Değerli okurlar Yeni Yıla girerken “Vefa” başlığı ile İstanbul’da bir semtten bahsetmeyeceğim.
Vefa manevi bir duygudur ve herkeste yoktur bilhassa Türkiyede çok az insanda olduğu kesin.
Bu durumu yıl sonu enflasyona dayalı maaş artışları sırasında görüyor ve yaşıyoruz.
Biri yıllarca kar’da, kış’ta çalışmış, gitmiş-gelmiş, vergilerini, pirimlerini ödemiş, yuva kurmuş,
potansiyel vergi mükellefleri yetiştirmiş, ülke ekonomisine hergün katkı yapmış ve yaşı ilerlediği
için emekli olarak kenara çekilmiş.
Diğeri ise çalışıyor belki daha altı aydır çalışmaya başlamış veya birkaç yıl hatta on, onbeş yıl.
Bunların içinde hangisinin maaşlarının önce ayarlanması gerekir?
Bana veya medeni dünyaya sorarsanız önce emekliler çünkü onlara yılların vefa borcumuz var.
Türkiyeye bakarsanız onlar en sona kalan angaryalar…
Nüfusumuzun sadece % 7-8’i 65 yaş üstü olan, 75-85 yaşındaki insanların hastane ve aile hekimliklerinde
hemen her yerde sıra bekletilen bir toplumuz.
Avrupa’ya baktığınız zaman 65 yaş üstü nüfus %41 nerede ise nüfusun yarısı ve 75-85 yaş veya üstü nerede ise
hiçbir yerde bekletilmez. Bu yaştaki insanların tutuklanması bile emniyet ve adalet sistemi içinde çok çok zor
nerede ise imkansızdır.
Buna medeniyette VEFA denir.
Bugün Avrupa’da emekli her ayın son günü aldığı emekli maaşı ile yıllardır çalışmasının meyvesini
alır. Torunlarını sevindirir, istediği zaman yaz veya kış tatiline gider.
Bizde yani Türkiye’de ise yıl sonuna 3 gün kala hala alacakları maaş zammı belli değil. Kara kara
nasıl geçineceklerini düşünüyorlar…
Türkçe lügattan VEFA kelimesini çıkartırsak belki gelecek nesillere karşı daha dürüst hareket etmiş oluruz.