Emperyalizmin “tek dişi kalmış Canavar”ı ABD başkanı Trump’ın “Suriye’den çekileceğiz” diyen demeçleri siyaset dünyasında çeşitli dalgalanmalara yol açtı.
Bu savaş ABD’ye pahalıya mı oturmuştu?
ABD, artık kendi petrol ihtiyacı için önemi kalmayan Suriye ile uğraşmak yerine dikkatlerini Çin’i dengelemek için Uzakdoğu’ya mı dikmişti?
Yoksa bu “çekiliyoruz” sözleri bir aldatmacadan mı ibaretti? Amerika’ydı bu. Elindeki ülkeleri kolay kolay bırakır mıydı? Mutlaka başka oyunlar peşindeydi…
ABD’nin Suriye’den Türkiye hükümetinin isteği ile çekilme kararı aldığını, bundan sonra Türkiye’yi Suriye’de bir taşeron olarak kullanacağı gibi ciddi iddialar var. Suriye Kürtlerini silahlandırıp onları IŞİD ve Esat Üzerine sürmek, koskoca bir Türkiye ile arayı açmaya değer miydi?
İhtimallerin hangisi doğru olursa olsun, bugün Suriye’nin içinde bulunduğu durumla Türkiye’nin 1920’de topraklarının önemli bir bölümünün işgal altında bulunduğu durum arasında büyük bir benzerlik var.
Emperyalizm bütün dünyada varlığını devam ettiriyor. Kurtuluş Savaşımız yıllarında emperyalistlerin başını İngiltere çekiyordu, bugün ise Amerika çekiyor.
Türkiye, 1914’teki emperyalist paylaşım savaşına emperyalist bloklardan yanında girmiş, 1918’de galip gelen taraf, Türkiye’yi de un ufak ederek diğer müttefikleri gibi cezalandırma yoluna gidiyorlardı. Suriye’nin suçu ise Batılılarla savaşmak değil, Ortadoğu’da onların heveslerine ram olmamasıdır.
TÜRKİYE’NİN SEVR’İ, SURİYE’NİN SEVR’İ
Türkiye’nin Sevr’i ile Suriye’nin Sevr’i arasında bu farklar vardır ama benzerlikler daha çoktur.
Batılı emperyalistler, Suriye Devletini yıkarak Şam’a kendi yandaşları bir hükümet oturtmak istiyorlardı.
O zamanki emperyalistler, Türkiye’de İttihat ve Terakki rejiminden zarar görmüş olan muhalifleri silahlandırıp Ankara’nın üstüne sürdüler. Tıpkı bugün Suriyeli muhaliflerin silahlandırılıp rejimin üstüne sürülmesi gibi.
O zaman Anadolu topraklarında tarihsel haklar iddia eden Yunanistan’ı Batı Anadolu’yu işgale teşvik ettiler. Doğu’da bir Ermenistan, Güneydoğu’da bir Kürt özerk bölgesi yarattılar. Neyse ki Türkiye kendi topraklarında kurulan Ermenistan’ı savaşla bertaraf etti; Türkiye Kürtleri emperyalistlerin bu oyununa gelmedi. El atına binen çabuk iner. Suriye Kürtleri de kendileri için en güvenilir çözümün kimliklerine sahip çıkarak Suriye devleti içinde yer almak olduğunu anlamaya başladılar. Şimdi Suriye rejiminde de bu konuda büyük bir görev düşüyor.
Büyük devletlerin Türkiye’yi küçültmek ve cezalandırmak için komşu halklara ve devletlere verdiği bu görevi, Suriye sorununda Türkiye’nin Yeni Osmanlıcılar üstlenmiş görünüyor. Bunlar, Suriye gemisinin batacağını sanıyorlardı. Bu hengâmede Şam’da Cuma namazı kılsalar, bütünüyle olmasa da Suriye’nin bazı topraklarını Türkiye’ye katsalar, bütün İslam toplumunun hamisi olduklarını gösterseler fena mı olurdu? Bu fırsat her zaman ele geçmezdi! Hem kazanılan zafer seçimleri de garanti ederdi!
Kurtuluş Savaşı, nasıl yalnız Türkiye ile emperyalistler arasında bir savaş olmaktan öte emperyalizmle mazlum milletlerin bir mücadelesi haline gelmiş, Başta Sovyetler olmak üzere sosyalist ve ezilen milletler Türkiye’ye yardım etmişlerse, Suriye konusunda da benzer bir denklem kuruldu. Bölgede Amerikan hâkimiyetinin kendilerini çember içine alacağını anlayan Rusya ve İran, Suriye’ye yardım ediyorlar.
Ne yazık ki Türkiye, bu savaşta emperyalist müttefiklerinin yanını tercih etmiştir. Şimdi ABD ile arası şeker renk ise de son tahlilde mazlumların karşısındaki tutumunu koruyor.
ABD’nin Suriye’den çekilmesi memnuniyet vericidir. Bizi daha da memnun edecek olan bütün yabancı güçlerin Suriye’den çekilmesi ve bu ülkeye biçim verme sevdasından vazgeçmesidir.