Gelecek - Saadet Partileri TBMM Grup Başkanı ve Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, Yenidoğan Ünitelerinde meydana gelen ölüm olaylarının tüm yönleriyle araştırmak amacıyla kurulacak meclis araştırması komisyunu hakkında açıklamada bulundu.
Gelecek - Saadet Partileri TBMM Grup Başkanı ve Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ: "Gün geçmiyor ki “Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalı” şeklinde haber ve paylaşımlarla yatıp kalkmayalım. Yine gün geçmiyor ki İçişleri bakanı Ali Yerlikaya’nın tweetleri ile haberdar olduğumuz büyük çete opersyonları ile uyanmayalım.
Bu gibi sözlerin, hamasi açıklamların artık ne bir anlamı ne de etkisi kaldı maalesef. Bu iktidar zihniyeti ülkeyi öyle bir cenderenin içine soktu ki toplum daha bugünün skandalını konuşurken bir diğeri boca ediliyor. İnsanlar acılarını bile yaşayamıyor. Toplum kendisini iğneli bir fıçının içindeymiş gibi hissediyor.
Cumhuriyet tarihinin en büyük sağlık skandalı, Cumhuriyet tarihimizin en büyük uyuşturucu operasyonu, Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluk skandalı, çete skandalı, mafya skandalı, ihale skandalı, göçmen kaçakçılığı skandalı, domuz eti skandalı, kadın cinayetleri skandalı, tersane kazaları skandalı, İliç, Kozlu, Zonguldak, Soma maden kazaları skandalları, Siyanür skandalı, çocuk kaçırılmaları ve kayıpları skandalı, bürokrat ve siyasetçilerin altın, uyuşturucu göçmen, elektronik sigara kaçakçılığı yapan milletvekili ve general skandalı gibi haberler o kadar yaygınlaştı ki vaka -i adiyattan sayılır hale geldi.
Aslında Cumhuriyet tarihinin tek ve en büyük gerçek skandalı bu iktidarın bizzat kendisidir. Diğer bütün skandallar bu zihniyetten neşet ediyor. Baş nereye giderse kuyruk onu takip ediyor.
Bakınız:
Ülke insanı kime sığınacağını, kime güveneceğini bilemez halde. İnsanlar, mafyadan mı, çetelerden mi, maliyeciden (Mehmet Şimşek absürt vergileri) mi, sağlık çalışanından mı, (Bebek cinayetleri vs ) zabıtadan mı, özel güvenlikten mi, polisten mi korunacağını şaşırdı kaldı. Bu ülke kötülüğe teslim edilmiş bir ülkedir.
Tekrar ediyorum bu ülke bilinçli ve planlı bir şekilde kötülüğe teslim edilmiş bir ülkedir.
İnsanlar sokak ortasında öldürülüyor, kadınların başları kesiliyor, uyuşturucu kullanımı 9 yaşına kadar inmiş, bebeklerr tecavüz edilip öldürülüyor, ama tek bir yetkili bile ar niyetine haysiyet gösterip istifa etmiyor yahu. Gerçi onlar kim ki? Verilen görevleri yapan sorumsuz yetkililer.
İnsanlar; “vicdansızlar 8 bin lira için bebeklere kıydı diye konuşuyor. Hayır efendim, birileri 8 bin lira için bebeklere falan kıymadı, birileri bu iktidarın yol verip göz yumduğu talan, yalan, yolsuzluk ve cezasızlık düzeninden payını almak için organizasyona dahil oldu.
Bu yanaşma düzeninde, suç ve ceza gibi kavramların kendilerinden azade olduğunu gördükleri için de, yolsuzluklarına insan ve bebek katletmeyi de ilave ettiler o kadar.
Yani balık baştan kokmuş, ortalık bataklık olmuş lakin olan bitenden kendileri sorumlu değilmiş gibi timsah gözyaşları döküp birkaç piyonu aslanların önüne atıyorlar.
Kaldı ki bu olay buzdağının görünen küçük bir ucudur. Bu olayda ve diğer tüm olaylar gibi kazara ortaya çıkan bir sızıntıdan ibarettir. Devasa bir kanalizasyon şebekesinden sızan küçük bir sızıntıdır.
Bakınız:
Bu ülkede her sektör devletin tüm kurum ve kuruluşlarında etkili ve yetkili birileriyle beraber olup bir çete ve suç şebekesi kurmuştur. Bunun böyle olmadığını iddia edeniniz varsa bir yiğitlik yapıp konuşşsun. Bende bunun bu ülkenin bir gerçeği olduğu bilinen ve bilinmeyen örnekleri ile anlatayım. Zaten anlatıyoruz da….
Yaşadığımız bu olay birkaç haysiyetsiz doktor, birkaç hemşire, üç-beş 112 görevlisinin işi mi zannediliyor?
Buradan soruyorum… Neymiş efendim bir gurup açgözlü haysiyetsiz bir araya gelip çete kurmuş ve bu işlere başlamış öyle mi? Halkımıza böyle anlatılıyor. Buna inanmamızı istiyorlar. Bunlar sadece kamuoyunun önüne attıkları birkaç figürden ibaret günah keçileri. Bunları halkın önüne atıp biriken öfkeyi dindirecekler. Kiminin PKK’lı geçmişine kiminin bilmem ne patisi üyeliğine vurgu yapıp alakasız mevzularla konuyu saptıracaklar.
Tıpkı günlerce kamuoyunu manuple etmek, gündem değiştirmek için Narin yavrumuzun cenazesi üzerinde tepindikleri gibi. Sonra ne oldu? Bir anda olayı kamuoyunun önünden çekip aldılar. Şimdi konuşan var mı? O zaman konuşturmaları da bir operasyondu şimdi konuşturmamaları da … Ve elbette millet tüm bunları konuşurken de başka “Yenidoğan çeteleri işlerine devam edecek…
Peki sağlık konusunda sadece Yenidoğan şebekesi mi var? Ben söyleleyim:
Mesela kanser şebekesinden haberiniz var mı?
Tıbbi cihaz/malzeme çetesini duydunuz mu?
Kalp krizi şebekesi diye bir şey kulağınıza çalındı mı?
Laboratuvar şebekesi var bu ülkede
Sadece yenidopan değil yetişkin yoğun bakım şebekesi var yahu
Diyaliz şebekesi uzun yıllardır böbrek hastalarının kanını emiyor ve elbette kamunun da.
Siz son yıllarda organ nakli şebekesinin haberlere niye konu olmadığını biliyor musunuz? Eskiden sık sık gündeme gelen bu konu artık yerelden yurt dışına taşmış ve büyük bir organizasyonun güdümüne girmiştir. Bunlar dev şirketler gibi çalışmakta ve gündeme gelmemek için çok yönlü faaliyetler yürütmektedir. Rüşvetle, zaaflarla devşirdiği yetkililer ve maalesef bazı medya mensupları ile gemilerini yürütmektedir.
İlaç şebekesi var bu ülkede
Değerli Milletvekilleri doktor pazarlama şebekesi var yahu. Bu çeteler bildiğiniz doktor pazarlıyorlar. Yetkisi ve uzmanlığı olmayan hatta doktor bile olmayan insanlara başka doktorların kaşesini ve imzasını kullandırıp hasta bakan, ameliyatlara giren doktorlar var bu ülkede.
Burası bir bataklıktır maalesef. Oltaya takılıp kazara yakalanan bu figürler tıpkı uyuşturucu çetelerinin sokaklarda dağıtıcılığını yapan "torbacılar"gibidir. Bunların bir hükmü yoktur. Gerçek patronlar başka kişilerle ve organizasyonla işlerine devam etmektedir. Bunlara dokunabiliyor musunuz? Mevzuyu hamaset ve öfke dindiren ayrıntılara boğmanızdaki amacın ne olduğunu bilmiyor muyuz sanılıyor. Büyük resmi görmeyin deniliyor. O büyük resmin sahibi de herkesin malumu olanlar.
Değerli Milletvekilleri
Şimdi mevcut Sağlık bakanı bu olayın üstüne kararlıklıla gittiğini ve bu vicdansızlara göz açtırmayacaklarını söyleyip hikaye anlatıyor.
Bu kişi de sabık Sağlık bakanı gibi Andersenden masallar anlatmaya pek bir hevesli. Fahrettin Koca’ya sayısız soru önergesi vermiştim. Kendisi bizi kaale alıp cevap vermiyordu. Layüsel olduğunu düşünüyordu. Peki buradan her iki bakana da soruyorum;
Vicdansız diyerek sulandırmaya çalıştığınız bu skandal ve benzeri olaylar yaşanırken (pandemi turkovac vs) uzaylılar mı görevdeydi?
Biriniz sağlık bakanı diğeriniz olayın yaşandığı İstanbul’un sağlık müdürü değil miydi. Şimdi şöyle yaptım, olayın böyle üstüne gittim, savcılığa suç duyurusunda bulundum vs diyorsunuz da mesela:
Ölen bebeklerin doğum tarihleri: 15 Ağustos 2023, 8 Mart 2023, 26 Kasım 2023, 26 Kasım 2023, 13 Kasım 2023, 30 Ağustos 2023, 21 Haziran 2023, 14 Ağustos 2023.
Peki bu bebekler ne zaman ölmüşler /öldürülmüşler?
Değerli milletvekilleri bu bebekler soruşturma devam ederken ölmüşler farkında mısınız?
Yani bu şebeke bu melanetleri işlerken takibe alınmış, izlenmiş, konuşmaları kaydedilmiş ama bu bebekler ölürken yetkililer sadece izlemişler.
Öldürenler vicdansız birer katil de bunlara müdahale etmeyenler vicdanlı mı?
Peki olayların yaşandığı bu hastanelerde bu melanetler işlenirken faaliyetlerine devam etmiş mi? Evet etmişler. Ve üstelik SGK’dan ödemeleri de yapılmış mı? Evet yapılmış. Bu mu üstüne kararlılıkla gitmek, bu mu vicdansızlara göz açtırmamak. Bir yavrumuzun bile canı o kadar kıymetli ki bunu annelere babalara sorun, siz o zaman müdahale etseydiniz bu bebekler yaşayacaktı
Yenidoğan çocukları öldüren çete üyelerinin, işbirliği yaptığı siyasilerin, bürokratların uluslararası kriminal örgütlerle mesela ABD’deki Epstein gibi çocuk ticareti, organ kaçakçılığı yapan bu büyük organizasyonlarla iş tutmuş olabileceğini de unutmayalım. Türkiye’den ABD’ye Kaçırılan Çocuklar konusu yakın zamanda gündem olmuştu ama bu ciddi mevzu komplo teorileriyle gargaraya getirildi. 6 Şubat 2023 deki deprem sonrasında gündeme gelen bu olay yetkliler tarafından yalanlanmıştı. Ancak depremde kaybolan ve halen ailelerinin ulaşamadığı yüzlerce çocuğumuzun akibeti hakkında tek bir makul açıklama yapıldı mı, hayır tabiki.
Değerli Milletvekilleri
Ülkemiz maalesef taciz, tecavüz, sömürü odağında olan çocuklarımıza yönelik cinsel sömürü karnesi içler acısı boyutlardadır. Türkiye; çocuğun cinsel istismarında hem kaynak hem de transit ülke olmuştur, tıpkı uyuşturucu konusunda transit ülkeyken pazar ülke konumuna getirildiği gibi.
2014 Küresel Kölelik İndeksi’ne göre Avrupa’da ‘modern köleliğin’ yani cinsel sömürü ve erken yaşta evliliğin en fazla olduğu ülke neresi biliyor musunuz? Söyleyeyim: Türkiye.
Aslında her sektörde yaşanılan bu çöküşün sağlık alanında niçin yaşandığının cevabı çok nettir:
Hasta garantili sağlık sistemi ve özel olmayan özel hastane işgüzarlığının bu itidar tarafından yaygınlaştırılmasıdır. İnsafsız kâr arayışı ve kamu kaynaklarının özel hastane yoluyla iç edilmesidir.
Hasta garantili sağlık sisteminin geldigi son nokta; maalesef yenidoğan bebekler üzerinden insafsız kâr arayışı ve sonrasında bugün konuştuğumuz bu konunun ortaya çıkmasıdır.
Başta da söylediğim gibi bu olay büyük bir kanalizasyoundan sızan küçük bir sızıntıdır.
Kamuoyunun bugün tartışmasına vesile olan ise olayın üzerine kararlılıkla giden bir savcı sayesindedir. Şimdi tüm bu sürecin serencamı nasıl gelişecek merak ediyoruz. Gerçi bu iktidarın cemaziyel evvelini biliyoruz. Bu olayı da diğer tüm rezalet skandallar gibi zamana yayacak, kanıksatacak, gazlar alınıp milletin öfkesi dindirilecek ve olay bir müddet sonra da unutturulacak. Zira pek yakında bir başka skandal ile kamuyounun gündemi zaten değiştirilecek.
Ben burada bir konuya da dikkat çekmel istiyorum.
Mevzu dosyayı takip eden savcımız başta olmak üzere konunun takipçisi yargı mensupları ile ilgili nasıl bir karar alınacak acaba? Umarım birileri kapalı kapılar ardında ayarlanmış yargı mensupları ile bu işlerin kendilerinbe ulaşmaması için operasyon planlamıyordur.
Netice olarak
Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, bu bir çöküntü dönemidir. Kemal Tahir’in tabiriyle; At izi it izine karışmış ve maalesef ülkemiz devletsiz, devletimiz de sahipsiz kalmıştır.
Artık bu iktidar ve hempalarından tek bir şey söylemelerini bekliyoruz.:
Biz tüm bu olan bitenden sorumluyuz, bu ülkenin hayrına yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Milletimizden özür diliyor ve istifa ediyoruz.
Yaptıklarımız için de kendi isteğimizle yargılanmak istiyoruz.
Bunun dışında ne yaparlarsa yapsınlar tarih bunları affetmeyecek.
Bu ülkede ne haysiyetli bir aydın, ne vicdanlı, samimi/dürüst bir siyasetçi, ne ülkesini önceleyen onurlu bir bürokrat kaldı. Bu özelliklere sahip olan iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler." Dedi.