31 Mart 2019 İstanbul Belediyesi için yapılan seçimde Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tezkeresi gasp edildi. Siyasi tarihimize kara bir leke olarak yazılan bu olaydan sonra seçimler yenilendi ve bu kez İmamoğlu, olağanüstü bir oy farkıyla başkanlığı yeniden kazandı.
Bu olay, siyasette birçok şeyin sonunu ve başlangıcını tetiklemeye adaydır. İktidar çevreleri içleri kan ağlayarak bu sonuca razı olmuş görünüyorlarsa da huylunun huyundan vazgeçmeyeceği açıktır. AKP ve ucube başkanlık sistemi ağır bir yara aldı ve bundan sonra alacakları hiçbir tedbir bu düşüşü önlemeye yetmeyecek.
İKTİDAR MEŞRUİYETİNİ KAYBETTİ
23 Haziran seçimleri, 2013’teki Gezi eyleminin başarıya ulaşmış sonucudur. O zaman meydanlarda verilen kavga bu kez sandıkta verilmiştir. 2013’te AKP’nin miadı henüz dolmamıştı fakat 23 Haziran, AKP için sonun başlangıcıdır. İktidar, o kadar çok yalan söylemiş, o kadar düşmanca bir dil kullanmıştır ki, artık hiçbir sözü ve icraatı inandırıcı olamaz.
Yakın zamana kadar halkın en az yarısının oyunu almakta olan AKP içinde her yönetici ve ona oy veren her seçmenin bu kötülüklere isteyerek alet olduğu söylenemez. Nitekim parti içindeki homurtuların bir kısmı 31 Mart ve 23 Haziran’da sandığa yansıdı. Bunun devamı, AKP içinden yeni bir partinin doğmasıdır. Erdoğan’ın şimdiye kadar yaptığı gibi parti içindeki bu muhalefeti susturamayacağı ve korkutamayacağı anlaşılıyor.
Yeni oluşumlar yalnız AKP’nin tek başına iktidarını değil, Cumhur İttifakı iktidarının sonunu getirebilir.
DENETİM ŞART
İstanbul seçim sonuçları yalnız bir iktidarın değil, belediye ve devlet varlıklarının yağmasına, yandaş kayırmacılığına, kanunsuzluklara ve şımarıklıklara
da son verme istidadındadır. Bunun garantisi, seçimi kazanan adayın iyi niyetleri değil, her türlü iş ve işlemlerinin gerek Belediye organları, gerek kamuoyu tarafından sürekli denetlenmesidir.
Denetlenmeyen bütün yönetimler, yolsuzluğa açıktır. Parti rekabeti, daha seçimler sırasında yurttaşların lehine olacak sonuçlar doğurdu ki serbest seçimlerin anlamı zaten budur. Gözlerin bu zamana kadar olduğundan daha dikkatli olarak İstanbul Belediyesinin üzerinde olacağı anlaşılıyor. İktidarın gözleri, Belediyeyi çalıştırmamak, onu başarısızlığa uğratmak için tetikte olacaktır fakat bu durum Belediye Başkanını birçok hatadan da koruyabilir.
DALGA DALGA YAYILACAK
İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminde doğan sonuçların dalga dalga bütün yurda yayılması beklenir. Ovacık Belediye Başkanının geçen dönemki başkanının tutumu ve başarıları nasıl “Komünist” kavramı üzerindeki kötü şartlanmışlıkları önemli ölçüde giderdiyse, İstanbul Belediyesinin başarıları da AKP seçmeninde atadan bir miras olarak kalan “CeHaPe” şartlanmasını 23 Haziran’dan daha fazla yumuşatabilir. Böyle bir durum
yalnız CHP’nin değil, devrimin, demokrasinin ve kardeşliğin de lehinedir.
İTTİFAK DEVAM ETMELİ
Bu olumlu gelişmelere rağmen, henüz hiçbir parti AKP ile tek başına başa çıkabilecek durumda değildir. Asıl anlamı parlamenter demokrasi olan “Millet İttifakı”veya “İstanbul İttifakı” güçlendirilerek devam etmelidir. İttifak sistemini başkanlık sistemi getirmiştir ve getirenler bunun altında kaldılar. Kendi düşen ağlamaz. Demokrasi İttifakının başarıyla sürmesi için bileşenler birbirlerine karşı tahammüllü ve saygılı olmalıdır.
Bütün ülkede demokrasiyi egemen kılmak için daha yürünecek uzun bir yol var. 31 Mart ve 23 Haziran bunun başlangıç çizgisi olsun. Devlet aygıtını ve hazineyi elinde tutan iktidar bu yürüyüşün başarısızlığı ve artık sallanmakta olan iktidarını ayakta tutmak için hangi araçları kullanırsa kullansın, halkın örgütlü gücü karşısında hiçbir kuvvet dayanamaz. Dağ ne kadar yüce olsa yol onun üstünden aşar.
YALNIZ İSTANBUL YETMEZ
Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor. Yurtseverler, halkçılar, devrimciler ne kadar sevinse azdır. Ne var ki gururlanmak, rehavete kapılmak, mevcutla yetinmek işleri tersine çevirebilir. Unutulmasın ki AKP’nin Türkiye’de 17 yıldır, İstanbul’da 25 yıldır seçim kazanmasının bir hikâyesi vardı. Büyük kentleri kaybetmesinin de bir hikâyesi vardır. Bundan çıkarılacak önemli dersler olmalıdır.
Yalnız İstanbul yetmez. Bütün Türkiye’yi kırmızıya boyamak lazım!