Özdağ Muğlalılara Teşekkür Etti!
Muğla Milletvekili Gelecek Partisi PYK Üyesi Doç. Dr. Selçuk Özdağ "Ancak seçim bölgem Muğla’ya ve Muğlalı hemşerilerime hem teşekkür etmek hem de ilimizin bizzat seçim çalışmalarım sırasında müşahede ettiğim bazı acil sorunlarını dile getirmek niyetiyle bugünkü basın açıklamamı bölgesel konulara ayıracağım.'
Özdağ: 'Türkiye olarak bir seçim sürecini daha nihayete erdirdik. Ülkemiz, Cumhurbaşkanı ve TBMM üyelerini seçti. Bu vesileyle, seçilmiş olan tüm Milletvekillerini ve de Sn Erdoğan’ı yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinden dolayı tebrik ediyorum. Umarım ve isterim ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her bir yurttaşımıza eşit mesafede ve herkesi kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olur.
Ancak üzülerek ifade etmeliyim ki Sn Cumhurbaşkanı, daha ilk günden o bilindik ayrıştırıcı üslubunu sürdürdü. CB Erdoğan, yemin edip göreve başlarken yaptığı konuşmada: “Gelin seçim dönemindeki kırgınlıkları bir tarafa koyalım. Küslük olmuşsa barışmanın yolunu bulalım. Hep beraber Türkiye Yüzyılının inşasına omuz verelim." dedi ama ülkemizin bazı parti ve seçmenlerini her zamanki gibi yok saymaya devam etti. Kendisini hiç olmazsa bu son döneminde, Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışır bir tarzda devlet başkanlığı yapmasını umuyor, siz değerli basın mensuplarını ve konukları saygıyla selamlıyor tekrar hoş geldiniz diyorum.
Bildiğiniz üzere 24. 25. 26. Dönemde Manisa Milletvekilliğimin yanı sıra Adalet ve Kalkınma Partisi’nde Genel Başkan Yardımcılığı da yaptım. TBMM darbeleri araştırma komisyonunda ve son olarak 15 Temmuz darbesini araştırma komisyonunda başkan vekilliği görevlerinde bulundum. 2019 yılında Sn. Ahmet Davutoğlu ve bir gurup arkadaşımızla beraber Gelecek Partisini kurduk. Ardından sizin de takip ettiğiniz gibi millet ittifakı ve 6’lı masa çalışmalarının ardından yapılan mutabakat uyarınca CHP listesinden Muğla Milletvekili seçildim ve yine aynı ittifak anlaşması gereği bugün karşınıza Gelecek Partisi Muğla Milletvekili olarak çıkıyorum.
Elbette kamuoyunun ve hele siz basın mensuplarının güncel genel siyasete yönelik bazı açıklamalar yapacağımı umduklarını tahmin ediyorum. Ancak seçim bölgem Muğla’ya ve Muğlalı hemşerilerime hem teşekkür etmek hem de ilimizin bizzat seçim çalışmalarım sırasında müşahede ettiğim bazı acil sorunlarını dile getirmek niyetiyle bugünkü basın açıklamamı bölgesel konulara ayıracağım. Yalnız benim için çok önemli bir hususu belirtmeden de geçemeyeceğim; Çocukluğum ve gençliğimin filizlendiği, bana bir ana kucağı vazifesi gören, acılarıma yoldaşlık yapan güzel Manisa’ma ve de Manisalı hemşerilerime özellikle saygı, sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum. Sabrınız için şimdiden teşekkür ederim.
DEĞERLİ ARKADAŞLAR,
Muğla denildiğinde ilk akla gelen turizm ve tarım şehri olması. Ülkemizin göz bebeği olan bu şehrin taliplisi de bildiğiniz gibi çok oluyor. Türkiye’de yaşayan nerdeyse herkes gibi yurt dışından da Muğla ve özellikle ilçelerinde çeşitli gerekçelerle yaşamak isteyen yoğun bir nüfus var. Herkes buraya gelmek, yerleşmek istiyor ama Muğla'mızın çok ciddi sorunları da var. Bunların başında ülkemizin de kronik sorunu olan işsizlik gelmektedir maalesef. Hem turizm yatırımları hem tarımsal faaliyetler hem de madencilik açısından zengin olmakla birlikte Muğla’da işsizlik sorunu, sanıldığının aksine yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. İŞKUR’un deveyi iğne deliğinden geçirten standartlarını baz alarak açıkladığı rakamlar bile işsizliğin ne boyutta olduğunu gösteriyor. TÜİK’e göre Muğla’da 2023 yılı işsizlik oranı yüzde 10 ama siz bunu en az iki ile çarpın. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,1 iken kadınlarda yüzde 13,8 olarak tahmin ediliyor. Bakınız bizzat şahit olduğum bir bilgiyi paylaşayım: Marmaris’e, Fethiye’ye, Bodrum’a bu şehirlerin kırsalından ve köylerinden çalışmaya gelmiş on binlerce insan asgari ücretle çalışıyor ve inanın kalacak yerleri bile yok. Bu insanlar, inşa ettikleri o otellerde, tatil köylerinde, tesislerde bırakın tatil yapmayı ömrünün tek bir günü kalmayı hayal bile edemiyorlar. Tam da öz yurdunda garipsin öz vatanında parya dedirten bir açmaz.
Ulaşım konusu ise tam bir keşmekeş. Ülkemizin özellikle turizm sezonunda milyonların akın ettiği bu ilimize ne bir hızlı tren ne bir otoyol kolaylığı ile ulaşma imkânı var. Havayolu ulaşımı ise rahmetli Özal zamanında yapılan Dalaman havaalanı ile sağlanmakta ancak bu da kesinlikle yeterli olmamaktadır. Bakınız gidenler bilir, Dalaman’dan Fethiye’ye giderken Göcek’te kısacık bir tünel vardır. Bu tünel Türkiye’nin ilk ve tek paralı özel tünelidir. (Avrasya tünelini saymazsak) Hem gidiş hem de geliş için ücret ödemek zorundasınız. Senede bir iki kere gidenler için neyse ama orada yaşayan ve her gün bu tünelden geçmek zorunda kalan vatandaşlarımız için ciddi bir maddi külfet getirmektedir.
Tarım konusunda tüm Türkiye’nin yaşadığı sorunların benzerleriyle boğuşan bir Muğla var. Her ne kadar turizm, ülkemiz ve özelde Muğla için ciddi bir sektör ise de bana göre tarım daha bir stratejik ve yaşamsal öneme sahiptir. Muğla, zeytinyağından narenciyeye ve arıcılığa, tahıl ürünlerinden pamuk ve tütüne, susam ve anasondan seracılığa ve tamamı Muğla’da yetişen kuşkonmaz başta olmak üzere endemik bitki türlerine kadar ciddi bir tarım ürünü çeşitliliğine sahiptir. Ama ne teşvik uygulamalarından ne de sübvanse imkânlarından ciddi bir katkı alamamaktadır. İktidarın saçma sapan tarım politikalarının ceremesini diğer bölgelerimiz gibi maalesef Muğla’mız da çekmektedir. Ayrıca tarım arazilerinin göz göre göre yok edilmesine ses çıkarmayan, geçen senelerde yangınlar sebebiyle yok olan orman zenginliğimize de iş bilmez bu tarım politikaları ile tuz biber eken iktidar, yangınlara müdahale etmekte yetersiz (sanki biraz da isteksiz) kalarak, yok olup giden yaban hayatımız başta olmak üzere telef olan her canlının da vebalini taşımaktadır. Mesela Bodrum'un büyük bir kısmı yangınlar neticesinde ciddi sıkıntılar yaşadı. Burası ve yangına maruz kalan diğer bölgelerimizin rehabilite edilmesi gerekmekte ama maalesef merkezi hükümet yani AKP iktidarı bu konuda partizanlık yapmaktadır. Sanki buralar vatanımızın bir parçamız değil de Yunanistan’da bir yerleşim yeri gibi ilgisiz davranmaktadır. Ama ne zaman ki bu bölgelerde bir otel ya da tesis yapılacak olsa işte o zaman yandaşlara peşkeş çekmek için yoktan var eden bir tavır sergilemektedirler.
Muğla’mızın en önemli sorunlardan biri de termik santraller başta olmak üzere mermer ocakları gibi madencilik faaliyetlerinin mevzuata aykırı şekilde yapılması ile yaşanan çevre kirliliği ve doğa katliamı sorunudur. Madencilik şirketlerinin faaliyette bulundukları alanlar maalesef mevzuata aykırı bir şekilde tekrar doğaya kazandırmak için ağaçlandırılmıyor. Düşünsenize Milas-Bodrum havaalanını kullanan insanlar şehre gelirken uçaktan aşağıya baktıklarında cennetten bir köşe olan Muğla’yı hayal ederken kapkara bir görüntüyle karşılaşmaktalar. Elbette bu eleştirilerim madencilik karşıtı olduğum şeklinde değerlendirilmemeli, madencilik de olsun, kömür de çıkarılsın fakat kurallara uygun ve çevreye duyarlı bir şekilde ve bu yerler tekrar ağaçlandırılarak yapılsın.
SAYGIDEĞER BASIN MENSUPLARI,
Muğla Türkiye'nin 2. turizm şehri ama gel gör ki sadece turizm tesisi yapmaya odaklı bir inşaat zihniyeti ile karşı karşıyayız. Turizmin sadece deniz ve kum şeklinde algılanması ve yatırımların hep bu eksende yapılması, doğa ve inanç turizmi başta olmak üzere diğer birçok turizm faaliyetlerinin gelişmemesine neden olmaktadır. Muğla’nın, turizmin her branşında ciddi bir potansiyeli vardır ki bunu bizzat bilen ve yerinde inceleyen biriyim.
Baştan beri hep üreten ve ülke ekonomisine katkı veren bir Muğla’dan bahsediyorum. Peki merkezi hükümet bu konuda Muğla’ya yeteri kadar, bir başka ifadeyle katkı sağladığı ölçüde yatırım sağlıyor mu? Bakınız Muğla’nın 20 yılı aşkın süredir sorunları giderek büyümektedir. Muğla’ya gerçekten büyük bir adaletsizlik yapılmaktadır. Muğla, ödediği vergilerin, sağladığı katkıların karşılığını maalesef alamıyor. Muğla’nın vergisini alan ama aynı ölçüde yatırım yapmayan bu iktidarın niye böyle davrandığı çok iyi biliyoruz.!
Sözlerimi bitirmeden kamu görevlilerimiz başta olmak üzere vatandaşlarımız tarafından tarafıma sıklıkla iletilen bir konuyu da müsaadenizle dile getirmek istiyorum. Hayat pahalılığı ve enflasyonla birlikte, geçen seneden bu yana devamlı yükselen konut fiyatları ve kiralar yüzünden insanların en temel haklarından olan barınma konusu nerdeyse büyük bir krize dönüşmüştür. Turizm bölgesi olması hasebiyle Muğla’mızda kira fiyatları ciddi derecede artmıştır. Yüksek kiralardan dolayı özellikle atanmak suretiyle gelmek zorunda kalan memurlar Muğla’ya tayin olmak istememektedirler. Bu yönüyle Muğla, memurların gözünde nerdeyse bir sürgün yeri olarak görülmektedir. Özellikle Bodrum, Marmaris, Datça, Fethiye gibi yerleşim yerlerimizdeki kiraları kamu görevlilerinin ödeyebilmesi mümkün değildir. Benzer şekilde özel sektör başta olmak üzere özellikle turizm alanında çalışan vatandaşlarımızın da turizm sezonunda ev bulabilmesi, bulabilirlerse kirasını ödeyebilmesi mümkün değildir. Bu sebeple bilhassa Muğla’da kamu lojmanlarını satmak yerine, sayısının artırılması ve behemehâl TOKİ tarafından kamu personeli başta olmak üzere özel sektör emekçilerine lojman imkânı sağlanması gerekmektedir.
Saygılarımla." Dedi.