Ankara İl Müftüsü Prof. Dr. Mefail Hızlı'yı makamında ziyaret eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, öncesinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Kamu Denetçiliği Kurumu 2000 yılından sonra emekli olanlar için de intibak uygulanmalı' diye bir karar aldı. Bu tavsiye niteliğindeki kararı, SGK'ya bildirdi. SGK da bunu kanuna göre 30 gün içinde cevaplamak zorunda. Çalışma ve Sosyla Güvenlik Bakanlığı bununla ilgili bir çalışma yapacak mı?" sorusu üzerine Bakan Çelik, kararın Bakanlığa iletildiğini söyledi.
Bakan Çelik, 2000 öncesinde emeklilik sistemiyle ilgili olarak yoğun müdahalelerin neticesinde farklı şekilde ve aynı şartlara sahip olmalarına rağmen birbirinden farklı emekli maaşı alanların olduğunu vurguladı.
Farklı emekli maaşı alanlarla ilgili intibak düzenlemesini yaptıklarını anımsatan ve 2000 yılı öncesi yoğun yaşanan sorunları ortadan kaldırdıklarını belirten Bakan Çelik, şöyle konuştu:
"Yasa yürürlüğe girdikten sonra vatandaşlarımızın 2000 sonrasıyla ilgili talepleri, Kamu Baş Denetçiliği tarafından bir tavsiye olarak kurumumuza gelir gelmez, biz ilgili hukuk birimine gönderdik. Şu an da 1 aylık bir süre var. Bu süre içerisinde çalışmalarını tamamlayıp, bize ulaştıracaklar ve yapacağımız değerlendirmeyi ilgili kuruma iletmiş olacağız. Hukuki bir değerlendirme yapılırken muhtemel neticeler üzerinde bizim bir değerlendirme yapmamızın doğru olmayacağı inancı içindeyim."
"Pazartesi biraraya geleceğiz"
Bakan Çelik, Kıdem Tazminatı Fonuyla ilgili taraflara 10 Kasım'a kadar süre verildiğine dikkati çekerek, bu konuda sağlıklı bir bilgilendirmenin ve iletişimin sağlanamadığını söyledi.
Konu kapsamında, herkesin kendi dünyasıyla ilgili bir değerlendirme yaptığını vurgulayan Çelik, kıdem tazminatı fonunun işverenler açısından özellikle alt işveren yüklenicilerince çok ciddi sorun oluşturduğuna değindi.
Bakan Çelik, kıdem tazminatıyla ilgili memnun olan kesimin, kamu iş güvencesinde çalışan işçiler olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Bizim işletmelerimizin çoğu KOBİ düzeyinde olduğu dikkate alınırsa birçok işçimizin de kıdem tazminatı alamama sorunuyla karşı karşıya olduğunu, bazılarının hak edememeyla karşı karşıya olduğunu biliyoruz. Bundan dolayı hükümet programımızda fon uygulamasıyla işçi-işveren arasındaki bu ihtilafı ortadan kaldıralım, direk olarak aylık ücretini nasıl alıyorsa fon hesabına da bireysel hesabına da tazminat her ay düzenli yatsın. Böylece 'işçi-işveren arasında tazminat kavgaları kalksın anlayışıyla fon hesabına geçelim' diye taraflara teklifimiz oldu. Bu konuda farklı değerlendirmeler var.
Biz nihai olarak artık Kasım ayının ilk haftasında bu işin bitmesini istedik. Taraflar defalarca biraraya geldi. Son kez pazartesi günü bakanlıkta saat 11.00'de taraflarla 3'lü danışma çerçevesinde biraraya geleceğiz. Tazminatla ilgili bir uzlaşma çıkarsa, çıkan uzlaşma çerçevesinde sizleri bilgilendiririz. Eğer bir uzlaşma çıkmayacaksa ki, Başbakanımızın talimatı da bu istikametteydi 'uzlaşma olmuyorsa uzlaşıncaya kadar çalışmaya devam edin' dediler.
"Toplumun değerlerini ayakta tutmalıyız"
Bir gazetecinin öğrenci evleriyle ilgili tartışmalara ilişkin sorusu üzerine İl Müftüsü Hızlı, "Biz geleneklerimizle yaşayan bir milletiz. Bütün toplumun çok değer verdiği ailesine yakıştırdığı, topluma ve millete getirdiği değerlere yakıştırdığı bir hayat düzeni var" dedi.
Hızlı, sorunun cevabının öncelikle bireysel olarak aile içinde aranması gerektiğine işaret etti. Toplumun değerlerinin asla saf dışı edilmemesi uyarısında bulunan Hızlı, şunları kaydetti:
"İslami anlamda geleneklerimizden getirdiğimiz değerlerimiz var ve bu değerlerle de yaşıyoruz. Bunu zedeleyecek olan her türlü davranışın aslında topluma da zarar getireceği kanaatindeyim. Bunun mesuliyeti bir tarafa, toplumsal bakımdan daha büyük sıkıntılara yol açması da elbette su götürmez bir gerçektir. Şu anda fiilen, resmen yapılan bir şey bilmiyoruz. Bundan sonra bir takım belki yasal düzenlemeler olacaktır ama dini bakımdan bizim toplumsal değerlerimizin göz ardı edilemeyecek önemli içeriklere sahip olduğunu ve bu toplumun bu konuda kolay kolay vazgeçmeyeceğini düşünüyorum. Toplumun değerlerini, milli değerlerimiz olarak da hep birlikte ayakta tutmamız gerektiği kanaatindeyim."