Tansaşşşş!

Temel IRMAK /Gönül Dostu

 

Bir gün yolda yürürken, bir belediye meclis üyesiyle karşılaştım.

Kolundan tutup, “bu Tansaş'ı görüyor musun?” diye sordu.

Kör değildim.

Elbette Tansaş'ı yıllardır görüyordum.

Burasıyla ilgili yakında bombalar patlayacak” demişti.

Az gittik uz gittik.

Dere tepe düz gittik.

Ve beklenen an gelmişti.

Bir gün yine Marmaris Belediye Meclis toplantısında, Belediye Başkanı ağzından baklayı çıkardı: “Tansaş yetkilileri sizin kucağınızdayız dediler. Ne istersek yapmaya hazır olduklarını söylediler” diye başladığı sözlerine Tansaş'ın yasal olmadığından tutunda, neler söyledi, neler.

Bir belediye başkanı Kanal F ile Kanal 48 kameraları önünde bu “kucak meselesini”nden söz ediyordu.

Sözleri, ilginç ve tutanakları tutulan bir meclis toplantısında söylenecek sözler değildi. Heyecanına ve acemiliğine versekte, bir topluma başkanlık edenlerin daha da dikkatli olması gerekirdi.

Başkanın artılarını yazdığımız kadar eksikliğini de yazıyoruz. Bizleri yiyecekmiş gibi bakıyor, şimdi birde adliyelik olmayalım.

Önce bir belediye meclis üyesi “Tansaş'ta bombalar patlayacak”

Ardından Belediye Başkanının “kucak” muhabbeti tekrar başa dönersek.

Bir hışımla ortaya çıkan Tansaş meselesine belediye yetkilileri nasıl olduysa fikirlerini bir “u” dönüşüyle değiştirerek: “Tansaş'ı yasallaştıracağız” deyiverdiler.

Yani, bomba ellerinde patlamıştı.

Her işte olduğu gibi Tansaş işinde de geriye dönüş başlamıştı.

Bizim oralarda bir söz vardır. “Öfkeyle kalkan, zararla döner”.

Belediye çalışanları da sanırım şaşırmıştır. Bir gün karaya “beyaz”, ertesi gün beyaza “kara” diyenlerle çalışmak zorunda kaldıkları için.

Yetkileri devraldıkları günden bu güne bu kaçıncı geri dönüşleriydi acaba?

Sanırım bunlar gece rüya görüyorlar.

Sabah onun etkisinde kalıp, ortalığı yıkmaya kalkıyorlar.

Sonra baltayı taşa vurduklarını görünce geriye göç ediyorlar.

-         Tuvalet

-         Marmaris Belediyespor

-         Netekim festivali'nde olduğu gibi.

Geçen hafta Marmaris Belediyespor, B. Merinosspor maçını takip etmek için basın tribününde yerimizi aldık.

Ve maç başlamak üzereyken, büyük beyler gelip, bizi yani gazetecileri, yukarıda yazıları yazan bizleri görmezlikten gelerek yerlerine otururlarken, yanımdakilere dönüp “geldikleri gibi giderler” dedim.

Neyse, bizi görmeleri veya görmemeleri pek de önemli değil.

Mübarek Ramazan günü bir el uzatıp “merhaba” demekten yoksun insanlarla bizim ne işimiz olacak ki zaten.

Çünkü bizler hem doğruları yazan ve arkasında kitleler oluşturan insanlarız.

Daha önce bu gazetede çıkan makale ve haberlere çok kızdıklarını biliyoruz.

Hatta işi daha ileriye götürüp, ilanlarını ve abonelerini iptal ettirdikleri olmuştur.

Ve genç bir çocuğun “bu gazeteyi otelde görmek istemiyorum” diyecek kadar ileriye gittiğini duyduk.

Üzülmedik.

Yıkılmadık.

Yolumuz doğruydu.

Ve bu yolda doğru bildiklerimizi yazmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Bizleri mahkemeye veremediler.

Okurlarımızın gözünde haklıydık.

Çünkü biz gazeteciler, onların duygularına, haklarına tercümanlık yapıyorduk.

Ve de yapmaya, doğruları yazmaya devam edeceğiz.

Geçtiğimiz günlerde Kanal F' de yayınlanan “Devri alem” adlı programına 2004 Turizm sezonunu değerlendiren turizmcilerin yanında Belediye Başkanı da olsun diye düşündük. Ama bizlere daha öncelerden maalesef randevu vermediği için arama zahmetinde bulunmadım.  

Önemli değil diye düşündüm. Bari bir belediye meclis üyesini konuşturalım.

Aradık, o da kabul etmedi.

Eleştiriye açık olduğunu söyleyenlere, bir çift sözüm var. “Ya kendiniz olun. Ya kendiniz!”.

Hazmetmesini öğrenin.

Benim ömrüm hep öğrenmekle mi geçecek?

Doğru, gazetecilerin bir işi de öğrenmektir.

Yani bu Mübarek günde…

Neyse öğrenecekler ama, öğrendikleri gün yerlerinde başkaları olacak.

Bunu hep beraber göreceğiz.     

(01.11.2004)