklıma çok güzel bir sunum geldi paylaşmak için heyecanlanıyorum, gelin beraber okuyalım.
“BİR KÖŞK İÇİN BİR AĞACI FEDA EDEMEM”
Atatürk’ün sağlık nedeniyle Yalova’daki köşkte kaldığı yıllarda buraya görevli ya da konuk olarak gelip gidenler artmıştı. Üstelik, köşkün bütün gereksinimleri İstanbul’dan karşılanıyordu. Denizyolu ile Atatürk’ün çiftliği ve termal tesislerine giden karayolu arasında bir bağlantı istasyonu görevi görsün diye bir binanın yapımına girişildi. Vapur bekleyenler ya da vapurdan inenler burada dinlenebileceklerdi. Ayrıca Atatürk’ün deniz kıyısına indiğinde soluklanacağı bir yer olarak düşünülmüştü. Bu bina iki katlı ahşap bir köşk olarak tasarlandı. Yetkililer, Atatürk’ün doğa sevgisini bildikleri için asırlık bir ağacın altına yaptırdılar. Ne var ki, ağacın o kadar yakınına sokulmuşlardı ki, bina yükselince koca koca dallar arasında kalıverdi.
Asırlık ağaç yeni sürgünler verip yapraklanınca köşkü tehdit eder oldu. Bu durum karşısında akla gelen ilk şey ağacı kesmek oldu. Ancak Atatürk’e danışmadan bu işe cesaret edemediler. Atatürk, “Bir köşk için bir ağacı feda edemem.” dedi.
İstanbul’dan, Tramvay şirketinden mühendis ve teknisyenler getirtti. Bina “caraskal” ile askıya alındı. Altına raylar döşendi. Ağır ağır kaydırılarak ağaçtan uzaklaştırıldı. Bütün bu işler olurken Atatürk, olan biteni dikkatle izledi ve oradan ayrılmadı.
Yani sözün özü; orman biterse canlılık biter, yaşam biter, insanlık tarihi biter, insanlık biter, başta Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Ağaçlandırma Hizmetleri, TEMA ve Ege Orman Vakfı gibi kurumların, ağaçlandırma çalışmalarını takdirle karşılayıp, yapacağımız bağış ve desteklerle, kaybettiğimiz alanları ağaçlandırarak geri kazanabilmemiz mümkün. Bunun için hepimizin çok büyük gayret göstermesi gerekiyor. Yeter ki gelecek nesillerimizi ormansız bırakmayalım.