SÜRMELİ ÇUKURU’NDA ÜÇ SICAK GÜN-1

Zeki SARIHAN

Sürekli okumayla gözler yorulunca ve sürekli yazmakla parmaklar acımaya başlayınca birkaç gün ara verip bir yurt köşesine kapağı atmakta sayısız yarar vardır. Okumak, gezmek ve fakat merak etmek öğrenmenin en iyi yoludur.

NEDEN IĞDIR?

Iğdır’a gitmeye karar verdim. Bunun nedeni, orada bir okul arkadaşımın bulunması. Gerçi ben şimdi 100 bin nüfusa ulaşan Iğdır ilçe merkezini henüz 15 bin nüfuslu iken 1966’da görmüştüm ama aklımda çevresi sıradağlarla çevrili geniş bir ovanın, başına buzdan bir taç geçirmiş heybetli Ağrı Dağı eteklerinde bulunduğundan başka aklımda bir şey kalmamış. Iğdır’ı sanki ilk kez görecektim. Yıllar önce okunmuş bir kitabı yeniden okuma isteği gibi bir şey.

Buranın eski adı Sürmeli Çukuru olarak geçiyor. Ovada bu adı taşıyan bir köy de var.

1966’da Fatsa Yassıtaş Köyü İlkokulu öğretmeniydim. Fatma ablamız, Iğdır’ın Küllük köyünde hükümet ebesi idi. Onu yalnız bırakmamak için annem, ben, ağabeyim ve Ayhan yanına giderdik. Sıra bene gelmiş olmalıydı ki, yaz tatilinde Fatsa’dan yola çıktım. Artvin üzerinden Kars’a ulaştım. Iğdır’a giden otobüs, Küllük köyünün yanından geçiyordu. Fatma ablayla bir hafta on gün kaldım. O da yıllık iznini aldı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu gazisine çıktık idi.

58 YIL SONRA KÜLLÜK’TE

Bu kez, yeniden Iğdır’a gidince Küllük köyüne uğramak yerinde olurdu. İstanbul’da oturmakta olan Fatma ablaya Küllük’te selam göndereceği kişiler olup olmadığını sordum. Dört ad not ettirdi. Kendisi de ayrıldıktan çok sonra Küllük’e giderek eski anılarını canlandırmıştı.

Gazi Eğitim’den 1970’te birlikte mezun olduğumuz sınıf arkadaşım Akay Aktaş, oğlu Asal’la beni 5 Haziran öğle üzeri Iğdır Havaalanı’ndan alınca zaten çok yakın olan Küllük’e uğradık. Muhtarlık binasının karşısındaki bir ağacın dibindeki açık hava kahvehanesinde oturan 5-6 kişiye selam vererek yanlarına oturduk. Ziyaret nedenimi anlattım ve Fatma ablanın adını verdiği kişilere selamlarını ilettim. Onu tanıyanlar vardı. Tanımayanlar adını biliyorlardı. Büyüklerinden duymuşlardı. Fatsalı Fatma Ebe, çok çalışkan ve devrimci biriydi.

Caferi mezhebine bağlı Azerilerin inanç ve ibadet biçimlerinden konuştuk. Köylüler tarım ürünleri yetiştirtiyor, hayvan besliyorlardı. Kahvede rastladıklarımız emekli imişler. Seçimlerde AKLP kazanıyormuş.

Havaalanı ile Iğdır’ın arası 19 km. Şehre girişte sizi iki leylek heykeli karşılıyor. Anlaşılan burası leyleklerin göç yolları üzerinde. Böyle ılıman bir iklimi bulunan yerde kim biraz eğlenmek istemez?

49 köy, 3 ilçe ve 3 beldeden oluşan, 1992’de il hâline getirilen Iğdır (eski Sürmeli) topraklarının başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiş. “Güzellik başa bela” sözünün anlattığı gibi, güzel kızların taliplisi nasıl çoksa, Iğdır için de tarih boyunca çok kan dökülmüş. Bir Azeri türküsünde “elden ele gezirem” denmesine benzer biçimde Iğdır elden ele gezmiş. Burada egemenlik kurmuş millet veya devletlerin Vikipedi’den yalnız adlarını sıralayalım: Hurriler, Mitanniler, Hititler, Asurlular, Kimmerler, Medler, Persler, Sümerliler, Subailer, Urartular, Romalılar, Sakalar, Sasaniler, Bizanslılar, Araplar, Abbasiler, Selçuklular, Moğollar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Osmanlılar, Revan Hanlığı, Rus Çarlığı… Güzel Sürmeli Iğdır adıyla en son Türkiye Cumhuriyeti’nin elinde kalmış.

KÜLTÜRLERİN KIRILMA HATTINDA

Iğdır, kültürel ve coğrafi kırılma hattı üzerinde bulunmanın sebep olduğu etkileri taşıyor. Kuzeyde Ermenistan’la arasında sınırı Aras oluşturuyor. Ovanın bitiminde Ağrı Dağı, onun öte yanında İran var. 1828 ile 1917 arasında 89 yıl Rus Çarlığı’nın egemenliği döneminde buraya Ermeni göçü teşvik edilmiş. 1890’larda Çarlığın yaptırdığı nüfus sayımında halkın ezici çoğunluğu Ermeni imiş. Bugün Iğdır’da tek bir Ermeni yok! Bunun nedeni, 1917’de çarlığın devrilmesinden sonra bölgede yaşanan gelişmeler. 1917’de, herkes kendi başlının çaresine bakarken Iğdır’da 10 kişiden oluşan bir karma hükümet kurulmuş. Bunların beşi Ermeni, beşi Türk’müş. 1918’de Şimdi şehir merkezine 5-6 km. mesafede bulunan Melekli beldesinde Iğdır Millî Cumhuriyeti kurulmuş. Bugünkü Türkiye toprakları üzerinde kurulan ilk cumhuriyet. 17 Ocak 1919’da Güney Kafkas Cumhuriyeti’nin bir parçası. Ancak O yıl Iğdır çok sert vuruşmalar yaşamış. Ermeni ve Türk kaynakları, kendilerine yapılan zulüm ve kıyımla dopdolu. Kâzım Karabekir’in komutanı olduğu Doğu Ordusu ve yerel birlikler buradan Ermenileri çıkararak 14 Kasım 1920’de Türkiye toprağına bağlamışlar. Bu tarih Iğdır’da kurtuluş günü olarak kutlanıyor. 1995’te Iğdır’da “Tarihi Gerçekler ve Ermeniler” konulu bir sempozyum düzenlenmiş ve onun bildirisi Melekli’de dikilen “Soykırım Anıtı’nda yer alıyor. Anıtın tabanındaki odalarda Kâzım Karabekir’e önemle yer veriliyor. Birkaç mezar kazısından çıkarılmış kemikler ve Ermenilerin saldırılarına tanık olmuş bazı kişilerin anıları sergileniyor. Türkiye devleti anıtta sergilenen bildirilerde “Asıl soykırımcı Ermenilerdir” diyor ama halkların barış içinde yaşamasını istediği mesajını da veriyor. Ne var ki, halklara çekilen acılar kalmış. Şimdi ovaya suyuyla bereket dağıtan ve elinden başka bir şey gelmeyen Aras’ın halkların çektikleri karşısında göz yaşları sel olmuş, akmaya devam ediyor…

Iğdır’da günümüzde iki kültür ve iki mezhebe mensup insanlar yaşıyor. Kürtler ve Azeriler. Kürtler Şafi, Azeriler ise Şia’nın Caferi kolundan. Şehirde Nuh Nebi Camii’nde Şafiler, bir Ermeni kilisesi yıkılarak yerine yapılan Ulu Cami’de Caferiler ibadet ediyor. Bunların namaz kılma biçimlerinde farklılık varmış. Caferiler, Kur’anın da emrettiği gibi, beş vakit değil, üç vakit namaz kılıyorlar. Sabah, öğle, akşam, ancak bu üç vakitte bütün farzları eda ediyorlarmış. Sünnetleri kılmıyorlar.

Milliyet ve mezhep ayrılığı siyasete de yansımış. Azeriler MHP ve AKP’yi, Kürtler ise tahmin edileceği gibi DEM Partiyi tutuyorlar. 31 Mart yerel seçimlerinde belediyeyi M. Nuri Güneş yüzde 46.69 oyla kazanmış. MHP’nin de desteklediği AKP’li Ülkü Öcal’ın oyu 42.22. İYİ Partili Gündüz Güneş 4.43 oy almış. CHP’nin ise nerdeyse esamisi okunmuyor. (Yüzde 2.88) Son genel seçimlerde çıkan iki milletvekilinde biri DEM’den, diğeri AKP’den. DEM’den seçilen Yılmaz Hun, sınıf öğretmeni. Eğitim-Sen Iğdır il temsilciliği ve KESK Üst Kurul temsilciliği yapmış. KHK ile meslekten atılmış. Iğdırlılar onu Meclise göndererek yapılan haksızlığı onarmak istemişler. AKP milletvekili Cantürk Alagöz ise Kimya Mühendisi. Keyman İlaç Şirketi ve bir holdingin sahibi. Iğdır Sporun da başkanı. Çok zengin olduğu anlatılıyor. Iğdır ulaştığım gün, Iğdır Spor Sivas’ta oynanan maçta Trabzon Sporu yenerek birinci lige çıkmış. Cantürk’ün 30’dan çok otobüs tutarak taraftarları Sivas’a götürdüğünü anlattılar. Şehirde akşam kutlama şenlikleri hazırlıklarına tanık oldum. (9 Haziran 2024)

zekisarihan.com