Türkeş ‘GRAND TURK’
adını ‘fes’ten almamıştır
On parmağında on marifet olan avukat, öğretmen, turist rehberi, mütercim, yazar, seslendirmeci, tiyatro, dizi ve reklam oyuncusu, gazeteci, gurme, seyyah Pekcan Türkeş, Türkiye’den çok uzaklardaki ‘Grand Turk’ (Büyük Türk) adasının ismini ‘fes’ten aldığı yönündeki bilgileri çürütecek açıklamalar yaptı. Türkeş, tarihi verilere dayanarak, adanın 15.yüzyıldan beri ‘GRAND TURK’ olarak anıldığını, burada bulunan bir çeşit kaktüsün üst kısmı ‘fes’e benzediği için bu ismin verildiği yönündeki bilgilerin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Çünkü, Türkeş’e göre, ‘fes’ çok daha sonra 19. yüzyılda Osmanlı tarafından kullanılmaya başlanmıştı.
Ekranların, sahnelerin, sanat dünyasının cana yakın ismi Pekcan Türkeş, geçtiğimiz hafta sonu Marmaris’e gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla yaptığı sohbetle bir kez daha gündeme geldi. Bakan Çavuşoğlu’nun dikkatle dinlediği hatta programının değişmesine yol açacak kadar uzun bir sohbette bulunmuştu yarım asırlık sanatcı Pekcan Türkeş’le.. Türkeş, sohbet sırasında Bakan’a, Türkiye’den binlerce kilometre uzaklıktaki ‘Türk’ ismi taşıyan bir adadan bahsetmiş, buranın geçmişinin, menşeinin iyi araştırılması gerektiğini dile getirmişti. Genel Yayın Yönetmenimiz Temel Irmak da konu hakkında daha derinlemesine bilgi almak için dün Pekcan Türkeş’le görüştü. Türkeş, ‘Grand Turk’ ve Bakan’la görüşmesi hakkında bilgi verirken şöyle konuştu:
GRAND TURK ADASININ MENŞEİ İDDİAMI DIŞİŞLERİ BAKANINA NİHAYET ANLATABİLDİM
“Avrupa Birliği eski Bakanı ve şimdiki Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na nihayet derdimizi anlatabildik. Malum olduğu üzere Doğu Karaip Adalarından birinin ismi 15.yüzyıldan beri GRAND TURK Adası. Adanın amblemi 1492 ve Kertenkele. Nitekim hediyelik eşyaların üzerinde 1492 sayısı da var. Ancak 9 rakamı Kertenkele ile ifade edilmiş. Şimdi bir tarihi yanlışlığı gözlerinizin önüne sereceğim.
Her ne kadar ansiklopediler buraya Turk denilmesinin sebebini Adada bulunan bir çeşit kaktüse (Melocactus) bağlasa da hakikat inkar edilemez. Güya bu Kaktüsün üst kısmı fese benziyormuş. Bundan dolayı da Türk denilmiş.
Tarihi yanlışlık; biz Türkler fesi Sultan 2.Mahmut döneminde ilk defa tanıdık. Oysa Turk sözcüğü daha 15. yüzyılda geçiyordu. 19.yüzyılda Osmanlı sarayında Avrupalı gibi giyinme modası baş gösterdi. Daha sonra bu moda ilim adamlarına ve halka yayıldı ancak Avrupa usulü şapkaların namaz kılarken zorluk çıkarmaları, sipersiz bir şapka kullanımını gerekli kıldı. Kaptan-ı Derya Koca Hüsrev Paşa nın Akdeniz seferinden dönüşünde Fas'tan getirdiği feslerin askerlerine giydirilmesiyle fes, hayatımıza girdi. 2.Mahmud’un fermanı üzerine de imparatorluğun resmi şapkası oldu.
Bendeniz her fırsatta bu tarihi yanlışlığı düzeltmek için azami gayret sarfederken Marmaris'te seçim çalışmaları için esnafı ziyaret eden Dışişleri Bakanıyla tanıştım. Mevlüt bey, lise eğitimi sıralarında tiyatro çalışmalarından söz edince ben de Hürriyet Seyahat Eki, CruiseLife ve 7 Deniz Dergisindeki seyahat yazılarımdan ve THY'nın Yurt içi-Yurt dışı başarılarından bahsettim. Bir ara mevzuyu GRAND TÜRK ADASI'na getirdim. Ne de olsa London School of Economics'te ‘Çevre Ekonomisi ve Sürdürülebilir Kalkınma’ üzerine doktora yapmış Bakanımız konuyu hemen anladı. Sonra "Abi, talimatlarınızı beklerim" deyince bir süre şaşkınlık geçirip dilimden ‘Estağfurullah’ sözü çıktı. Bakan, Baş Danışmanı Yavuz Selim Kıran'ın benimle ilgilenmesi talimatını verdi. Yavuz Selim Bey; GRAND TURK yazımı THY SkyLife Dergisine ileteceğini söyledi.”
BİR KOLTUKTA SAYISIZ KARPUZ
Pekcan Türkeş, Türk tiyatrosunun ve TRT’nin emektar ismi ve de on parmağında on marifet olan ustalardan. Avukat, öğretmen, turist rehberi, mütercim, hikâye, oyun ve roman yazarı, seslendirmeci, tiyatro, dizi ve reklam oyuncusu, gazeteci, gurme, seyyah...
Pekcan Türkeş’i size kısaca tanıtmak isterdim fakat bu işin “kısacası” bir kariyere, geniş bir genel kültüre ve dostane bir kalbe sahip.
İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesi birinci sınıftaykem TRT İstanbul Radyosu’na girdi.Radyonun unutulmaz programları olan; Arkası Yarın, Çocuk Saati ve Çocuk Bahçesi programlarında görev aldı.
Oyunlar yazdı ve bu oyunları mikrofona koyucu olarak yönetti.Dormen Tiyatrosu, Şehir Tiyatroları, Devlet Operası, Ankara Oyuncuları,Ali Poyrazoğlu,Levent₺ Kırca- Oya Başar Topluluğu ,Abdullah Şahin(Nokta)-Enver Demirkan(Virgül Tiyatrolarında rol aldı. Araya ya bir de öğretmenlik girdi. Beşiktaş Ortaokulu’nda İngilizce Öğretmenliği, aynı anda Yeni Levent Lisesi’nde Fransızca Öğretmenliği yaptı.Bu yıllarda çocuklar içinde yazdığı ‘The Stories of Nasreddin Hodja’ isimli kitabı çıktı. Bir taraftan da “Hayat Resimli Roman Dergisi” için çeviriler yaptı.
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda Aziz Nesin’in “Deliler Boşandı” oyununda oynadı.
Ülkü Çocuk Tiyatrosu’nu kurdu ve Türkiye'de ilk defa bir Savaş aleyhtarı çocuk oyunu olan UÇAN DAİRE'yi yazıp sahneye uyguladı.
Bizim Kitaplar ve Anemon Yayınlarından kitapları çıktı. Şöyle bir göz atalım kitaplarına.
DÜNYANIN EN GÜZEL AŞK HİKÂYELERİ-DENİZ HİKAYELERİ
Türkeş aynı zamanda usta bir yazar, kitapları da var… Uçan Daire- Bataklık-Hasankeyfin Feryadı-Kralın Diş Ağrısı-Ergenekon Destanı-Çizmeli Kedi-Üç Arkadaş-Dağlar Kızı Reyhan-Karıncanın Rüyası-Eskici-Kaşağı -Avukat Sizsiniz -Himalayalardaki Kervan-The Stories of Nasreddin Hodja ve 7 Deniz Dergisi.
Pekcan Türkeş; kitaplarını her gün 17:00-21:30 arası Beyoğlu Majestik Cafe'de sergilemektedir.
"LAY LAY LOM"FİLMİNİN TEASER ÇEKİMLERİNDE FİLMİN YAPIMCISI
SAKALIMI YAPIŞTIRIRKEN...
"LAY LAY LOM"Film çekiminde herkes cansiperane çalıştı. Öyle ki Filmin yapımcılarından Gürün'lü hemşehrimiz Efendi Şimşek "Sakal"ımı yapıştırırken bir hayli terledi.
Fethi Erdoğan'ın yazıp yönettiği Görüntü Yönetmenliğini Sedat Ülker'in yaptığı Filmin baş rolünü Kadim Dostum Abdullah Şahin oynuyor.Diğer Oyuncuları:
Pekcan Türkeş, Sema Aras, Muharrem Erdemir,Özkan Ayalp, Godzilla(Selahattin Geçgel), Birgül Ulusoy,Gizem Maraşlı ve Sürpriz Sanatçılar(?)...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.