Futbolda "şike davası" kapsamında hakkında verilen 6 yıl 3 aylık hapis cezası onanan Aziz Yıldırım'ın avukatları, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin onama kararına itiraz edilmesi talebine ilişkin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe sundu.
Dilekçede, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin onama kararının henüz kendilerine tebliğ edilmemesine rağmen, hemen hemen tüm yayın organlarında yer aldığı, hatta 50 sayfadan ibaret karar metninin paylaşıldığı aktarılarak, "basit bir inceleme neticesinde dahi kararda birçok çelişkinin rahatlıkla tespit edilebileceği" savunuldu.
"Kanun tasarısı beklenmeksizin karar verilerek telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verilmektedir" ifadesi kullanılan dilekçede, Türkiye Barolar Birliğinin ortaya koyduğu öneri doğrultusunda Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 250. maddesi ile görevli ve yetkili mahkemelerin kaldırılması ve daha önce bu mahkemeler tarafından verilen hükümlerin bozularak yeniden yargılama yapılması konusunda çalışmaların başlatıldığı hatırlatıldı.
"Yargıtay Ceza Genel Kuruluna itiraz edilerek bu hatalı kararın infaz edilmesinin önüne geçilmesi" gerektiği aktarılan dilekçede, kararda belirtilen ek tebliğnamenin tebliğ edilmediği ve kararın içeriğinin halen bilinmediği bildirildi.
CMK'nın 308. maddesi gereğince yapılan bu itirazın geçerli ve çok ciddi olduğunun, basında yer alan bazı önemli yazılarda da kuvvetle ileri sürüldüğü savunulan dilekçede, söz konusu yazılara göre "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının mutlaka itiraz ederek konuyu Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kuruluna götürmesi, temyizin önceki aşamalarında onama isteminde bulunulan tebliğnamenin varlığına rağmen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yoluna gitmesinde yarar olduğu ve hiçbir yasal engelin bulunmadığı"nın açıkça belirtildiğine işaret edildi.
Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi kanununda yer alan kavramların, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun önüne götürülmesi ve burada incelenmesinin, hem somut olayda hem de Türk hukukunun gelişiminde büyük bir önem taşıyacağı vurgulanan dilekçede, kararda iletişimin tespitine ilişkin hatalı değerlendirmeler bulunduğu ve kuvvetli suç şüphesinin yanlış değerlendirildiği de öne sürüldü.
"Suç üretme çabası meşrulaştırıldı"
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin, iletişimin tespitine ilişkin, kanun koyucunun kuvvetli suç şüphesinin varlığını öngören düzenlemesini son derece hatalı bir şekilde yorumlayarak makul şüphenin varlığının yeterli olacağına kanaat getirdiği savunulan dilekçede, kanun koyucunun ne kadar haklı olduğu ve kuvvetli suç şüphesinin iletişimin tespiti için gerekliliğinin bu davayla bir kez daha ortaya çıktığı aktarıldı.
Yargıtay ilamında, yargılamada mahkemeye sunulan Etik Kurulu Raporu, Profesyonel Disiplin Kurulu Raporu, Tahkim Kurulu Raporu, Mali Denetim Raporu, UEFA Disiplin Müfettişliği ve UEFA Kontrol ve Disiplin Kurulu Kararı, Spor Toto Teşkilatının cevabi yazısı ve hukuki mütalaaların hiçbirine yer verilmediği savunulan dilekçede, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin, sadece Aziz Yıldırım aleyhine olarak değerlendirdiği hususlara, kararında yer verdiği ileri sürüldü.
Dilekçede, Aziz Yıldırım hakkında İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesince 2 Temmuz 2012'de verilen mahkumiyet hükmüne Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edilmesi ve dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi talep edildi.