Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Varlık Barışı uygulaması kapsamında bugüne kadar Türkiye'ye getirilmek üzere beyan edilen miktarın 67 milyar 422 milyon lira olduğunu bildirdi. Bakan Şimşek, bunun için tahakkuk eden vergi miktarının 1 milyar 348 milyon lira, şu ana kadar ödenen tutarın 121,2 milyon lira olduğunu, dolayısıyla beyan edilip Türkiye'ye şu ana kadar getirilip bir şekilde vergisi ödenen miktarın 6 milyar 62 milyon lira olduğunu söyledi.
Şimşek, NTV-CNBC-e ortak yayınında katıldığı programda, Varlık Barışı uygulamasının sonuçlarını açıkladı.
Kesin sonuçları ilk kez açıklayacağını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:
"5 Kasım itibarıyla rakamları vereceğim. 31 Ekim'de başvurular sona erdi ama vergilerin ödenmesi için 30 Kasım'a kadar süre var. Bugüne kadar toplam matrah, Türkiye'ye getirilmek üzere bize beyan edilen miktar 67 milyar 422 milyon lira. Bunun için tahakkuk eden vergi miktarı 1 milyar 348 milyon lira. Şu ana kadar ödenen 121,2 milyon lira. Dolayısıyla beyan edilip Türkiye'ye şu ana kadar getirilip bir şekilde vergisi ödenen miktar 6 milyar 62 milyon lira. Daha 61,3-61,4 milyar liralık beyanın vergisi henüz ödenmesi için ay sonuna kadar vakit var."
"Beyan edip de yükümlülüğünü yerine getirmeyenleri takibe alıyoruz"
Beyan üzerine kendilerinin bir sınırlamasının söz konusu olmadığını belirten Şimşek, "Biz beyanları alıyoruz ama beyan edip de o yükümlülüğünü yerine getirmeyenleri daha sonra takibe alıyoruz. O verginin tahsilatı için, herhangi bir alacakmış gibi biz takibini yapıyoruz" dedi.
Bu sürecin yüzde 100 tamamlanması halinde Varlık Barışı sayesinde 67,4 milyar liralık ilave bir kaynak girişinin yapılmış olacağını ifade ederek, bunun çok ciddi bir rakam olduğunu söyledi.
"Beklentimiz, ilginin yoğun olacağı yönündeydi"
Gerçekleşen rakamların beklentileri karşılayıp karşılamadığına ilişkin bir soru üzerine de Şimşek, kendilerinin kesin bir nokta tahmini yapmadıklarını kaydetti.
Bakan Şimşek, beklentilerinin, Varlık Barışı'na ilginin yüksek olacağı yönünde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Nedeni de şuydu? Bu konuyu ilk kez gündeme getirdiğimizde biz şöyle bir yaklaşım içindeydik; küresel kriz döneminde en gelişmiş ülkelerde bankalar battı, Türkiye'de batmadı. Yani parayı Türkiye güvenilir diye dışarıda tutuyorsanız, onun sebebi kalmamıştı. İkinci bir sebep, genelde eskiden vergiden kaçınmak için vergi cennetlerine götürülen paralar vardı. Dünya hızlı bir şekilde değişiyor. Vergi cennetleriyle biz çifte vergilendirme anlaşması yapıyoruz, yani saklanacak yer de kalmadı. Dolayısıyla eğer o saikle para dışarıda tutuluyorsa o da anlamlı değil diye düşündük. Üçüncü olarak, getiri nerede yüksek? Dünyada birçok yatırımcı parasını gelişmekte olan ülkelere koyuyor, koymaya devam ediyor. Türkiye de bu gelişmekte olan ülkeler arasında önemli bir ülke. Dolayısıyla parayı Batıda tutmak, vergi cennetlerinde tutmak için bir avantaj kalmadı."
"Ümit ediyorum bu taahhütler yerine gelir"
Bu üç nedenden dolayı Varlık Barışı'nı yenileme kararı aldıklarını anlatan Şimşek, bu dönemde bir miktar dalgalanma oluştuğuna da işaret etti.
Şimşek, özellikle ABD Merkez Bankasının (Fed) "para musluklarını" bir miktar kısacağı söylemleriyle birlikte piyasalarda bir dalgalanma oluştuğunu, bunun yanı sıra "Gezi olaylarının"özellikle dışarıdaki algıyı bir miktar olumsuz etkilediğini belirterek, "Tüm bunları bir arada tuttuğunuz zaman, biz 67 milyar liralık bir beyan bekliyor muyduk? diye sorsanız, yok. Bunu tahmin etmek çok zor. Değişik sebeplerden dolayı para dışarıda. Dışarıda Türkler üzerine kayıtlı 130 milyar dolarlık bir rakam var. Dolayısıyla bu rakam küçümsenecek bir rakam değil. Yalnız şunu da söyleyim; bu rakam beyan edildi, ümit ediyorum bu taahhütler yerine gelir" diye konuştu.
"Alacakların yeniden yapılandırılması noktasında bir çalışmamız yok"
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Burada beklentiniz karşılanmadığında, yeni bir Varlık Barışı, belki yurt içindeki borçlar için de gündeme gelebilir mi?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"Mümkün olduğunca ben af niteliğindeki yapılandırmalara hep karşı durdum. Bizim dönemde de yapıldı, yanlış anlamayın ama prensip olarak ben af niteliğindeki alacak yapılandırmalarını doğru bulmuyorum. İki sebepten dolayı. Bir, vergiye uyumu bozuyor. Yani vergiye uyumsuzluk gösteren, vergisini zamanında ödemeyenlere fırsat veriyorsunuz, bu doğru değil. İkinci olarak da toplumda bir adaletsizlik algısı da oluşturuyor. Herkes zamanında ödedi ama diğeri ödemedi, ona bir fırsat veriyorsunuz hem de avantajlı bir noktada. Ben mümkün olduğunca buna karşıyım.
Şimdi diyeceksiniz ki 'Yurt dışındakilere niye böyle bir imkan?'Şimdi yurt dışındaki para zaten dışarıda. Bizim derdimiz onu Türkiye'ye kazandırmak. Yani getirip şirketlere sermaye olarak, bankalara mevduat olarak sokulmasını sağlamak. Niye? Çünkü bu yolla Türkiye'nin imkanlarını artırmış oluyoruz. Kaynaklar kıt, bizim dış kaynak ihtiyacımız ortada. Bizim dış kaynağa ihtiyacımız varken, paranın dışarıda tutulmasını doğru bulmuyoruz ama bunu zorla da getiremeyiz. Dünya eski dünya değil. Biz ancak teşvik ederek bunu yapabiliriz, bu da teşviğin bir boyutu. Dolayısıyla içeriye yönelik matrah artırma anlamında veya alacakların yeniden yapılandırılması noktasında bir çalışmamız yok. Bunu ilk yaptığımızda gündeme geldi, talep eden de çok kimse vardı ama ben ve Sayın Babacan'la birlikte biz hararetle karşı çıktık. 'Bu sebeplerden dolayı içeriye yönelik bir yapılandırma doğru olmaz' dedik."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.