Ak parti Marmaris belediye Başkan Adayı katıldığı yerel televizyon kanalında kamuoyunun merak ettiği sorulara samimiyetle cevap verdi. Usta Gazeteciler İlhan Barlas ve Mukbil Gülkokan’ın sorularına içtenlikle cevap veren Tugay, Marmaris kamuoyunu rahatlatacak açıklamalar yaptı. 2 saat süren program boyunca Doğan Tugay’ın rahat ve kendinden emin tavırları dikkat çekti…
Sayın Tugay; Neden Başkan olmak istiyorsunuz?
Neden başkan olmak istiyorum. Biliyorsunuz 2009 yerel seçimlerinde bir başkanlık yarışına girmiştik. Orada öne sürdüğüm birçok projelerim vardı. Fakat bunları tabi başkanlık yarışını kaybedince; hayata geçirmek mümkün olmadı. İkinci 5 yıl döneminde ise, şunu gördüm hakikaten Marmaris’te sıkıntılı bir 5 yılın daha da kendini gösteren bir ivme kazandığını ve Marmaris’te bu sıkıntının daha da yükselerek geliştiğini gördüm. Ve Marmaris’e muhakkak suretle yeni hizmetlerin, değişik hizmetlerin gelmesi ve halkın huzura ve ekonomik refaha da kavuşmasını diledim. Ve bu nedenle böyle bir yarışta yer almayı düşündüm. Ve şöyle de bir gelişmeyi yaşadım; eğer ben Marmaris’e bu devrede bir yardım yapabilir, bir hizmet yapabilirsem kendimi de Marmaris’e karşı borçlarımı ödemiş olurum diye düşündüm. Bu niyetle yola çıktım.
Peki Sayın Tugay,özellikle aday tanıtım toplantısından bir çok ziyaretlerinizde, bir çok konuşmalarınızda geçmişteki CHP’liliğinizi ön plana çıkarıyorsunuz. Ve Atatürkçülüğünüzü sürekli ön planda tutuyorsunuz. O zaman kamuoyu şunu merak ediyor; Neden Ak Parti? Malum özellikle son dönemlerde kamuoyunun Ak Parti’ye karşı çok ciddi bir tepkisi olduğu dönemde herkes “Neden Ak Parti diyor?”
Acaba, Ak Parti hakikaten Atatürk ilkelerine, Atatürk inkılaplarına karşı bir tüzükle mi yönetiliyor! Buna bakmak lazım. Ben bu ülkede ülkesini seven, vatanını seven, milletini ve bölünmez bütünlüğünü savunan, bayrağına saygılı ve sevgili bir hiçbir vatandaşımızın Atatürk ilke ve inkılaplarından ayrılacağını düşünmüyorum. Ve siyasi partilerin de genellikle bu ilkeler doğrultusunda hareket edeceğini düşünüyorum ve ediyorlar da. O nedenle bence bir partiyi tam olarak bazı argümanları öne koyarak Atatürkçülüğe aykırı veya Türkiye Cumhuriyeti ve demokrasiye aykırı olarak hemen ön yargı koymak doğru değildir diye düşünüyorum. Ama her partinin içerisinde bazı konularda bizim veya normal demokratik anlayışlara ters söylemler olabilir. Bunu kabul ediyorum. Bu her tarafta karşılaşabileceğimiz konulardır. Ancak ben bu partiden aday olmamı hem partinin bu ülkeye Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı bir zararı olamayacağını hiçbir şekilde bunun düşünülmeyeceğini görerek ve düşünerek bu partiden aday oldum. Hem de Marmaris’e bu iktidardaki partinin “Acaba nasıl desteğini alabiliriz de buradaki halkımıza faydalı olabiliriz” düşüncesiyle yola çıktım.
Peki bir de CHP’li kimliğinizden bahseder misiniz? Bunu konuşmalarınızda sık sık dile getiriyorsunuz. Şimdi neden CHP’de değilsiniz.
Birkaç defa söyledim ama şöyle izah etmek isterim. Bütün siyasi partiler, zaman içerisinde değişime uğruyorlar. Buna isterseniz, evrimleşme deyin, isterseniz mutasyon deyin, artık o siyasi partinin artık o siyasi partinin geldiği noktayla yok yakın ilgilidir. Ben bugün ki CHP’in özellikle Marmaris’te o 1970’li yıllardaki CHP’nin ruhunu taşımadığını söyledi. Burada ben CHP’ye oy verenleri kastetmiyorum. Burada CHP’nin özellikle ilçemizde temsil edenleri o teşkilatta yer alanları hatta hatta o teşkilatın aday olarak gösterilip de bugün Marmaris yerel yönetimini idare eden kişiyi de bu kapsam içine koyuyorum. O nedenle malesef Marmaris CHP özlediğimiz, bildiğimiz, sosyal demokrasiyi, uygulayamamıştır. Ve hiçbir sosyal demokratik eşitliğe de erişememiştir.
Kamuoyunda yine çok konuşulan bir soruyu sorarak bu konuyu kapatmak istiyorum. Ailenizin Ak Parti’de siyaset yapmanıza karşı olduğu konusunda bir söylenti var! Bunu da direk sizin ağzınızdan duymak istiyorum;
Esasında ailem siyaset yapmama karşıydı. Yani herhangi bir parti söz konusu değildi. Ve biz siyasete artık karışmayalım, kendi işimize bakalım, şeklinde bütün ailede ortak bir fikir vardı. Fakat emin olun bu iş, benim başbakanla birebir görüşmemle ilgili değildir. Ak Parti’den tekrar aday olmam. Bazı konular saptırılmış ve sözde ben başbakan’la görüşmemde tehdit almışım, ve bu nedenle Ak Parti’den aday olmuşum gibi bir söylenti çıkarıldı. Tamamen hayal ürünüdür. Ben Ak Parti’den aday olmadan önce ailemle görüştüm. Ve kendilerine olmak istediğimi söyleyince, “Eğer bunun Marmaris için faydalı olmasını düşünüyorsanız; pekala o zaman biz de seni destekliyoruz” dediler. Böylece yola çıktık. Yoksa bunun dışımda hiçbir tehdit veya başka bir unsur yoktur.
Limandaki katamaranla ilgili olarak 3 ayaklı bir soru yönelteceğim. Katamaranları gerginlik yaratmak, birilerini tahrik etmek için mi getirdiniz? Getirmekte ki asıl amacınız nedir? Katamaranların Marmaris rıhtımına yanaşmasında bir hukuksuzluk var mı?
Deniz hukukunda bir gemi dahili kabotajdaysa ve belli bir tonajdaysa rıhtımlara yanaşabilirler. Herhangi bir rıhtıma yanaşabilir. Bunun için Liman Başkanlığı’ndan izin alma gereği yoktur. Bizim gemilerimiz yurtdışı seferler yaparlar. Fakat Marmaris’e geldiği zaman biz onları bir dilekçeyle dahili kabotaja geçiririz ki, herhangi bir şekilde bir yere hareket etmesi gerekiyorsa, hukuki bir sorun çıkmasın diye! Bu her zaman yaptığımız bir iştir bizim. Bütün gemiler yapar bunu. Ve o zaman bunlar herhangi bir rıhtıma gelip, yanaşabilir fakat o rıhtımdan yolcu alamazlar. Biz Saman İskelesi veya Belediyenin herhangi bir rıhtımından yolcu alıp götüremezler. Bizim işimiz yurtdışı seferleridir. Yurtiçi seferi değildir. Bu nedenle orada herhangi bir hukuksuzluk olması söz konusu değildir. İkinci ise; kataramanların buraya geliş sebepleri; Arkadaşlarımız bu iki gemiyi donatarak, bir tanıtım amacı gütmüşlerdir. Bu tanıtım amacı, seçim süreci içerisinde aynı otobüslerin, minibüslerin donatıldığı gibi, şekliyle yapılmıştır. Ve bunlar da aynı toplu taşım araçları gibi kullanılmıştır. Ve kullanılabilirler. Bu nedenle yapılmıştır. Bunu herhangi bir aday arkadaşımız da yapabilir. Körfezde bir tekneyi kiralayabilir, onu donatabilir, ve tanıtım amaçlı kullanabilir.
Bu konuda Liman Başkanlığı veya başka bir kurumdan uyarı aldınız mı?
Hayır, bana intikal eden bir şey yok. Zaten bunun yapıldığından emin olun benim haberim yok. Bunu organize eden bizim bu işleri yapan arkadaşlar. Ben gemilerin oraya geldiğini daha sonra öğrendim. Yalnız burada çok ilginç bir şey var. Bu gemilere rıhtımda ne su bağlanmış ne de elektrik verilmiş. Hatta panolar sökülüp götürülmüştü. Bu çok yanlış bir hareketti. Böyle bir servisi bu nedenle ortadan kaldırmak, vermemek veya aksatmak bana göre etik bir davranış değildir. Ama bizim onunla da ilgili
herhangi bir şikayetimiz yoktur. Bunun tahrik unsuru olması da mümkün değildir. Çünkü bu gemilerin oraya yanaşma sebebi kimseyi tahrik etmek için değil, bir seçim sürecinde tanıtım yapmaktır. Hatta Atatürk’ümüzün Marmaris’e gelişinin yıldönümü nedeniyle oraya gemimiz gelmiş, Atatürk fotoğraflarıyla, afişi ve bayraklarıyla durmasına rağmen, yine ben kendilerine söylemişimdir; bir tepki olmasın, çekilsin, bunun yerine deniz açık kalsın demişimdir ama daha sonra Amerika bandıralı Türk bayrağını çeken bir gemi oraya gelmiştir. Onu da ben normal karşılamışımdır. Hiçbir şekilde bunu bir başka türlü unsur olarak kabul etmemişimdir. O nedenle katamaranların oraya gelmesi herhangi bir şekilde teknecilerimizin ilerde söyledikleri gibi işlerine mani olacak ve rıhtımlarız zapt edilecek söylemlere de ben kesinlikle ciddi olarak bulmuyorum.
Atatürk’ün Marmaris’e gelişi kutlamasında oraya yanaşan yabancı bandıralı bir geminin limana gelişi konusunda polemikler oldu. Hatta bunu yayınladık. Siz denizcilik sektörünü bilen biri olarak bir limanda yabancı bandıralı bir geminin bağlı bulunduğu limanın bayrağını indirmesi ne kadar doğrudur?
Bir gemi bağlı bulunduğu ülkenin bayrağını arkasında taşır, eğer o ülkede misafir bir gemi ise, o ülkenin bayrağını da sancağında direğinde taşır. Şimdi bir gemi eğer, bağlı olduğu ülkenin bayrağını çekmiyor, ve arkaya da bulunduğu ülkenin bayrağını çekiyorsa bunun hukuka ne kadar uygun olduğu konusunda Liman Başkanlığı bilgi sahibidir ama doğru olmadığını düşünüyorum.
Atatürk’ün Marmaris’e gelişinin 79. Yıldönümü kutlamaları bu sene en görkemlisi oldu. Siz de oradaydınız. Daha önce gayri resmi kutluyorduk. Basına yansıyan bandıra konusu olmasaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
Ben bunda bir kasıt argüman olmadığı düşüncesindeyim. Yani bunu çok fazla mübalağa etmeye hiç gerek yok. Ama bu olmuştur. Affedersiniz ama yüz kızartıcı bir şey de değildir.
Kamuoyunda son yıllarda özellikle Marmaris Belediyesi ile ihtilafa düştüğünüz konulardan bir tanesine gireceğiz. Marmaris kamuoyunda konuşulan bir konu var. Şuanda sizin işletmeciliğini yaptığınız Marmaris Gümrüğü’nün de içinde bulunduğu Liman işletmesinin ruhsatsız olduğu söyleniyor. Bu konuya son noktayı koyacak şekilde açıklama yapar mısınız lütfen?
Liman, devletin hüküm ve tasavvufu altında olan bir mahalde yapılmıştır. Ve Liman devlete aittir. Limanın üzerinde yapılan yapılar ise; Türkiye Denizcilik İşletmelerinin hakkıdır. Limanın kendi rıhtımı ve diğerleri devlete aittir. Devletin yapmış olduğu bu yapılar, zamanında ruhsata tabi olarak yapılmamıştır. Siz de bilirsiniz ki, bir çok devlet daireleri ruhsata tabi olmadan yapılır. Askeri binalarda da sadece bazen 1/100 avan proje şeklinde verilir. Detay projeler verilmez.
Bu konuda da bazı okulların da ruhsatsız olduğu kamuoyunda konuşulur zaten.
2001 yılında Türkiye’de limanlar özelleştirilirken; Marmaris’te ki işadamlarının olduğu bir kolsülsumda bu ihalelere katıldık. Ve 15 Milyon dolat karşılığında ihaleyi kazanarak limanı aldık. Ve böylelikle limanın 30 yıllık işletme hakkını almış olduk. Biz geldiğimiz zaman liman bize her şeyiyle ruhsatlı olarak teslim edildi. Özelleştirme İdaresi tarafından… Fakat daha sonra Marmaris Belediyesi limanın binalarının ruhsatının olmadığından bahsetti. Ve biz de bu konuyu Özelleştirme İdaresi’ne ve Denizcilik İşletmelerine bildirdik. Çünkü mal sahibi olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve TÜRKİYE Denizcilik işletmeleri idi. Biz bununla ilgili dahi kendimiz çalışmalar yaptık. Onların projelerini de Marmaris Belediyesi’ne verdik. Ancak daha önceden de bu inşaatlar yapılırken, ruhsatsız başladı
gerekçesiyle Marmaris Belediyesi Rahmetli Karadinç zamanında Türkiye Denizcilik İşletmelerine ceza kesmiş, fakat yargı “Bunlar devletin yatırımlarıdır, ruhsat gerekmez” düşüncesiyle bu cezaları da kaldırmıştır. Ve bütün bunlardan sonra yeni çıkan bir yönetmelik var, limanlar, tüm marinalar her taraf kıyı işletmesi tesisi iznine tabidir. Biz şu anda Marmaris Limanı olarak kıyı işletme tesisi izni ve sertifikası olan bir limanız. Demek ki, tüm prosedürler yerine getirilmiş, yasal olarak çalışılmaktadır. Eğer, burada eksik bir şeyler varsa bu devletin bundan tam 20 yıl önce yapmış olduğu inşaatları ve işlemleriyle ilgilidir. Bunun hesabı işletmecisinden sorulamaz… Devlet bu konularda gerekeni gayet tabi ki yapmıştır. Marmaris Belediyesi bu konuda soracağı çok şey varsa, ilgili makamlara sorabilirler. Bir liman ki deniz hudut kapısıdır. Bunun içinde biliyorsunuz pasaport polisi, deniz polisi,sahil sağlık vardır, muhafaza vardır, gümrük vardır ve tüm bunların olması demek Marmaris Limanı’na yurtdışından gelen ve yurtdışına çıkan her türlü deniz aracının muamelelerinin yapıldığı yerdir. Ve burayı mühürlemeye gelmek akıl dışı bir olaydır. İşte burayı mühürlemeye gelmiştir Marmaris Belediyesi.
Böyle bir yetkisi var mı?
Böyle bir yetkisi olsaydı, şimdiye kadar çoktan mühürlerlerdi. Kapıya geldiler. Ama sonra girmediler. Aradan 5 yıl geçti, daha fazla geçti, bir daha gelmediler. Demek ki buralarda bir yetki karmaşası var diyelim. Ve biz bunu gerekli mercilere ilettik, gerekli önlemlerin alınmasını istedik. Çünkü biz Marmaris Belediyesi’ne bu konuda muhatap değiliz. Muhatap mal sahibidir, muhatap devlettir.
Uluslar arası deklare edilmiş bir Gümrük Kapısı’nın bulunduğu bina, herhangi bir eksiği nedeni ile mühürlendiği vakit bu Gümrük Kapısı kapanacak mıdır?
Gümrük kapısı ve belki o birimler başka bir yere taşınarak; işlem yapılabilir. Ama örneğin ne Rodos’tan gelen günübirlik Türk ve Yunan Gemileri ne de cruze gemiler Marmaris’e giremezler. Çünkü ISPS kodunu almış hiçbir tesis yoktur Marmaris’te. Bir tek Marmaris limanıdır. Yani Uluslar arası Güvenlik Sertifikasını almış limandır. Onun için böyle bir şey yapıldığı takdirde Marmaris’in yatlar hariç her türlü yolcu ve yük taşımacılığıyla ilgili kapısı kapanmış olur.
Diğer bir önemli tartışma konusu; limanın genişletilmesi, iskelenin uzatılması, hatta Ak Parti’den adaylığınızı da bunu sağlamak için koyduğunuz ifade ediliyor. Bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapmak ister misiniz? Siz mi yetkilisiniz, devlet mi yetkili?
2005 yılında limandaki genişletilmesi Turizm Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı tarafında bize iletildi. Sadece yolcu trafiğine hizmet verilebilecek statik içersinde yapılan bir iskeledir. Bunla ilgili bütün izinler, her türlü analizler, raporlar, gemilerin dumanlarının çıkardığı gazlar, sesler ölçüldü ve her yerde olurlar çıktı. Ve onay çıktı. Marmaris Limanının iskelesinin imar planıyla ilgiliydi. Marmaris belediyesi buna karşı çıktı. Danıştay yürütmeyi durdurmayı kabul etti ve savunma istedi. Turizm Bakanlığı’ndan ve Denizcilik İşletmelerinden… Birisi sahibi, birisi koordinatörü. Ve onlar da Danıştay Daireleri Genel Kurulu’ndan temyiz için dava açtılar. Biz bunları incelediğimiz zaman, Marmaris Belediyesi’nin argümanlarında şunu gördüm ben; “Bu gemiler geldiği zaman bu gemilerden 5 bin-10Bin yolcu çıkacak; bunlar plajlara gidecek ve plajlarda bizim kendi turistlerimize yer kalmayacak. Bu mahkeme kayıtlarında var. İkincisi yine bu yolcular; Marmaris’te altyapıyı kullanacaklar ve bu kadar nüfus Marmaris altyapısını kaldırmayacak” gibi nedenlerle dava açmışlar. Ne o zaman benim adaylığım var, hiçbir ilgimiz yok. Ve mahkeme neticelenmiş. Şimdi biz bu iskeleyi yapacak mıyız! Bu
iskeleyi yapmamız için, biz bir söz verdik. Dedik ki; “REFERANDUM” yapacağız. Eğer böyle bir girişim olursa… Ve bu referandum sonunda, eğer halkımız bunu yapalım diyorsa; yapacağız.
Belediye Başkanı olduğunuz takdirde bu limanın büyütülmesi için Marmaris Halkının onayına başvuracaksınız?
Belediye Başkanı falan olmama gerek yok. Olsam da olmasam da limanın büyütülüp büyütülmeyeceğine Marmaris Halkı karar verecek!