ABD’nin başını çektiği NATO güçlerinin Afganistan’da yenilgiye uğraması, çeşitli yorumlara uğramaya devam ediyor. Bunların içinde en gülüncü Taliban’ın Afganistan’ın Atatürk’ü olduğudur. Bu iddia Cumhur İttifakı’nın üçüncü ortağı partinin başkanına aittir.
Ne olduklarını Taliban’a sormak gerekir. En iyi onlar bilirler. Ne olduklarını yıllardır sözleriyle ve uygulamalarıyla gösteriyorlar. Kendilerine “Siz Afganistan’ın Atatürk’üsünüz ” dense bunu bir hakaret kabul edecekleri de kesindir.
Her milletin kendi kaderini kendisinin tayin etmesi ilkesine inanan devrimciler olarak Afganistan’da yabancı bir gücün egemenlik kurmasına karşıyız. Ancak bu, “kim iktidara gelirse gelsin başımızın üstünde yeri var” diyeceğimiz anlamına gelmez. Sırf ABD’ye düşman olanlar müttefikimiz olsaydı, Irak’la Suriye topraklarından bir İslam Devleti kuran IŞİD’i dost ve müttefik kabul ederek alkışlamamız gerekirdi. Hoş başlangıçta bunu yapanlar da oldu ama buna Atatürkçülük kılıfı uydurmadılar. Aksine onu bir İslam devleti olduğu için alkışladılar.
ABD ve müttefiklerinin Afganistan’ı terk etmek zorunda kalması dünya halkları için ne kadar memnuniyet verici ise, bu ülkede uygarlık düşmanı fanatik bir terör örgütü militanlarının ülkeye hâkim olması da o kadar kaygı vericidir. Gerici Pakistan medreselerinde yetişmiş bir güruh, şimdi Afganistan’da çağ dışı bir İslam Faşizmini yerleştirmeye çalışacaklar. Onları Pakistan’ın Atatürkleri gibi gören anlayışların uç vermesi, politikada son yıllarda bir uçtan diğerine savrulan ve herkesi hayrete düşüren şaşkın bir politikanın ürünüdür.
AFGANİSTAN DA BİR GÜN UYGARLIK YOLUNA GİRECEK
Her ülkenin ve toplumun tarihsel gelişimi ve yaşadığı koşullar farklı olduğundan bu gibi benzetmeler ayrıca çoğu zaman hatalıdır. Türkiye ile Afganistan’ın benzerliği hemen hemen yoktur. Fakat eğer bir benzetme yapılacaksa Atatürk’le Taliban değil, 1919’da iktidara gelen Emanullah Han karşılaştırılabilir. Emanullah Han, İngilizlerle uzun bir savaştan sonra 1919’da Afganistan’ın bağımsızlığını ilan etti ve Afganistan Ankara Hükümetini ilk tanıyan ülke oldu. Emanullah Han’ın Afganistan için örnek aldığı ülke, Tanzimat’tan beri modernleşme yolunda mesafeler alan ve o yıllarda aynı emperyalist ülkenin politikalarıyla karşı karşıya gelen Türkiye idi. Afganlıların Türkiye’ye karşı ilgileri 1920’de de başlamış değildi. Afgan yenilikçilerinin bir kısmı Meşrutiyet’ten beri Türkiye hayranıydılar ve Türkiye’deki yenilikleri Afganistan’a da götürdüler.
Emanullah Han bile Afganistan’ın Mustafa Kemal Paşa’sı olamamıştır. Getirmek istediği yenilikler, gâvurluk sayıldığından bir darbe ile devrilerek ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Şurası kesindir ki Afganistan da uzun vadede uygarlık yoluna girecektir. Afgan halkının bunu başarmak için öncelikle Taliban rejimini devireceklerdir.
TALİBAN ANTİEMPERYALİST MİDİR?
Yirminci Yüzyılın gelişmelerinin yarattığı bir kavram olan antiemperyalizm, Taliban gibi örgütlerin sözlerinde yoktur. Emperyalizmle mücadele, yalnız bir emperyalistle savaşmayı değil, başka ülkeler üzerinde hâkimiyet kurmaya da girişmemek demektir. Bu nedenle Türkiye’de 2002’de kurulan yönetim hakkında antiemperyalist nitelemesi de hiç yakışmamıştı.
Bugün Afganistan’a hâkim olan İslam faşistlerinin niteliği anti-emperyalizm değildir. Onlar El Kaide, El Nusra ve daha birçok örgüt militanları gibi İslami bir faşist rejimi bütün İslam ülkelerinde hâkim kılmak için Afganistan’ı bir üs olarak kullanacaklardır. Onları masum göstermek için “Kadınların başını örttüreceklermiş, ne var bunda” gibi paylaşımlar yapmak, aymazlıktır. Taliban, bütün Afgan halkını temsil etmekten de uzaktır. Kadına bakışları, onu köle ve cariye görmekten ibarettir. Uyuşturucu yetiştirip pazarlamaktan başka esaslı bir geliri olmayan, çeşitli kabileler arasında rekabet ve kavganın had safhada olduğu, bilime ve demokrasiye zerrece değer vermeyen böyle bir yönetimin uzun süre ayakta kalması mümkün de değildir. Nitekim Afganistan’da şimdiden yer yer Taliban aleyhtarı gösteriler başlamıştır. Eğer benzetmek gerekirse Afganistan’ın Atatürkleri veya Jöntürkleri bunlar arasından çıkacaktır.
Türkiye, diğer bütün ülkelerle olduğu gibi Afganistan’la devletten devlete ilişkiler yürütmek zorunda kalacaktır. Bu zorunluluk, Taliban İslami faşist yönetimi hakkında bir sempatiye neden olamaz. Bu sempatiyi ancak Türkiye’de İslamî bir rejim kurma hayalinde olanlar gösterebilirler. Türkiye Hükümetinin Afganistan rejimine şimdiden ılımlı mesajlar göndermesi, aynı amaca doğru yürümelerindendir.
Türkiye’nin geri ve çaresiz kalmış halklara yapabileceği yardım, ülkede demokrasi ve insan haklarına, bilim ve çağdaş-halkçı eğitime dayanan bir rejim uygulayarak onları buna özendirmekten ibarettir.
Çağımızdaki bütün antiemperyalist savaşlar, bağımsızlıkla birlikte modernleşmeyi de hedefliyordu. Çin, Hindistan, Kore, Küba, Mısır, Cezayir, Irak, Suriye ve benzeri bağımsızlık hareketlerine bakınız. Bunlar aynı zamanda toplumlarına modernleşme yolunda mesafeler almışlardır. Savaşlarını Gâvur-Müslüman, hatta mezhep kavgası olarak yapanlar IŞID gibi ezilmeye mahkûmdur.
Taliban Amerika ile savaşıyor diye, elimize çiçekler alıp kutlamaya gidecek değiliz. Bunu ancak yolunu çoktan şaşırmış şaşkınlar yapar… (Ayvalık, 20 Ağustos 2021)
zekisarihan.com