Türk Milliyetçilerine çağrı

Temel IRMAK /Gönül Dostu

Türk Milliyetçiliği camiasının okuyan düşünen ve üreten kesiminin ortaya koyacağı gayretler karamsarlık bulutlarını dağıtarak güneşin parlayan yüzünü göstereceğine ümitliyim.

Geçtiğimiz Pazar gecesi rüyamda, Rahmetli Başbuğ Türkeş'i gördüm. Başbuğ, bir kürsüden ülkücülere seslenerek; “Ben sizleri böyle mi yetiştirdim”. “Partimizi böldürmeyin!” “Sizlere hakkımı helal etmem” diyerek ellerini arkaya bağlıyım çekip gitti. Bu rüyamı bütün ilçe başkanı aday arkadaşlara anlattım. Gelin birleşin, bir yerel seçim öncesi partimizde ayrımcılıklar olmasın şeklinde ama durum gördüğünüz gibi oldu.

Benim arkadaşlarım bu üç adayının içinden, davamızı kim daha ileriye götürecekse onu seçmelidir. Genç ve dinamizm enerji dolu arkadaşlara şans verelim ki, partimiz şaha kalksın. Marmaris'te MHP'nin varlığını hissettirsin…

Evet, her çaba mutlaka bir  kör noktayı açacak en azından sürece bağlı zayıflatacaktır. Unutulmaması gerekir ki mermeri delen suyun gücü değil sürekliliği ve azmidir.

Suya atılan bir taşın oluşturduğu giderek genişleyen, büyüyen halkalarla varılmak istenen hedef önyargıların-tabuların mahkumu olmadan, cahiliyetin hoyrat rüzgarlarının ruh ve mana ikliminde fırtınalara dönüşmesine seyirci kalınmamasıdır.

İçinde bulunduğumuz zaman, şartlanmışlıkların, çarpıklıkların ve haksızlıkların karşısında tek başına, yalnızlık duygusuyla ürkek nemelazımcılığın sınırları içerisinde sıkışıp kalma yerine hep birlikte el ele, gönül gönüle, kafa kafaya vererek cesaretlenmek, ümitlenmek ve yeniden harekete geçme zamanıdır!

Hüzünle yola çıkanlar saadete erenler! Bu ilahi bir prensiptir. Sünnetullahtır! Çünkü her sıkıntının arkasında bir ferahlık vardır. Asr Suresinde Cenab-ı Allah buyuruyor ki: “Asra and olsun ki, insanlık hüsrandadır!” insanoğlunun bu dünyadaki hüznünün mükafatı ukbada geçer,. Mükafatın şartı iman ve teslimiyettir!

Ülkücü hareketin çıkış sebebi zevk ve sefa değildir.

Bu davanın temeli halkının, mağdurun, mazlumun ahu-zarı ve gözyaşıdır. And olsun ki, bu hüznün neticesi bir gün mutlaka zaferdir!

Bütün arzumuz ve çabamız gözümüzü kucağında açtığımız Türk Milliyetçiliği Hareketi'nin yeniden dirilişidir!

Geçmişten ders alarak ileriye daha sağlam adımlar atmak problemleri doğru tespit edip objektif çözümler üretmeye bağlıdır. Tespit ve mukayeselere “Ben” noktasında yaklaşımlar eksik olur. “Kıyas noksan olursa ölçü şaşar!”

Kim “Ben” diyorsa bilelim ki, o samimi değildir.

Büyük Ülkü Davası'nın yolları uzun ve çetindir.

“Yalnız ben doğruyum, yalnız ben bilirim, yalnız ben yaparım” demek “Ben yalnızım” demenin değişik bir ifadesidir.

“Ben” diyerek kendi kafasına göre hareket edenlere “Biz” diyerek paylaşanlar ve istişare edenler ergeç yanlışa galip gelecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Ancak; Böyle demokratik ve şerefli bir ilçe başkanlık yarışması yapılırken adaylarımız ve onların yakın çevrelerinden uymalarını beklediğimiz asgari prensipler vardır. Bu prensiplerin arasında seviyeli siyasi yarışma üslubunu takip, başta gelen hususdur. MHP'yi iktidara götürecek yol da üsluptan geçer. Her aday ve çevresi galip gelebilmek  uğruna diğer namzetleri kırmak ve yok edebilmek yolunu asla kullanmamalıdır. Kara propaganda, yalan ve iftira gibi diğer siyasi partilerin kongrelerinde görülen çirkinliklerden uzak olunmalıdır. Değilse kimse kimsenin yüzüne bakamayacak hale gelir ki bundan MHP'de ülkücüler de zarar görür. Bu vebalin altından kimse kalkamaz. Ülkücülüğün bir dava ve misyon hareketi olduğu unutmamalıdır.

Büyük ızdıraplar, çileler ve binlerce şehidin kanı pahasına oluşan ve gelişen ülkücü hareketi bozuk para gibi harcamaya kimsenin hakkı yoktur. Herkes ağzından çıkan her sözü dirhem dirhem tartmalıdır. Seçilemeyenler, seçilenlerin omuz omuza çalışacakları mesai arkadaşları olmaya devam ederken, seçilenler de seçilemeyenler için “onlar en azından bizim kadar değerlidirler diyebilmelidirler. Bütün bunların üzerine kongre sonrasında herkes birbirinin yüzüne mahcubiyet duymadan bakabilmelidir. Seviyeli hareket, dostla yarışmada, düşmanla mücadelede şiar olmalıdır. Aksi olursa Türk Milleti huzurunda asla kabul göremeyiz.

Türk siyasi hayatına seviye getirmek istiyorsak, Türk milletini sükunet ve huzura kavuşturmak, Türk milletini sükunet ve huzura kavuşturmak iddiasındaysak, Milli Devlet güçlü iktidar arzuluyorsak, Türk Dünyası'nın ümidi olacaksak bütün onların yolu, seviyeli ve güvenilir olduğumuzu göstererek, gönül kazanarak olacaktır. Bu seviyeli yarışı adaylar kadar, onların yakın çevrelerinden de beklemeliyiz.

Ülkücülerin, Bozkurtların en büyük özelliği onurlu olmaktır, haysiyetli ve şerefli olmaktır!

Çünkü;

“Ülkücülük bir şereftir! Şerefin tavizi olmaz!”

 

 (Temel Irmak'ın Arşivinden)